Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158244
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Yeah. Like that's it?. | Evet. Bu kadarcık mı? Evet. Tamam mı yani? Evet. Tamam mı yani? | Taken-19 | 2008 | |
| lt'll be perfect. Just like old times. Better. No one gets killed. | Mükemmel olacak. Eski günlerdeki gibi. Daha da iyi. Kimse ölmeyecek. Harika olacak. Tıpkı eskisi gibi. Harikadan da öte. Kimse ölmeyecek. Harika olacak. Tıpkı eskisi gibi. Harikadan da öte. Kimse ölmeyecek. | Taken-19 | 2008 | |
| Tomorrow. Good night, guys. See you. | Yarın. İyi geceler çocuklar. Görüşürüz. Yarın görüşürüz. İyi geceler, beyler. " Görüşürüz." Yarın görüşürüz. İyi geceler, beyler. " Görüşürüz." | Taken-19 | 2008 | |
| Get in the back, Wendy. I always get in the back. | Arkaya bin Wendy. Hep arkada oturuyorum zaten. "Arkaya bin, Wendy. Hep ben arkaya biniyorum." "Arkaya bin, Wendy. Hep ben arkaya biniyorum." | Taken-19 | 2008 | |
| Ma'am, if you don't mind, I suggest you keep moving. | Hanımefendi, sorun olmazsa burada çok durmamanızı öneririm. Hanımefendi, sakıncası yoksa yürümeye devam etmenizi rica edeceğim. Hanımefendi, sakıncası yoksa yürümeye devam etmenizi rica edeceğim. | Taken-19 | 2008 | |
| My mother is ma'am, if you don't mind. | Hanımefendi olan annemdir, senin için de sorun değilse. Annen yaşındaki kadınlara hanımefendi denir. İzin verir misin? Annen yaşındaki kadınlara hanımefendi denir. İzin verir misin? | Taken-19 | 2008 | |
| Come on, it's time now. Let's go. Okay. | Haydi, zaman geldi. Gidelim. Tamam. Hadi, vakit geldi. Gidelim. Hadi, vakit geldi. Gidelim. | Taken-19 | 2008 | |
| Bernie, Casey, you're out here. Bry, you're in the room. | Bernie, Casey, dışarıda kalın. Bry, odada bekle. Bernie, Casey, siz dışarıda bekleyin. Bry, sen odaya geç. Bernie, Casey, siz dışarıda bekleyin. Bry, sen odaya geç. | Taken-19 | 2008 | |
| Let's go, let's go, let's go. | Haydi. Haydi. Haydi. Kıpırdayın, kıpırdayın, kıpırdayın. Kıpırdayın, kıpırdayın, kıpırdayın. | Taken-19 | 2008 | |
| Thank you for coming. | Geldiğin için teşekkür ederim. "Geldiğiniz için sağ olun." "Geldiğiniz için sağ olun." | Taken-19 | 2008 | |
| Wow, it was beautiful. | Çok güzeldi. Vay canına, şahaneydi. Vay canına, şahaneydi. | Taken-19 | 2008 | |
| Thanks. What did you say your name was again?. | Teşekkürler. Adım ne demiştin? Teşekkürler. Adın neydi? Teşekkürler. Adın neydi? | Taken-19 | 2008 | |
| Mills. Bryan Mills. | Mills. Bryan Mills. | Taken-19 | 2008 | |
| Nice to meet you, Bryan Mills. You too. | Tanıştığımıza sevindim Bryan Mills. Ben de. Memnun oldum, Bryan Mills. Ben de. Memnun oldum, Bryan Mills. Ben de. | Taken-19 | 2008 | |
| You're on. Come on, let's go now. Okay, guys. | Hazırız. Haydi, gidelim. Tamam millet. Sıra sende. Hadi bakalım, gidiyoruz. Sağ olun, çocuklar. Sıra sende. Hadi bakalım, gidiyoruz. Sağ olun, çocuklar. | Taken-19 | 2008 | |
| Excuse me, miss. | Affedersiniz bayan. Affedersiniz, bayan. Affedersiniz, bayan. | Taken-19 | 2008 | |
| I've a daughter who wants to be a singer and was wondering if you had any tips. | Şarkıcı olmak isteyen bir kızım var ve ona bir öneriniz olabilir mi? Sırası değil biliyorum ama. Şarkıcı olmak isteyen bir kızım var da. Sırası değil biliyorum ama. Şarkıcı olmak isteyen bir kızım var da. | Taken-19 | 2008 | |
| Yeah, I do. | Evet, tabii. Evet, var. Evet, var. | Taken-19 | 2008 | |
| Tell her to pick another career. | Ona, başka bir kariyer seçmesini söyle. Kızınıza, başka bir meslek seçmesini söyleyin. Kızınıza, başka bir meslek seçmesini söyleyin. | Taken-19 | 2008 | |
| I got one. We're waiting on an air strike... | Benim bir tane var. Hava saldırısı için bekliyoruz... Sıra bende. Hava saldırısı için bekliyoruz,... Sıra bende. Hava saldırısı için bekliyoruz,... | Taken-19 | 2008 | |
| ...and we're waiting and then my satellite phone rings. | ...ve bekliyoruz ve sonra uydu telefonum çalmaya başlıyor. ...bekliyoruz ve derken uydu telefonum çalmaya başlıyor. ...bekliyoruz ve derken uydu telefonum çalmaya başlıyor. | Taken-19 | 2008 | |
| Who is it?. Hello?. | Kim arıyor? Alo? | Taken-19 | 2008 | |
| The guy we're to terminate. Honey. | Yok edeceğimiz adam. Selam tatlım. Öldürmek üzere olduğumuz adam. Bebeğim. Öldürmek üzere olduğumuz adam. Bebeğim. | Taken-19 | 2008 | |
| He'd like to know if we want some tea. Sorry, guys, it's Kim. | Çayımız var mı diye merak etmiş. Affedersiniz beyler, Kim arıyor. Çay ister miyiz diye sormak için aramış. Kusura bakmayın, beyler, Kim arıyor. Çay ister miyiz diye sormak için aramış. Kusura bakmayın, beyler, Kim arıyor. | Taken-19 | 2008 | |
| The noise?. | Gürültü mü? | Taken-19 | 2008 | |
| I'm at a concert. | Konserdeyim. | Taken-19 | 2008 | |
| You know this song?. Yeah?. | Bu şarkıyı biliyor musun? Öyle mi? Bu şarkıyı biliyor musun? Ciddi misin? Bu şarkıyı biliyor musun? Ciddi misin? | Taken-19 | 2008 | |
| Yep, that's her. No, no, no, I'm not attending. | Evet, o. Hayır, hayır, dinlemeye gelmedim. Evet, ta kendisi. Hayır, hayır, konsere katılmıyorum. Evet, ta kendisi. Hayır, hayır, konsere katılmıyorum. | Taken-19 | 2008 | |
| I'm I'm not attending. | Dinlemeye gelmedim. Diyorum ki... Konsere katılmıyorum. Diyorum ki... Konsere katılmıyorum. | Taken-19 | 2008 | |
| I'm helping some friends out with security. | Güvenlikteki birkaç arkadaşa yardım ediyorum. Güvenliği sağlama konusunda bazı arkadaşlara yardımcı oluyorum. Güvenliği sağlama konusunda bazı arkadaşlara yardımcı oluyorum. | Taken-19 | 2008 | |
| Well, of course I met her. | Tabii ki onunla tanıştım. Elbette onunla tanıştım. Elbette onunla tanıştım. | Taken-19 | 2008 | |
| Who do you think's guarding her?. | Onu kim koruyor sanıyorsun? | Taken-19 | 2008 | |
| I'm glad you're impressed. | Etkilendiğine sevindim. Etkilenmene sevindim. Etkilenmene sevindim. | Taken-19 | 2008 | |
| Hey, I'm happy you called. | Aradığına çok sevindim. İyi ki aradın. İyi ki aradın. | Taken-19 | 2008 | |
| I'm happy you called. What?. | Aradığına çok sevindim. Ne? İyi ki aradın diyorum. Anlamadım? İyi ki aradın diyorum. Anlamadım? | Taken-19 | 2008 | |
| Lunch?. Tomorrow?. | Öğle yemeği mi? Yarın mı? Öğle yemeği. Yarın mı? Öğle yemeği. Yarın mı? | Taken-19 | 2008 | |
| Sure, sure. I know the place. | Tabii ki. Tabii ki. Orayı biliyorum. Tabii, tabii. Orayı biliyorum. Tabii, tabii. Orayı biliyorum. | Taken-19 | 2008 | |
| Twelve thirty it is. | Saat yarımda. 12:30'da görüşürüz. 12:30'da görüşürüz. | Taken-19 | 2008 | |
| I'll see you then. | Tamam, orada görüşürüz. Hoşça kal. Hoşça kal. | Taken-19 | 2008 | |
| Here he is. And...?. What happened?. | İşte geldi. Evet? Ne oldu? İşte geldi. Ve...? Ne konuştunuz? İşte geldi. Ve...? Ne konuştunuz? | Taken-19 | 2008 | |
| She wants to have lunch. Okay. | Öğlen, yemeğe davet etti. Tamam. Öğle yemeğinde buluşmak istiyor. Pekâlâ. Öğle yemeğinde buluşmak istiyor. Pekâlâ. | Taken-19 | 2008 | |
| Just the two of us. All right. Fantastic. | Yalnızca ikimiz. Çok güzel. Harika. Yalnızca ikimiz. Şuna bakın hele. Harika bir haber. Yalnızca ikimiz. Şuna bakın hele. Harika bir haber. | Taken-19 | 2008 | |
| See?. There's progress. That's great. | Gördün mü? Büyük ilerleme var. Bu, çok güzel. Gördün mü bak? Gidişat iyi yönde. Bu harika. Gördün mü bak? Gidişat iyi yönde. Bu harika. | Taken-19 | 2008 | |
| Who left that gate open?. Bry, get her out of here. Take the lead. | O kapıyı kim açık bıraktı? Bry, çıkar onu buradan. Öne geç. O kapıyı kim açık bıraktı? Bry, götür onu buradan. İnisiyatifini kullan. O kapıyı kim açık bıraktı? Bry, götür onu buradan. İnisiyatifini kullan. | Taken-19 | 2008 | |
| Move! Go, go! | Kıpırda! Yürü, yürü! Kıpırdayın! Yürü, yürü! Kıpırdayın! Yürü, yürü! | Taken-19 | 2008 | |
| More security here now! | Buraya hemen güvenliği çağırın! Daha fazla güvenliğe ihtiyacımız var! Daha fazla güvenliğe ihtiyacımız var! | Taken-19 | 2008 | |
| That's it. Move. | İşte böyle. Yürü. Hadi. Yürü. Hadi. Yürü. | Taken-19 | 2008 | |
| Bernie, stand by, stand by. | Bernie, beklemede kal. Beklemede kal. Bernie, beklemede kal, beklemede kal. Bernie, beklemede kal, beklemede kal. | Taken-19 | 2008 | |
| Go, go, go. Watch your head. | Yürü, yürü, yürü. Kafana dikkat et. Hadi, hadi. Başına dikkat et. Hadi, hadi. Başına dikkat et. | Taken-19 | 2008 | |
| Here, take this. The sugar will take the edge off the shock. | Al, şunu iç. Şeker, şokun etkisini azaltır. Şunu ağzına at. Şeker, şoku atlatmana yardımcı olur. Şunu ağzına at. Şeker, şoku atlatmana yardımcı olur. | Taken-19 | 2008 | |
| Come on, come on, drink some more. | Haydi, iç biraz daha. Hadi, biraz daha iç. Hadi, biraz daha iç. | Taken-19 | 2008 | |
| It's okay. It's okay. You're safe. | Tamam. Tamam. Güvendesin. Geçti. Merak etme. Güvendesin. Geçti. Merak etme. Güvendesin. | Taken-19 | 2008 | |
| Casey. Rambo. | Casey. Rambo. | Taken-19 | 2008 | |
| Seriously, Bry, you should think about coming with us. | Cidden Bry, bizimle gelmeyi bir düşün. Sahiden, Bry. Bizimle gelme konusunu iyice bir düşün. Sahiden, Bry. Bizimle gelme konusunu iyice bir düşün. | Taken-19 | 2008 | |
| You've got the edge. There's more of this to be had. | Eski havan hâlâ duruyor. Bunlardan daha çok kazanabiliriz. Formun hâlâ yerinde. Daha fazlasını kazanman işten bile değil. Formun hâlâ yerinde. Daha fazlasını kazanman işten bile değil. | Taken-19 | 2008 | |
| She's going to college next year?. Yep. | Gelecek sene üniversiteye mi gidecek? Evet. Seneye üniversiteye başlayacak, değil mi? Seneye üniversiteye başlayacak, değil mi? | Taken-19 | 2008 | |
| You're gonna lose her. That gives me a year to find her. | Onu kaybedeceksin. Bulmak için bir yılım var demek. Onu kaybedeceksin. Onu bulmak için bir yılım daha var. Onu kaybedeceksin. Onu bulmak için bir yılım daha var. | Taken-19 | 2008 | |
| Mr. Mills, she'd like to see you. | Bay Mills, sizinle görüşmek istiyor. Bay Mills, sizi görmek istiyor. Bay Mills, sizi görmek istiyor. | Taken-19 | 2008 | |
| How are you feeling?. Better. | Nasıl hissediyorsunuz? Daha iyi. Kendini nasıl hissediyorsun? Daha iyi. Kendini nasıl hissediyorsun? Daha iyi. | Taken-19 | 2008 | |
| So your daughter wants to be a singer?. | Kızınız şarkıcı mı olmak istiyordu? Kızın şarkıcı olmak istiyor demek? Kızın şarkıcı olmak istiyor demek? | Taken-19 | 2008 | |
| Yep, since she was 5. | Evet, 5 yaşından beri. | Taken-19 | 2008 | |
| It's not what everyone thinks it is. | Herkesin hayal ettiği gibi değil. Bu iş göründüğü gibi değildir. Bu iş göründüğü gibi değildir. | Taken-19 | 2008 | |
| Once the glam wears off, it's just a lot of hotel rooms, lots of airports. | Sahne kıyafetlerini çıkarınca, sadece daha çok otel odası ve havaalanı kalır. Şöhretin etkisi azalmaya başlayınca geriye sadece... Şöhretin etkisi azalmaya başlayınca geriye sadece... | Taken-19 | 2008 | |
| It's what she wants. | Tam da kızımın istediği şey. Bunu her şeyden çok istiyor. Bunu her şeyden çok istiyor. | Taken-19 | 2008 | |
| The first number is Gio, my vocal coach. | İlk numara Gio'nun, vokal koçum. İlk numara vokal hocam Gio'ya ait. İlk numara vokal hocam Gio'ya ait. | Taken-19 | 2008 | |
| If he says she can sing, she can sing. | Şarkı söyleyebilir derse, söyleyebilir. Yeteneği var diyorsa, yeteneği var demektir. Yeteneği var diyorsa, yeteneği var demektir. | Taken-19 | 2008 | |
| He'll give her coaching she needs, the fee is on me. | Gereken tüm eğitimleri de verir, ücretini ben karşılayacağım. Ona ihtiyacı olan eğitimi verecektir. Ücretini ben ödeyeceğim. Ona ihtiyacı olan eğitimi verecektir. Ücretini ben ödeyeceğim. | Taken-19 | 2008 | |
| The second number is my manager. | İkinci numara da menajerimin. İkinci numara menajerimin. İkinci numara menajerimin. | Taken-19 | 2008 | |
| If Gio clears her, he'll make sure she gets a shot. | Gio tamam derse, ona bir fırsat ayarlayacaktır. Gio tamam derse, hak ettiği şansı ona tanıyacaktır. Gio tamam derse, hak ettiği şansı ona tanıyacaktır. | Taken-19 | 2008 | |
| Thank you. No, Mr. Mills, thank you. | Teşekkür ederim. Hayır, Bay Mills. Ben teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. | Taken-19 | 2008 | |
| There she is. Dad. | İşte geldi. Baba. Hanimiş benim kızım? Baba. Hanimiş benim kızım? Baba. | Taken-19 | 2008 | |
| Hi, sweetie. Hey. | Merhaba tatlım. Merhaba. Merhaba, bebeğim. Merhaba, bebeğim. | Taken-19 | 2008 | |
| Don't look so excited. | Pek heyecanlanmış görünmüyorsun. Bu kadar sevinmene gerek yok canım. Bu kadar sevinmene gerek yok canım. | Taken-19 | 2008 | |
| I was just surprised. I thought it was just gonna be Kim and l. | Şaşırdım biraz. Sadece Kim'le ikimiz olacağız sanmıştım. Şaşırmadım desem yalan olur. Sadece ikimiz olacağız sanıyordum. Şaşırmadım desem yalan olur. Sadece ikimiz olacağız sanıyordum. | Taken-19 | 2008 | |
| I asked Mom to come. | Annemi ben çağırdım. Annemin gelmesini ben istedim. Annemin gelmesini ben istedim. | Taken-19 | 2008 | |
| One raspberry banana milkshake, extra cherries, just the way you like it. | Bir ahududulu muzlu milkshake, ekstra kirazlı, tam sevdiğin gibi. Bir adet ahududulu ve muzlu milkshake, fazladan kirazlı. Sevdiğin gibi. Bir adet ahududulu ve muzlu milkshake, fazladan kirazlı. Sevdiğin gibi. | Taken-19 | 2008 | |
| Thanks. Lennie Lenore. | Teşekkürler. Lennie Lenore. Sağ ol. Lennie... Lenore. Sağ ol. Lennie... Lenore. | Taken-19 | 2008 | |
| Would you like something?. I'm fine, thanks. | Sen bir şey ister misin? Ben almayayım, teşekkürler. Bir şey alır mıydın? Gerek yok, teşekkürler. Bir şey alır mıydın? Gerek yok, teşekkürler. | Taken-19 | 2008 | |
| So?. | Ee? Ne var ne yok? Ne var ne yok? | Taken-19 | 2008 | |
| So, Dad, guess what. | Eesi, baba, ne olduğunu tahmin et. Baba, bil bakalım ne oldu? Baba, bil bakalım ne oldu? | Taken-19 | 2008 | |
| You know my friend Amanda?. Yep. | Arkadaşım Amanda'yı tanıyorsun? Evet. Arkadaşım Amanda vardı ya? Evet. Arkadaşım Amanda vardı ya? Evet. | Taken-19 | 2008 | |
| Her cousins asked us to spend vacation with them in Paris. | Kuzenleri tatili onların yanında, Paris'te geçirmemizi teklif ettiler. Kuzenleri tatil için onu Paris'e davet etmiş. Kuzenleri tatil için onu Paris'e davet etmiş. | Taken-19 | 2008 | |
| How cool is that?. | Ne kadar harika, değil mi? | Taken-19 | 2008 | |
| Why do you want to go to Paris?. Dad. Hello?. | Teşekkür ederim. Lennie... Lenore. Neden Paris'e gitmek istiyorsun? Baba! Alo! Neden Paris'e gitmek istiyorsun ki? Baba. Kendinde misin? Neden Paris'e gitmek istiyorsun ki? Baba. Kendinde misin? | Taken-19 | 2008 | |
| The Louvre, the lmpressionist museum, the Picasso Museum. | Louvre, Impressionist Müzesi, Picasso Müzesi. Louvre, Empresyonist Müzesi, Picasso Müzesi. Louvre, Empresyonist Müzesi, Picasso Müzesi. | Taken-19 | 2008 | |
| I didn't know you were so into art. | Sanatla bu kadar ilgili olduğunu bilmiyordum. Sanata bu kadar ilgi duyduğunu bilmiyordum. Sanata bu kadar ilgi duyduğunu bilmiyordum. | Taken-19 | 2008 | |
| Are you kidding?. I've been to the MOMA, like, a hundred times. | Dalga mı geçiyorsun? MOMA'ya yaklaşık bin kere gitmişimdir. Ciddi olamazsın. Modern Sanatlar Müzesi'ne yüz defa gittim. Ciddi olamazsın. Modern Sanatlar Müzesi'ne yüz defa gittim. | Taken-19 | 2008 | |
| Amanda went last summer, she came back, she could practically speak French. | Amanda geçen yaz gitti ve döndüğünde çatpat da olsa Fransızca konuşabiliyordu. Amanda geçen yaz tatilden döndüğünde sular seller gibi Fransızca konuşuyordu. Amanda geçen yaz tatilden döndüğünde sular seller gibi Fransızca konuşuyordu. | Taken-19 | 2008 | |
| And because you're under 1 8... | Ve 18 yaşının altında olduğundan... Reşit olmadığına göre... Reşit olmadığına göre... | Taken-19 | 2008 | |
| ...you need my permission to leave the country?. | ...ülkeden çıkman için benim iznime ihtiyacın var. ...ülkeden ayrılmak için benim iznime ihtiyacın var. ...ülkeden ayrılmak için benim iznime ihtiyacın var. | Taken-19 | 2008 | |
| Dad, please. I really, really wanna go. | Baba, lütfen. Gerçekten ama gerçekten gitmek istiyorum. Lütfen, baba. Gitmeyi çok istiyorum. Lütfen, baba. Gitmeyi çok istiyorum. | Taken-19 | 2008 | |
| They've got this sick apartment overlooking the river. | Süper bir nehir manzarası olan bir evde kalacağız. Nehri tepeden gören süper daireleri var üstelik. Nehri tepeden gören süper daireleri var üstelik. | Taken-19 | 2008 | |
| Just you and Amanda?. And her cousins. | Sadece sen ve Amanda? Kuzenleri de olacak. Sadece sen ve Amanda mı? Bir de Amanda'nın kuzenleri. Sadece sen ve Amanda mı? Bir de Amanda'nın kuzenleri. | Taken-19 | 2008 | |
| Don't make a big deal out of this, Bryan. Just sign the paper. | Büyütme işte Bryan. İmzala şu kağıdı. Pireyi deve yapma, Bryan. Belgeyi imzalayıver. Pireyi deve yapma, Bryan. Belgeyi imzalayıver. | Taken-19 | 2008 | |
| What?. I'm not comfortable with this. | Ne? Bu konuda içim rahat değil. Ne var? İçime sinmiyor. Ne var? İçime sinmiyor. | Taken-19 | 2008 | |
| Dad. I know the world, sweetie. | Baba. Dünyayı biliyorum, tatlım. Baba. Dünyayı iyi tanıyorum, bebeğim. Baba. Dünyayı iyi tanıyorum, bebeğim. | Taken-19 | 2008 | |
| Dad, please. A 1 7 year old should not travel alone. | Baba, lütfen. 17 yaşındaki bir kız, tek başına yolculuk etmemeli. Baba, lütfen. Baba, lütfen. | Taken-19 | 2008 | |
| I'm not gonna be alone. Two 1 7 year olds. | Yalnız olmayacağım ki. İki 17 yaşındaki kız. Yalnız başıma olmayacağım ki. 17 yaşındaki iki kişi. Yalnız başıma olmayacağım ki. 17 yaşındaki iki kişi. | Taken-19 | 2008 | |
| Amanda's 1 9. | Amanda 19 yaşında. | Taken-19 | 2008 | |
| How about this?. How about if I go along?. | Şuna ne dersin? Ben de peşinizden geleyim. Bak ne diyeceğim? Ben de sizinle gelsem nasıl olur? Bak ne diyeceğim? Ben de sizinle gelsem nasıl olur? | Taken-19 | 2008 |