• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 19071

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Does Ben know? Relax. Give the man some room. Ben biliyor mu? Sakin olun. Adama biraz müsaade edin. Felicity-1 1998 info-icon
Yes, Ben knows. I told him. Evet, Ben biliyor. Kendim söyledim. Felicity-1 1998 info-icon
And he didn't hit you? That's what I keep saying. Ve sana vurmadı mı? Ben de aynısını söyleyip duruyorum. Felicity-1 1998 info-icon
You gotta be careful. Stop it. Daha dikkatli olman lazım. Kes artık. Felicity-1 1998 info-icon
I'm going to work. I know this is gonna cause tension in the house. Şimdi işe gidiyorum. Durumun evde gerilim yaratacağını biliyorum. Felicity-1 1998 info-icon
You think? So I'm looking for a new place. Yok canım. Yeni bir yer arıyorum. Felicity-1 1998 info-icon
I'll be out as soon as I can. Süslenip, püslenip, en yakın arkadaşlarınla... Olduğunca çabuk gideceğim. Felicity-1 1998 info-icon
I'd take his room in a heartbeat, except my parents won't let me live off campus. Odasına anında talip olurdum ama ailem kampus dışında yaşamama izin vermiyor. Felicity-1 1998 info-icon
Uh, I just heard about Felicity, you know. Felicity olayını şimdi duydum. Evet, kesinlikle. Peki. Felicity-1 1998 info-icon
And, you know... Ve anlarsın işte Felicity-1 1998 info-icon
If you want to talk or hang out... Konuşmak veya takılmak istersen Felicity-1 1998 info-icon
I'm all right. I got a lot of studying to do. Gayet iyiyim. Çok dersim var. Felicity-1 1998 info-icon
My mom's in town, so... Annem geldi. Felicity-1 1998 info-icon
Really? Yep. She's here to see my dad. Öyle mi? Evet. Babamı görmeye geldi. Felicity-1 1998 info-icon
Oh, that's great. Ne güzel. Felicity-1 1998 info-icon
Yeah, it is. Evet, öyle. Kola için teşekkür ederim. Bir şey değil. Felicity-1 1998 info-icon
I mean, that they're talking. Konuştukları için demek istiyorum. Felicity-1 1998 info-icon
Look, if you, uh... Bak, eğer... Felicity-1 1998 info-icon
If you change your mind, wanna grab a beer, whatever. ...eğer fikrini değiştirirsen, bir bira filan içmek istersen. Felicity-1 1998 info-icon
I appreciate that, Sean, I really do. Thanks. Çok teşekkür ederim, Sean, cidden. Teşekkürler. Felicity-1 1998 info-icon
You slept with Noel. Oh, my God. Everybody knows? Noel'la yatmışsın. Tanrım. Herkes mi biliyor? Felicity-1 1998 info-icon
This is horrible. Oh, no, it's not horrible. It's about time. Felaket bir durum. Felaket filan değil. Vakti gelmişti. Felicity-1 1998 info-icon
Don't worry. I know all about it. Endişelenme, her şeyi biliyorum. Felicity-1 1998 info-icon
Ben won't even talk to me. Ben benimle konuşmuyor bile. Felicity-1 1998 info-icon
Why? Because of this? It doesn't get much worse than this. Neden? Bunun yüzünden mi? Bundan daha kötüsü olamaz. Felicity-1 1998 info-icon
Uh, yeah. Sean lost a testicle. Olur. Sean bir testisinden oldu. Felicity-1 1998 info-icon
Oh, please, I'm eating. Lütfen, yemek yiyorum. 1 Felicity-1 1998 info-icon
Are you gonna get back together with Noel? No, I want to be with Ben. 1 Tekrar Noel'la mı çıkacaksın? Hayır, Ben'le birlikte olmak istiyorum. Felicity-1 1998 info-icon
You will be. He needs time to cool down. Olacaksın da. Sakinlemek için biraz zamana ihtiyacı var. Felicity-1 1998 info-icon
Yeah. It's like, the one time that I cheated on a boyfriend... Evet. Erkek arkadaşımı ilk defa aldattığımda... Felicity-1 1998 info-icon
well, the one time I got caught... ...aslında yakaladığım tek sefer... Felicity-1 1998 info-icon
he was mad at me all summer. ...tüm yaz boyunca bana kızgın kalmıştı. Felicity-1 1998 info-icon
But when I got to eighth grade, he was all mine. Ama 8'inci sınıfa geçtiğimde tekrar benim olmuştu. Felicity-1 1998 info-icon
He was hot, too. What was his name? Üstelik yakışıklıydı da. Adı neydi, ya? Felicity-1 1998 info-icon
Meghan? Meghan? Felicity-1 1998 info-icon
Anyway, I came over 'cause I thought Dayanışmaya ihtiyaç duyduğunu düşündüğüm için geldim. Felicity-1 1998 info-icon
You want me to sleep over? No, that's okay. Gece burada kalmamı ister misin? Hayır, gerek yok. Felicity-1 1998 info-icon
Don't worry about it. Okay? Ben loves you. Hey, endişe etme. Tamam mı? Ben seni seviyor. Felicity-1 1998 info-icon
And you love him. You followed him all the way to college. Sen de onu seviyorsun. Peşinden üniversiteye geldin. Felicity-1 1998 info-icon
It's like a fairy tale. Masal gibi bir şey. Felicity-1 1998 info-icon
It'll work out. Düzelir. Felicity-1 1998 info-icon
When you're the most romantic one in the room, I know we're in trouble. Ne zaman istersen, o zaman alabilirim. 7'ye ne dersin? En romantik sözler senden geliyorsa, başımız belada demektir. Felicity-1 1998 info-icon
I know you're doing double duty with your other job. İki işte birden çalıştığını biliyorum. Felicity-1 1998 info-icon
Mr. Webb, that is one thing that you do not have to worry about. Bay Webb, bu konuda hiç endişe etmenize gerek yok. Felicity-1 1998 info-icon
I've given notice at the university, and no matter Üniversiteye ayrılacağımı bildirdim ve özel hayatımda ne olursa, olsun... Felicity-1 1998 info-icon
I guarantee you that Webb Group Graphics is number one. ...Webb Group Graphics'in ilk sırada olacağını garanti ederim. Felicity-1 1998 info-icon
That's good to hear. I'm gonna put you on Emily's Bat Mitzvah. Bunu duyduğuma sevindim. Emily'nin Bat Mitzvah'sını sana veriyorum. Felicity-1 1998 info-icon
Great. I love bat mitzvahs. No, it's a band, not an event. Sence de şu garip mi? Kapa çeneni. Harika. Bat Mitzvah'lara bayılırım. Hayır, grubun adı, parti değil. Bu ülkeye bu yüzden geldim. Aktör olmak istiyorum. Felicity-1 1998 info-icon
Right. Right. Tamam. Tamam. Felicity-1 1998 info-icon
We're packaging the CD. * Benim de yeni biri olmam lazım * CD tasarlıyoruz. Felicity-1 1998 info-icon
See Dave in Publicity. First desk by the Ping Pong table. Reklam bölümünden Dave'e git. Pinpon masasının yanındaki ilk masa. Tamam. Sağ ol. Ama önce kitapçıya gidip... Felicity-1 1998 info-icon
Then talk to Zoe in Print Media about the ads. Sonra da ilanlar hakkında yayın bölümündeki Zoe'yle konuş. Felicity-1 1998 info-icon
Okay, uh, Dave in Publicity, Tamam, reklamdan Dave... Felicity-1 1998 info-icon
and then Zoe in Print Media, yeah. ...ve yayından Zoe, tamam. Felicity-1 1998 info-icon
Yeah, I'm all over it. Who's all over me? Tamam, hemen üstüne düşüyorum. Kim üstüme düşüyor? Felicity-1 1998 info-icon
Oh, Zoe, this is Noel. Zoe, tanıştırayım, Noel. Felicity-1 1998 info-icon
I'm gonna put him on Emily's Bat Mitzvah with you. Onu, Emily's Bat Mitzvah işinde yanına veriyorum. Felicity-1 1998 info-icon
I hope you have ideas, because I have none. Umarım fikrin vardır çünkü bende hiç yok. Felicity-1 1998 info-icon
Welcome to the team. Thanks. Thanks. Ekibe hoş geldin. Teşekkür ederim. Felicity-1 1998 info-icon
Come find me. Bye, Dad. Sonra bul beni. Hoşça kal, Baba. Felicity-1 1998 info-icon
She's your... Daughter. Sizin Kızım. Felicity-1 1998 info-icon
Yes. Wow. She seems great. Evet. Harika birine benziyor. Felicity-1 1998 info-icon
Let's get to work, Noel. Okay. Great. İşe başla bakalım, Noel. Tamam. Harika. Öyle mi dersin? Elbette. Felicity-1 1998 info-icon
I'm on it. Hemen. Felicity-1 1998 info-icon
Hey, Felicity. Can I talk to you for a sec? Yeah, sure. Hey, Felicity. Seninle konuşabilir miyim? Elbette. Felicity-1 1998 info-icon
I'm having a problem with my midterm project. That was due last week. Vize projemle ilgili bir derdim var. Geçen hafta vermen gerekmiyor muydu? Felicity-1 1998 info-icon
That's my problem. I didn't get mine in. Yani burada ne işim var? Derdim de o zaten. Teslim edemedim. Felicity-1 1998 info-icon
I was hoping for an extension. Otherwise, I take an F. Uzatma almayı umuyordum. Yoksa "F" alacağım. Felicity-1 1998 info-icon
Then I'm not eligible for the hockey team. Ve hokey takımında oynama hakkımı kaybederim. Felicity-1 1998 info-icon
We had this away game last week. Coach told us to focus on the game. Şehir dışında maçımız vardı geçen hafta. Koç, maça konsantre olmamızı söyledi. Felicity-1 1998 info-icon
I completely forgot about the midterm project. Vize projesini tamamen unuttum. Hatta üniversitede olduğumu bile. Felicity-1 1998 info-icon
So what do you say? Ne dersin? Felicity-1 1998 info-icon
Um, yeah, sure. Tamam, elbette. Felicity-1 1998 info-icon
Excellent. Thank you. Şahane. Teşekkür ederim. Felicity-1 1998 info-icon
Okay, so the R group attacks the carbon and forms carboxylic acid. Pekâlâ, R grubu karbonu etkileyecek ve karboksilik asit çıkacak ortaya. Felicity-1 1998 info-icon
Nothing. I just can't believe you can concentrate. Hiç. Konsantre olabilmene hayret ediyorum. Felicity-1 1998 info-icon
Well, it's due tomorrow. Ödev yarına. Felicity-1 1998 info-icon
Sulfuric acid reeks. I'm gonna take off. Sülfürik asit leş gibi kokuyor. Ben gidiyorum. Felicity-1 1998 info-icon
Uh, we're done. Ben figured it out. Bitirdik. Ben çözdü. Felicity-1 1998 info-icon
No way. Yeah. Wasn't that hard, actually. Olamaz. Oldu. O kadar da zor değildi aslında. Felicity-1 1998 info-icon
All right, man. See ya. Bye. Çok hoş. Çok sinir bozucu. 5.000 defa... Pekâlâ. Görüşürüz. Hoşça kal. Bazı fikirler. Felicity-1 1998 info-icon
Just so you know, he's dying inside. Bilgin olsun, aslında içten içe ölüyor. Felicity-1 1998 info-icon
It's not the kind of thing a guy can get over. Like it's easy for girls? Erkekler böyle bir şeyin altından kalkamaz. Sanki kızlar için kolay mı? Felicity-1 1998 info-icon
Well, it's not nearly as bad. Bizimki kadar zor değil. Felicity-1 1998 info-icon
Oh, my God. I hate that double standard. O halde işimizin... Tanrım, çifte standarttan nefret ederim. Felicity-1 1998 info-icon
A guy cheats, and it's no big deal. Bir erkek aldatınca önemli değildir ama bir kız aldatınca dünyanın sonudur. Felicity-1 1998 info-icon
Okay, look. The two are totally different. Bak, ikisi birbirinden tamamen farklıdır. Felicity-1 1998 info-icon
When a guy cheats, it's just sex. It doesn't mean anything. For girls... Bir erkek aldatınca, sadece sekstir, bir anlamı yoktur. Ama kızlar için Felicity-1 1998 info-icon
For girls it's just sex, too. No, it's about emotions. Kızlar için de sadece sekstir. Hayır, içinde duygu vardır. Felicity-1 1998 info-icon
When a girl cheats, it means more. I've cheated. It means nothing. Bir kız aldatınca anlamı vardır. . Ben aldatmıştım. Hiçbir anlamı yoktu. Felicity-1 1998 info-icon
Okay. All right. Fine. Peki, peki, tamam. Felicity-1 1998 info-icon
When a guy and girl cheats, it's exactly the same thing. Erkeğin de, kızın da aldatması tamamen aynıdır. Felicity-1 1998 info-icon
Yeah, it is. Okay, great. Evet, öyle. Tamam, güzel. Felicity-1 1998 info-icon
Can we go over this now? Yeah. Şimdi bunun üstünden geçebilir miyiz? Elbette. Felicity-1 1998 info-icon
I just wanna come get my stuff. Okay? Sadece eşyalarımı almaya geldim, tamam mı? Felicity-1 1998 info-icon
There's... No, I got it. Burada Hayır, ben hallederim. Felicity-1 1998 info-icon
You know where my green sweatshirt is? Yeşil kazağım nerede biliyor musun? Geçen hafta arayıp... Felicity-1 1998 info-icon
It wasn't in there? No. Orada değil mi? Değil. Felicity-1 1998 info-icon
Um, maybe it's in the, uh... Merhaba. Bakın kim gelmiş. Dr. Covington. Belki de şeydedir Aslında hayır, bu 1.000 defa daha heyecan verici! Felicity-1 1998 info-icon
I'll just check and see. Bir bakacağım. Felicity-1 1998 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 19066
  • 19067
  • 19068
  • 19069
  • 19070
  • 19071
  • 19072
  • 19073
  • 19074
  • 19075
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim