Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178286
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| We thought it was | Bunu halletmenin en iyi yolu... Durumu idare etmenin | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| If you're getting calls asking about that, | Eğer sana bununla ilgili telefonlar geliyorsa Leshawn'ın onları... Eğer bu konuyla ilgili telefonlar alıyorsan, | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| Wait a minute, what other detectives? | Bir dakika, ne dedektifleri? Bir dakika. Hangi dedektifler bunlar? | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| Goes by the name of J dog. | J dog olarak biliniyor. J Dog adıyla biliniyor. | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| Malcolm, you remember | Malcolm, Dedektif Burns'ü... Malcolm, dedektif Burns'u | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| I'm afraid it's a little too late for Zip now, son, | Korkarım ki artık Zip için çok geç, evlat, o yüzden... Korkarım, Zip için çok geç artık evlat, | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| Hold on, Malcolm. | Bir dakika, Malcolm. Bir dakika Malcolm. | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| Where is J dog right now? | J dog şuanda nerede? J Dog nerede şimdi? | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| Malcolm, you remember detective Burns. | Malcolm, Dedektif Burns'ü hatırlarsın. Malcolm dedektif Burns'u hatırlarsın. | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| Al Burns, "big city cop," I love it. | Al Burns, büyük şehir polisi. Çok sevdim. Al Burns, "Büyük Şehir Polisi", sevdi bunu. | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| His first six months when he was working homicide in the 116, | Cinayet masasında, 116'daki ilk altı ayında... 116.mıntıka cinayet masasında çalıştığı ilk 6 ayda yemin | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| Do you believe I put up with this guy as a partner for five years? | Bu adamla 5 yıl boyunca partnerliğe katlandığıma inanabiliyor musun? Bu adama ortak olarak 5 yıl katlandığıma inanıyor musun? | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| Oh, you put up with me? | Sen mi bana katlandın? | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| Owner of a blue Dodge Durango, | Mavi Dodge Durango'nun sahibi... Mavi Dodge Durango'nun sahibi, | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| It's Franco and Cantone. | Franco ve Cantone. Bunlar Franco ve Cantone. | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| Damn it! How did they know we were here?! | Kahretsin. Burada olduğumuzu nasıl bildiler? Kahretsin! Burada olduğumuzu nereden biliyorlar? | Unforgettable With Honor-2 | 2011 | |
| Inspired by actual events | Gerçek olaylardan esinlenilmiştir | Uninhabited-1 | 2010 | |
| The Great Barrier Reef strectches for over 1,600 miles | Büyük Bariyer Resifi Avustralya'nın kuzeydoğu sahili açıklarında... | Uninhabited-1 | 2010 | |
| It is the world's largest coral reef | Dünyanın en büyük resif sistemidir... | Uninhabited-1 | 2010 | |
| and one of the Seven Natural Wonders of the world. | ...ve dünyanın doğal yedi harikasından biridir. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| There are more than 600 islands | 600'den fazla ada vardır. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| this is one of them. | ...bu da onlardan biridir. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Jesus'! It 'wonderful! | Tanrım, muhteşem! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| We have arrived! | Geldik. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| It 'wonderful! It '. | Gidelim. Evet. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Move! Come on. Oh, my God | Gel hadi, gel! Gidelim. Aman Tanrım. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Fantastic! | Vay canına! Büyüleyici. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Watch them '! | Şuna bak. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Where 'coffee'? | Kahve nerede, bebek? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Look for a few days do without the coffee '! | Dinle, önümüzdeki birkaç gün kahveye ihtiyacın olmayacak. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| How could you bring me here? Sara 'horrible! | Beni buraya nasıl getirdin? Çok korkunç. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Where you want to camp? | Kampı nereye kurmak istiyorsunuz? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Over there ', south west. Okay. | Şuraya, güneybatı tarafına. Pekâlâ. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Do you need a hand, man? No, I take care of it. | Yardım lazım mı, dostum? Hayır, sağ ol. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Come on, let's take a look. | Gel hadi, bir göz atalım. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Honey? It '? | Bebeğim? Evet? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Come! | Gel buraya. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| This place 'so cool! Sara 'our home for ten days. | Bu ada bir muhteşem! Burası on günlüğüne evimiz olacak. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Ten days?! We could stay here a month! | On gün. Burada bir ay bile kalabiliriz. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Thanks, Jackson. There 'what. | Teşekkürler, Jackson. Bir şey değil. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| It 'last? It 'and' the last. | Bu sonuncusu mu? Evet, sonuncusu bu. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Ok! We have everything needed. | Tamam. Her şey geldi. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| There 'the Emergency Locator and a first aid kit. | Acil durum sinyali, işaret feneri, ilk yardım çantası var mı? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Have you got the satellite phone? You ', we have it. | Uydu telefonunu aldınız mı? Evet, telefonu aldık. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| If you decide to leave first, call me. | Erken gitmeye karar verirseniz, arayın yeter. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I can be here in five hours, ok? | Beş saat içinde burada olurum, tamam mı? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Why 'should want to leave earlier? | Neden erken gitmek isteyelim ki? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Well, you see. Thanks. | Pekâlâ, sonra görüşürüz. Teşekkürler. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| It ', see ya. | Görüşmek üzere. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Have a good trip, man. | İyi yolculuklar, dostum. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Beth, what type and 'strange... See you in ten days... | Beth, bu adam bir tuhaf. On gün sonra görüşürüz. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| See you in ten days... | On gün sonra görüşürüz. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| We live here! | Gel burada yaşayalım. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Okay. Okay? | Olur mu? Olur. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| It '. | Evet. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I love you, you know, you '? | Seni seviyorum. Bunu biliyor musun? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Come to us for a swim! It '! | Hadi yüzmeye gidelim. Elbette. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Can you swim? | Yüzmeyi biliyor musun? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Are you kidding? Of course I know how to swim! | Dalga mı geçiyorsun? Elbette yüzmeyi biliyorum. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Like a fish! | Balık gibiyimdir. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Really? So why 'does not draw something for dinner? | Sahi mi? Madem öylesin, akşam yemeği için neden bir şeyler yakalamıyorsun? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| There! Puss away! | Katiyen olmaz, çık önümden. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Come on! We a bet! | Hadi, sana gününü göstereceğim. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Ouch! There are stones in the sand. Corals are... stupidotto! | Şuradaki kayalara bak. Onlar resif, budala. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Stupidotto to whom?! I pressed something... | Budala sensin. Bir şeye bastım. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| It 'an echinoderm, a sea cucumber. | Bir trepang, yani denizhıyarı. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Looks like a giant snail. It 'a delicacy. | Kocaman bir boka benziyor. Çok lezzetlidir. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| There are other delicacies nearby? | Bok gibi bu şeyler lezzetli mi yani? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Just be careful sharks! | Köpekbalıklarına dikkat et. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Are you kidding? | Dalga geçiyorsun, değil mi? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| They are gray reef shark. They are small... harmless. | Genelde resif köpekbalıklarıdır. Küçük ve zararsızdırlar. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Are you crazy? No shark and 'harmless. | Sen deli misin? Hiçbir köpekbalığı zararsız değildir. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Poor thing... | Ah zavallı bebeğim. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| We should swim naked... | Çıplak yüzmemiz gerekiyor. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I'm embarrassed. In the embarrassment? | Utanıyorum. Utanıyor musun? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| What's up '? There 'a tourist bus coming? | Ne yani? Turist teknesi mi gelecek? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| We swim in the reef... | Resife kadar yüzelim. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| The 'under there' a snake! | Aşağıda bir yılan var. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| It 'a moray eel. Just keep hands away from his mouth. | Sadece bir yılan balığı. Elini ağzına kaptırma sakın. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Tell me what else there ' the 'out... | Orada neler var anlat bakalım. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Well, there are sharks, snakes rays, stingrays, jellyfish... | Köpekbalıkları, denizyıldızları, kedi balığı, denizanaları. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| And they 'poisonous snails on the rocks, rock fish deadly... | Resifte yuvarlak kabuklar ve taşbalıkları var. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Already 'terrified? | Korktun mu? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Terrified... I? Let me tell you something... | Korkmak mı? Ben mi? Dur sana bir şey söyleyeyim. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I am not afraid of anything. | Ben hiçbir şeyden korkmam. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Except you... | Sen hariç. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Hey, look at this... | Şuna bak. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| What are they? | Ne var? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Fingerprints. | Ayak izleri. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Fingerprints? | Ayak izleri mi? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| They are not ours... right? | Bunlar bize ait değil, değil mi? | Uninhabited-1 | 2010 | |
| No, certainly not mine. They are too small. | Hayır, bunlar bana ait değil. Çok küçükler. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Go that way... | Yukarı doğru çıkıyor. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| And 'as if someone had released by the barrier... | Belli ki resiften biri çıkmış. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Come on. | Gel hadi! | Uninhabited-1 | 2010 | |
| Should we follow them? Well, let's take a look. | Adımları izleyelim m? Gidip bakalım. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| They look fresh... | Çok taze görünüyorlar. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I thought they said that we would just... | Burada sadece bizim olacağımızı düşünmüştüm. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| I think so. | Ben de öyle düşündüm. | Uninhabited-1 | 2010 | |
| There must be someone else encamped on the other side of the island. | Diğer tarafta kamp yapan insanlar olmalı. | Uninhabited-1 | 2010 |