• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 177219

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
I know. Evet. Biliyorum. Ben de özür dilerim. Biliyorum. Ben de özür dilerim. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
HOYT: You glad we came? I know it's been a while. Geldiğimize sevindin mi? Epey olmuştu. Geldiğimize sevindin mi? Uzun zaman olmuştu. Geldiğimize sevindin mi? Uzun zaman olmuştu. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Yeah, I'm just, I'm just gonna go touch myself up. I'll be right back. Ben gidip makyajımı tazeleyim. Hemen gelirim. Evet, ben kendime bir çekidüzen vereyim. Hemen dönerim. Evet, ben kendime bir çekidüzen vereyim. Hemen dönerim. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
PAM: Toilets are for humans only. Do I need to explain why? Tuvalet insalara mahsus. Sebebini açıklamama gerek var mı? Tuvaletler sadece insanlar içindir. Nedenini açıklamama gerek var mı? Tuvaletler sadece insanlar içindir. Nedenini açıklamama gerek var mı? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Sorry, I just... Affedersin. Kusura bakma, benim Kusura bakma, benim True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I needed a minute. Biraz nefes alayım istedim. Kendime gelmem lazımdı. Kendime gelmem lazımdı. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Not a letter, a telegram, a smoke signal. We've been worried sick about you. Ne bir mektup, ne bir telgraf, ne de dumanla mesaj. Çok merak ettik. Mektup yok, telgraf yok, dumanla haberleşme yok. Bizi çok endişelendirdin. Mektup yok, telgraf yok, dumanla haberleşme yok. Bizi çok endişelendirdin. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Really? Not really. Gerçekten mi? Hayır. Öyle mi? Aslında değil. Öyle mi? Aslında değil. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Well, I'm fine. Bir şeyim yok. Peki, ben iyiyim. Peki, ben iyiyim. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Me and Hoyt, we, we moved in together. Hoyt'la aynı eve çıktık. Ben ve Hoyt, biz, birlikte yaşamaya başladık. Ben ve Hoyt, biz, birlikte yaşamaya başladık. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
That tree with the plaid shirt, it has a name? Kareli gömlekli kavağın bir de adı mı var? Ekose gömlekli odunla mı? Onun adı da mı var? Ekose gömlekli odunla mı? Onun adı da mı var? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Well, he seems sweet and all, if you're into that sort of thing, İstediğin oysa hoş bir tipe benziyor... Gayet şeker birine benziyor, tabii o tiplerden hoşlanan için,... Gayet şeker birine benziyor, tabii o tiplerden hoşlanan için,... True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
but if you're making him bring you here, I've got a hunch it's not enough. ...ama onu buraya zorla getiriyorsan bu kadarı yetmez diye düşünüyorum. ...ama onu buraya sen getirtiyorsan, bunun yeterli olmayacağını hissediyorum. ...ama onu buraya sen getirtiyorsan, bunun yeterli olmayacağını hissediyorum. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Well, it was his idea. You know, like a date night. Onun fikriydi. Dışarı çıkalım istedi. Onun fikriydi aslında. Bilirsin işte, randevu gecesi gibi. Onun fikriydi aslında. Bilirsin işte, randevu gecesi gibi. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
The way you're eye fucking fang bangers from across the room, Bardaki vampir müptelalarını gözünle sikmen de... Vampir müptelalarını odanın karşısından kesiş tarzın... Vampir müptelalarını odanın karşısından kesiş tarzın... True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
that's especially romantic. ...çok romantik. ...gerçekten de romantik. ...gerçekten de romantik. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You have no reason to feel guilty. You're a hunter. Suçlu hissedecek bir şeyin yok. Avcısın sen. Pişmanlık hissetmek için bir sebebin yok. Sen bir avcısın. Pişmanlık hissetmek için bir sebebin yok. Sen bir avcısın. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You've never been on your own. You live with a human. Monogamously. Hiç kendi başına kalmadın, bir insanla yaşıyorsun. Hem de tek eşli olarak. Asla kendi başına olamazsın. Bir insanla yaşıyorsun, tek eşli olarak. Asla kendi başına olamazsın. Bir insanla yaşıyorsun, tek eşli olarak. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
(LAUGHING) Sorry. It's just so ridiculous. Kusura bakma ama çok aptalca geliyor. Affedersin. Bu çok saçma. Affedersin. Bu çok saçma. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Don't you think if all I wanted to do was kill and fuck, İstediğim öldürüp sikişmek olsaydı... Orada olduğumda bütün arzumun sikişmek ve öldürmekten... Orada olduğumda bütün arzumun sikişmek ve öldürmekten... True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
that I'd be out there doin' it right now? ...şu an bunu yapıyor olmaz mıydım? ...ibaret olduğunu düşündüğünü söyleme. ...ibaret olduğunu düşündüğünü söyleme. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Look, I don't even know what you saw or what you think you saw, Ne gördün ya da ne gördüğünü sandın bilmiyorum... Bak, ne gördüğünü ya da gördüklerin hakkında ne düşündüğünü bilmiyorum... Bak, ne gördüğünü ya da gördüklerin hakkında ne düşündüğünü bilmiyorum... True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
but when I go home tonight, I'm goin' home with the man I love, ...ama bu gece eve sevdiğim adamla gideceğim. ...ama bu gece eve gittiğimde, aşık olduğum adamla gideceğim... ...ama bu gece eve gittiğimde, aşık olduğum adamla gideceğim... True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
and I'm just sorry that you never had that. Bunu tatmadığın için üzgünüm. ...ve üzgün olacağım hani senin hiç olmadığın şeyden. ...ve üzgün olacağım hani senin hiç olmadığın şeyden. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
But you know what gets me the angriest? Beni en çok kızdıran ne biliyor musunuz? Beni en çok kızdıran şeyin ne olduğunu biliyor musun? Beni en çok kızdıran şeyin ne olduğunu biliyor musun? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
SUZANNE: Hmm? EMORY: What's that? Nedir? Neymiş? Neymiş? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I thought I had it licked. Her şey geçti sanmıştım. Üstesinden geldiğimi düşündüm. Üstesinden geldiğimi düşündüm. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I finally cleaned out Tommy's apartment. Sonunda Tommy'nin dairesini boşalttım. Sonunda Tommy'nin kaldığı yeri temizleyebildim. Sonunda Tommy'nin kaldığı yeri temizleyebildim. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Good for you. Aferin. Harika. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
No. Brought it all back. Hayır, her şeyi geri getirdi. Hayır, tersine her şeyi geri getirdi. Hayır, tersine her şeyi geri getirdi. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
The...the sick feeling. O rahatsız edici duyguyu. Kendini...kendini bıkkın hissetme. Kendini...kendini bıkkın hissetme. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
And I knew it was wrong even before I pulled the trigger. Tetiği çekmeden önce bile yanlış olduğunun farkındaydım. Tetiği çekmeden önce yanlış olduğunu biliyordum. Tetiği çekmeden önce yanlış olduğunu biliyordum. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
It was like some other person fired that gun, Sanki silahı başkası ateşledi... Sanki o silahı başka birisi ateşlemiş gibiydi... Sanki o silahı başka birisi ateşlemiş gibiydi... True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
and there was nothin' I could do to stop him. ...ve onu durdurabileceğim bir şey yoktu. ...ve onu durdurmak için yapabileceğim bir şey yoktu. ...ve onu durdurmak için yapabileceğim bir şey yoktu. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Oh, yeah. I've been there. O duyguyu bilirim. Bilmez miyim, ben de geçtim oralardan. Ben de. Bilmez miyim, ben de geçtim oralardan. Ben de. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Mmm, me, too. Ben de. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
All of us. Hepimiz biliriz. Hepimiz. Hepimiz. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Yeah, luckily, I didn't have a gun at the time, Şanslıyım ki o zaman silah yoktu. Çok şükür hiç bir zaman bir silahım olmadı ya da uzun bir süre önce dul kalmadım. Çok şükür hiç bir zaman bir silahım olmadı ya da uzun bir süre önce dul kalmadım. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
(LAUGHING) or I'd have been a widow a long time ago. Yoksa çok önceden dul kalırdım. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
It's primal, Sam. İçgüdüsel bir şey bu, Sam. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
We wouldn't be who we are if we didn't get emotional. Duygularımız olmasa başka bir şey olurduk. Hislere sahip olmasaydık olduğumuz şey olamazdık. Hislere sahip olmasaydık olduğumuz şey olamazdık. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You can even measure the cortisol levels in your blood. Kanındaki kortizol seviyesini bile ölçebilirsin. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I bet we're all just naturally higher. Eminim hepimizinki doğuştan yüksektir. Bahse girerim buradaki herkesin seviyesi doğal olarak yüksektir. Bahse girerim buradaki herkesin seviyesi doğal olarak yüksektir. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You know what helps the cortisol levels in my blood? Kortizol seviyesine neyin faydası var biliyor musunuz? Kanımdaki kortizol seviyesini ne arttırıyor biliyor musunuz? Kanımdaki kortizol seviyesini ne arttırıyor biliyor musunuz? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Mmm hmm. Kanımdaki kortizol seviyesini ne arttırıyor biliyor musunuz? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Gettin' drunk with y'all. Sarhoş olmanın. Hepinizle sarhoş olmak. Hepinizle sarhoş olmak. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Well, hell. Let's crack open another one then. Hadi bu akşam bir tane patlatalım. Hadi patlatalım. Ne ala. Bir şişe daha aralayalım. Aralayalım. Ne ala. Bir şişe daha aralayalım. Aralayalım. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Oh, I am near to pickled as it is! Ben şimdiden sarhoş oldum. Şu anki halim bile neredeyse zilzurna. Şu anki halim bile neredeyse zilzurna. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You in, Luna? Var mısın, Luna? Ya sen Luna? Yarın dersim var. Ya sen Luna? Yarın dersim var. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I gotta teach tomorrow. Yarın dersim var. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Gotta teach? Ders mi? Ders mi? Halk eğitimi. Farkı kim anlayacak? Ders mi? Halk eğitimi. Farkı kim anlayacak? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
It's public education. Who's gonna know the difference? Halk eğitimde. Kim fark edecek ki? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Emory, no politics! I will break out in hives. Emory, politika yapmak yok. Çok fena patlarım bak. Emory, siyaset yapma. Sonra kurdeşen dökeceğim. Emory, siyaset yapma. Sonra kurdeşen dökeceğim. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
All right, all right. So are we ready to move on from wine then? Tamam, tamam. Şarap faslını da geçmeye hazır mıyız? Tamam, peki. O zaman şaraptan sonra yola devam ederiz. Tamam, peki. O zaman şaraptan sonra yola devam ederiz. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I am. Ben hazırım. Evet. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Let's hit it. Hadi. Terk edelim. Terk edelim. Terk edelim. Terk edelim. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Let's hit it. SUZANNE: Whoo hoo! Hadi. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Can I get unzipped, please? Fermuarımı açar mısın, lütfen? Fermuarımı açabilir misin lütfen? İşte böyle, teşekkürler. Fermuarımı açabilir misin lütfen? İşte böyle, teşekkürler. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Uh, that's it. Thank you! Tabii. Teşekkür ederim. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I have been looking forward to this. Sabırsızlıkla bunu bekliyordum. Bunun için sabırsızlanıyordum. Bunun için sabırsızlanıyordum. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Please, please. Evet, pekâlâ. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
BOY: He's here! It's Jason! Geldi. Jason geldi. O geldi! Jason bu! O geldi! Jason bu! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Hey, y'all! Soup's on! Selam, yemekler geldi. Millet! Çorba geldi! Oley! Millet! Çorba geldi! Oley! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
KIDS: Yay! Yaşasın. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
BOY: Y'all come on! Hadi gelin. Millet, haydi! Millet, haydi! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Hey, Timbo. Hey, Becky. Timbo. Becky. Hey, Timbo. Hey, Becky. Hey, Timbo. Hey, Becky. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
BOY: What do you have? Ne getirdin? Ne getirdin? Bu sefer iyi iş çıkardım, çocuklar. Ne getirdin? Bu sefer iyi iş çıkardım, çocuklar. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
JASON: I did good this time, guys. Bu sefer iyi şeyler var, çocuklar. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
GIRL: Can I have some? Biraz alabilir miyim? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Hot dogs, pork and beans, and ice cream. Sosis, domuz eti, fasulye ve dondurma. Sosisli sandviçler, domuz pastırması, konserve fasulye ve dondurma. Sosisli sandviçler, domuz pastırması, konserve fasulye ve dondurma. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Ice cream! Dondurma. Dondurma! Dondurma! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You know what we do? We save this for later, yeah. Bunu sonraya bırakıyoruz. Ne yapacağız biliyor musun? Bunu en sona yiyeceğiz. Ne yapacağız biliyor musun? Bunu en sona yiyeceğiz. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Uh, Timbo, go put that in the icebox. Timbo, git bunu dolaba koy. Timbo, bunu doğruca buzluğa koy. Timbo, bunu doğruca buzluğa koy. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
BOY: Give me some. Bana da ver. Bana da biraz ver. Bana da biraz ver. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Uh, oh, hey, hey! Don't open it. Açma ama. Baksana, sakın açma. Baksana, sakın açma. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
GIRL: Mister Jason, can I have some? BOY: Let me have it. Bay Jason, ben de alabilir miyim? Ben de. Bay Jason, biraz alabilir miyim? Ben de alayım. Bay Jason, biraz alabilir miyim? Ben de alayım. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
How you doin'? Come on over! Nasılsınız? Gelin. Nasıl gidiyor? Gelin buraya. Nasıl gidiyor? Gelin buraya. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
At least let me put it on the stove. Önce ocakta pişireyim. En azından fırına koymama izin ver. En azından fırına koymama izin ver. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You gonna get sick if you eat raw meat. Çiğ et yersen hastalanırsın. Çiğ et yersen hasta olabilirsin. Çiğ et yersen hasta olabilirsin. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
We ain't never got sick before. Hiç hasta olmadık biz. Daha önce hiç hasta olmadık ki. Kalan et aşlarından ister misin? Daha önce hiç hasta olmadık ki. Kalan et aşlarından ister misin? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
You want the rest of my hangubber? Hamburgerimin kalanını ister misin? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Yeah, we really need to get your Aunt Crystal back here ASAP. Crystal halanızı hemen buraya çağırmalıyız. Teyzen Crystal'ın buraya mümkün olduğunca çabuk dönmesine ihtiyacımız var. Teyzen Crystal'ın buraya mümkün olduğunca çabuk dönmesine ihtiyacımız var. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Y'all could use a mama, and I could use a break. Size bir anne, bana da rahat bir nefes iyi gelir. Anneleriniz yardım etsin, ve ben de biraz ara vereyim. Anneleriniz yardım etsin, ve ben de biraz ara vereyim. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Didn't you talk to Aunt Crystal? Crystal halayla konuşmadın mı? Crystal teyzemle konuşmadın mı? Crystal teyzemle konuşmadın mı? True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Not yet. But I could think of one or two things I'd like to tell her when I do find her. Daha değil ama onu bulunca bir iki şeyden bahsedeceğim. Daha değil. Ama onu bulmayı başarabilirsem söylemek istediğim iki çift lafım olacak. Daha değil. Ama onu bulmayı başarabilirsem söylemek istediğim iki çift lafım olacak. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
BOY: Let me have some of that! Bunlardan biraz alayım. Dostum. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Hey, Mister Jason? Bay Jason? Bay Jason? Buzluk soğutmuyor. Bay Jason? Buzluk soğutmuyor. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
The, the ice box ain't cold or nothin'. Dolap hiç soğuk değil. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Well, are you sure? 'Cause I just fixed it. Emin misin? Daha yeni tamir etmiştim. Öyle mi, emin misin? Tamir etmiştim ben onu. Öyle mi, emin misin? Tamir etmiştim ben onu. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Oh, shoot. You left it open? Kahretsin, açık mı bıraktın? Sikeyim, açık mı bıraktın? Şey, aslında bu bizim klimamız. Sikeyim, açık mı bıraktın? Şey, aslında bu bizim klimamız. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Yeah, well, that's our air conditionin'. Bizim klimamız o. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
No wonder you busted it. Bozduğunuza şaşmamalı. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Now I'm gonna have to replace the cooling element. Soğutma aparatını değiştirmem gerek. Şimdi soğutma aksamının yerini değiştireceğim. Şimdi soğutma aksamının yerini değiştireceğim. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
JASON: Oh, fuck! Siktir. Hay sikeyim! Hay sikeyim! True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Wait! Timbo, what the... Timbo! Bekle! Timbo, ne sikime Bekle! Timbo, ne sikime True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I'm gonna suffocate in here! Boğulacağım. Boğulacağım burada! Hadi ama. Boğulacağım burada! Hadi ama. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
Minerva was much more than a pet to me. Minevra benim için hayvandan öteydi. Minerva benim için bir evcil hayvandan daha ötesiydi. Minerva benim için bir evcil hayvandan daha ötesiydi. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
She was my friend, my companion, Arkadaşım, yoldaşım... O benim dostumdu, yol arkadaşımdı, yakınımdı. O benim dostumdu, yol arkadaşımdı, yakınımdı. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
my familiar. ...dostumdu. True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
I, I was wondering why she stopped eating, Yemek yemeyi neden bıraktığını merak ediyordum... Yemek yemeği neden kestiğini merak ediyorum... Yemek yemeği neden kestiğini merak ediyorum... True Blood She's Not There-1 2011 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 177214
  • 177215
  • 177216
  • 177217
  • 177218
  • 177219
  • 177220
  • 177221
  • 177222
  • 177223
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim