Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178549
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| your daughter, | kızınız, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Behind you, your parents. The emotional circle's closed. | Arkanızda da anne ve babanız. Böylece duygusal çember tamamlanmış oluyor. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| What are you feeling now? | Şimdi ne hissediyorsunuz? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I feel vile. Guilty. | Berbat hissediyorum. Suçlu. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Ms Jarczyk? | Bayan Jarczyk? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'm happy, when he's unhappy. | O mutsuz olduğunda ben çok mutlu oluyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Kaim? | Kaim? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| My sisters beside me. Why did she want tn die? | Kızkardeşim, neden ölmek istedi? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You committed suicide. | İntihar ettin. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I wanted to unburden my father. | Babamı rahatsız etmek istedim. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| What do you want to do now? | Peki şimdi ne istiyorsun? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'd like to hug him. | Ona sarılmak. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Go ahead! | Sarıl o zaman! | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| it's impossible, I don't want to hear this. | İmkansız, Bunu duymak istemiyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Back ever there, please. | Buraya, lütfen. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I want him out of here. | Burdan gitmesini istiyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| But I haven't... there's nothing... | Yapacak bir şey yok... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And your son? | Peki ya oğlunuz? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| My heart hurts. | İçim yanıyor. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'd like mother tn stop hating father. | Annemin, Babamı sevmesini istiyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| It's your fault my daughter died. | Kızım sizin yüzünüzden öldü. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And now my son's sick. | Ve şimdi de oğlum hastalandı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Leave me alone! All of you! | Hepiniz, gidin başımdan! | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I don't even feel hatred. | Ben nefret bile duymuyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Just contempt... | Sadece iğreniyorum... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| We'll finish up tomorrow morning. | Yarın sabaha bitiririz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| It's too bad we broke oh? | Ayrılmamız kötü oldu. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Please go to your rooms. | Lütfen odalarınıza gidin. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Don't talk to each other, please. | Birbirinizle konuşmayın, lütfen. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And no television. | Televizyon yasak. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| We'll meet for breakfast at 8.00 tomorrow. | Sabah 8.00'de kahvaltıda görüşürüz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| He's still not here. And it's already 8.15. | Saat 8.15 ve o hala gelmedi. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'll go see what's up with him. | Ne olduğuna gidip bir bakacağım. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Mr Telak left us yesterday. | Bay Telak dün akşam ayrılmış. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Please, don't take it personally. | Lütfen, yanlış anlamayın. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| What now? Is that it? | Peki şimdi ne olacak? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Patients tend to react forcefully after such intensive therapy. | Böyle yoğun bir tedaviden sonra hastalar genelde daha iradeli davranıyorlar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| No, come on, that's lust wrong! | Hadi ama, Bu doğru değil! | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| But I can't force anyone! | Kimseyi zorlayamam! | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The therapy's voluntary, | Gönüllüler bu tedaviye katılıyor, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I barely persuaded him to do it anyway. | Katılması için onu çok zor ikna ettim. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Isn't it weird? The whole family starts with an a. | İlginç değil mi? Bütün ailenin isimleri "A" ile başlıyor. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Agata, Agnieszka and Antoni. | Agata, Agnieszka ve Antoni. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You'd rather we all began with a b? | Keşke bizimkiler de "B" ile başlasaydı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Bronislaw for me and brigitte for you. | Benimki Bronislaw, seninki de Brigitte mesela. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Bonaventura for me... That's a man's name. | Benimki Bonaventura olsun... İlginç bir isim. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Nope, it ends in an a, ergo, a woman's! | Olmaz, "A" ile bitiyor, Tamam işte, tam kadın adı gibi. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I wouldn't want to start with a b. | Ben adımın "B" ile başlamasını istemiyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Not to mention grandpa Andrzej. | Büyükbabam Andrzej de istemezdi. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I saw one bacteria that was lust so like you... | Tıpkı sana benzeyen bir bakteri görmüştüm... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Give me a break! | Yapma ama! | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Mummy, he's suffocating! He'll die! | Anne, köpek nefes alamıyor! Ölecek! | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| 30 degrees in the shade... | Gölgede 30 derecede... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And they didn't even crack open a window for him. | camda küçücük bir açıklık da bırakmamışlar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| We need to call the police. There's no time for that! | Polis çağırmalıyız. O kadar vaktimiz yok! | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Agnieszka! Stand back! | Agnieszka! Geri dur! | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| All right... here, boy, here! I've got some water. | Tamam, oğlum tamam... Biraz su var mı! Bende olacaktı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Gut it? | Aç avucunu. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| There you are. | İşte, iç bakalım. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Some imbecile shut their dog in a car in this heat. | Geri zekâlının biri bu sıcakta köpeğini arabada bırakmış. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And you've gone one better! | Size ne bundan! | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| What was I supposed to do? The dog was suffocating! | Bize ne mi, hayvan neredeyse boğuluyordu! | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You've destroyed the car. Your id, please. | Arabaya hasar vermişsiniz. Kimliğiniz, lütfen. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Here you are. Excuse me. | İşte buyrun. Afedersiniz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Hello? Yes, what? They were all tight shut and... | Alo? Evet, ne? Bütün camlar kapalıymış... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Ok, fine, I'll be there asap. If I must"... | Tamam, gelmem gerekiyorsa hemen gelirim... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'll be happy tn cover the cost, | Hasarı seve seve öderim, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| but as you can see, I'm a prosecutor and that very same day, | Ancak, ben bir savcıyım ve bu arabanın sahibini, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I'll have the owner in court for ill treating an animal. Ok? | hayvanlara kötü davranmak suçuyla mahkemeye verebilirim, tamam mı? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Where are you going asap? I have to go to work... | Böyle acele nereye gidiyorsun? İşe gitmem lazım... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| But it's Sunday! | Ama bugün Pazar! | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I do know it's not Tuesday! I was meant to go into the lab... | Salı olmadığını ben de biliyorum! Sadece olay mahalline gitmem lazım... | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Who's in charge here? Lieutenant Smolar. | Burada sorumlu kim? Teğmen Smolar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| That's not Slawek Smolar, by any chance? | Sakın Slawek Smolar olmasın? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| I don't know! Smolar. | Slawek mi, bilmiyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Thank you, you can go. | Teşekkürler, gidebilirsiniz. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| "Only mountains never meet..." | "Dağlar birbirine kavuşmaz..." sanıyordum, | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You became a prosecutor? | Demek savcı oldun ha? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Well, we had to meet sooner or later. | Eh, bir şekilde karşılaşacaktık, öyle ya da böyle. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Later would have been fine by me. | Daha geç olsaydı, benim için daha iyiydi. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Fingerprints? | Parmakizi? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| None on the instrument itself. | Etrafta da hiç yok mu? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| And what's that in his eye? | O gözündeki ne öyle? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| A skewer. | Şiş. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| There was a set in the dining room. | Yemek odasında bunlardan bir takım var. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| He died around midnight. | Geceyarısı civarında ölmüş. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| There was nobody in this wing. It's closed oh' from the hotel. | Otelin bu kanadı kapalı olduğu için Bu tarafta kimse yokmuş. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Theoretically, it'd be possible to break in, but why bother? | Teorik olarak kilit kırılabilirmiş ama buna gerek kalmamış. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| So we have four suspects. | Demek, elimizde dört şüpheli var. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| A psychologist and the people in therapy. | Bir psikolog ve tedavi gören hastalar. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| On the face of it, there's no motive. | İlk bakışta, ben bir neden göremedim. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| On the face of it? | İlk bakışta mı? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Yeah. I mean someone had to drive that skewer into his eye. | Evet. Birinin o şişi gözüne sokması gerekiyordu. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| You don't do something like that without a reason. | Çok önemli bir gerekçen yoksa, böyle bir şey yapmazsın. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| The widow's arrived, lieutenant. | Dul hanım geldi, Teğmenim. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| Please accept my condolences. | Lütfen taziyelerimi kabul buyrun. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| How did it happen? | Nasıl olmuş bu? | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| In all probability, assault and robbery. | Soygun amacı ile saldırıya uğramış sanıyorum. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| An accidental death. He must have run into the burglar. | Kaza sonucu ölüm. Bir hırsızla karşılaşmış olmalı. | Uwiklanie-1 | 2011 | |
| He received a fatal blow to the head from a sharp instrument. | Kesici bir aletle kafasına öldürücü bir darbe almış. | Uwiklanie-1 | 2011 |