Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156216
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Well, I stopped worrying about that a long time ago. | Ama ben uzun zaman önce buna üzülmeyi bıraktım. | Strapped-1 | 2010 | |
| Okay, let's see... | Peki şimdi, bakalım... | Strapped-1 | 2010 | |
| ...eh, I think you'll live. | ...eh, sanırım yaşayacaksın. | Strapped-1 | 2010 | |
| The guy really clobbered you! | O herif seni cidden fena hırpalamış! | Strapped-1 | 2010 | |
| No! I had him right where I wanted him! | Hayır! Ona tam istediğim yerde sahip oldum! | Strapped-1 | 2010 | |
| Is that so? Yeah. | Bu mu yani? Evet. | Strapped-1 | 2010 | |
| If you hadn't showed up, he'd have been toast. | Sen olmasaydın pestilini çıkarmak üzereydim. Sen ortaya çıkmasaydın, onun pestilini çıkarmak üzereydim. | Strapped-1 | 2010 | |
| Well, I'm sorry I interrupted you! | Araya girip rahatsız ettiğim için kusuruma bakma! Tamam. Araya girip rahatsız ettiğim için kusuruma bakma! | Strapped-1 | 2010 | |
| Oh, that's alright. | Oh, sorun değil. | Strapped-1 | 2010 | |
| And what do we call you, my foundling from the basement? | Peki seni ne diye çağıracağız, bodrumda bulduğum sokak çocuğu diye mi? | Strapped-1 | 2010 | |
| Jeff. Jeff. Nice to meet you, Jeff. | Jeff. Jeff. Tanıştığıma sevindim, Jeff. | Strapped-1 | 2010 | |
| I'm Sam. Nice to meet you. | Ben Sam. Memnun oldum. | Strapped-1 | 2010 | |
| Ok, hold that there. | Tamam. Tut şunu üstünde. | Strapped-1 | 2010 | |
| These fill up so fast! | Bunlar çok hızlı doluyor! | Strapped-1 | 2010 | |
| I thought up here in the attic, I might escape the noise. | Çatı katına taşınıp gürültüden kurtulabileceğimi sanmıştım. | Strapped-1 | 2010 | |
| Top floor apartment... | Apartmanın en üst katı... | Strapped-1 | 2010 | |
| Rent Controlled. No noise. But I didn't count on rain. | Kontrollü girişler. Ama yağmur konusu aklımın ucundan geçmemişti. Kontrollü girişler. Gürültü yok. Ama yağmur konusu aklımın ucundan geçmemişti. | Strapped-1 | 2010 | |
| "Water, water everywhere; not a drop to drink." | "Su, su her yerde; ama içecek bir damla bile yok." | Strapped-1 | 2010 | |
| I wish I had a jungle up here. | Burada bir ormanım olmalıydı. | Strapped-1 | 2010 | |
| A jungle full of plants... plants to soak up all this water. | Bitkilerle dolu bir orman... Bu suyu emip yok edecek bitkilerle dolu... | Strapped-1 | 2010 | |
| You know where that goes. | Nereye gittiğini bilmelisin. | Strapped-1 | 2010 | |
| Medicine time. | Tedavi zamanı. | Strapped-1 | 2010 | |
| Here you go. | İşte bu senin. | Strapped-1 | 2010 | |
| Don't mention it. | Dert etme. | Strapped-1 | 2010 | |
| No, really, thank you. | Hayır. Cidden. Teşekkür ederim. | Strapped-1 | 2010 | |
| Drink your medicine. | İç sen ilacını. | Strapped-1 | 2010 | |
| What were you boys doing down there? | Siz çocuklar en alt katta ne yapıyordunuz? | Strapped-1 | 2010 | |
| It didn't look like laundry. | Bir çamaşır ihtiyacı gibi görünmüyordu. | Strapped-1 | 2010 | |
| Oh man... it's a... it's a long story. | Oh adamım... bu... bu uzun bir hikaye. | Strapped-1 | 2010 | |
| Well, let's see... | Peki, bakalım... | Strapped-1 | 2010 | |
| Oh, well, first of all, I've been trying to get out of this building for like, an hour! | Oh, yani, herşeyden önce, belki bir saattir bu binadan çıkmaya çalışıyordum! | Strapped-1 | 2010 | |
| Trying to get out of the building.... | Bu binadan çıkmak, ha... | Strapped-1 | 2010 | |
| Yeah! I can't get free of this place! | Evet! Bu yerden bir türlü çıkamıyordum! | Strapped-1 | 2010 | |
| It's an apartment building. It isn't purgatory. | Burası bir apartman. Araf değil. | Strapped-1 | 2010 | |
| I keep getting lost or sidetracked... | Sürekli kayboluyor ve yanlış koridorlara girip duruyordum. | Strapped-1 | 2010 | |
| This place is like a maze. It's like a labyrinth. | Burası aynen bulmaca gibi. Sanki bir labirent. | Strapped-1 | 2010 | |
| Well, which is it? A labyrinth or a maze? | Peki ya hangisi? Labirent mi bulmaca mı? | Strapped-1 | 2010 | |
| A maze is a trap. A labyrinth goes somewhere. | Labirent bir tür tuzak gerektirir. Bulmaca dediğin her yere gidebilir. | Strapped-1 | 2010 | |
| Is every man in this apartment building gay? | Bu apartmandaki herkes gey mi? | Strapped-1 | 2010 | |
| I mean, is it something in the water or what? | Demek istediğim bu açık bir mevzu mu, yoksa başka bir şey mi? Demek istediğim bu su üstünde açık bir mevzu mu, yoksa başka bir şey mi? | Strapped-1 | 2010 | |
| I'm sure there are a few straight guys walking around here, somewhere. | Buralarda normal bazı adamların da gezindiğine eminim. | Strapped-1 | 2010 | |
| But... this is the gayest building on the gayest street in town. | Ama bu apartman bu şehirdeki en çok geyin bulunduğu sokaktaki en çok geyli apartman. Ama... bu apartman bu şehirdeki en çok geyin bulunduğu sokaktaki en çok geyli apartman. | Strapped-1 | 2010 | |
| Are you gay? | Sen gey misin | Strapped-1 | 2010 | |
| As pink ink. | Pembe renkli misin yani? | Strapped-1 | 2010 | |
| So, I'm in the hallway and... | Yani, ben koridordaydım ve... Yani, ben koridrodaydım ve... | Strapped-1 | 2010 | |
| ...this guy says he can show me the way out. | ...adam bana yolu gösterebileceğini söyledi. ...bu adam bana yolu gösterebileceğini söyledi. | Strapped-1 | 2010 | |
| ...then what happened? | ...sonra ne oldu? | Strapped-1 | 2010 | |
| He leads me down to the basement, and... | Beni aşağıya bodruma indirdi ve... | Strapped-1 | 2010 | |
| Well, first of all, he goes out of his way to tell me he's not gay. | En başta, bana gey olmadığını anlatmak için özel bir çaba sarf etti. Yani , en başta, bana gey olmadığını anlatmak için özel bir çaba sarf etti. | Strapped-1 | 2010 | |
| And then he tells me he wants to suck my cock! | Sonra bana sikimi yalamak istediğini söyledi! | Strapped-1 | 2010 | |
| The guy who beat you... | Seni döven herif... | Strapped-1 | 2010 | |
| He didn't beat me. He hit me. | Beni dövmedi. Bana vurdu. | Strapped-1 | 2010 | |
| He cold cocked me out of the blue, the dick! | Sonra vazgeçti ve beni düzmeye kalktı! Sonra söylediklerinden farklı bir şey yapıp beni düzmeye kalktı! | Strapped-1 | 2010 | |
| I tell you... | Anlattım ya... | Strapped-1 | 2010 | |
| He had that look in his eyes like... | Gözlerinde öyle bir bakış vardı ki... | Strapped-1 | 2010 | |
| ...he really wanted to kill me. | ...sanki beni öldürmek ister gibi bakıyordu. | Strapped-1 | 2010 | |
| And he probably did... poor guy. | Ve belki de öldürdü... zavallı çocuk. | Strapped-1 | 2010 | |
| Not you... him! | Sen değil... o! | Strapped-1 | 2010 | |
| He's the "poor guy"? Look at my face! | "Zavallı" olan o mu? Yüzüme bak! | Strapped-1 | 2010 | |
| You're just lost. He's the one who's trapped. | Sen sadece kaybolmuşsun. Tuzağa düşmüş olan ise o. | Strapped-1 | 2010 | |
| How's he trapped? | Nasıl tuzağa düşmüş? | Strapped-1 | 2010 | |
| What? You mean because he thinks he's not a man? | Ne? Demek istediğin artık erkek olduğunu düşünmemesi mi? | Strapped-1 | 2010 | |
| 'Cause he craves the cock, but he's living this lie? Is that it? | Bütün gün sik arzularken bunu inkar edememesi mi? Bu mu yani konu? | Strapped-1 | 2010 | |
| Because then, who is he? Right? | Çünkü o zaman, yani o kim oluyor şimdi? Doğru mu? | Strapped-1 | 2010 | |
| I mean, no one... who can know who he is? | Demek istediğim, kimse... yani kim, kim olduğunu bilebilir ki? | Strapped-1 | 2010 | |
| And you, sir? | Peki ya siz, efendim? | Strapped-1 | 2010 | |
| "Who are you?", one wonders. | Birisi merak ediyor da: "Siz kimsiniz?" | Strapped-1 | 2010 | |
| I'm just a guy. | Ben sadece biriyim. | Strapped-1 | 2010 | |
| Just a guy... | Sadece biri... | Strapped-1 | 2010 | |
| And how do you see yourself? | Peki kendini nasıl biri olarak görüyorsun? | Strapped-1 | 2010 | |
| You mean, as a man? | Yani erkek olarak mı demek istiyorsun? | Strapped-1 | 2010 | |
| You mean, am I a gay man? | Demek istediğin gey olup olmadığım mı? Demek istediğin ya da merak ettiğin gey olup olmadığım mı? | Strapped-1 | 2010 | |
| I guess so, I mean, I suck cock. | Sanırım, demek istediğim, sik yalıyorum. | Strapped-1 | 2010 | |
| Well, that's a start! | Sanırım, bu bir başlangıç! | Strapped-1 | 2010 | |
| Yeah, and I ain't ashamed of it, either. | Evet. Üstüne bunu yaparken utanmıyorum da. | Strapped-1 | 2010 | |
| Well, good for you. | Ohh, bu da güzel senin için. | Strapped-1 | 2010 | |
| I like having sex with guys. | Toplu seks yapmayı da seviyorum. | Strapped-1 | 2010 | |
| I like turning 'em on... getting fucked. | Onları gaza getirmeyi... sikilmeyi, sikmeyi. | Strapped-1 | 2010 | |
| What kind of guys? | Ne tür adamlar bunlar? | Strapped-1 | 2010 | |
| Pretty much anybody. | Herhangi birileri. | Strapped-1 | 2010 | |
| But I'm not... I'm not gay. | Ama değilim... Yani gey değilim. | Strapped-1 | 2010 | |
| You know, I mean, I am, but... | Bilirsin, demek istediğim, ben, yani... | Strapped-1 | 2010 | |
| I don't go to parades. | Bunun için çıldırmıyorum. | Strapped-1 | 2010 | |
| And I'm not wrapped up in rainbows. | Gözümün önünde gök kuşakları oluşmuyor. | Strapped-1 | 2010 | |
| I don't wanna get married. | Evlenmeyi düşünmüyorum. | Strapped-1 | 2010 | |
| So you're not politicized. | Yani politik kısmından değilsin. | Strapped-1 | 2010 | |
| But the very act of loving a man is itself, a political statement... | Ama bir erkeği sevebileceğini söylemek bile politik bir açıklama değil midir? Ama bir erkeği sevebileceğini söylemek bile kendi içinde politik bir açıklama değil midir? | Strapped-1 | 2010 | |
| ...don't you think? | Sen ne düşünüyorsun bu konuda? | Strapped-1 | 2010 | |
| I've never loved a guy. | Hiç bir erkeği sevmedim. | Strapped-1 | 2010 | |
| You haven't loved a guy, yet. | Şu ana kadar bir erkeği sevmedin. | Strapped-1 | 2010 | |
| Okay. I haven't loved a guy, yet. | Peki. Şu ana kadar bir erkeği sevmedim. | Strapped-1 | 2010 | |
| And I've had sex with girls. | Ve kızlarla yattım. | Strapped-1 | 2010 | |
| Well, whoop dee doo! Me too! | Normal, hoop dedik! Ben dedik! | Strapped-1 | 2010 | |
| But you said you were gay. | Ama sen gey olduğunu söylemiştin. | Strapped-1 | 2010 | |
| You know what? Fuck gay! | Ne düşünüyorum biliyor musun? Geyleri sikeyim! Aslında ne düşünüyorum biliyor musun? Geyleri sikeyim! | Strapped-1 | 2010 | |
| Yeah, "Fuck gay!" | Evet, "Geyleri sik!" | Strapped-1 | 2010 | |
| Fuck it! I don't believe in it! | Boşver gitsin! Ben geyliğe inanmıyorum! | Strapped-1 | 2010 | |
| Well, it believes in you. | Ama o sana inanıyor. | Strapped-1 | 2010 | |
| You know, guys like me fought on the front line... | Bilirsin, benim gibi en ön saflarda savaşmış olanlar sayesinde... | Strapped-1 | 2010 | |
| ...so that guys like you could enjoy the luxury of feeling so ambivalent. | ...siz çocuklar değişik ve çelişkili duygular hissetme lüksüne sahipsiniz. ...senin çocuklar değişik ve çelişkili duygular hissetme lüksüne sahip oluyorsunuz. | Strapped-1 | 2010 |