Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 177950
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I'll earn even more. | Daha fazlasını da kazanacağım. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| I'll make all the pottery I can. | Yapabildiğim kadar çömlek yapacağım. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| That Iast small batch brought in three silver coins. | Son sattıklarım 3 gümüş para tuttu. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| That's enough now. We have plenty of money. | Şimdilik bu kadarı yeterli. Bol miktarda paramız oldu. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| The village chief says Shibata's troops could be here by tomorrow. | Kasaba başkanı, Shibata'nın askerlerinin yarın burada olacağını söyledi. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| We should be cautious. | Dikkatli olmalıyız. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| No samurai would hire a peasant dressed in rags. | Hiç bir samuray paçavralar içindeki bir köylüyü yanına almaz. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Don't worry. He'll be back. | Endişelenme. Geri gelecektir. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| You've become the village idiot! | Köyün delisi haline geldin! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| AIways so irritable. | Çok çabuk kızmaya başladın. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| and for the three of us to Iive happily together. | ...ve üçümüzün bir arada mutlu bir hayat sürmemizi istiyorum. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| That's all I wish for. | Tek dileğim bu. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| You really worked hard this time. | Bu sefer gerçekten sıkı çalıştın. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| I have a plan, that's why. | Bir planım var, o yüzden. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Let's sell this new batch in Nagahama. We'll make a fortune. | Bu yeni seriyi de Nagahama'da satalım. Bir servet kazanacağız. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Will I get a share? | Ben de pay alacak mıyım? | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Lf course. A third of all we sell. | Tabii ki. Satacaklarımızın üçte biri senin. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| They've thrown everything into this kiln: | Fırına her şeylerini attılar... | Ugetsu-2 | 1953 | |
| their strength, their souls, everything. | ...tüm güçlerini, ruhlarını, herşeyi. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| What will become of them if they fail? | Başarısız olurlarsa ne hale gelirler? | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Living together as a happy family is enough for me. | Mutlu bir aile olarak yaşamak benim için yeterli. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| He was always so Ievel headed before. | Önceden aklı başında bir insandı. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| War certainly changes people. | Savaş insanları kesinlikle değiştiriyor. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| The villagers are scattering Iike spiders! | Köylüler çil yavrusu gibi dağılıyorlar! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| What shall we do? We have to keep the kiln burning. | Ne yapacağız? Ocağın devamlı yanmasını sağlamalıyız. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| I'll be damned if I Iet that fire go out. | Ateşin sönmesine izin verirsem bana lanet olsun. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| They're pillaging houses and rounding up men. | Evleri yağmalayıp buldukları erkekleri topluyorlar. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| They're stealing everything! Hide your rice and valuables! | Her şeyi çalıyorlar! Pirincinizi ve değerli eşyalarınızı saklayın! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| They're taking all men into forced Iabor. | Tüm erkekleri zorla çalıştırmak için topluyorlar. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| What a pack of wolves! | Aç kurtlar sürüsü! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| If only they'd waited one more night! | Bir gece daha bekleselerdi... | Ugetsu-2 | 1953 | |
| You'll Iose your Iife for that kiln! | O fırın için hayatını kaybedeceksin! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Come now, quickly! | Haydi gidelim, çabuk! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Boil some rice. We'll need it in the mountains. | Biraz pirinç kaynat. Dağlarda ihtiyacımız olacak. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| PIease Ieave us alone or we'll starve! | Lütfen onları bırakın yoksa açlıktan ölürüz! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Lut of the way, fool! | Çekil önümden, ahmak! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| What a hopeless fool. | O su katılmamış bir aptal. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| It's really quieted down. | Ortalık iyice sessizleşti. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| The guns are almost silent. | Silahlar da neredeyse sustu. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| It's too dangerous. Wait until the soldiers Ieave. | Bu çok tehlikeli. Askerler gidene kadar bekle. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Forget the kiln! What if you're caught? | Unut şu fırını! Yakalanırsan ne olacak? | Ugetsu-2 | 1953 | |
| We can always make more pottery. | Her zaman daha fazla çömlek yapabiliriz. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Silence! I can't Iet those be ruined. | Sessiz ol! Mahvolmalarına izin veremem. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Is someone inside? Could be something hidden in there. | İçeride biri olabilir mi? Belki de bir şeyler saklamışlardır. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Yes, they are! And very nicely, too. | Evet, olmuş! Hem de çok iyi olmuş. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Impossible now. We'll row across the Iake. | Şimdi imkansız. Gölün karşısına kayıkla geçmeliyiz. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Can we get to the Iake safely? | Göle güvenle ulaşabilir miyiz? | Ugetsu-2 | 1953 | |
| We'll take a shortcut to Lnoe. | Onoe'ye kestirmeden gideriz. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Where will we find a boat? | Peki kayığı nereden bulacağız? | Ugetsu-2 | 1953 | |
| There are always abandoned boats there. | Orada her zaman terkedilmiş kayıklar vardır. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Hurry, Iet's unload the kiln. | Acele edin, fırını boşaltalım. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| The fog is thick. Be careful. | Sis oldukça kalın. Dikkatli ol. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| We're finally out of danger. | Sonunda tehlikeden uzaklaştık. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Ln foot, we'd probably be dead by now. | Yaya olsaydık, şimdiye çoktan ölmüştük. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| We'll reach Lmizo by morning. | Sabaha Omizo'ya ulaşmış oluruz. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| That's where Lord Niwa has his castle. | Efendi Niwa'nın kalesi de orada. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| You and I will be rich men, | İkimiz de zengin olacağız,... | Ugetsu-2 | 1953 | |
| and our wives will be wealthy women. | ...ve eşlerimiz de varlıklı kadınlar olacak. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| I'll build a warehouse in our village. | Köyde bir depo yaptıracağım. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| And I'll buy a suit of armor. | Ve ben de bir zırh takımı alacağım. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| you'll Iose your cargo and your Iives. | ...yükünüzü ve hayatınızı kaybedersiniz. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Merciful Buddha. | Merhametli Buddha. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Buddha have mercy on his soul. | Buddha ruhuna acısın. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Let's return the women to shore. We'll continue on alone. | Kadınları kıyıya bırakalım. Yalnız devam edeceğiz. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| They kidnap women. I'll take my chances. | Kadınları kaçırıyorlar. Şansımı deneyeceğim. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| I'll go wherever you go. PIease take me with you. | Sen nereye gidersen oraya giderim. Beni de yanınıza alın. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| You must Iook after Genichi. PIease, take me along! | Genichi ile ilgilenmen gerek. Lütfen, beni de alın! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Lhama, take us back to shore. Quickly! | Ohama, bizi kıyıya götür. Çabuk ol! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| We'll be back as soon as we have the money. | Paramızı alır almaz geri döneceğiz. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| We'll return within ten days. Wait for us. | On gün içinde dönmüş oluruz. Bizi bekleyin. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Tobei, Lhama please Iook after him. | Tobei, Ohama... lütfen ona dikkat edin. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Don't worry. We'll be back soon. | Merak etme. Yakında döneceğiz. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| You'll be surprised at all the silver we bring back. | Tüm o gümüşlerle döndüğümüzde, şaşıracaksınız. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| PIease be careful! | Lütfen, dikkatli olun! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Daddy! Be careful! | Baba! Dikkatli olun! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| I'll take that vase. | Şu vazoyu alacağım. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| And those rice bowls, plates and pots. | Bir de şu pirinç kaseleri, tabaklar ve çömlekleri. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Rice bowls, plates and pots. | Pirinç kaseleri, tabaklar ve çömlekler. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| We Iive at Kutsuki Manor. PIease deliver them there. | Kutsuki malikhanesinde oturuyoruz. Lütfen bunları oraya gönderin. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| We will pay you at that time. | Paranızı malları teslim alınca ödeyeceğiz. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| The castle guard! Make way! | Kale muhafızı geliyor! Yolu açın! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Don't Iook! You'll get crazy ideas! | Sakın bakma! Çılgınca fikirlerin var! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| With a suit of armor, I could be a samurai. | İyi bir zırh takımı ile bir samuray olabilirim. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Leave me alone, idiot! Stop him! | Beni rahat bırak, aptal! Durdur onu! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Let me go! I'll be a great samurai next time we meet! | Gitmeme izin ver! Bir dahaki karşılaşmamızda büyük bir samuray olacağım. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| I'll take one! | Tamam, alacağım! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Lne silver piece. | Bir gümüş para. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Tobei, you wretched fool! | Tobei, zavallı aptal! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| You big fool! | Seni koca ahmak! | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Would you watch over my stall until my partners return? | Ortaklarım dönene kadar tezgahıma bakar mısınız? | Ugetsu-2 | 1953 | |
| They should be back soon. Thank you. | Yakında döneceklerdir. Teşekkürler. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Thank you, but I should be going. | Teşekkürler ama gitmeliyim. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Now please come in. No need to be shy. | Şimdi lütfen içeri girin. Utanmanıza gerek yok. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| I could hardly believe my eyes. | ...gözlerime inanamadım. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| The blue glaze gleamed | Mavi sırdan işlemeler... | Ugetsu-2 | 1953 | |
| Iike crystal. | ...kristaller gibi parlıyordu. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| to ask how you manage to create such beautiful objects. | ...sizinle tanışmak istedim. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| No, there is no special secret. | Hayır, gizli bir sırrı yok. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| to handle the clay and apply the glaze. | ...yıllar süren bir deneyim istiyor. | Ugetsu-2 | 1953 | |
| but only a master craftsman can create such beauty. | ...ama sadece usta bir zanaatkar böylesine bir güzellik yaratabilir. | Ugetsu-2 | 1953 |