Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 183227
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| And you don't hide booze in the toilet tank. | Rezervuara da içki saklamıyorsun bakıyorum. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| You live like a Mormon. You want to look up my ass, too? | Aynı bir Mormon gibi yaşıyorsun. Kıçımı da kontrol etmek ister misin? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Cashew butter... | Kaju fıstığı ezmesi... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Mmm, it's like peanut butter, but with cashews. | Yerfıstığı ezmesi gibi ama içinde kaju fıstığı var. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Well, what is wrong with peanuts? | İyi de, yerfıstığının suyu mu çıkmış? Yerfıstığının nesi var? İyi de, yerfıstığının suyu mu çıkmış? İyi de, yerfıstığının suyu mu çıkmış? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Remind me to be nice to you, cock. | Hatırlat da sana iyi davranayım, çük kafalı seni. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Frank: Hello, Laurel? Who's this? | Selam, Laurel? Kimsiniz? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Frank. Frank Falenczyk... | Frank. Frank Falenczyk... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| from the funeral home. | Fani Gömme Evinden. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Finally. | Fazla sürdü. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Frank Falenczyk, funeral, finally. | Frank Falenczyk, fani gömme, fazla sürdü. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Just playing with the F's. | Sadece "F" harflerinden kelime oyunu yapıyorum. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| For fun. | Fantezi olsun diye. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Oh, hmm. | Tabii. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| fabulous. | 'Fevkalade'. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I'm glad you called. Yeah? | Aradığına sevindim. Öyle mi? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Yeah, I need those shoes back. | Evet, o siyah ayakkabıları geri almam lazım. Evet. O ayakkabıları geri almam lazım. Evet, o siyah ayakkabıları geri almam lazım. Evet, o siyah ayakkabıları geri almam lazım. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Just kidding, Frank. ( laughs ) | Şaka yapıyorum, Frank. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Listen... ( clears throat ) | Baksana... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Do you want to go out tonight? Out? | Bu gece dışarı çıkmak ister misin? Dışarı mı? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Yeah, with me. Oh, "out." | Evet, benimle. Ha.. "dışarı." | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Fucking great. I'm there. | Çok müthiş. Orada olurum. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Calling you is about as far as I got planningwise. | Benim planlarım seni arama kısmına kadardı. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Well, I know places. Great. | Ben gidilecek yerleri biliyorum. Harika. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Frank. Yeah? | Frank. Efendim? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I'm glad my stepfather died. | Üvey babam iyi ki ölmüş. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| You know, it's a whole lot easier | Bilirsiniz işte, gerçekten sarhoş olduğunuzda... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| fucking girls you don't like | ...hoşlanmadığınız kızları becermek... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| when you're really drunk. | ...çok daha kolaydır. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I realize that may sound harsh, | Kulağa çok kaba geldiğinin farkındayım... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| but in my defense, a lot of them were drunk too. | ...ama benim savunmam, onların birçoğu da benim kadar sarhoştu. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| If anyone was being taken advantage of, | Kötü emellere ait olan biri varsa... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| it was me. | ...o da bendim. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| And that had to stop. | Ve artık bu sona ermeliydi. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Because it was there... | Çünkü o şey oradaydı... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| ...but it gets old pretty quick | ...ama çıtırları bafileme bakımından... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| in terms of nailing chicks. | ...gittikçe hızlı bir şekilde yaşlanıyor. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| ( snoring ) Man: Why am I here? | Ben neden buradayım? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| ( whispering ) Frank. | Frank. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Yeah, I'm fine. So where are you headed? | Evet, iyiyim. Peki nereye gidiyorsun? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I have a... thing to do. | Yapmam gereken... bir iş var. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| You know, if you're going to drink, drink. | Bak eğer içeceksen, iç. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| But please don't feel like you need to lie to me | Ama lütfen bana yalan söyleme zorunda olduğunu hissetme... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I'm not gonna drink. | İçki içmeyeceğim. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Okay. See you. No, really. | Pekala. Görüşürüz. Görüşmesek de olur. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Um, I mean | Şey, demek istediğim... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I have a | Benim bir... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| A what, Frank? | Bir ne, Frank? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| A date. Is that okay? | Randevum var. Sorun olur mu? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| You think it's okay? I don't know. | Sence olur mu? Bilmiyorum. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I'm not sure I've ever done it sober. | Bunu hiç ayıkken yapıp yapmadığıma pek emin değilim. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| That's why at the beginning there's not always room | Zaten işin başında, hayatında hem programa hem de bir kadına... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| for both the program and women. | ...veya erkeğe her zaman yer olmaması... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Or men for that matter. | ...bu sebeptendir. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| And you should just know going into it | Ve bu işe kalkışırken de bilmen gereken şey... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| that... there's the possibility | şu ki... işlerin beklediğin gibi yolunda gitmemesi... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| it might not turn out that well, that's all. | ...olasılığı her zaman vardır, hepsi bu. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| You're giving me tremendous confidence here. | Şu anda bana inanılmaz bir öz güven aşılıyorsun. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| L I just mean that... | Ben sadece şunu demek istedim... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| you might be more raw than you realize. | ...düşündüğünden daha hassas bir yapıda olabilirsin. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Frank: Do you mind if I ask what you do? | Sana ne iş yaptığını sorabilir miyim? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I sell time. | Zamanı satarım. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I thought that was still free. | Bunun halihazırda bedava olduğunu sanıyordum. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Only on PBS, and even then you've got to buy a tote bag. | Sadece PBS kanalında öyle ve yine de bir taşıma çantası almak zorundasın. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| You lost me again. | Seni gene anlayamadım. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Commercial time for Channel 8. | Kanal 8 için reklam kuşakları. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I was the Bay Area's top selling rep last year. | Geçen sene Bay Area bölgesinin en çok satış yapan satış temsilcisiydim. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| They gave me a plaque to hang on the wall. | Bana duvarıma asmam için bir plaket bile verdiler. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Hey, congratulations. | Vay be, tebrikler. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| It's not like the advertisers had any choice. | Reklam verenlerin başka bir şansı yoktu ki. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| The word "no" means nothing to me. ( laughs ) | "Hayır" kelimesi bana bir anlam ifade etmez. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I should tell you something. You're gay. | Sana bir sırrımı söylemeliyim. Eşcinselsin. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I'm in AA. I just started. | Adsız Alkolikler toplantılarına katılıyorum. Henüz başladım. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I'm raw. | Daha acemiyim. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Well, are are you okay? | Peki, sen... sen iyi misin? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I mean, you're not gonna | Yani, şu anda dışarı fırlayıp... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| run out right now and get wrecked, are you? | ...kendini harap etmeyeceksin, değil mi? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| No. I'm fine. Well, okay then. | Hayır. Ben iyiyim. Pekala, o zaman sorun yok. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| As long as you're not gay. | Eşcinsel olmadığın sürece tabii. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Thanks for telling me. | Bana bunu söylediğin için teşekkür ederim. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| You said you just started, right? Right. | Henüz başladığını söyledin, doğru mu? Doğru. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| How many people have you told? So far... | Bunu kaç kişiye söyledin? Şu ana kadar... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| you. Why me? | ...sen. Neden ben? | You Kill Me-1 | 2007 | |
| It seemed important to start off honest. | Başlangıcı dürüstlükle yapmak önemli gibi geldi. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Mmm, that doesn't bother me at all. | Bu beni hiç mi hiç rahatsız etmiyor. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Besides, if I had to deal with dead bodies all day, I'd be drinking too. | Ayrıca, bütün gün cesetlerle uğraşıyor olsaydım, ben de içiyor olurdum. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Oh, I'm okay with the dead bodies. | Aslında cesetlerle bir sorunum yok. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Frank: "I came to believe | "Kendimden daha yüce bir gücün... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| that a power greater than myself | ...akıl sağlığımı yeniden canlandıracağına... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| could restore me to sanity." | ...inanmaya başladım." | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Driver: Thank you. | Teşekkür ederim. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Do you believe in God? I went to First Communion. | Tanrı'ya inanır mısın? Vaftiz törenime katılmıştım. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Think that's the last time I saw Him. | Sanırım "O"nu gördüğüm en son zaman oydu. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Well, uh, it doesn't have to be | Aslında bunun haçın üzerindeki adam... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| the guy on the cross or a golden calf. | ...ya da altın bir dana olması gerekmiyor. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| You know, it can be be anything. It's a God of your understanding. | Bilirsin işte, bu... bu herhangi bir şey olabilir. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| You know, you can make it a mountain, | İster bir dağı O yaparsın... | You Kill Me-1 | 2007 | |
| make it a bridge, make it whatever you want. | ...ister bir köprüyü, her neyi istiyorsan yaparsın. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| Just make it something big, something good and not yourself. | Yeter ki O'nu büyük bir şey yap, iyi bir şey yap ve kendini yapma. | You Kill Me-1 | 2007 | |
| I generally like to run my own show. | Ben genelde kendi gösterimi sahneye koymayı severim. | You Kill Me-1 | 2007 |