Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 152790
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| This trinary system is emitting some unusual radiation. | Trinari sistem'i alışılmadık bir radyasyon yayıyor. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I'm trying to identify it. | Tanımlamaya çalışıyorum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| You dragged me up here so you could identify radiation? | Beni radyasyonu tanımlayabilmek için mi buraya sürükledin? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| T'POL: Correct. TRIP: You said it was urgent. | Doğru. Acil olduğunu söyledin. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I said it was important. | Önemli olduğunu söyledim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I get it. You're paying me back... | Anladım, sana yaptığımı ödetiyorsun... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| making me jump through hoops because I was making too much noise. | Çok fazla ses çıkardığım için beni çağırttın. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| You'll be happy to know I moved the Captain's chair down to Engineering. | Bunu duyduğuna sevineceksin Kaptan koltuğunu tamir ettim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| So it's nice and quiet on the Bridge now. | Kumanda odası sessiz ve sakin şimdi. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I prefer to work here. | Burda çalışmayı tercih ederim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I'll need your assistance with this. | Yardımına ihtiyacım var. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Weren't you listening to me? I don't have time to cater to your whims. | Beni dinlemiyor muydun? Kaprisini çekecek zamanım yok. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| You want your name immortalised in the Vulcan database... | Adını Vulkan veritabanında ölümsüzleştirmek istiyorsan... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| get someone else to help you do it. | Sana yardım edecek başkasını bul. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Are you feeling all right, Commander? | Kumandan, iyi misiniz? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I know you don't think this chair's important, but you're wrong. | Bu sandalyenin önemsiz olduğunu düşündüğünü biliyorum, ama yanılıyorsun. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| What's the most critical component on this ship? | Bu gemideki en kritik parça nedir? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| TRIP: The main computer, the warp reactor? | Ana bilgisayar, warp reaktörü? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| It's the crew, and the most important member of the crew is the Captain. | Mürettebat, ve mürettebatın en önemli üyesi ise kaptan. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| TRIP: He makes life and death decisions every day. | Her gün ölüm yaşam kararları veriyor. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| The last thing he needs to think in a critical situation is: | Kritik bir durumda düşünmesi gereken son şey ise: | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| "Gee, I wish this chair wasn't such a pain in the ass." | "Tanrım, Bu koltuk kıçımı çok acıtıyor." | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Doctor, when are you going to | Doktor, ne zaman... Bekle. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I have just enough time to shower and get changed. | Yıkanıp üstümü değişmek için yeterli zamanım var. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I haven't discharged you, Ensign. | Seni daha tahliye etmedim, teğmen. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I haven't slept all night. I'm supposed to go on duty in 15 minutes. | Tüm gece uyumadım. 15 dakika içinde görevde olmam gerekli. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I need to perform a cerebral micro section. | Mikro beyin taraması yapmam gerek. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| A what? Lie down. | Ne? Uzan. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| No more tests. I have to get to the Bridge. | Başka test yok. Kontrol odasına gitmem gerek. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I'm giving you an order. | Sana emir veriyorum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| If I don't finish those upgrades, I could get a reprimand. | Eğer güncellemeleri yetiştiremezsem, kınama alabilirim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| It'll be on my permanent record. | Kayıdımda kalıcı olur bu. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| You have more to worry about than a blemish on your record. | Kaydının karalanmasından daha çok. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Do you see there? | Bunu görüyor musun? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Your cortical scan shows elevated levels of serotonin... | Psikolojik taraman Seretonin seviyeni ve... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| once I've completed the micro section. | Mikro beyin taramasından sonra. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| MAYWEATHER: Can't it wait until later? | Çalışma saatimden sonrasını bekleyemez mi? Kesinlikle hayır. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| If the Captain doesn't think I can handle my duties... | Eğer kaptan benim görevlerimi yerine getiremediğimi düşünürse... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I'll be scrubbing plasma conduits on D Deck for the next five years. | Önümüzdeki beş yıl boyunca D bölümündeki plazma kanallarını ovalıyor olacağım. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I could be court martialed. | Mahkemeye çıkartılabilirim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| What if you're carrying a protocystian spore... | Peki ya protocystian spor'u taşıyorsan... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| and you infect the rest of the crew? How will that reflect on you? | Ya geri kalan tüm mürettebata da bulaştıysa?Bu kayıdına nasıl yansır? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| What if you suffer a seizure at the helm... | Ya gemiyi kontrol ederken bir nöbet geçirirsen... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| because you've contracted Andronesian encephalitis? | Sende bulaşıcı bir hastalık olduğu için? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| There is something wrong with you, Ensign... | Sende bir şeyler var, asteğmen... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| and I intend to find out what it is. | ve bende ne olduğunu bulmaya çalışıyorum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Not today. Not during my shift. | Bu gün olmaz. Vardiyamdeyken olmaz. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Unless you're ready to tie me to a bio bed, I'm going back to my helm. | Beni biometrik bir yatağa bağlamaya hazır değilsen, dümenin başına geçiyorum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| At least let me give you an analgesic for the headache. | En azından baş ağrıların için sana ağrı kesici vereyim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| That's all I wanted in the first place. | Başından beri bunu istiyordum zaten. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| If it gets any worse, or you suffer any other symptoms... | Eğer kötüleşirse, Ağrı yada başka bir belirti olursa... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| return here immediately. | Hemen buraya dön. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| What did you.... | Ne yaptın... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| REED: I've been working on the new security protocol. | Yeni güvenlik protokolü üzerinde çalışıyordum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Obviously, the reactor must be secured immediately during a Tactical Alert. | Teknik alarm esnasında derhal kontrol altına alınmalı. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| "Tactical Alert"? | "Teknik alarm"? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I considered your suggestion, "Reed Alert," but it seemed narcissistic. | Önerini dikkate aldım ama "Düdük alarmı" Kulağa çok saçma geliyordu. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Hand me that hyperspanner, would you? | Hiper anahtarını uzatabilir misin? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I've also been working on a new alert signal. | Ayrıca yeni bir alarm sinyali üzerinde de çalışıyorum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Tell me what you think. | Sence bu nasıl. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Or this one? | Peki bu? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| REED: Which do you prefer? TRIP: For what? | Hangisini tercih ederdin? Ne için? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| A Tactical Alert. | Teknik alarm olarak. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| They both sound like a bagful of cats. | İkiside kedi çığlığını andırıyor. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| They were designed to get your attention. | Ama dikkatini çekmesi gerekiyor. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I'll look this over and get back to you. | Şuna bakıp sonra sana döneceğim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| REED: I also need your help on an emergency shutdown procedure... | Ayrıca acil durum kapanma prosedürü ve... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| for the EPS grid. | Plazma dağıtımı için yardımın gerekli. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I said, I'll get back to you. | Sana döneceğimi söyledim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| One of your boys borrowed my laser micrometer. | Seninkilerden birisi benim lazer mikrometremi almıştı. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| If you're heading to the Armoury, could you get it back for me? | Eğer cephaneliğe gidiyorsun, geri getirebilir misin? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Ensign, if we don't serve something soon... | Asteğmen, hemen bir şeyler servis etmezsek... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| we're going to have a riot on our hands. | İsyan çıkacak. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Is this too salty? | Çok mu tuzlu? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Something's not right. | Yanlış olan bir şey var. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Hand me the Kreetassan spice. I'll add it to the stock. | Kreetassan baharatını uzatırmısın. Onu da ekleyeceğim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I'm out of carrots. | Havuç bitmiş. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| There are 25 people Carrots! | 25 kişi var... Havuçlar! | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| With all due respect, you've been cooking the same meal over and over. | Yanlış anlamayın efendim ama sürekli aynı Yemeği pişiriyorsunuz. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I'm in charge of the Galley. | Yemekhanenin sorumluğunun bende olduğunu sanıyorum. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I understand. You're relieved. | Anladım. Gidebilirsin. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Ma'am Get out! | Efendim... Çık dışarı! | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Lieutenant, I need your Clearance code? | Teğmen, yardımınıza ihtiyacım... Erişim kodu? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I beg your pardon? What is your clearance code? | Anlamadım? Erişim kodunuz nedir? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| The Armoury is a restricted area. | Cephanelik yasak bir bölgedir. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Even to the First Officer? | İkinci kaptan için bile mi? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| How do I know you are the First Officer? | İkinci kaptan olduğunuzu nerden bilebilirim? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| We've encountered species that can alter their appearance. | Görünüşlerini değiştirebilen türlerle karşılaştık. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| They could masquerade as any one of us. | Hepimizin kılığına girebilirler. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I've issued codes to all senior officers... | Tüm rütbeliler kod dağıttım... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| to reveal if the ship's been infiltrated by impostors. | Gemimize herhangi biri sızdığında açığa çıkarabilmek için. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Part of your new security protocol? | Yeni güvenlik protokolünün bir parçası mı? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| It was sent to your console as a voice encrypted command packet. | Ses tanıma şifreli olarak masanıza gönderildi. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I haven't been to the Bridge for several hours. | Bir kaç saattir komuta odasında değildim. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I need assistance establishing a sensor interface in my quarters. | Odama sensör arayüzü kurulumuna ihtiyacım var. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| I've asked Commander Tucker, but he became agitated. | Kumandan Tucker'a sordum ama, tuhaf davrandı. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| It was uncharacteristic, even for him. | Beklenmedik bir şekilde, onun için bile. | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Have you noticed anything abnormal about his behaviour? | Davranışlarında farklılık hissettin mi? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| Why do you want to access the sensor array... | Kendi bölgenizden sensör bölümüne erişmeyi... | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 | |
| from your quarters? | Neden istiyorsunuz? | Star Trek: Enterprise Singularity-1 | 2002 |