• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 168914

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
That's all. Bu kadar. Hepsi bu. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Dry yourself. Kurulanın. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
You, too. sende. Sen de öyle. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
What's that? Another shull? Ne oldu? bomba mı düştü yine? Ne oldu? Başka bir bamborduman mı? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I peed in my pants. Altıma kaçırdım. Altıma işedim. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
You're a big boy now! Sen artık kocaman bir çocuksun! Artık koca adam oldun! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I was dreaming. Ruya görüyordum. Rüya görüyordum. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Nothing in dreams is as scary Ruyalarda hiç birşey korkutucu değildir. Rüyada gördüğümüz hiçbir şey... The Perfect Circle-1 1997 info-icon
as what we're going through. Burdaki gibi değil en azından. yaşadıklarımız kadar korkunç olamaz. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I'm not scared. I dreamt we caught a bag of fish. Ben korkmadım. Bir torba dolusu balık yakaladığımızı gördüm. Korkmadım ki. Rüyamda bir torba balık yakalamıştık. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Then why did you pee? E sonra niye kaçırdın? Öyleyse neden işedin? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Out of joy! Mutluluktan! Sevinçten! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
That's OK then. Tamam o zaman. Tamam öyleyse. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Cry all you want. You'll pee less. İstediğin kadar ağla. Daha az kaçırırsın. İstediğin kadar ağla. Böylece daha az işersin. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I'm out of breath. I used to go fishing, too. Şimdi yaşlandım. Bende eskiden balık tutmaya giderdim. Nefesim kesildi. Eskiden de balığa giderdim. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
With my daughter. She loved it as a kid. Kızımla beraber. Çok severdi. Kızımla beraber. Çocukken buna bayılırdı. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
We'd leave at dawn, Şafak söktüğünde giderdik, Gün doğarken gider, The Perfect Circle-1 1997 info-icon
and spend all day by the river. ve tüm günü nehir kenarında geçirirdik. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Always your daughter. Don't you have a wife? Her zaman kızın. Karın yok muydu? Hep kızın, hep kızın. Karın yok mu senin? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Of course. You never talk of her. You love her? Tabiki vardı. Hiç onun hakkında konuşmuyorsun, onu seviyor musun? Var tabi. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
She's my wife. karım. O benim karım. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I know. I asked if you love her. You miss her? Biliyorum. Sevip sevmediğini sordum. Seviyormusun? Biliyorum. Sevip sevmediğini sordum. Onu özlüyor musun? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
When she's away... But when she's here... Uzakta olduğu zaman... Ama burdaysa... Uzaktayken evet... Ama yanımdayken... The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I don't know. Depends. Bilmem. Duruma göre değişir. Bilmiyorum. Duruma göre. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
It's like they're still here. Sanki hala buradalarmış gibi. Sanki hala buradalar. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I know they're OK there, İyi olduklarını biliyorum, Orada iyi olduklarını, aç veya... The Perfect Circle-1 1997 info-icon
that they're not cold or hungry. Üşümediklerini, aç kalmadıklarını. üşüyor olmadıklarını biliyorum. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I'm glad they left. Some couples who stayed are unhappy. Gittikleri için mutluyum. Burada kalan bazı çiftler mutlu değil. Gittikleri için memnunum. Kalan bazı çiftler çok mutsuz. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
But I worry about them. ama onlar için endişeleniyorum. Ama yine de onlar için endişeleniyorum. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
It's no fun being far away without a home. Evden uzakta olmak eğlenceli değil. Uzaklarda, evsiz olmak hiç eğlenceli değil. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I miss them. After all, they're my family. Özledim onları. sonra, onlar benim ailem. Onları özlüyorum. Herşeyden önce, onlar benim ailem. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
What are we to you? Biz neyiniz? Biz senin neyiniz? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Let me see... Bakayım... Bir bakalım... The Perfect Circle-1 1997 info-icon
A sort of burden. Bir çeşit yüksünüz. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
You're a full time job, my new family. Hep sizinle beraberim, Siz yeni ailemsiniz. Benim tam günlük işim, yeni ailemsiniz. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
This way. Along the river. Bu yoldan. Nehir ilerde. Buradan. Nehir boyunca. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Step there. Şuraya bas. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Wait for us. Yes. Bizi bekle. Tamam. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Careful! dikkatli! Dikkat! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Slowly. Yavaş. Yavaşça. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Watch out, don't slip. dikkat edin, kaymayın. Dikkat et, kayma. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
River's high. Nehir derin. Nehir yüksek. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
We'll be fine over here. Şurası iyi. Burası bize iyidir. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
They biting? geliyorlar mı? Isırıyorlar mı? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Now we need 'em, there's no fish. Onlara ihtiyacımız var, Balık yok. İhtiyacımız var ya, hiç balık yok. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Not one! Bir tane bile! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
There must be fish. Burada balık olmalı. Balık olmalı. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Not one, I tell you. dedim ya, Bir tane bile yok. Bir tane bile yok, sana söyleyeyim. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Where have you dragged an old man like me? Benim gibi yaşlı bir adamı nasıl getirdiniz buralara? Benim gibi yaşlı bir adamı nerelere getirdin. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
All because of a dream. Herşey o ruya yüzünden. Hepsi bir rüya yüzünden. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I didn't drag you here. You said you used to fish here. Seni ben getirmedin. Sen burada balık tuttunu söyledin. Seni buraya ben getirmedim. Eskiden burada balık tuttuğunu sen söyledin. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
And there were fish. We caught a good fry. Burada balık varmış. hiç bir şey bulamadık. O zamanlar balık vardı. Güzelce kızartırdık. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Fingerlicking good! Gerçekten! Parmaklarını yerdin! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I'm hungry. Ben açım. Açım. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Of course you are. So am I. Tabiki açsın. Bende. Elbette açsın. Ben de öyle. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Adis, run! Adis, koş! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
They're shooting! This way! Ateş ediyorlar! Bu taraftan! Ateş ediyorlar! Buradan! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
This way! Hurry! Buradan! Çabuk! Buradan! Acele et! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
This way! Bu taraftan! Buradan! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
The fish got away. You can't bring kids here! Balık kaçtı. Çocukları buraya getiremezsin! Balık kaçtı. Çocukları buraya getir! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
You tired of living? Canınıza mı susadınız? Yaşamaktan sıkıldınız galiba? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
They wanted to come. Gelmek istediler. Onlar gelmek istedi. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
No one stopped me. Kimse bana dur demedi. Beni durduran da olmadı. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
How could I know? Nerden bilebilirdim? Nereden bilecektim? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Where do you think you are? Nerde olduğunu sanıyorsun? Nerede olduğunu sanıyorsun? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Didn't you see the Chetnik trenches? Çetnik siperlerini görmedinmi? Milislerin siperlerini görmediniz mi? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Right by the river! Nehrin sağında hemen! Nehrin hemen kenarında! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Weird guy. What planet you from? Ne adamsın ya hu. Hangi gezegendensin sen? Ne acayipsiniz. Hangi gezegendensiniz? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Sarajevo. Sarajevo. Saraybosna. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
We burn shoes. They eat them! Biz ayakkabıları yakıyoruz. Onlar yiyorlar! Biz ayakkabıları yakıyoruz. Onlarsa yiyor! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
American shoes! Amerikan ayakkabıları! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Soup made of shoelaces! Ayakkabı bağcığından çorba! Bağcık çorbası! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
You hungry? I don't know. Aç mısın? Bilmiyorum. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
You don't know? Yeah, leave me alone. Bilmiyormusun? Evet, Beni yalnız bırak. Bilmiyor musun? Evet, beni rahat bırak. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
If you'd kept that fish, I'd have roasted it. eğer o balığı tutabilseydin, Kızartırdık. O balığı yakalasaydın, onu kızartırdım. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
My pigeons! Benim güvercinlerim! Güvercinlerim! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Leave them alone! Onları rahat bırak ulan! Onları rahat bırak! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Thief! I'll teach you to steal my pigeons! Hırsız! Güvercinlerimi çalmak neymiş sana göstericem! Hırsız! Güvercinlerimi çalmak nasıl oluyormuş göstereceğim sana! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Give it back, you bastard! Geri getir onu, seni lanet çocuk! Ver onu geri, seni piç kurusu! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Just you wait, dammit! Bekle, hıyar! Bekle orda, Allah'ın belası! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Give me back that pigeon! O güvercini bana ver! Ver o güvercini bana! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Or I'II... yoksa... Yoksa senin... The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Drop that pigeon! bırak güvercini! Bırak o güvercini! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Look what he did to it! Baksana ne yaptı ona! Bak ona ne yaptı! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Grab the axe! Baltayı al! Al şu baltayı! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
What are you doing? Having fun! Ne yapıyorsunuz? eğleniyoruz! Ne yapıyorsun? Eğleniyorum! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Leave that! Leave it alone, dammit! Bırakın şunu! bıurakın şunu, kahretsin! Bırak onu! Onu rahat bırak, kahrolası! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Break the branches. Tear it up, Aziz! İndir ağacı. çabuk çabuk, Aziz! Dalları kır. Paramparça et, Aziz! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Stop shouting! Bağırmayı kes! Kes bağırmayı! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Why are you shouting? Neden bağırıyorsun? Ne bağırıyorsun? The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Leave that birch tree! ağaca zarar verme! Rahat bırakın şu ağacı! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Drop dead! Hadi ordan moruk! Düşüyor! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Leave it, goddamit! Bırak şunu, Hay allah ıslah etsin! Bırakın onu, lanet olsun! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Shut up, you old hag! Kes sesini çirkef karı! Kapa çeneni, seni yaşlı kocakarı! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Leave that tree alone! Bırakın o ağacı! Ağacı rahat bırakın! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
There, that's it! oraya, işte bu kadar! İşte, işte bu kadar! The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Say good bye to your tree. Ağacına güle güle de. Ağacına veda et. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
I'm scared I'll wind up at the end of a rope. korktum İpin ucunu sardım. Sonunda kendimi asmaktan korkuyorum. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Many have ended that way, here and everywhere. Bir çoğu bu yolda bitti, burada ve heryerde. Birçoğunun sonu bu oldu, burada ve her yerde. The Perfect Circle-1 1997 info-icon
Long are the days, long are the nights, Günler ruzun, Geceler uzun, Günler uzun geliyor, geceler uzun geliyor, The Perfect Circle-1 1997 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 168909
  • 168910
  • 168911
  • 168912
  • 168913
  • 168914
  • 168915
  • 168916
  • 168917
  • 168918
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim