Search
English Turkish Sentence Translations Page 20711
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| There are things we agree on, of course. | Anlaştığımız şeyler var tabii. | Fringe-1 | 2008 | |
| Like, um... Where to live. | Mesela... Nerede yaşayacağımız gibi. | Fringe-1 | 2008 | |
| Yeah. The appropriate kindergarten. | Evet. Uygun anaokulu. | Fringe-1 | 2008 | |
| Friends we both enjoy. | İkimizin de hoşlandığı arkadaşlar. | Fringe-1 | 2008 | |
| Which, incidentally, I want to make sure | Ki, bunu demişken, Ella'nın... | Fringe-1 | 2008 | |
| Ella can attend Graham's birthday party. | ...Graham'ın doğum günü partisine geldiğinden emin olmak istiyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, I already R.S.V.P.'d on the class sign up. | Sınıftan gelen davete çoktan cevap verdim. | Fringe-1 | 2008 | |
| And, uh, that was for Neil's rock climbing party | O Neil'in Graham için yaptığı kaya tırmanma partisi içindi. | Fringe-1 | 2008 | |
| My party for Graham is the following Saturday. | Benim Graham için yapacağım parti önümüzdeki Cumartesi. | Fringe-1 | 2008 | |
| We are doing science center. | Bilim merkezi yapıyoruz. | Fringe-1 | 2008 | |
| Excuse me for one minute. | Bir dakika izin verir misiniz? | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, thanks Olivia. | Sağ ol Olivia. | Fringe-1 | 2008 | |
| I think you have... | Sanırım sizde... Ne? | Fringe-1 | 2008 | |
| Greg's filing for divorce. | Greg boşanma davası açmış. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, Rach. | Aman Rach. | Fringe-1 | 2008 | |
| Not now. Not in front of them. 1 | Şimdi olmaz. Onların önünde olmaz. | Fringe-1 | 2008 | |
| They'll make me join Two Singles Together. | Beni İki Bekar Birarada'ya katılmak zorunda bırakacaklar. | Fringe-1 | 2008 | |
| Um, okay. | Peki, nerede kalmıştık? | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm sorry, I've just been called into work. | Üzgünüm, az önce işten arandım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, what kind of work do you do, Olivia? | Ne iş yapıyorsun, Olivia? | Fringe-1 | 2008 | |
| Think his name was Bob Dart. | İsminin Bob Dart olduğunu sanıyoruz. 33 yaşındaymış. | Fringe-1 | 2008 | |
| His girlfriend. | Kız arkadaşı. Portland'dan bir iş seyahatinden dönmüş. | Fringe-1 | 2008 | |
| Couldn't reach him. | Ona ulaşamadık. Onu burada bulmuş. | Fringe-1 | 2008 | |
| We confirmed the trip. No forced entry. | Geziyi doğruladık. İçeri zorla girilmemiş. | Fringe-1 | 2008 | |
| No witnesses. | Görgü tanığı yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| So this matched the victim that Boston P.D. | Peki bu iki gece önce Boston Polisi tarafından... | Fringe-1 | 2008 | |
| found two nights ago at the Pier? | ...Pier 7'de bulunan kurbanla eşleşti mi? | Fringe-1 | 2008 | |
| The one that's been all over the news? | Bütün haberleri süsleyen kurbanla? Ama buradan hiç iyi değil, korkutucu şekilde harika görünüyorsun. | Fringe-1 | 2008 | |
| Yeah, they don't know what to make of it. | Evet, bundan ne çıkaracaklarını bilmiyorlar. Şimdi başka bir tane daha buldular. | Fringe-1 | 2008 | |
| Now it's ours to mix up. | Artık buna el atma zamanımız geldi. | Fringe-1 | 2008 | |
| You know what this reminds me of, Peter? | Bu bana neyi hatırlattı biliyor musun, Peter? | Fringe-1 | 2008 | |
| Nope, but I'm gonna guess | Hayır, ama oldukça iğrenç bir şey diye bir tahminde bulunacağım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Shrimp cocktail. | Karides kokteylini. | Fringe-1 | 2008 | |
| You see, the shrimp must be deveined | Karidesin arka tarafına... | Fringe-1 | 2008 | |
| by putting a shallow cut down the back... | ...damarları ortaya çıkartıp temizlemek için ince bir kesik atılır. | Fringe-1 | 2008 | |
| Which, in fact, is not a vein at all, | Ki onlar damar değil, kabuklu hayvan bağırsağıdır. Odaya giremezsiniz, Bay Leader? Neler oluyor? | Fringe-1 | 2008 | |
| Great, thanks for that. | Harika, bilgi için sağ ol. | Fringe-1 | 2008 | |
| Another foodstuff I can cross off the menu for life. | Hayatım boyunca yemeyeceğim başka bir yemek. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hey, you okay? | Sen iyi misin? Neden? | Fringe-1 | 2008 | |
| Well, you were awfully quiet on the car ride over here | Buraya gelene kadar arabada oldukça sessizdin... | Fringe-1 | 2008 | |
| and you just don't seem your normal, chipper self | ...ve korkunç bir olay yerinde olduğun gibi normal ve neşeli değilsin. 1 | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, I'm sorry. I'm, um... | Üzgünüm, ben... | Fringe-1 | 2008 | |
| It's just home stuff. | Sadece evdeki sorunlardan. | Fringe-1 | 2008 | |
| Well, I know from home stuff. | Evdeki sorunları bana sor. | Fringe-1 | 2008 | |
| I live with a guy | Yarılmış bir omurgayı inceleyen bir adamla yaşıyorum. Korkarım vaktimiz tükeniyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| This is fascinating. | Bu büyüleyici. | Fringe-1 | 2008 | |
| These appear to be bite marks. | Bunlar ısırma izleri gibi görünüyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| See how the flesh is ripped | Bakın et nasıl ayrılmış ve kesik kesik izler kalmış. | Fringe-1 | 2008 | |
| Canine or even ursine, but human. | Köpek, hatta ayı ısırığı gibi, ama insan. | Fringe-1 | 2008 | |
| You're suggesting that someone chewed his spine out? | Sen birisinin onun omurgasını ısırarak çıkardığını mı söylüyorsun? | Fringe-1 | 2008 | |
| Yes. But with a jaw strength. | Evet. Ama çene kuvvetiyle. | Fringe-1 | 2008 | |
| Well in excess of that of a normal human being. | Normal bir insan için abartı bir çene kuvvetiyle. | Fringe-1 | 2008 | |
| Great, well, maybe we're looking for Dracula. | Harika, belki de aradığımız kişi Drakula'dır. | Fringe-1 | 2008 | |
| Finally, son, you're opening your mind | Sonunda evladım, aklını yeni olasılıklara açtın. | Fringe-1 | 2008 | |
| But, no... | Ama hayır, ne yazık ki vampir diye bir şey yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| But it'll be something exciting, I'm sure. | Ama heyecan verici bir şey çıkacak, bundan eminim. | Fringe-1 | 2008 | |
| We have another monster on the loose? | Başka bir kaçak canavar daha mı yoksa? Hayır, efendim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Walter says that the teeth marks are definitely human. | Walter diş izlerinin kesinlikle bir insana ait olduğunu söylüyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| I can just about remember when a suspect being human | Şüphelinin insan olması belli bir şey zaten, olası değil. | Fringe-1 | 2008 | |
| Bob Dunn's girlfriend | Bob Dunn'ın kız arkadaşı onun bir Audi A4'ü olduğunu söyledi. | Fringe-1 | 2008 | |
| It wasn't in the garage, | Garajında değildi ve iki blokluk bir alanı aradığımızda da bulamadık. | Fringe-1 | 2008 | |
| Local P.D. is on it. | Yerel Polis araştırıyor mu? Evet, şansımız yaver gidebilir. | Fringe-1 | 2008 | |
| Maybe the killer took it. | Belki de katil almıştır. | Fringe-1 | 2008 | |
| And Dr. Bishop? | Peki ya Dr. Bishop bu konuda ne diyor? | Fringe-1 | 2008 | |
| He's at the lab with both bodies, | Cesetlerle beraber laboratuarda, otopsi yapıyor. Ama bu adamın Mitokondri'si olması gerekenden önce durmuş. | Fringe-1 | 2008 | |
| Okay... | Peki. Bir şey bulursanız beni haberdar edin. | Fringe-1 | 2008 | |
| This may sound impolitic, sir, but... | Bu biraz uygunsuz gelebilir, efendim... | Fringe-1 | 2008 | |
| I was wondering | ...ama boşanma avukatınızdan memnun kaldınız mı, merak ettim. | Fringe-1 | 2008 | |
| I've heard you talking on the phone to your kids, | Sizi telefonda çocuklarınızla konuşurken duydum, ama karınızla hiç duymadım. | Fringe-1 | 2008 | |
| I was satisfied. | Memnun kaldım. Ücreti haricinde. | Fringe-1 | 2008 | |
| I was wondering if I might be able | İsmini ve telefonunu alabilir miyim, acaba? | Fringe-1 | 2008 | |
| It should be waiting in your inbox. | Posta kutunda olacak. | Fringe-1 | 2008 | |
| I hope things work out for your sister. | Umarım işler sen ve kardeşin için yoluna girer. | Fringe-1 | 2008 | |
| I pay attention too, Agent Dunham. | Ben de dikkatliyimdir, Ajan Dunham. | Fringe-1 | 2008 | |
| The C 1 cervical vertebrae | C 1 boyun omuru... | Fringe-1 | 2008 | |
| is connected to the C 2 cervical vertebrae. | ...C 2 boyun omuruna bağlıdır. ...hiç haberin olmayacaktı. | Fringe-1 | 2008 | |
| C 2 cervical vertebrae is connected to the | C 2 boyun omuru... | Fringe-1 | 2008 | |
| C 3 cervical verterbrae. Look, Walter... | ...C 3'e bağlıdır. Bak, Walter... Bu kadar yeter. | Fringe-1 | 2008 | |
| When you finally meet a nice girl, | Sonunda hoş bir kızla tanıştığında... | Fringe-1 | 2008 | |
| I would avoid bringing her home | ...yerinde olsam onu eve getirmekten uzunca bir süre kaçınırdım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Walter, this is the lab work you requested on the victims. | Walter, bu kurbanlar hakkında istediğin laboratuar araştırmasının sonuçları. Harika. | Fringe-1 | 2008 | |
| It may help us understand why their spinal columns | Bu bizim onların omurgalarının... | Fringe-1 | 2008 | |
| have been completely drained of spinal fluid. | ...neden omurilik sıvısından tamamıyla temizlendiğini bulmamıza yardımcı olabilir. | Fringe-1 | 2008 | |
| The killer took the victims' | Katil kurbanların omurilik sıvılarını mı alıyor? | Fringe-1 | 2008 | |
| Why would they do that? | Neden öyle yapsınlar ki? Evet, kurbanların hepsi hayvan hakları savunucularıymış... | Fringe-1 | 2008 | |
| Where would the fun be if we already knew | Bunun cevabını bilsek eğlencesi mi kalırdı? | Fringe-1 | 2008 | |
| Traces of treponema pallidum. | Treponema pallidum izleri. | Fringe-1 | 2008 | |
| That's the syphilis bacteria. | Bu frengi bakterisi. | Fringe-1 | 2008 | |
| On the victim's neck and back. | Kurbanın boynunda ve sırtında. | Fringe-1 | 2008 | |
| Most likely from the killer's saliva. | Büyük ihtimalle katilin salyasından. | Fringe-1 | 2008 | |
| So the killer has syphilis. | Yani katilde frengi var. | Fringe-1 | 2008 | |
| Seems so. Great. | Öyle görünüyor. Harika. | Fringe-1 | 2008 | |
| Should have worn gloves. | Eldiven giymem gerekirdi. | Fringe-1 | 2008 | |
| And what's even more fascinating... | Daha da büyüleyici olan ise... | Fringe-1 | 2008 | |
| This particular strain of syphilis is extinct. | ...bu tür frenginin yok olmuş olması. | Fringe-1 | 2008 | |
| Has been for decades. | Onlarca yıldır hem de. | Fringe-1 | 2008 | |
| Well, how could the killer be exposed to an extinct | Nasıl olur da katil, frenginin yok olmuş bir türüne yakalanmış olabilir? Şuna bak. Vay canına. Şuna bir bak. | Fringe-1 | 2008 | |
| See, isn't this fun? | Gördünüz mü, bu eğlenceli değil mi? | Fringe-1 | 2008 | |
| I appreciate the CDC's prompt response on this matter. | Salgın Hastalık Kontrol Merkezinin olaya çabuk yanıt vermesinden ötürü teşekkür ederim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Of course. I ran an index search. | Elbette. Bir dizin araması yapayım. | Fringe-1 | 2008 |