Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 171957
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
...there's a good chance nobody's gonna show up. | şansımız yok,hiç kimse gelmeyecek gibi. ...hiç kimsenin gelmemesi olasılığı yüksek. ...buradan kurtulma ihtimalimiz bayağı düşük. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Ok? | Tamam mı? Anlatabiliyor muyum? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Good talk'n to ya. | Muhabbetine doyum olmuyor. Seninle konuşmak güzeldi. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Hey, Shep... | Hey, Shep... Shep... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Still no sign of 'em. I'm start'n to think... | Ondan hala bi iz yok. Sanırım... Hâlâ hiçbir iz yok. Artık umudumu kaybetmeye... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
No sign of who? Charlie? | Kimden iz yok? Charlie'den mi? Kimden hiçbir iz yok? Charlie'den mi? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Yeah, he just got a little delayed by the weather, that's all. | Evet, hava yüzünden biraz gecikti, hepsi o. Evet, hava şartları yüzünden biraz gecikti sadece. Önemli bir şey değil. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Now why would you say something like that in front of her for, huh? | Ne diye onun önünde böyle bir şey söylüyorsunki ha? Neden kızın önünde böyle bir şey söylüyorsun? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I didn't know she was standing there. Jesus, Carl. | Orada durduğunu bilmiyordum. Lanet olsun, Carl. Orada olduğunu fark etmedim. Tanrı aşkına, Carl. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You know Charlie's got women stashed all over the bloody map. | Charlie'yi, lanet haritanın her köşesinde bekleyen başka bir kadını olduğunu biliyorsun. Charlie'nin dünyanın dört bir yanında sevgilileri olduğunu biliyorsun. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I know, but shouldn't we have heard something by now? | Biliyorum, ama şimdiye kadar haber alman gerekmez miydi? Biliyorum ama şimdiye kadar bir haber çıkması gerekmez miydi? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Hey, don't worry about it. He's fine. | Dinle, endişelenme tamam mı? O iyi. Merak etme. Ona bir şey olmaz. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I'll start worrying about Charlie Holladay | Charlie için çok endişeleniyorum Charlie Holladay için endişelenmek için... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
five minutes after hell freezes over. | Cehennemin donmuş olması gerekir. ...Charlie Holladay için endişe etmeye başlarım. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I'll tell ya what though... | Bak ne diyeceğim... Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim: | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
he'd better be having one hell of a good time. | İyi vakit geçiriyor olsa iyi olur. Her neredeyse umarım iyi zaman geçiriyordur. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Shit! No! | Lanet olsun, hayır! Lanet olası! Hayır! | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
A town couple hundred miles east of here. | Bir kaç yüz mil doğuda bi kasaba var. Buranın birkaç yüz kilometre doğusunda bir kasaba var. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I'm gonna head for it. | ben oraya gidiyorum. Oraya ulaşmaya çalışacağım. O tarafa doğru gideceğim. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I left you some grub. | Sana biraz yiyecek içecek bıraktım. Sana yiyecek bir şeyler bıraktım. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Be back in about a week. | Bir haftaya kadar dönerim. Bir hafta içinde dönerim. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
No. It's too far. You stay. | Hayır, çok uzak. Sen kalmalısın. Olmaz. Çok uzak. Sen bekle. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Ok? You stay here. | Tamam mı? Sen burada kal. Tamam mı? Sen burada bekle. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I'll send a plane to get you. | Senin için bi uçak göndereceğim. Seni almaları için bir uçak göndereceğim. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Ok? I'll be back in a little bit. | Tamam mı? Kısa bi süre sonra dönerim. Oldu mu? Kısa sürede döneceğim. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Shit! | Hasiktir! Hadi be! | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Shit! | İşe bak! Lanet olsun! | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Charlie Holladay... | Charlie Holladay... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
with the Norseman. Juliet India November | Norseman'ı uçuruyor. Juliet India November Juliet India November kod adlı Norseman uçağı. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I think I got it here. | Sanırım buldum. Galiba buldum. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Norseman! Mark 5! | Norseman! Mark 5! Norseman! 5 numara! | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
They say it isn't gonna break for at least another 24. | En az 24 saat daha vaktimiz varmış. Yağmurun 24 saatten önce dinmeyeceğini söylüyorlar. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Second it does... | Hiç sanmıyorum... Dindiği anda... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Pierce, I want you and Carl to go to the Gulf. | Pierce, Sen ve Carl, körfez bölgesini alın. Pierce, Carl'la birlikte Körfez'e gitmenizi istiyorum. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You take the Stinson, cover west towards Bathurst. | Sen Stinson'ı al, Bathurst'un batısına kadar olan kısmı tara. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Bathurst? | Bathurst mu? Bathurst mü? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Can you try them? Over. | Bir de siz dener misiniz? Tamam. Onlara siz haber verebilir misiniz? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Sorry. | Afedersiniz. Pardon. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Frank. It's the station. | Frankies İstasyonundan arıyorlar. Frank. Merkezden arıyorlar. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
The want to make it an official missing person. | Artık resmi olarak kayıp ilan edeceklermiş. Resmî olarak kayıp duyurusunda bulunmak istiyorlar. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Yeah, Ok. | Peki, tamam Tamam, duyursunlar. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Charlie! What? | Charlie! Ne? Charlie! Ne? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Hold back on the formation. | Uçuş düzenini koru. Birliğin gerisine çekil. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
What the hell? | buda ne oluyor böyle... Bu da ne? Bu da ne? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
What the hell you doing here? | Sen burada ne arıyorsun? Burada ne işin var? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You follow me? | Beni takip mi ettin? Beni izledin mi? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Walk? Did you walk here? | Yürüdün mü? Buraya kadar yürüdün mü? Yürüdün mü? Buraya yürüyerek mi geldin? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You speak English? | İngilizce konuşabiliyor musun? İngilizce biliyor musun? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Little bit. | Biraz. Birazcık. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Oh, that's good. | tadı yerinde. Vay, bu güzelmiş. Bu iyi geldi. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
That's good. | Güzel. Gerçekten iyi geldi. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Where did you get this? | Nereden buldun bunu? Bunu nereden buldun? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
What is this? Sicsic. | Nedir bu? Nedir bu? Sicsic. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
What's sicsic? | 'siksrik'? Siksik de ne? Sicsic nedir? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You catch this? | Bunu sen mi yakaladın? Bunu kendi başına mı yakaladın? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Where the hell you find this? | Hangi cehennemde buldun bu hayvanı? Nerede buldun ki? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
I don't even know your name. | ben senin ismini bile bilmiyorum. Adını bile bilmiyorum. Adını bile bilmiyorum. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
What's your name? | adın ne ? Adın ne? Adın ne? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
No, no... | Hayır hayır... Hayır, hayır... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Not your tag. | Etiket değil. Rozetin değil. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Your name. What do I call you? | İsmin. Sana ne diyeceğim? Adın. Sana nasıl sesleneyim? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Kanalaaq. | Kanaala. Kanalaaq. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Charlie. | Charlie. Ben de Charlie. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Nice and easy. | Tanıştığımıza memnun oldum. Kolay ve akılda kalıcı. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Here we go, Cherry. | İşte , Cherry. İşte geldik, parlak çocuk. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Look alive. | Yeterince "canlı" mı? Gözünü dört aç. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Fishing camp. | Balıkçı kampı. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Huskies. | Husky's. Köpekler. Huskiler. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Lunch. | kahvaltı. Ne yapıyorsun? Öğle yemeği. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Why? Don't you ever eat, Cherry? | Niye, sen hiç yemez misin Cherry? Neden sordun? Yoksa sen yemek yemez misin, parlak çocuk? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Don't call me that. | İsmim bu değil. Bana öyle seslenme. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
How long you been up here? | Ne zamandan beri buradasın? Ne zamandır buralardasın? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Couple months. | Bir kaç ay. Birkaç aydır. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
It's different, isn't it? | Farklı değil mi? İnsana farklı geliyor, değil mi? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
How big you think it is, the territory? | bu alanın büyüklüğü hakkında ne düşünüyorsun ? Sence ne kadar büyüktür, bu alan? Bölgenin büyüklüğü ne kadardır sence? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Half a million? Million miles? | Yarım milyon? 1 milyon mil? Yarım milyon mu? Birkaç milyon kilometrekare mi? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You know, you could put all of Europe in here three times... | 3 tane Avrupa kıtasını buraya sığdırabilirsin, Avrupa'nın tamamını buraya üç defa koysan bile... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
and still have room for Greenland. | Ve hala Grönland için boş yer kalır, biliyor muydun? ...yine de Grönland için yer kalır. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Charlie was where he was suppose to be. | Charlie olması gerektiği yerdeydi. Charlie olması gereken yerdeydi. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Why is Shep sending people to Bathhurst? | Shep neden Bathhurst'a adam gönderiyorki? Shep neden herkesi Bathhurst'e gönderiyor? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Maybe the plane's under the water... | belki uçak suyun altındadir. Belki de uçak suyun altındadır... Belki de uçak suyun altında... | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
crashed on the sand or something. | Kuma çakılmış filan olabilir. ...kuma falan saplanmıştır. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
How'd the barrels get on the beach? | O zaman variller kıyıya nasıl vardı? Peki variller sahile nasıl geldi? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Somethin' else happened. | Başka bir şey olmalı. Başka bir şey oldu. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
You know? | Bak ne diyeceğim? Biliyor musun? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Maybe it was murder. | Belki de cinayettir. Belki de cinayete kurban gitmiştir. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Maybe the Huskies killed him. | belki de huskys ler onu öldürmüştür. Belki onu köpekler öldürdü. Huskiler onu öldürmüştür. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Then they ate him. | Sonra da yediler. Sonra da cesedini yemişlerdir. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Then they ate his plane. | En sona da uçağı yediler. Ardından da uçağını. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Let's go find the poor son of a bitch. | Hadi gidip şu orospu çocuğunu bulalım. Gidip şu zavallı herifi bulalım. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Here. A little souvenir. | Al işte. Bi hatıra. Yakala. Hatıra olarak saklarsın. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
What are these little things? | Bu küçük şeyler ne? Bu biçimsiz şeyler ne? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Old boots. Old boots. | Eski botlar. Eski botlar. Eskimiş ayakkabı. Eskimiş ayakkabı mı? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Here. Do you want some? | İşte. İster misin? Al. Biraz ister misin? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Hot. | Sıcak. Sıcakmış. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Water? Drink. | Su? İçmek. Su mu? İçmek. | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Drinking is imec? | İçmek "imek"? İçmek "imec" diye mi söyleniyor? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Water is imac? | Su da "imak"? Su da "imac" diye mi söyleniyor? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
Drink... Imec. | ic, 'imiq'. İçmek... "İmek". İçmek... "Imec". | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |
What's that? | Bu ne? O nedir? | The Snow Walker-1 | 2003 | ![]() |