Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20714
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
The syphilis was just a platform. | Frengi sadece üzerinde çalışmak için bir platformdu. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Carrier for other attributes. | Diğer özellikler için bir taşıyıcıydı. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Attributes that changed her. | Onu değiştiren özellikler. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
For the same reason they asked me to... | Cilt büyütme zehrini... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
create the skin growth toxin... | ...yapmamı istemeleriyle aynı sebepten. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
To show off. | Gösteri yapmak için. Kime? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Other scientists. | Diğer bilim adamlarına. Siz onlar için hiçbir şeysiniz. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
So how many vials were created? | Peki, kaç tüp üretildi? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Just the ones that I took? | Sadece benim aldıklarım mı? Altı tane yaptım... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
but I can't guarantee they won't pick up where I left off. | ...ve şu an hepsi elinizde, ama size işimi devam ettirmeyeceklerini garanti edemem. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
If they did figure out how to make it, | Eğer nasıl yapacaklarını bulurlarsa, bu bakteriyi silaha çevirebilirler mi? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
You really don't know | Kiminle karşı karşıya olduğunuzu gerçekten bilmiyorsunuz. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
The answer for both of us is to let me make a cure. | İki taraf için de cevap, tedaviyi yapmama izin vermekte saklı. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Now that you've recovered the dose samples, | Artık örnekleri aldığınıza göre yapabilirim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I'll tell you everything I know when you find her. | Onu bulduğunuzda size bildiğim her şeyi anlatacağım. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
If the cure works, we both win. | Eğer tedavi işe yararsa, iki tarafta kazanacak. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Now I'll need access to a lab with a blood analyzer. | Şimdi, kan analizörü olan bir laboratuara ihtiyacım var. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I'll also need a spectroscope and a centrifuge. | Aynı zamanda bir spektroskop ve santrifüje de ihtiyacım olacak. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
You might want to write this down. | Bunları yazmak isteyebilirsiniz. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
That won't be a problem. | Bunlar sorun olmayacak. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
You really think it's a good idea | Gerçekten onun Walter'ın mekanında... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Oh, and this is something | İşte bu da oğlum Peter'ın üzerinde çalıştığı bir şey. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I haven't got the faintest idea what it is. | Ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yok. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Your centrifuge is 20 years old. | Santrifüjünüz 20 yıllık. 25. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It's an oldie, but a goody. | Eski bir şey, ama iyi. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I also have a cow. | Bir de ineğim var. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
And, just for the record, | Aramızda kalsın, benim limitim tek bir deli bilim adamı. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I think that having him help Walter | Bence onun Walter'a yardım etmesi hayat kurtarmak için en iyi şansımız. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Dunham. It's Charlie. | Dunham. Ben Charlie. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
We found Bob Dunn's missing car. | Bob Dunn'ın kayıp arabasını bulduk. Nerede? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Clear across town, in Mission Hill. | Kasabanın diğer tarafında, Mission Hill'de. Parçalara ayrılmış. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Quarter panels, radio, everything. | İç panelleri, radyosu, her şeyi. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
The GPS? No, it's gone. | GPS'i? Hayır, o da gitmiş. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
We got no way to track where he picked up Boone's wife. | Boone'un karısını nereden aldığını bulmak için hiç şansımız yok. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Okay, thanks, Charlie. | Tamam, sağ ol Charlie. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Uh, good news, Peter. | İyi haberler, Peter. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Nicholas and I are in agreement | Nicholas ve ben bu penisilin hakkında bir karara vardık. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Yes, we need to purify the mould, then ferment it. | Evet, onu arıtıp, sonra mayalamalıyız. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
To the highest possible concentration. | En yüksek konsantre haline. Harris, Nick Lane ve Nancy Lewis'in izini sürdüğü zaman,... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Agent Farnsworth, we're going to need a rat. | Ajan Farnsworth, bir fareye ihtiyacımız olacak. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Can you, uh, call me if something else turns up? | Başka bir şey çıkarsa beni arayabilir misin? Tamam, görüşürüz. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Great news. They made a breakthrough. | Haberler güzel. İlerleme kaydettiler. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
They're gonna fight the super syphilis | Süper frengiyle, süper penisilin kullanarak savaşacaklar. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Syphilis was the platform. | Frengi sadece bir platformdu. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
If they can kill the syphilis, they can stop the contagion. | Eğer frengiyi öldürebilirlerse, virüsü durdurabilirler. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
They did the same thing once against super pneumonia. | Süper zatürreye karşı da bir kez böyle bir şey yapmışlardı. Evet. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Well, Charlie just found Dunn's car, | Charlie az önce Dunn'ın arabasını sökülmüş bir şekilde Mission Hill'de bulmuş. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Excellent. He check the GPS? | Harika. GPS'e bakmış mı? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Stolen. | O da çalınmış. Çalınan her şeyin kayıp olmasına gerek yok. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Meaning what? | Nasıl yani? Yani, eğer bir araba Boston tepelerinde... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
in the Greater Boston area, | ...parçalanmış halde bulunduysa, adamım Mako'nun bunda parmağı olduğunu garanti ederim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Oh, you have a friend who runs a chop shop? | Araba atölyesi işleten bir arkadaşın mı var? Evet. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
You make that sound so illegal. | Onu sanki yasa dışıymış gibi söyledin. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Dunham. | Dunham. GPS güya burada diyelim. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
But it's useless because it's been wiped for resale. | Ama bir işe yaramıyor çünkü satılmak için verileri silinmiş. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Hypothetically. | Varsayımsal olarak. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
We're trying to track a killer, Mr. Mako. | Bir katilin peşindeyiz, Bay Mako. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Nah, it's just Mako. You know, like "Cher." | Hayır, sadece Mako. Bilirsin, "Cher" gibi. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Theoretically, if the GPS is wiped, | Teorik olarak, eğer GPS'in hafızası silinmişse... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
then that would put you in a rough spot, | ...bu seni zor duruma sokar, çünkü federal bir araştırmaya engel oluyor olacaksın. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I'm trying to work with you here. | Burada sizinle anlaşmaya çalışıyorum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
We need the GPS to find out where the victim was | GPS'e kurbanın o gece nerede olduğunu öğrenmek için ihtiyacımız var. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
But you stole his car from his home in Brookline. | Ama sen onun arabasını Brookline'deki evinden çaldın. Zihninde bir kıvılcım yaratmıştı. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I didn't steal his car from Brookline. | Arabasını Brookline'den çalmadım. Nereden çaldın peki? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
If I tell you where we boosted that car, | Eğer arabayı nereden kaptığımızı söylersem... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
can we just say that this conversation never happened? | ...bu konuşmayı hiç olmamış gibi sayabilir miyiz? Bizi kullandınız Walter. Beni ve diğer çocukları. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Hypothetically? | Varsayımsal olarak mı? Elbette. Bu yüzden mi Teneke Adam adı verildi? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Route 18th, Weymouth. | 18. cadde, Weymouth. Nehrin oradan. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
105 degrees. | 105 derece. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Then the rat's successfully infected. | Öyleyse fareye başarıyla enjekte edildi. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
This strain of syphilis raises the body temperature | Frenginin bu türü vücut ısısını normalin çok üstüne çıkarıyor. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
The cure is nearly complete. | Tedavi neredeyse bitti. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Once this penicillin concentrates, | Bu penisilin konsantre bir hal aldığında... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
we can test it on the rat. | ...fare üstünde deneyebiliriz. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Where did you study, Nicholas? | Nerede okudun, Nicholas? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
At the Curie Institute in Paris. | Paris'teki Curie Enstitüsünde. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Kings College, Aberdeen, Scotland. | Kings Üniversitesi, Aberdeen, İskoçya. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It's quite a fall. | Bayağı alçaldım. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
It's an honor to have your intellect in my lab. | Laboratuarımda sizin gibi bir zekayı ağırlamak büyük bir onur. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
That's high praise. | Bu çok büyük bir övgü. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Because I know very well who you are. | Çünkü sizin kim olduğunuzu çok iyi biliyorum. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
That makes one of us. | Bu birimiz. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
A little memory loss | Ufak bir hafıza kaybı, bazen ruha iyi gelir. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
That a figure of speech? | Lafın gelişi mi öyle dediniz? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Or do you believe there is such a thing? | Yoksa öyle bir şey olduğuna mı inanıyorsunuz? Ruhun? | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
There are days when I wish I did. | Keşke olsaymış dediğim günler oldu. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
There are days when I wish I didn't. | Olmasaymış dediğim günler oldu. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
I I often wake up at night, frightened, | Bazen geceleri korkarak uyanırım.. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
with the understanding that there are things | ...insanların bilmemesi gereken şeylerin olduğunu bilerek. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
That the scientific trespasses I've committed | O bilime ait şeyler benim bütün | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Will one day be judged. | Bir gün yargılanacak. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Belly and I would often debate this very thing. | Belly ve ben bazen bu şeyi tartışırdık. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
William Bell. You've heard of him? | William Bell. Onu duydunuz mu? Elbette. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Founder of Massive Dynamic. | Massive Dynamic'in kurucusu. Dünyanın en zengin adamı. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
We used to share a lab. | Eskiden aynı laboratuarda çalışmıştık. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
Quite a fall. | Bayağı düştüm. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
If indeed there is a soul, | Eğer gerçekten ruh varsa, o zaman... | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
we must consider then | ...hâlâ günahlardan arınma için zamanımız olduğunu göz önüne almalıyız. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
We're not being hauled off to be judged yet, Nicholas. | Daha yargılanma aşamasına gelmedik, Nicholas. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |
This must be where Mako boosted the car. | Bu Mako'nun arabayı aldığı yer olmalı. Bütün bu kırık camlar falan. | Fringe-1 | 2008 | ![]() |