Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 18540
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Will do and say whatever it takes to get results. | ...bu kişinin sonuç alabilmek için her şeyi yapabileceğini söylemez. ...neticeye ulaşmak adına ne gerekiyorsa yapacağıdır. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Which is why you and me are going into business together, Jersey. | İşte bu yüzden seninle ortak olacağız, Jerseyli. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
but who's gonna be half as motivated as a dad who's trying to save his own kids? | ...fakat hiçbirisi evlatlarını kurtarmak isteyen bir baba kadar şevkli olamaz. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
And with the right business plan, | Fakat doğru bir çalışma planıyla... | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I can't cure your kids, you know that. They're always gonna be in wheelchairs, | Çocuklarınızı iyileştiremem, daima tekerlekli sandalyede olacaklar... | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Okay, okay. So, we agree we can't uproot the kids. | Yani şu konuda hemfikiriz ki çocukları bu muhitten ayıramayız. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Then what? I know. | O zaman ne olacak? Farkındayım. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
If we're gonna lose them young, you want to spend every minute you can with them. | Onları bu yaşta kaybedeceksek, her dakikamızı onlarla geçirmek istememiz doğal. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
and we started fundraising and meeting other Pompe families, | ...kaynak bulmaya başladığımızda ve diğer Pompe hastası yakınlarıyla tanışınca... | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I think you're making a mistake. I really do. | Bence hata yapıyorsun. Gerçekten. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
the odds against you are crushing. Nine out of 10 biotechs crash and burn. | ...yine de bu konuda şansın çok az. 10 biyoteknikçiden 9'u bu işte battı. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
the guys upstairs are ready to put you in the VP slot at the end of the third quarter | ...patronlar üçüncü çeyreğin sonunda seni müdür yardımcılığına terfi ettirip... | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
You have arrived at your destination. | Varış noktanıza ulaştınız. Geliş yerinize vardınız. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
You have trouble finding me? No problem. | Beni rahat bulabildin mi? Evet. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Well, that's good. That's good, but, still, all the same, you know, | Çok güzel, fakat yine de bilirsin işte... | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
if we're gonna go in to pitch 'em, we should have something tangible. | ...onların karşısına çıkacaksak elle tutulur bir şeyimiz olmalı. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Okay. All right, tell you what, how about if we just talk it through, | O zaman ne diyeceğim, en iyisi biraz üstünde düşünelim. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
We need to rough out a real strategy. These guys are venture capitalists. | Bir strateji taslağı çıkarmalıyız. Bu adamlar risk sermayesi veriyorlar. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Bob? Look, Renzler's crucial to us. Without them onboard, we got zero credibility | Bob? Renzler bizim için çok önemli. Onlar olmazsa... | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Whip up some business bullshit by tomorrow. | Yarına kadar biraz iş miş bir şeyler ayarla. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I'm going fishing. This is... This is gibberish! | Ben balığa gidiyorum. Bunlar ıvır zıvır yahu! | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Then you better get busy. | Biraz uğraş o zaman. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
As you know, the market potential for an orphan drug is enormous. | Bildiğiniz gibi, bu ender rahatsızlıkların ilaç pazarı büyümeye elverişli. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Most of us here are scientists. We need to see the science. | Çoğumuz bilim adamıyız. Bilim görmek isteriz. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
...the phosphotransferase and the second uncovering enzyme... | ...fosfotransferaz ve ikinci enzimi ortaya çıkar | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
At this point, the challenge is to scale up this process | Bu noktada asıl önemli olan, artık süreci geliştirip... | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Either way, we're gonna eventually need an investment on the order of $10 million. | Her iki durumda da 10 milyon dolarlık bir yatırıma ihtiyacımız olacak. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
This is astonishing. Well, thank you, George. | İnanılmazdı. Teşekkürler, George. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Okay. | Peki. Pekala. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
and work out the business... Sounds great. | ...biraz iş yaptırmıyorsun? Gayet mantıklı. ...iş detaylarını konuşmalarını... Çok iyi olur. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Of course, we'll need you to explain some of the mundane stuff, Bob, | Fakat bize birkaç dünyevi meseleyi açıklamanı isterdik, Bob. Elbette, bazı olağan ve temel detayları... | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
the nuts and bolts. | İşin önemli ayrıntılarını yani. ...açıklamanı istiyoruz Bob. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Nuts and bolts? What... Yeah. | Önemli ayrıntılar mı? Evet. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
but you've never actually brought a new drug to market before, right? | ...fakat hiç gerçekten bir ilacı üretip piyasaya sürmedin, değil mi? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I mean, for example, how are you getting the phosphotransferase? | Yani örneğin fosfotransferazı nasıl üreteceksin? Örneğin fosfotransferazı nasıl elde ediyorsun? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Pretty straightforward stuff. Not really. | Bu gayet aşikar bir şey. Aslında değil. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
You can't inject cow protein into people. I know that. | İnsanlara inek proteini aşılayamazsın. Biliyorum. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
The bovine version of the enzyme is for lab work, for proof of concept. | Büyükbaş hayvan enzimleri araştırma için, konsepti kanıtlamak için. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
How exactly do you plan on making | Yani bunun tam bir taklit enzimini nasıl yapacaksın? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Oh, my goodness. No. "Oh, my goodness. No?" | Tanrım, bu iş olmaz. "Tanrım, bu iş olmaz" mı? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
For Christ's sake, we will change the cell line before clinical trials. | Tanrı aşkına, klinik denemelere geçmeden önce hücre yapısını değiştireceğiz. Tanrı aşkına, klinik deneylerden önce hücre kültürünü değiştireceğiz. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
You've gotta have that process locked down long, long before you think about... | Sen daha farkına bile varmadan projen çoktan iptal edilir | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Bob, why don't we just take a coffee break... | Bob, gidip bir kahve içelim | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Why are you talking to me this way? I don't want any goddamn coffee. | Niye benimle böyle konuşuyorsun? Kahve falan istemiyorum. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I'm not here to cross every "t" and dot every "i", George. | Ben kalkıp "I" tepesine çizgi çekip, "T" yapacak adam değilim, George. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
And I'm not here to be poked and prodded like a first year med student. | Kendini kanıtlamaya çalışan bir 1. Sınıf Tıp Fakültesi öğrencisi değilim. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
This is ridiculous. Bob. | İnanamıyorum. Bob! | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Bob, if you can't answer a question, you say you're working out the details. | Bob, sorunun cevabını veremiyorsan detaylar üzerinde çalışıyoruz dersin... | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
You don't storm out on these guys like some sort of spoiled child, okay? | ...mızıkçı bir çocuk gibi kalkıp öyle herkese ateş püsküremezsin, tamam mı? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Now, we're gonna go back in there. No, I'm not going back in there. | Şimdi gel içeri gidelim. Geri dönmeyeceğim. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Stonehill goes and completely sabotages the meeting. | Stonehill'in çekip gitmesi toplantıyı sabote etti. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Okay, I get that he's a loose cannon, but do you still believe in his science? | Tamam kontrolünü kaybetmiş olabilir, ama sen hala ilmine inanıyor musun? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
When did this happen? I don't know. | Ne zaman oldu bu? Bilmiyorum. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
You should help him, Daddy. That's a good idea. | Ona yardım etmelisin, baba. İyi fikir. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
One, two... Into the water. | Bir, iki... Suya! | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Ready? One, two, three. | Hazır mısın? Bir, iki, üç! | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
That's good, the ducky shared. | Harika, ördekçikler paylaşıyor. Gördün mü? Evet. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
We're out of time. I know. | Zamanımız azalıyor. Biliyorum. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
It scares the hell out of me. Me, too. | Bu beni çok korkutuyor. Beni de. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I understand from your secretary that you're going to be leaving for France | Sekreterinizden öğrendim, bir aylığına Fransa'ya gittiğinizi biliyorum. Doğru. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I appreciate that. It'll only take a second, just to have a quick read. | Anlıyorum, fakat hızlıca bakmanız birkaç saniyenizi alır. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Does Stonehill know about this? Of course. | Stonehill bunu biliyor mu? Tabii. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I got the investment from Renzler. You what? | Renzler'den parayı sağladım. Ne yaptın? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Renzler comes in for a couple of million now, | Renzler sırf bize baştan birkaç milyon verdi diye... | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Well, after sabotaging our meeting, I had to do something dramatic. | Sen toplantıyı sabote edince etkileyici bir şey yapmam gerekiyordu. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I already work around the clock! | Ben zaten tam gün çalışıyorum! | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Without Renzler, there's no reason for us to even think about other venture groups. | Renzler olmadan, diğer yatırım gruplarını düşünmemiz bile mümkün değil. Renzler olmadan diğer yatırım şirketlerini düşünmemiz bile hayal. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Spend the rest of your life dreaming up great ideas that don't get funded. | Hayatının geri kalanını harika fikirler uydurup, sermaye bulamayarak harca. Hayatının geri kalanını finansal destek bulmayan harika fikirleri düşünerek geçir. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Or would a signature suffice? | Yoksa imza yeterli olur mu? Yoksa bir imza kâfi gelir mi? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
We all believe in Bob Stonehill's bold vision, otherwise you wouldn't be here. | Bob Stonehill'in cesur hayaline hepimiz inanıyoruz, yoksa burada olmazdınız. Bob Stonehill'in cesur hayaline hepimiz inanıyoruz, aksi halde burada olmazdınız. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
How long? Three, four hours. | Ne kadar sürer? Üç, dört saat. Ne kadar? Üç, dört saat. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I'll try. | Denerim. Denerim. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Come on. | Haydi ama. Hadi ama. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Vinh, check the breakers. Got it. | Vinh, şalterleri kontrol et. Tamamdır. Vinh, şalterleri kontrol et. Tamamdır. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
No, the whole building's out. Well, get the backup generator going. | Hayır, bütün binanın gitmiş. Yedek jeneratörü çalıştırın. Hayır, tüm binanınki gitmiş. Yedek jeneratörü devreye sokun. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
You never bothered to buy a backup generator? | Yedek jeneratör almaya zahmet bile etmedin mi? Bir tane bile yedek jeneratör alma zahmetini gösteremedin mi? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
for Christ's sake! Yeah, so I'm a meteorologist? | ...Tanrı aşkına! Beni meteoroloji uzmanı mı sandın? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
If I don't have my refrigeration back in 45 minutes, I lose the whole cell line. | Buzdolabım 45 dakika içinde çalışmazsa bütün hücre dizisini kaybedeceğim. 45 dakika içinde buzdolabım çalışmazsa, tüm hücre kültürünü kaybederim! | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Four months of work pissed away! | Dört aylık çalışma boşa gidecek! Dört aylık çalışma ziyan oldu! | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
It was never in the budget. We never had the money for it. | Bütçede yoktu. Onu alacak paramız hiç olmadı. Onun için bütçe ayrılmamıştı. Alacak paramız hiç olmadı. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I'm sorry, sir. Your card, it's been denied. What? | Üzgünüm, beyefendi. Kartınız reddedildi. Ne? Üzgünüm, beyefendi. Kartınız reddedildi. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Just pay me back by the end of the month, or I lose my apartment. | Bu ayın sonuna kadar geri ödeyin, yoksa dairemi kaybederim. Ay sonundan önce geri ödeyin yoksa dairemi kaybederim. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Sir. | Beyefendi. Beyefendi. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
She's still got lots of things to see before she gets to Antarctica. | Antarktika'ya gitmeden önce görecek daha bir sürü şey var. Antartika'dan önce görmesi gereken epey şey var. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
And feed their bloody remains to the walruses. | Sonra da kanlı cesetlerini deniz aygırlarına yedirecek. Arta kalan kanlı parçalarla da deniz aygırlarını besleyecekmiş. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
trying to make the special medicine for you and Patrick. | ...o özel ilacı yapmaya çok uğraşıyorum. ...yapmakla oldukça meşgulüm. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I want it pink. You want what? | Pembe olsun istiyorum. Ne istiyorsun? Pembe olsun. Ne? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
The special medicine. I want it to be pink. | Özel ilacın pembe olmasını istiyorum. Özel ilaç. Pembe olsun. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Tell him dark pink, like this. Not light pink. That's for babies. | Koyu pembe olmasını söyle, bunun gibi. Açık pembe değil. O bebekler için. Koyu pembe olsun. Bunun gibi. Açık değil. Öylesi bebekler için. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Here you go. | Buyurun. Geç. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Dr. Renzler, be reasonable. The company is only six months old, | Dr. Renzler, anlamaya çalışın. Şirket daha altı aylık... Dr. Renzler, mantıklı olun. Şirket henüz altı aylık. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Well, you're scaring us investors a hell of a lot more than you're scaring Zymagen. | Biz yatırımcıları, Zymagen'i korkuttuğunuzdan daha fazla korkutuyorsunuz. Biz yatırımcıları, Zymagen'den çok daha fazla korkutuyorsunuz. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
You sell the company to Zymagen, | Şirketi Zymagen'e satın... Şirketi Zymagen'a satın... | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
but we gotta get better cleavage between the alpha and the beta subunits. | ...ama alfa ve beta alt birimleri arasında daha iyi bir bölünme elde etmeliyiz. Fakat alfa ve beta alt birimleri arasında daha iyi bir bölünme elde etmeliyiz. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Well, what if we add a furin site like the one in uncovering enzyme? | Ya UCE'deki gibi bir furin bölgesi eklersek? Peki ya serbestleştirici enzimde olduğu gibi ona da pürin eklesek? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Why would you wanna do that? Doesn't it have its own... | Neden öyle bir şey yapmak isteyesin ki? Kendi Bunu neden yapasın ki? Onun kendi | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
I'm busy. You're always busy. | Meşgulüm. Hep meşgulsün. Meşgulüm. Hep öylesin. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
Giving you a preview... Guys, would you excuse us for a minute? | Sana bir ön gösterim sunuyorum. Arkadaşlar, bize bir dakika izin verir misiniz? Dört ay içinde... Müsaade eder misiniz? | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
...of what's going to happen if we are not in clinical trials in four months. | Dört ay içinde klinik deneylere başlamazsak bu olacak. ...klinik deneylere başlamazsak olacakları gösteriyorum. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |
They see that Zymagen is testing three different Pompe drugs. | Zymagen'in üç farklı Pompe ilacını test ettiğini anlıyorlar. Zymagen'ın üç farklı Pompe ilacını test ettiğini biliyorlar. | Extraordinary Measures-2 | 2010 | ![]() |