Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15874
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
But there is a risk factor involved. | Ama bunda bir de risk faktörü var. Ama bunda bir de risk faktörü var. ...ama bu işin riskleri de var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This goes like clockwork, you understand? | Saat gibi çalışmalı, anlıyor musunuz? İhtiyacım olan bu. Saat gibi çalışmalı, anlıyor musunuz? İhtiyacım olan bu. Kusursuz bir iş çıkarmalısınız, anladınız mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That's who I need. | Böyle birine ihtiyacımız var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Clockwork. | Saat gibi. Saat gibi. Mükemmel. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Well, | Ajanlarımız robot değillerdir ama... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Mr. Dominic will discuss the security details with you, | Bay Dominic sizinle detayları konuşacak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and you can enter the rest into the confessional. | Geri kalanını da evinizde hallederiz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Please remember, | Lütfen unutmayın, ajanımız buradan geldiğini bilmemeli. Lütfen unutmayın, ajanımız buradan geldiğini bilmemeli. Lütfen unutmayın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Any discussion of this place will only confuse them, | Burası hakkında herhangi bir konuşma akıllarını karıştırır... Burası hakkında herhangi bir konuşma akıllarını karıştırır... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and possibly send them right back. | ...ve direk buraya dönmelerini sağlar. ...ve direk buraya dönmelerini sağlar. ...ve büyük ihtimalle geri döneceklerdir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I know how important it is that not happen. | Olmaması gereken bir şey olduğunu biliyorsunuz. Olmaması gereken bir şey olduğunu biliyorsunuz. Bunu olmaması çok önemli. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm terribly sorry for all this. | Tüm olanlar için çok üzgünüm. Tüm olanlar için çok üzgünüm. Olanlar için çok üzgünüm. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We will help. | Yardım edeceğiz. Yardım edeceğiz. Yardım edeceğiz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, this feels very tight. | Evet, sertlik hissediyorum. Evet, sertlik hissediyorum. Evet, çok gergin gibi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I think you fell on it with something heavy. | Sanırım sert bir şeyle üzerine düşmüşsün. Sanırım sert bir şeyle üzerine düşmüşsün. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I don't remember. | Hatırlamıyorum. Hatırlamıyorum. Hatırlamıyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Well, it's gonna be fine. | Pekâlâ, iyi olacaksın. Pekâlâ, iyi olacaksın. Her şey düzelecek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And your blood work | Kan tahlilin ve sağlığın gayet normal. Kan tahlilin ve sağlığın gayet normal. Ayrıca kan analizin ve iç organların gayet iyi durumda. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'll just ask one of the staff to work on that knee. | Sadece dizin için elemanlardan birinden bir şeyler yapmasını isteyeceğim. Sadece dizin için elemanlardan birinden bir şeyler yapmasını isteyeceğim. Görevlilerden birine dizini tedavi etmesini söylerim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Would you like a massage? | Masaj ister misin? Masaj ister misin? Masaj ister misin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They're relaxing. | İnsanı rahatlatıyor. Evet. İnsanı rahatlatıyor. Evet. Rahatlarım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'll set that up. | Ayarlamayı yaparım. Ayarlamayı yaparım. Ayarlayayım. İşte bu yüzden birisi ayaklarını yere bastırmalı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I don't remember | Üzerime ne düştüğünü hatırlamıyorum. Üzerime ne düştüğünü hatırlamıyorum. Üzerime düşen şeyi hatırlamıyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Should it? | Sıkmalı mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We'll look after you. | Seninle ilgileneceğiz. Seninle ilgileneceğiz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Does someone look after you? | Birisi seninle ilgileniyor mu? Birisi seninle ilgileniyor mu? Seninle ilgilenen var mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Why don't you wait in the massage area, and | Neden gidip masaj alanında beklemiyorsun? Ben de dizin için birilerini ayarlayayım. Neden gidip masaj alanında beklemiyorsun? Ben de dizin için birilerini ayarlayayım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She's not asleep. | Uykuda değil. Uykuda değil. Uyumuyormuş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Oh. What...? Just keep mapping the tissue. | Ne...? Dokuyu taramaya devam edin. Ne...? Dokuyu taramaya devam edin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Echo. | Selam, Echo. Selam, Echo. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She hurts. | Acı çekiyor. Evet, acı çekiyor. Acı çekiyor. Evet, acı çekiyor. Acı çekiyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She does. | Evet. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
That's because | Çünkü bu onun ilk seferi... Çünkü bu onun ilk seferi... Çünkü hem bu ilk seferiydi... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and, uh, we have to do more extensive work on her. | ...ve onun üzerinde daha sıkı bir çalışma yapmamız gerekli. ...ve onun üzerinde daha sıkı bir çalışma yapmamız gerekli. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We're making her better. | Onu daha iyi yapıyoruz. Kısa bir süre içinde daha güçlü... Onu daha iyi yapıyoruz. Kısa bir süre içinde daha güçlü... Onu iyileştiriyoruz. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and happy, | ...ve mutlu olacak. Ve bütün bunları unutacak... ...ve mutlu olacak. Ve bütün bunları unutacak... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and you... | ...ve beraber yaşayacağın yeni bir arkadaşın olacak. ...ve beraber yaşayacağın yeni bir arkadaşın olacak. Senin ise... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
will have a new friend living with you. | ...yeni bir arkadaşın olacak. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Her name is Sierra. | Adı Sierra. Adı Sierra. Adı Sierra. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Sierra. | Sierra. Sierra. Sierra. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Aren't you supposed | Dr. Saunders seni muayene etmesi gerekmiyor muydu? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
We're ready for your massage, Echo. | Masaj için hazırız, Echo. Masaj için hazırız, Echo. Masajın için hazırız, Echo. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Something fell on me. | Üzerime bir şey düşmüş. Üzerime bir şey düşmüş. Bir şey üzerime düşmüş. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I bet it was something great. | İddiaya varım muhteşem bir şeydir. İddiaya varım muhteşem bir şeydir. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
This immigration guy, he's patting me down, | Göçmen bürosunda çalışan adam beni okşadı... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
he's feeling me up, | ...beni elliyor, çok samimi olmaya başladı, değil mi? ...beni elliyor, çok samimi olmaya başladı, değil mi? ...oramı buramı sıvazlamaya başlamıştı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
he's starting to get very personal, right? | Çok samimi olmaya başlamıştı. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I tell him he should | Beni böyle ellemek istiyorsa, bana içki ısmarlaması gerektiğini söyledim. Beni böyle ellemek istiyorsa, bana içki ısmarlaması gerektiğini söyledim. Ben de ona eğer beni ellemek istiyorsan... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Oh, you're a talker, new guy. | Konuşkan biriymişsin, yeni adam. Konuşkan biriymişsin, yeni adam. Yeni arkadaş konuşkanmış. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's Lubov. Uh, Velnik asked me to come, | Adım Lubov. Velnik gelmemi istedi... Adım Lubov. Velnik gelmemi istedi... Ben Lubov. Velnik, Bay Borodin'e saygımı iletmemi istedi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I like a talker. | Gevezeleri severim. Gevezeleri severim. Konuşkanları severim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Then out comes the rubber glove. | Sonra kauçuk eldiven dışarı çıkıyor. Sonra kauçuk eldiven dışarı çıkıyor. Sonra sıra plastik eldivene geldi. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Loomis, | Loomis... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I got a name for you. | Senin için birini buldum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Hello. | Merhaba. Merhaba. Alo. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You got $8 million for us? | Bizim için 8 milyon doların var mı? Bizim için 8 milyon doların var mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
If it's that easy, | Eğer bu kadar kolay olacaksa... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I think we gonna make it an even ten. | ...yuvarlak hesap 10 yapalım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
What What are you doing? | Ne yapıyorsun? Ne yapıyorsun? Ne yapıyorsun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You hang up on me again, I chop her up right now! | Bir daha telefonu yüzüme kapatırsan kızı hemen şurada doğrarım! Bir daha telefonu yüzüme kapatırsan kızı hemen şurada doğrarım! Eğer bir daha yüzüme kapatırsan onu doğrarım. Sonra da yem niyetine kullanırım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And I'll use her for bait! | Ve onu yem olarak kullanırım! Ve onu yem olarak kullanırım! | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Is Davina ready to talk to her father? | Davina babasıyla konuşmaya hazır mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You got one minute. | Bir dakikanız var. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Papi? | Babacığım? Kızım? Babacığım? Kızım? Babacığım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I'm scared. Mija... | Çok korkuyorum. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Mija, I'm right here. | Mija, buradayım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Papi, I'm sorry. | Özür dilerim, babacığım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
No, no, no, mija, it's not like that. | Hayır, hayır, hayır, kızım. Özür dilemene gerek yok. Hayır, hayır, hayır, kızım. Özür dilemene gerek yok. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
It's okay, it's gonna be okay. | Endişelenme, her şey yoluna girecek. Endişelenme, her şey yoluna girecek. Her şey düzelecek. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
All they want is money. | Tek istedikleri şey para. Tek istedikleri şey para. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
They yell at me. | Bana bağırıyorlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Except the one with the mask, | Maskeli adam haricinde, o hiç konuşmuyor. Maskeli adam haricinde, o hiç konuşmuyor. Ama maskeli bir adam hiç konuşmuyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I need to know | Seni incitip incitmediklerini öğrenmem lazım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Not much. | Pek incitmiyorlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Did they feed you? But they push me around. | Ama itip kakıyorlar. Yiyecek bir şeyler veriyorlar mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And they wouldn't let me use the bathroom at first, | Başlarda tuvaleti kullanmama izin vermiyorlardı ama sonradan verdiler. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
but then they did. | ...ama sonra verdiler. Ufak bir... ...ama sonra verdiler. Ufak bir... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Your father wants | Baban sana bir şey söylemek istiyor. Baban sana bir şey söylemek istiyor. Baban sana bir şey söylemek istiyor. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I, uh, I want you to be strong, Davina. | ...güçlü olmanı istiyorum, Davina. ...güçlü olmanı istiyorum, Davina. Güçlü olmanı istiyorum, Davina. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Remember that I love you | Seni sevdiğimi hatırla. Seni sevdiğimi hatırla. Seni sevdiğimi unutma... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
and I will never let anything happen to you. | Sana bir şey olmasına asla izin vermem. Sana bir şey olmasına asla izin vermem. Sana bir şey olmasına asla izin vermem. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I love you, Papi. | Seni seviyorum, babacığım. Seni seviyorum, babacığım. Seni seviyorum babacığım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Please put the man | Lütfen adamı geri ver. Lütfen adamı geri ver. Telefonu adama geri verir misin? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
The money tomorrow. | Para yarın. Yeri söylemek için öğlen arayacağım. Para yarın. Yeri söylemek için öğlen arayacağım. Para yarına hazır olsun. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I call you at noon to tell you where. | Öğlen nerede olacağınızı söyleyeceğim. Kız da orada olacak mı? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Maybe. And she'll be there. | Ve kız orada olacak. Belki. Ve kız orada olacak. Belki. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You told me you're good with people. | İnsanlarla aranın iyi olduğunu söylemiştin. İnsanlarla aranın iyi olduğunu söylemiştin. İnsanlarla iyi anlaştığını söylemiştin. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I misspoke. I'm good at people. | Yanlış söylemişim. İnsanları anlamada iyiyimdir. Yanlış söylemişim. İnsanları anlamada iyiyimdir. Yanlış anlamışsın. İnsanları iyi anlarım demiştim. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
She was trying to tell me something! | Bana bir şey söylemeye çalışıyordu. Bana bir şey söylemeye çalışıyordu. Bana bir şey söylemeye çalışıyordu. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
And I needed her not to. | Benim de söylememesine ihtiyacım vardı. Benim de söylememesine ihtiyacım vardı. Söylememesi sağladım. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Suppose they figured out what she was telling you | Ne demek istediğini onların senden önce öğrendiğini bir düşün. Ne demek istediğini onların senden önce öğrendiğini bir düşün. Senden önce kızın ne dediğini anladıklarını bir düşün. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Do you think this would endear her to them? | Sence bu onu daha mı çok sevmelerini sağlar? Sence bu onu daha mı çok sevmelerini sağlar? Bu olunca kızına bağırlarına mı basacaklarını sanıyorsun? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
But if we could find her before they do something... | Onlar bir şey yapmadan önce onu bulabilirsek... Onlar bir şey yapmadan önce onu bulabilirsek... Ama onlardan önce anlasaydık | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
These people don't handle surprises well. | Bu insanlar sürprizlere pek iyi gözle bakmazlar. Bu insanlar sürprizlere pek iyi gözle bakmazlar. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You have to trust | Bunu defalarca yaptığıma inanmalısın. Bunu defalarca yaptığıma inanmalısın. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I have to trust that... right. | Buna inanmalıyım. Haklısın. Buna inanmalıyım. Haklısın. Sana güveneceğim. Tabii! | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Yesterday, you weren't a nurse or a clown in the circus. | Dün, bir hemşire ya da sirkte bir palyaço değildin. Dün, bir hemşire ya da sirkte bir palyaço değildin. Belki de dün bir hemşireydin ya da palyaço. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
You're the best, | En iyisisin... | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
Why is that? | Neden acaba? Seni bu kadar iyi yapan şey nedir? | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |
I don't have any hobbies. | Hiç hobim yok. | Dollhouse-1 | 2009 | ![]() |