Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 13932
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
You was the only witness. | Tek tanık sensin. Tek şahit sensin. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Do the math! | Hesapla! Hesabı sen yap! | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I want in with robert franzine. | Robert Franzine'e katılmak istiyorum. Robert Franzine ile görüşmek istiyorum. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I don't know him. | Tanımıyorum. Onu tanımıyorum. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
You know what'd make this all good? | Bunları en kolay ne çözer, biliyor musun? Ne yapsam harika olurdu biliyor musun? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
If I blow your head off, | Senin kafanı uçurup... Kafanı uçursam... | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
and I leave my gun in your dead hands. | ...silahı senin ölü ellerine bırakırsam... ...ve silahımı da eline bıraksam. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Then it's just another routine traffic stop gone bad. You feel me? | ...rutin bir trafik durdurmasının kötüye gittiği sanılır. Anladın mı? Her zamanki kötü gitmiş trafik kontrolü vakası. Beni anlıyor musun? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
All right. huh? | Tamam. Ne? Tamam. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
All right. All right, all right. | Tamam. Tamam, tamam. Tamam. Tamam. Tamam. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
A man I do business with contacted me about a house | Bir adam benimle bir ev için irtibata geçti... İş yaptığım bir adam bana bir evin yerini söylemişti... | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
someplace untraceable, safe. | ...takip edilemeyecek ve güvenli bir ev. ...bulunamaz ve güvenli bir ev. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
What this got to do with franzine? | Bunun Franzine'le ne alakası var? Bunun Franzine'le ne ilgisi var? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
The only time me and his do business is when franzine is in town. | Onunla sadece tek bir iş yaptım ve o da Franzine'in şehre geldiğindeydi. Franzine'le sadece o şehre geldiğinde iş yapıyoruz. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Where's the house? | Ev nerede? Ev nerede? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
East l.a., man. On torres. | Doğu Los Angeles'ta, adamım. Torres'te. Doğu Los Angeles, adamım. Torres'te. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Only two people know this happened me and you. | Bunu sadece ikimiz biliyoruz, sen ve ben. Bu olayı sadece iki kişi biliyor, sen ve ben. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
If I ever hear you tried to cut a deal on me or tried to roll on me, | Eğer anlaşmayı kestiğini veya bana tuzak kurmaya çalıştığını duyarsam... Polisle anlaşmaya çalıştığını veya bana kazık atmaya çalıştığını duyarsam... | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
i'm gonna let the streets know you was rattin' franzine out. | ...sokaklardaki herkesin Franzine'i ispiyonladığını öğrenmesini sağlarım. ...Franzine'e ihanet ettiğini herkese yayacağım. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Nod your head so I know you heard me. | Kafanı sallayana kadar beni duyduğundan emin olamam. Kafanı salla ki beni duyduğunu anlayayım. Eğer adamın bunu beğenmezse bir boktan anlamıyordur. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Now run. | Şimdi koş. Şimdi koş. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
We don't give out awards. | Ödül veremiyoruz. Ödül vermiyoruz. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
You can get up now. | Şimdi kalkabilirsin. Artık kalkabilirsin. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
You good? | İyi misin? İyi misin? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I'm good. | İyiyim. İyiyim. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
where's the cellphone? | Cep telefonu nerede? Cep telefonu nerede? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
What cellphone? | Ne cep telefonu? Ne cep telefonu? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I I don't I | Ben... Bende... Ben... Ben... Benim... Ya işler ters giderse? Jaimie'nin bağlantısı tanıştırdı. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
My cellphone. | Cep telefonum. Benim cep telefonum. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I said no outside calls. | Dışarıdan kimseyi aramayacaksınız demiştim. Dışarıyı aramak yok demiştim. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Anyone you talk to outside this room, you're gonna have to lie to. | Bu odanın dışındaki biriyle konuşursan, yalan söylemek zorundasın. Dışarıdan konuştuğun herkese yalan söylemek zorundasın. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Lying bring suspicion, and suspicion compromises us. | Yalan söylemek, şüpheyi ortaya çıkarır ve şüphe de bizi ele verir. Yalan şüphe uyandırır, şüphe de işi tehlikeye atar. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Shut up. That's right. | Kapa çeneni. Bu doğru. Kapa çeneni. Doğru diyor. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I thought I was clear on this. You were. You were. | Bu konuda anlaştığımızı sanıyordum. Öyle. Öyle. Bu konuda gayet açıktım sanıyorum? Evet, öyleydiniz. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Who were you talking to? | Kiminle konuştun? Kiminle konuşuyordun? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I was lining up gear like you told me to. | Bana söylediğin gibi araç gereçleri ayarlıyordum. Yapmamı istediğiniz gibi donanımı hazırlıyordum. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Do you rember that? | Hatırladın mı? Hatırlıyor musunuz? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Okay, wait. Okay, all right, fine. | Tamam, bekle. Tamam, tamam, peki. Tamam, bir saniye. Tamam, peki, tamam. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I called my girlfriend. All right? | Kız arkadaşımı aradım. Tamam mı? Kız arkadaşımı aradım, oldu mu? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
That's it. | Sadece bu kadar. O kadar. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
It's no big deal. | Önemli bir şey değil. Çok dert değil. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Okay, look, look. Franzine, just | Tamam, bak, bak. Franzine, sadece... Tamam, bak, bak. Franzine, sadece... | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
what else was he lying about? | Başka ne hakkında yalan söylüyordu? Başka ne yalan söyledi? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Anyone got a problem with this? | Bu konuda bir sorunu olan var mı? Bu konuda bir derdi olan var mı? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
No, sir. No. | Hayır, efendim. Hayır. Hayır, efendim. Hayır. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Hold on. | Bekle. Bir saniye. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
It's a four way split now, right? | Şimdi para dörde bölünecek, değil mi? Artık para dörde bölünecek, değil mi? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
All right, they cleared out the house already, | Tamam, evi şimdiden temizlediler... Pekala, evi şimdiden boşalttılar... | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
but I saw dean throw this in the garbage. You recognize him? | ...ama Dean'i bunu çöpe atarken gördüm. Tanıdın mı? ...ama Dean bunu attı. Tanıyor musun? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Whose blood? | Kimin kanı? Bu kimin kanı? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Carter, in front of the new girl? | Carter, yeni kızın önünde mi konuşacağız? Yeni kızın önünde mi, Carter? ...o kadar güzel biriyle birlikte olmak kolay değil. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Come on. You serious? | Yapma. Ciddi misin? Hadi ama. Ciddi misin? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
You and tracy get on this right away. I want to know everything about him. | Sen ve Tracy bunu hemen araştırın. Onunla ilgili her şeyi bilmek istiyorum. Tracy ile bunu araştırmaya koyulun. Hakkındaki her şeyi öğrenmek istiyorum. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Franzine shot someone. I think one of their own. | Franzine birini vurdu. İçlerinden birini sanırım. Franzine birini vurdu. Sanırım aralarından biri. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Our boy did absolutely nothing to stop it. | Bizimki durdurmak için hiçbir şey yapmadı. Ve bizim çocuğumuz engellemek için hiçbir şey yapmadı. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
His face exactly the same as city of industry. I'm telling you, | Suratı aynı Endüstri Şehri'ndeki gibiydi. Söylüyorum,... Sanayi Şehrindeki suratın aynısıydı. Bak sana diyorum... | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
no fear, no emotion I mean absolutely nada. | ...korku yok, duygu yok... Yani tamamen sıfır. ...ne korku, ne de duygu, tamamiyle ifadesiz. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Look, I know what you're thinking, but maybe | Bak, böyle düşündüğünü biliyorum, ama belki... Bak ne düşündüğünü biliyorum, ama belki... | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Maybe there was nothing he could do. | ...belki yapabileceği bir şey yoktur. ...belki de yapabilecek hiçbir şeyi yoktu. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I threw the smoke signal, the same one you always have us use. He ignored it. | Senin her zaman kullandığın duman işaretlerinden birini kullandım. Görmezlikten geldi. Her zaman kullanmamızı istediğin duman işaretini yolladım. Umursamadı. Polis olduğumu öğrenir. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
You plant the transponder? In the tire well. | Vericiyi çalıştırdın mı? Tekerlektekini, evet. Vericiyi taktın mı? Jantın arkasına. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
carter? | Carter? Carter? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I think you've been followed. | Sanırım takip ediliyormuşsun. Galiba takip edilmişsin. Evet. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
You parked in the red zone. | Park edilmeyecek yere park ettiniz. Park edilmez yere park etmişsin. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
You guys skip stakeout class at quantico? | Quantico'daki sınıfı izlemeyi atlamışsınız. Quantico'daki gözetleme derslerine gitmediniz mi? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Try blending in. Move around a little. Eat something. | İçeri karıştırmaya çalışın. Etrafa bakın. Bir şeyler yiyin. Biraz topluluğa karışmaya çalışın. Dolanın, bir şeyler yiyin. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Who says we're on a stakeout? | Bunun bir izleme olduğunu kim söyledi? Gözetlediğimizi kim söyledi? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Ah, I forgot. All you feds get your porno dvds down here. | Unutmuşum. Bütün federal ajanlar, yetişkin filmlerini hep buradan satın alıyordu. Pardon unutmuşum, bütün federaller porno DVD'lerini buradan alıyorlardı. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
That my file? | O benim dosyam mı? Bu benim dosyam mı? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Am I as interesting on paper? | Kağıt üzerindeyken çok mu ilginç geliyorum? Kağıt üstünde de bu kadar enteresan mıyım? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I was sorry to read about your wife. | Karın hakkındakileri okurken çok üzüldüm. Karına olanlara üzüldüm. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
You knew that kid in the video, didn't you? | O videodaki çocuğu tanıyordun, değil mi? O videodaki çocuğu tanıyordun, değil mi? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Who is he? | Kim o? Kim o? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Don't follow me again. | Beni bir daha takip etmeyin. Beni bir daha takip etmeyin. Sadece arkadaşız. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Or what? | Yoksa ne olur? Edersek ne olur? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I'll have you towed. | Arabanızı çektiririm. Aracınızı çektiririm. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
What is this place? A bank. | Bu yer de ne böyle? Bir banka. Burası neresi? Banka. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I want to get him alone. | Onu yalnız istiyorum. Onu yalnız yakalamak istiyorum. Açıkçası senin tarafını tutuyorum. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I left him a message. All he's got to do is look down. | Ona bir mesaj bıraktım. Tek yapması gereken aşağı bakmak. Ona bir mesaj bıraktım. Tek yapması gereken aşağıya bakmak. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
WASH | YIKA BENİ "YIKA BENİ" | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Turn it, turn it, turn it, turn it, turn it, turn it, turn it. | Döndür, döndür, döndür, döndür, döndür, döndür, döndür. Çevir, çevir, çevir, çevir... | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Okay, turn it on. | Tamam, döndürsene, adamım. Tamam, başlat artık. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
What are you doing? First rule, Youneverbreak off communication. | Ne yapıyorsun? İlk kural, iletişimi asla kesmeyeceksin. Ne yapıyorsunuz? İlk kural, iletişimi asla koparmazsın. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Rules? Your your rules are gonna get me a bullet in the head. | Kurallar mı? Senin... Senin kuralların kafama bir kurşun yememe neden oluyordu. Kural mı? Senin kuralların kafama bir kurşun yememe neden olacak. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Tell me why I shouldn't pull you out right now. | Seni şu anda görevden almamam için bir şey söyle. Seni şu saniye görevden almamam için bana bir sebep ver. Bana şundan bir tane koysana, Jaimie. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Because I know what I'm doing. Yeah? He was an fbi agent | Çünkü ne yaptığımı biliyorum. Öyle mi? Ölüme terk etttiğin adam var ya... Çünkü ne yaptığımı biliyorum. Öyle mi? Bir FBI ajanıydı... | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
The guy you left for dead, dean. | ...o bir FBI ajanıydı, Dean. ...ölüme bıraktığın o adam, Dean. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Well, he should have had better cover, huh? | Daha iyi gizlenmeliydi, değil mi? Rolünü daha iyi yapmalıydı o zaman. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
They have you on video dumping the body! | Ellerinde içinde senin cesedi atan bir görüntünün olduğu bir video var! Adamın vücudunu atarken görüntülenmişsin! | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
He dies, then you're up for murder, then no one can help you! | O ölürse, cinayetle suçlanacaksın, öyle olursa kimse sana yardım edemez! Ölürse cinayetle suçlanırsın, ve o zaman kimse sana yardım edemez! | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Well, no one can help me now! | Şimdi de kimse yardım etmiyor zaten! Şimdi de kimse bana yardım edemez! | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
How long you think before the fbi figures out you're a cop? | Sence FBI'ın senin bir polis olduğunu anlaması ne kadar sürecek? Sence FBI ne zaman senin bir polis olduğunu anlayacak? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Longer than it would take franzine to find this. | Franzine'in bunu öğrenmesinden daha uzun sürecektir. Franzine'in bunu bulmasından daha sonra. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
I mean, what do you think He doesn't sweep the car? | Yani, ne düşünüyordun ki, arabayı aramayacağını mı? Ne düşünüyordun ki, arabayı kontrol etmediğini mi? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
They shot someone right in front of you! | Gözlerinin önünde birini vurdular! Tam önünde birini vurdular! | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
So, what was I supposed to do Break my cover?! | Ne yapmalıydım yani, sahte kimliğimi açığa mı çıkarsaydım?! Ee, ne yapsaydım, rolümden mi çıksaydım?! | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
We can take them on the shooting right now. | Hemen şimdi, onları adam öldürmekten içeri alabiliriz. Şu an hepsini çatışmada alabiliriz. | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
Right now! I don't have time for this, okay? | Hemen şimdi! Buna vaktin yok, tamam mı? Alabiliriz! Bunun için vaktim yok, tamam mı? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
If you are not out of this car by the time we're done | Buradan çıkana kadar arabadan çıkmazsanız... Bittiğinde eğer arabadan çıkmamışsanız... | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |
You watched him shoot him! So what?! Okay, so so what, ty? | Bir adamı vurduğunu gördün! Ne olmuş?! Tamam, ne... ne olmuş yani, Ty? Adamı vurmasını seyrettin! Ne olmuş yani?! Tamam, ne olmuş, Ty? | Dark Blue-1 | 2009 | ![]() |