Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 16299
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
This is where they bring the hot dogs right to you. | Sosislileri ayağına kadar getiriyorlar burada. İşte sosislileri ayağına getirdikleri yer burası. Sosislileri ayağına kadar getiriyorlar burada. Sosislileri ayağına kadar getiriyorlar burada. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Yes, it is. You are gonna hobnob with celebs. | Evet, öyle. Ünlülerle de birlikte takılmış oluyorsunuz. Aynen. Ünlülerle sıkı fıkı bile olabilirsiniz burada. Evet, öyle. Ünlülerle de birlikte takılmış oluyorsunuz. Evet, öyle. Ünlülerle de birlikte takılmış oluyorsunuz. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
You sure that's okay? Absolutely, it's okay. Yeah. | Sorun olmayacağından eminsin, değil mi? Elbette, sorun değil. Bundan emin misin? Kesinlikle, problem değil.. Sorun olmayacağından eminsin, değil mi? Elbette, sorun değil. Sorun olmayacağından eminsin, değil mi? Elbette, sorun değil. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Well, thank you, Stu. Take them. Absolutely. | Teşekkür ederim o zaman Stu. Şey, teşekkürler Stu. Alın şunları. Teşekkür ederim o zaman Stu. Teşekkür ederim o zaman Stu. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Wow. Say hey to Kobe for me. | Kobe'a selamımı söylersiniz. Vay canına. Kobe' ye benden selam söyleyin. Kobe'a selamımı söylersiniz. Kobe'a selamımı söylersiniz. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Mrs... Ganush. 1 | Bayan... Ganush. Bayan... Ganush. Bayan... Ganush. Bayan... Ganush. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
We have an elderly woman asking | Yaşlı bir kadın ev kredisi için borç vadesinin uzatılmasını istiyor. İpotek kredisini uzatmak isteyen... Yaşlı bir kadın ev kredisi için borç vadesinin uzatılmasını istiyor. Yaşlı bir kadın ev kredisi için borç vadesinin uzatılmasını istiyor. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Well, apparently, we've already granted her two extensions. | Ona zaten iki kere uzatma hakkı tanımışız. Görünüşe göre zaten ona iki kere uzatma vermişiz. Ona zaten iki kere uzatma hakkı tanımışız. Ona zaten iki kere uzatma hakkı tanımışız. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Over here, Billy! Over here! We're coming. | Buraya gel, Billy. Buradalar. Billy buraya. Geldiyoruz. Buraya gel, Billy. Buradalar. Buraya gel, Billy. Buradalar. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
I think your business is finished here, ma'am. | Buradaki işiniz bitti sanırım bayan. Buradaki işiniz bitti bayan. Buradaki işiniz bitti sanırım bayan. Buradaki işiniz bitti sanırım bayan. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Come on, ma'am. Let's go. | Yürüyün bayan. Gidiyoruz. Hadi bayan. Gidelim. Yürüyün bayan. Gidiyoruz. Yürüyün bayan. Gidiyoruz. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Good night. See you tomorrow. Okay. | İyi akşamlar. Yarın görüşürüz. İyi geceler, yarın görüşürüz. İyi akşamlar. Yarın görüşürüz. İyi akşamlar. Yarın görüşürüz. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
She's right over there. Thank you, thank you. | Tam şuradaydı. Teşekkürler. Arkadaşınız şurada, Teşekkürler. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
I mean, what'd she expect? It's not your fault. | Bu kadın ne olmasını bekliyordu ki? Senin bir suçun yok. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Now? Are you kidding? | Şimdi mi? Dalga mı geçiyorsun? Şimdi mi? Şaka mı yapıyorsun? | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
You know, Freud said destiny was not an act of fate, | Freud'a göre, alın yazısı kaderin bir oyunundan ziyade... Biliyor musun Freuda'a göre kader... | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
A button. Oh, my God. Yes! | Bir düğme! Aman Tanrım. Evet! Bir düğme. Aman Tanrım, evet. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
I gotta go meet the guy that's towing your car, | Gidip çekici servisiyle görüşmem gerek. Arabanı çeken adamla görüşmem lazım. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
I think it's just a reaction to her being attacked earlier in the day. | Sanıyorum bugün uğradığı saldırı sebebiyle oluşan bir tepki bu. Bunun bugün uğradığı saldırıyla bir alakası olduğunu düşünüyorum. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Yeah. Classic symptoms of post traumatic stress. | Evet. Travma sonrası yaşanan klasik belirtiler, değil mi? Travma sonrası stres bozukluğunun klasik belirtileri. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Yeah, she's showing signs of panic and paranoia. So... | Evet, panik ve paranoya belirtileri gösteriyor. Yani... Evet, panik ve paronaya belirtileri gösteriyor, bu yüzden... | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Do you want me to walk you out, man? No, no, no, I'll be fine. | Sizi geçireyim. Hayır hayır, gerek yok. Seni geçirmemi ister misin? Hayır, hayır. Ben hallederim. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Hey, Christine? | Christine! Hey, Christine? | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
And? | Evet? Ve? | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Mr Jacks! | Bay Jacks! Bay Jacks! | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Did I get any in my mouth? Let me take you over here to get clean. | Ağzıma girdi mi hiç? Gelin temizleyelim. Ağzıma hiç girdi mi? Temizlemenize yardım edeyim. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
What was that about? It's just a nosebleed. | Neydi bu şimdi? Burnu kanadı. Bu da neydi böyle? Sadece burnu kanadı. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Grab her shoulder. Be a man! Lift her up! | Omuzundan tut. Biraz erkek ol. Kaldır onu. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Be careful. Let's roll the dice! | Dikkatli ol. Hadi at şu zarları. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
One more time! | Birkez daha. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Chris! Chris? | Chris! Chris? Chris. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
God, it's such a nice day! It really is. My God. | Ne kadar güzel bir gün! Öyle gerçekten. Tanrım, ne harika bir gün. Gerçekten öyle. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
I'll take a Chardonnay! Yes, dear. | Ben Chardonnay alayım. Tamam hayatım. Ben Chardonnay alıyım. Elbette hayatım. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Yeah, Mom, I told you. Christine's a loan officer. | Evet anne, sana söylemiştim. Christine kredi servisinde çalışıyor. Evet anne sana söylemiştim. Christine kredi servisinde çalışıyor. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
I'm speaking to Christine. | Christine ile konuşuyorum. Ben Christine'le konuşuyorum. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
I'm sorry. | Özür dilerim. Çok üzüldüm. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
We don't have to... Alicia! | Bunu şimdi Alicia. Bunu konuşmak zorunda... Alicia! | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
That's not really... They met on the Internet. | İnternetten tanışmışlardı, anla işte. Bu gerçekten... İnternette tanışmışlardı. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
There you go. What is that, | Bu neydi? "İnternetten tanışmışlardı, anla işte". İşte başlıyor. Nedir bu böyle. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
"They met on the Internet"? Really? | "İnternette tanışmışlardı"? Gerçekten mi? | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
There you go. Thank you very much. Thanks a lot... | Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim. İşte başlıyor. Çok teşekkürler. Çok teşekkürler... | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
...for tossing me under the bus. Look at that. It looks great. | ...beni bu duruma düşürdüğünüz için. Şuna bak, harika görünüyor. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
You're gonna like it. It looks so interesting. | Buna bayılacaksın. Çok ilginç görünüyor. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Well, that counts us out. Not my problem. | Bu bizi etkilemez. Benim problemim değil. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Lovely. | Harika. Harika. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Thank you, Christine. This is wonderful. | Eline sağlık, Christine. Kek harika. Teşekkürler Christine. Bu harika olmuş. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
It also changed the subject nicely. | Konuyu da güzelce değiştirdi. Ayrıca konuyu değiştirmede de iyi birşey. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Harvest cake, huh? That's right. | Hasat keki demek? Aynen öyle. Hasat keki ha? Doğru. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
We'll have to get this recipe. It sounds so quaint, doesn't it? | Tarifini almalıyım. Ne kadar da ilginç bir ismi var! Bunun tarifini almayılım. Kulağa çok değişik geliyor değil mi? | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Tasty! | Çok lezzetli. Çok lezzetli. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
You know, Mom, when you say we met on the Internet, it's a little misleading. | İnternetten tanıştığımızı söylemiştin ama biraz yanıltıcı oldu. Kızla internette tanıştığımızı söylerken bu biraz aldatmaca oldu sanırım anne. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Yes, well you need to do that to find a good mate. | İyi bir eş bulmak için bunları yapmalısın. Evet, sanırım iyi bir eş bulmak için bunu yapmak zorundaydın. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
She has a Facebook... You can't even trust | Facebook'u vardı. Onun Facebook'da sayfası... İnsanların kendileri hakkında yazdığı ya da... | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Isn't that true? It's true. | Haksız mıyım? Doğru... Bu doğru değil mi? Doğru. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
It doesn't really count. I don't think it's a misconception | Bence düzgün ve başarılı insanların... Bu gerçekten sayılmaz. Başarılı ve iyi ailelerden gelmiş insanların... | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Well, you also have a thing about bars. | Senin barlar hakkında düşündüklerini biliyoruz zaten. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
No. No, of course not. What? What... But we did. | Hayır, tabii ki hayır. Nasıl? Ama biz öyle tanıştık. Hayır, elbette değil. Ne? Ne...Ama biz yaptık. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Oh, my God, that's right! She... | Tabii ya, haklısın! Tanrım, bu doğru. O... | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
You two better get your stories straight. It's not a Klan rally, Mom. It's a bar. | Hikâyeniz konusunda ağız birliği etseniz iyi olur. Hikayeleriniz tutarlı olsa daha iyi olur. Olayı büyütme anne. Sadece bir bardı. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
What in the hell? Leave me alone. | Ne oluyor? Beni rahat bırak! Neler oluyor böyle? Beni rahat bırak. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Okay. | Geçti. Tamam. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Chris? Chris? | Chris? Chris? Chris. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
And... Tetièko, please. | Ve... Zaman geldi, haydi. Ve... Tetièko, lütfen. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
There are others here, as well. | Başka ruhlar da var. Burada başkaları da var. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Dad, can we go to the Angel game? | Babacığım, Angel maçına gidebilir miyiz? Baba, Angel maçına gidebilir miyiz? | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Are you sure you don't want anything else? | Başka bir şey istemediğinden emin misin? İstemiyorum. Başka birşey istemediğinden emin misin? | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
So you're just gonna sit here drinking coffee all night long. | Tüm gece burada tek başına oturup kahve mi içeceksin? Yani bütün gece boyunca burada oturup kahve içeceksin. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Oh, yeah? Like what? | Öyle mi? Ne gibi? Öyle mi? Neymiş onlar? | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Hi, It's Christine. Leave a message and I'll call you back. | Selam, ben Christine. Mesajınızı bırakırsanız sizi daha sonra arayacağım. Ben Christine. Lütfen mesajınızı bırakın. Sizi ararım. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Christine, it's Jim, Jim Jacks. | Christine, ben Jim Jacks. Christine, ben Jim Jacks. | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Welcome to Union Station. Cookie, miss? | Merkez İstasyonuna hoşgeldiniz. Çörek alır mısınız bayan? | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Northbound Surfliner, service to Van Nuys, | Northbound Surfliner treniyle Van Nuys, Simi Valley, Oxnard,... | Drag Me to Hell-2 | 2009 | ![]() |
Upon returning, Son Goku manages to overpower Nappa. | Dönüşü üzerine, Son Goku Nappa'yı yenmeyi başarıyor. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
I Impossible! That was my best technique. | İ İmkansız! O benim en iyi tekniğimdi. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
It'll go nowhere with you fighting, so I'll settle this. | Senin dövüşmenle hiçbir yere varmayacak, bu yüzden bunu ben halledeceğim. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
You're pathetic. To think that I have to step in to take care of Kakarotto myself... | Zavallısın. Kakarotto'nun icabına kendim bakmak zorunda kaldığımı düşününce... | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
This is the Kaiou ken!! A Battle to the Limit: Goku vs Vegeta | Bu Kaiou ken!! Sınıra Karşı Bir Savaş: Goku Vegeta'ya Karşı | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
D Damn it all. | H Hepinize lanet olsun. 1 Vegeta! | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
I I'm turning over your execution to Vegeta because it's an order, | İ İnfazını bu bir emir olduğu için Vegeta'ya devrediyorum, | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
so I'm leaving it to him. | bu yüzden bunu ona bırakıyorum. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
Still, I'm not satisfied with backing out like this. | Yine de, böyle geri çekilmekten memnun değilim. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
Crap! He's going after those two! | Lanet olsun! O ikisinin peşinden gidiyor! | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
This is bad! I won't make it. | Bu kötü! Başaramayacağım. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
Kaiou ken! | Kaiou ken! İçinde bir şeyler döndüğünü farkettikten sonra bile... | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
Damn... it. | Lanet...olsun. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
He's finished for now. | Åimdilik işi bitti. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
Now, chop chop, take this guy with ya and leave Earth without a trace. | Åimdi, bu herifi al ve iz bırakmadan dünyadan çabucak defol. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
Wh What was that just now? | A Az önceki de neydi? | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
Both his speed and power rapidly grew in an instant. | Hızı da gücü de birden hızla arttı. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
G Goku, how did you do that? | G Goku, onu nasıl yaptın? | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
Was it a technique that Kaiou sama person taught you? | O, Kaiou sama'nın sana öğrettiği bir teknik miydi? | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, it's Kaiou ken. | Evet, bu Kaiou ken. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
It controls all the ki in your body and momentarily amplifies it. | Vücudundaki tüm ki'yi kontrol ediyor ve geçici olarak büyütüyor onu. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
If you do it right, your power, speed, offense, defense, all of it will be multiplied. | Eğer bunu doğru yaparsan, gücün, hızın, saldırın, savunman, hepsi çoğalmış olacak. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
Wow! You've grown this much stronger, and you're still able to increase your strength several times past that? | Vay be! Bu kadar çok güçlendin, ve hala onunla defalarca gücünü arttırabiliyor musun? | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
Goku, you're so mischievous. | Goku, akla zararsın. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
This isn't the time to fool around, is it? | Bu oyalanacak zaman değil, değil mi? | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
If you have such an ace up your sleeve, then use it from the start. | Eğer elinde böyle bir as varsa, o zaman onu baştan kullan. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
Sorry, but that won't do. | Üzgünüm, ama o olmaz. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |
If I don't suppress and control my ki right, then I'll screw myself over. | Eğer onu zaptetmezsem ve ki'mi doğru kontrol etmezsem, o zaman kendime zarar veririm. | Dragon Ball Kai-1 | 2009 | ![]() |