Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 171958
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Water... Imac. | Su... "İmak". Su... "Imac". | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I'm not gonna remember all this. | Hiç birini hatırlayamayacağım. Bunları hayatta hatırlayamam. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Fix it. No... not right now. | Tamir etmek. hayır... şimdi değil. Dikiş. Hayır... Şimdi olmaz. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I need those. | Onlar bana lazım. Onlar bana lâzım. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Come back! | Geri gel! Geri dön! | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Kanalaaq! | Kanaala! Kanalaaq! | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
What about up here? North of Slave Lake. | Peki ya burası? Slave gölünün kuzeyi. Peki ya burası? Slave Gölü'nün kuzeyi. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
... have already covered that... I don't give a damn. | ... orayı zaten... Umrumda değil. Bizim çocuklar oraya baktı zaten. Umurumda değil. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I'm telling you where I want you to go. | Size nereye gitmenizi istediğimi söylüyorum. Nereye diyorsam oraya gideceksin. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Do the Back River... | Nehrin arkasını al... Nehri bir daha araştır. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
in case he cuts straight down. | belki direk aşağı inmiştir. Belki yakınlarda bir yere iniş yapar. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Why would he? | Niye ki? Neden yapsın ki? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Shep? | Shep? Shep? Telefon sana. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Hello, Mrs. Holladay. | merhaba, bayan Halliday. Merhaba Bayan Holladay. Merhaba, Bayan Holladay. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
This is Walter Sheperd. | Walter Sheperdle konuşuyorsunuz. Ben Walter Sheperd. Ben Walter Sheperd. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I work with your son. | Oğlunuzla çalışıyorum. Oğlunuzla birlikte çalışıyorum. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I don't know exactly how to say this. | Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I always hoped I'd never have to make this call. | Sizi bu sebeple hiç aramamak isterdim. Bu günün gelmemesi için hep dua ettim. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Your, um... You got something... | Senin... Burnun kanıyor... Dudağında... Bir şey var. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
No you don't have to do that. | Hayır, bunu yapman gerekmez. Buna gerek yok. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
these boots are still fine. | bu botlar hala idare eder. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Put a few stitches in them, they'll take me a few more miles. | Bir kaç dikiş atarsın, ve bir kaç mil daha götürürler. Ufak bir tamirle beni birkaç kilometre daha götürür. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You should rest. You know? | Aslında dinlenmelisin? Senin dinlenmen gerek. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Alright. That's it. Gotta go back. | Tamam, hepsi bu. Geri dönmeliyiz. Tamam. Bu kadar yeter. Geri dönüyoruz. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Maybe we should push a little bit. No. | belki biraz daha devam etmemiz gerekiyor. hayır. Belki biraz daha içerilere... Hayır. Biraz daha dolanabiliriz. Olmaz. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Look at the gauge. We got the fuel. | metreye bak. yakıtımız daha yeterli. Göstergeye baksana. Hala yakıt var. Göstergeye bak. Daha yakıtımız var. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Just 5 more minutes. Look at the gauge. | 5 dakika daha. Göstergeye bak. Beş dakika daha. Göstergeye bak. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
What do you think this is, a game? What are you, some kind of boy scout? | Ne bu sence, bi oyun mu? Kendini izci filan mı zannettin? Burada oyun mu oynuyoruz sence? Nesin sen, izci falan mı? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
What are you talking about, Pierce? | Sen neden bahsediyorsun, Pierce? Neden bahsediyorsun, Pierce? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Think I don't know what's going on here? | Ne olduğunu anlamadığımı mı sanıyorsun? Neler döndüğünü anlamadığımı mı sanıyorsun? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You think I don't really see what's going on? | Gerçekte neler döndüğünü? Niyetini bilmediğimi mi sanıyorsun? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Why don't you just come out and say it? Say what? | Neden söylemiyorsun? Neyi? Neden doğruca söylemiyorsun? Neyi söyleyeceğim? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You don't wanna find him! | Onu bulmak istemiyorsun! | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You... you dumb ass kid! | Seni... Geri zekalı çocuk! Sen... Seni sersem velet! | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Charlie Holladay's dead. | Charlie Holladay zaten öldü. Charlie Holladay öldü. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
He was an arrogant, selfish son of a bitch who got sloppy... | O umarsız, bencil orospu çocuğu en sonunda yapacağını yaptı... O kibirli ve bencil şerefsizin tekiydi. Dikkatsiz davrandı... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
and now he's dead. | ve şimdi ölü. ...ve bunun sonucunda da öldü. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Take a look out there. Go on. Just look down below. | Şuraya bi bak. Hadi. Bak aşağıya. Etrafına bir bak. Hadi durma. Aşağıya bak. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You see that? | Gördün mü? Görüyor musun? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
That's death, boy. | Buna ölüm derler, çocuk. İşte o gördüğün şey ölüm, evlat. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
This land will kill you as sure as a bullet in the head. | Bu yer seni kafana giren kurşun gibi öldürür. Bu topraklar seni kafana mermi yemiş gibi yapar. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
We just run this little drill to make us all feel better. | Bu arama saçmalığını sadece kendimizi rahatlatmak için yapıyoruz. Bu turları kendimizi avutmak için atıyoruz. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Because next time, who knows, could be my ass... | Çünkü bi sonraki sefere, kim bilir benim kıçım da olabilir... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
or Shephard's, your yours. | Shephard'ınki, ya da seninki. Shephard da olabilir, sen de olabilirsin. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
He would have done the same for us. What? | oda bizim için aynısını yapardı. ne ? O da bizim için aynını yapardı. Ne? O da bizim için aynısını yapardı. Ne? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
He would have done the same for us. Your goddamn right, he would. | O da bizim için aynını yapardı. Haklısın, elbette yapardı. O da bizim için aynısını yapardı. Emin ol yapardı. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
But that don't change the facts. | Ama bu gerçekleri değiştirmez. Ama bu içinde bulunduğumuz gerçeği değiştirmiyor. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You see, the way I figure it, I probably walked for 5 days. | Şimdi olayı çözdüm, Muhtemelen 5 gün boyunca yürüdüm. Şöyle bir hesap yaptım: Hemen hemen 5 gün boyunca yürüdüm. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Maybe... I don't know... | Belki... bilmiyorum... Bu da... Emin değilim ama... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
...15, 20 miles a day. | ...günde 15, 20 mil filan. ...günde 25 30 kilometre ediyor. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
So that would put us, probably... | Ve bu da demektirki... Buradan da ortaya uçağın yaklaşık... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
...80, 90 miles from the plane. | ...uçaktan 80, 90 mil kadar uzaktayız. ...130 145 kilometre uzağında olduğumuz sonucu çıkıyor. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
So if Shep is flying a triangular grid from Queen Maud Gulf... | Yani Shep eğer, Kraliçe Maud körfezi... Eğer Shep, Queen Maud Körfezi, Bathurst ve Yellowknife üçgeni... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
...Bathurst, Yellowknife... | ...Bathurst ve Yellowknife'a üçgen bir hat çiziyorsa... ...içinde kalan bölgeyi araştırıyorsa... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
and that was them and they're flying east... | ve bu da doğuya olan uçuşlarıysa... Demin geçen onlardı. Doğu tarafına doğru uçuyorlar. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
they'd see the plane. They'd see the S.O.S. | uçağı görmüşlerdir. SOS işaretimizi görmüş olmalılar O zaman uçağı görmeleri gerekirdi. Yardım işaretini görmeleri gerekirdi. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
and they'd know we're alive. But, no... | o zaman hayatta olduğumuzu biliyorlar. ama, hayır. ve hayatta olduğumuzu biliyorlar Ama hayır... Böylece, hayatta olduğumuzu da bilirlerdi. Ama hayır... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
we're here in the middle of bloody nowhere. | Biz lanet olası hiçbiyerin ortasındayız. Şu anda kuş uçmaz kervan geçmez bir yerin ortasındayız. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Because I left the plane. | çünkü uçağı ben arkalarda bıraktığım için. Çünkü uçağı terkettik. Çünkü ben uçağımın başında durmadım. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You never, never, never leave the plane! | Asla, asla, asla uçağı terketme! Asla, asla ama asla uçağını terk etme! | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
But I know it was them. | Ama onlar olduğunu biliyorum. Bizi aradıklarından eminim. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
We gotta go back. | Dönmeliyiz. Geri dönmemiz gerek. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You're gonna cut my circulation off there. | Kan dolaşımımı keseceksin neredeyse. Kan dolaşımımı keseceksin. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Alright. | İşte oldu. Tamam. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I'm not a bloody invalid. I'm good. | Ben sakat filan değilim. Sakat değilim. Kendim de kalkabilirim. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I got it, I got it, I got it. I'm good. | Tamam tamam, iyiyim ben. Tamam, tamam. Hallettim. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Alright, let's go back to camp. | Tamam, hadi kampa dönelim. Pekâlâ, kampa dönelim. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
No, I'm not going in the water. | Hayır, suya girmem. Hayır, suyun içinden geçmem. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
It's Ok. No, I'll get soaked. | Bişey olmaz. Hayır, ıslanacağım. Islanacağım. Bir şey yok. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
It's Ok. | Bişey olmaz. Bir şey yok. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
How 'bout that? | İşe bak sen? Şu işe bak. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Water tight. | Su geçirmez. Su geçirmiyor. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I got boots. | çizmelerim var. Yeni botlarım var. Çizmem var. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You've... wife? | Karın var mı? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Me? No. | Ben mi? Hayır. Benim mi? Hayır, yok. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Not married. | Evli değilim. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Use to have a girl. | Bi kız vardı ama... Bir sevgilim vardı. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
That was a while ago. | Uzun zaman önceydi. Üzerinden bayağı zaman geçti. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
How old? | Yaş? Kaç yaşındasın? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
32, no wife? | 32, karı yok? 32 ama karısı yok. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
How old are you? | Peki sen kaç yaşındasın? Sen kaç yaşındasın? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
How 'bout you? You got a wife? | Peki ya sen? Senin "karın" var mı? Ya sen? Senin bir karın var mı? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Hey. That's enough. Time out. | Hey, yete bu kadar. Mola. Hey. Yeter artık. Biraz mola ver. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You know, you've been singing the same song for three days now. | Biliyor musun, üç gündür aynı şarkıyı söylüyorsun. Üç gündür aynı şarkıyı söylediğinin farkında mısın? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I mean, have mercy woman. | Acı bana be kadın. Biraz insaf et be kadın. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
A man can only take so much of this. | Bi insana bu yapılmaz. Her erkeğin bir dayanma sınırı var. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You know any other songs? | Başka şarkı bilmiyor musun? Bildiğin başka bir şarkı yok mu? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You know anything with a tune or a beat? | Melodisi ya da ritmi olan bi şey? Şöyle nağmeli, ritmik bir şeyler. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You sing. No, ah... | Sen söyle. Hayır, ah... Sen söyle. Hayır... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
that's not what I meant. You sing now. | Bunu demek istemedim. Şimdi söyle. Bunu kastetmedim. Söyle hadi. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Fine. I'll sing. | Tamam, ben söylerim. Peki. Söylerim. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
So? | ve ? Yani? Haber var mı? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Search and rescue called. | Arama kurtarma iptal edildi. Arama ve Kurtarma ekibinden aradılar. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
They've been at it for almost three weeks now. | neredeyse 3 haftadır arıyorlar. Neredeyse üç hafta oldu. Neredeyse üç haftadır bu işle uğraşıyorlar. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You know what they say about them. | Ne söylediklerini bilirsin. Onlar hakkında söylenileni biliyor musun? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
They have a perfect record... | Harika bi kayıtları var ama... Çok başarılılarmış... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
but never found anybody. | şimdiye kadar kimseyi bulabilmiş değiller. ...ama şimdiye kadar arayıp da buldukları biri olmamış. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
The country is just... so big, you know? | Bu ülke... çok büyük. Ülkenin yüzölçümü çok büyük. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
And if, God forbid, the plane burned... | Ve eğer, tanrı korusun, uçak yandıysa... Allah göstermesin ama eğer uçak yandıysa... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
they could fly right over the top of it... | tam tepesinden geçseler bile... Üstünden geçseler bile... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |