Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158252
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I was just surprised. I thought it was just gonna be Kim and I. | Şaşırdım biraz. Sadece Kim'le ikimiz olacağız sanmıştım. Şaşırmadım desem yalan olur. Sadece ikimiz olacağız sanıyordum. Şaşırmadım desem yalan olur. Sadece ikimiz olacağız sanıyordum. | Taken-20 | 2008 | |
| Thanks. Lennie... Lenore. | Teşekkürler. Lennie Lenore. Sağ ol. Lennie... Lenore. Sağ ol. Lennie... Lenore. | Taken-20 | 2008 | |
| Would you like something? I'm fine, thanks. | Sen bir şey ister misin? Ben almayayım, teşekkürler. Bir şey alır mıydın? Gerek yok, teşekkürler. Bir şey alır mıydın? Gerek yok, teşekkürler. | Taken-20 | 2008 | |
| So? | Ee? Ne var ne yok? Ne var ne yok? | Taken-20 | 2008 | |
| You know my friend Amanda? Yep. | Arkadaşım Amanda'yı tanıyorsun? Evet. Arkadaşım Amanda vardı ya? Evet. Arkadaşım Amanda vardı ya? Evet. | Taken-20 | 2008 | |
| How cool is that? | Ne kadar harika, değil mi? | Taken-20 | 2008 | |
| Why do you want to go to Paris? Dad. Hello? | Teşekkür ederim. Lennie... Lenore. Neden Paris'e gitmek istiyorsun? Baba! Alo! Neden Paris'e gitmek istiyorsun ki? Baba. Kendinde misin? Neden Paris'e gitmek istiyorsun ki? Baba. Kendinde misin? | Taken-20 | 2008 | |
| The Louvre, the Impressionist museum, the Picasso Museum. | Louvre, Impressionist Müzesi, Picasso Müzesi. Louvre, Empresyonist Müzesi, Picasso Müzesi. Louvre, Empresyonist Müzesi, Picasso Müzesi. | Taken-20 | 2008 | |
| Are you kidding? I've been to the MOMA, like, a hundred times. | Dalga mı geçiyorsun? MOMA'ya yaklaşık bin kere gitmişimdir. Ciddi olamazsın. Modern Sanatlar Müzesi'ne yüz defa gittim. Ciddi olamazsın. Modern Sanatlar Müzesi'ne yüz defa gittim. | Taken-20 | 2008 | |
| And because you're under 18... | Ve 18 yaşının altında olduğundan... Reşit olmadığına göre... Reşit olmadığına göre... | Taken-20 | 2008 | |
| ...you need my permission to leave the country? | ...ülkeden çıkman için benim iznime ihtiyacın var. ...ülkeden ayrılmak için benim iznime ihtiyacın var. ...ülkeden ayrılmak için benim iznime ihtiyacın var. | Taken-20 | 2008 | |
| Just you and Amanda? And her cousins. | Sadece sen ve Amanda? Kuzenleri de olacak. Sadece sen ve Amanda mı? Bir de Amanda'nın kuzenleri. Sadece sen ve Amanda mı? Bir de Amanda'nın kuzenleri. | Taken-20 | 2008 | |
| What? I'm not comfortable with this. | Ne? Bu konuda içim rahat değil. Ne var? İçime sinmiyor. Ne var? İçime sinmiyor. | Taken-20 | 2008 | |
| Dad. I know the world, sweetie. | Baba. Dünyayı biliyorum, tatlım. Baba. Dünyayı iyi tanıyorum, bebeğim. Baba. Dünyayı iyi tanıyorum, bebeğim. | Taken-20 | 2008 | |
| Dad, please. A 17 year old should not travel alone. | Baba, lütfen. 17 yaşındaki bir kız, tek başına yolculuk etmemeli. Baba, lütfen. Baba, lütfen. | Taken-20 | 2008 | |
| I'm not gonna be alone. Two 17 year olds. | Yalnız olmayacağım ki. İki 17 yaşındaki kız. Yalnız başıma olmayacağım ki. 17 yaşındaki iki kişi. Yalnız başıma olmayacağım ki. 17 yaşındaki iki kişi. | Taken-20 | 2008 | |
| Amanda's 19. | Amanda 19 yaşında. | Taken-20 | 2008 | |
| How about this? How about if I go along? | Şuna ne dersin? Ben de peşinizden geleyim. Bak ne diyeceğim? Ben de sizinle gelsem nasıl olur? Bak ne diyeceğim? Ben de sizinle gelsem nasıl olur? | Taken-20 | 2008 | |
| I don't want anything else. Kim. | Başka bir şey istemiyorum. Kim. | Taken-20 | 2008 | |
| I don't get you. What? | Seni anlamıyorum. Ne? Seni hiç anlamıyorum. Nedenmiş o? Seni hiç anlamıyorum. Nedenmiş o? | Taken-20 | 2008 | |
| Can't you sacrifice a little this time for your daughter? | Bu sefer de kızın için ufacık bir fedakârlık göstersen? Kızın uğruna da bir şeyler feda edemez misin? Kızın uğruna da bir şeyler feda edemez misin? | Taken-20 | 2008 | |
| I would sacrifice anything for her. What's your problem? | Onun için her şeyimi feda ederim. Sorun ne peki? Onun için feda edemeyeceğim şey yok. Derdin ne peki? Onun için feda edemeyeceğim şey yok. Derdin ne peki? | Taken-20 | 2008 | |
| Putting our daughter at risk by going to Paris? | Paris'e göndererek kızını riske mi atıyorsun? Kızımızı Paris'e gönderince onu riske mi atmış oluyoruz? Kızımızı Paris'e gönderince onu riske mi atmış oluyoruz? | Taken-20 | 2008 | |
| She's coming. Thanks. | Geliyor. Teşekkürler. Birazdan geliyor. Teşekkürler. Birazdan geliyor. Teşekkürler. | Taken-20 | 2008 | |
| Okay, awesome. Kimmy, you're not focused. | Tamam, bu harika. Kimmy, beni dinlemiyorsun. Tamam. Süper. Kimmy, dikkatini vermiyorsun. Tamam. Süper. Kimmy, dikkatini vermiyorsun. | Taken-20 | 2008 | |
| I am. What did I say? | Dinliyorum. Ne dedim az önce? Veriyorum. Az önce ne söyledim peki? Veriyorum. Az önce ne söyledim peki? | Taken-20 | 2008 | |
| There you go. Yes. | Al bakalım. Evet! | Taken-20 | 2008 | |
| Wouldn't it have been easier to sign the first time? | İlk seferde imzalasan daha kolay olmaz mıydı? İlk seferinde imzalasan daha kolay olmaz mıydı? İlk seferinde imzalasan daha kolay olmaz mıydı? | Taken-20 | 2008 | |
| Wouldn't it have been easier if you and I had talked about it first? | Önce ikimiz konuşmuş olsaydık daha kolay olmaz mıydı? Önce ikimiz oturup konuşsaydık daha kolay olmaz mıydı? Önce ikimiz oturup konuşsaydık daha kolay olmaz mıydı? | Taken-20 | 2008 | |
| Dad. Come on, take it. | Baba. Haydi, al şunu. Baba. Hadi, al şunu. Baba. Hadi, al şunu. | Taken-20 | 2008 | |
| Yeah? Why? | Öyle mi? Neden? Annem yaptığın işin seni paranoyaklaştırdığını söylüyor. Nedenmiş o? Nedenmiş o? | Taken-20 | 2008 | |
| So you were like a spy, right? | Casus gibi bir şeydin, değil mi? Bir nevi ajandın yani, öyle mi? Bir nevi ajandın yani, öyle mi? | Taken-20 | 2008 | |
| What happens if I push this button? Don't touch that button. | Bu düğmeye basarsam ne olur? Sakın o düğmeye basma. Bu düğmeye basarsam ne olur? O düğmeye basma. Bu düğmeye basarsam ne olur? O düğmeye basma. | Taken-20 | 2008 | |
| Well, no, I was a... I was a preventer, actually. | Hayır, daha çok bir önleyiciydim aslında. Hayır, aslında... Ben bir engelleyiciydim. Hayır, aslında... Ben bir engelleyiciydim. | Taken-20 | 2008 | |
| A preventer? Yeah. | Önleyici mi? Evet. Engelleyici mi? Evet. Engelleyici mi? Evet. | Taken-20 | 2008 | |
| What did you prevent? | Neyi önlüyordun? Neyi engelliyordun peki? Neyi engelliyordun peki? | Taken-20 | 2008 | |
| So it was a good job? | Yani iyi bir iş miydi? İyi bir işti yani? İyi bir işti yani? | Taken-20 | 2008 | |
| Kim! Dad, there's Amanda. | Kim! Baba, Amanda şurada. Kim! Baba, Amanda orada. Kim! Baba, Amanda orada. | Taken-20 | 2008 | |
| Jimmy'll give you a hand with those. I can manage. | Jimmy sana yardım etsin. Ben hâllederim. Jimmy taşımana yardımcı olur. Kendim hâlledebilirim. Jimmy taşımana yardımcı olur. Kendim hâlledebilirim. | Taken-20 | 2008 | |
| Do you know about this? She's not just going to Paris. | Bunu gördün mü? Sadece Paris'e gitmiyor. Bundan haberin var mıydı? Sadece Paris'e gitmiyor. Bundan haberin var mıydı? Sadece Paris'e gitmiyor. | Taken-20 | 2008 | |
| I know. She lied to me. | Biliyorum. Bana yalan söyledi. | Taken-20 | 2008 | |
| Why? What are you talking about? | Neden? Neden bahsediyorsun? Niyeymiş o? Bu da nereden çıktı şimdi? Niyeymiş o? Bu da nereden çıktı şimdi? | Taken-20 | 2008 | |
| What is this? | Bu ne? Nedir bu? Nedir bu? | Taken-20 | 2008 | |
| She's following a rock band around Europe? | Gidip Avrupa'da bir rock grubunun peşinden mi dolaşacak? Bir rock grubunun peşinde Avrupa'yı mı dolaşıyor? Bir rock grubunun peşinde Avrupa'yı mı dolaşıyor? | Taken-20 | 2008 | |
| Which may not be that much, but... Okay. Yeah, right. | Çok fazla olmayabilir ama olsun. Tamam. Olsun. O da azıcık bir şey zaten... Tabii canım. Sen nasıl istersen. O da azıcık bir şey zaten... Tabii canım. Sen nasıl istersen. | Taken-20 | 2008 | |
| Three. Okay, now take one... | Üç. Tamam, bir tane de... Üç. Tamam, bir de şöyle çekelim... Üç. Tamam, bir de şöyle çekelim... | Taken-20 | 2008 | |
| Need some help? One with the two of you? | Yardım lâzım mı? İkinizi de çekmemi ister misiniz? Yardım lazım mı? İkinizi bir arada çekelim mi? Yardım lazım mı? İkinizi bir arada çekelim mi? | Taken-20 | 2008 | |
| Okay. He's really cute. | Tamam. Gerçekten yakışıklı. Tamam. Çok şeker. Tamam. Çok şeker. | Taken-20 | 2008 | |
| This is Kim. Hi. | Bu da Kim. Merhaba. Bu da Kim. Selam. Bu da Kim. Selam. | Taken-20 | 2008 | |
| Nice to meet you. Hi. | Memnun oldum. Selam. Memnun oldum. Memnun oldum. | Taken-20 | 2008 | |
| You're going into Paris? | Paris'e mi gideceksiniz? Paris'e mi gidiyorsunuz? Paris'e mi gidiyorsunuz? | Taken-20 | 2008 | |
| Want to share? | Ücreti paylaşmak ister misiniz? Birlikte binelim mi? Birlikte binelim mi? | Taken-20 | 2008 | |
| Yeah. Sure. Okay, perfect. | Evet, tabii. Tamam, mükemmel. Tabii. Olur. Harika. Tabii. Olur. Harika. | Taken-20 | 2008 | |
| ... at 8 a.m. local time. | ...yerel saatle 08:00'da inmiştir. "...yerel saatle 8:00'de iniş yapmıştır." "...yerel saatle 8:00'de iniş yapmıştır." | Taken-20 | 2008 | |
| Oh, are you serious? | Ciddi misin? | Taken-20 | 2008 | |
| Oh, my God. Nice address. | Aman Tanrım. Güzel ev. Aman Yarabbi. Güzel evmiş. Aman Yarabbi. Güzel evmiş. | Taken-20 | 2008 | |
| It's my cousins', but they're in Madrid, so we have the whole place to ourselves. | Aslında kuzenlerimin, ama onlar Madrid'te, yani ev tamamen bizim. Aslında kuzenlerimin dairesi ama onlar... Aslında kuzenlerimin dairesi ama onlar... | Taken-20 | 2008 | |
| How cool is that? | Nasıl ama? Ne kadar harika, değil mi? Ne kadar harika, değil mi? | Taken-20 | 2008 | |
| I didn't know that. It's no biggie. | Bunu bilmiyordum. Önemli bir şey değil ki. Bundan haberim yoktu. Büyütme canım. Bundan haberim yoktu. Büyütme canım. | Taken-20 | 2008 | |
| Nice to meet you. Oh, okay. | Tanıştığımıza sevindim. Tamam. Memnun oldum. Tamam. Memnun oldum. Tamam. | Taken-20 | 2008 | |
| You too. Bye. | Biz de. Güle güle. Biz de memnun olduk. Hoşça kal. Biz de memnun olduk. Hoşça kal. | Taken-20 | 2008 | |
| There is a party tonight at school. Want to come? | Bu akşam okulda bir parti var. Gelmek ister misiniz? Bu gece okulda parti var. Gelmek ister misiniz? Bu gece okulda parti var. Gelmek ister misiniz? | Taken-20 | 2008 | |
| Sure. Yeah. We don't even know him. | Tabii ki. Evet. Onu bile tanımıyoruz daha. Elbette isteriz. Onu doğru dürüst tanımıyoruz bile. Elbette isteriz. Onu doğru dürüst tanımıyoruz bile. | Taken-20 | 2008 | |
| What is there to know? He's hot. | Tanıyacak ne var ki? Seksi biri işte. Nesini tanıyacaksın? Yakışıklı ya işte. Nesini tanıyacaksın? Yakışıklı ya işte. | Taken-20 | 2008 | |
| I come pick you up around 9? Okay, yeah. | Ben gelip sizi 9'da alırım o zaman. Tamam, olur. Sizi akşam dokuz gibi alayım mı? Tamam, olur. Sizi akşam dokuz gibi alayım mı? Tamam, olur. | Taken-20 | 2008 | |
| Okay, great. Your apartment? | Tamam, harika. Daire kaç? Mükemmel. Daire numaranız? Mükemmel. Daire numaranız? | Taken-20 | 2008 | |
| It's the whole fifth floor. Hoffmann. Okay. See you tonight. Bye. | Bütün 5. kat. Hoffman. Tamam. Akşam görüşürüz. Beşinci katın tamamı bize ait. Hoffmann ismi yazılı. Beşinci katın tamamı bize ait. Hoffmann ismi yazılı. | Taken-20 | 2008 | |
| Two girls around 18. | 18'lerinde iki kız. 18 yaşlarında iki kız. 18 yaşlarında iki kız. | Taken-20 | 2008 | |
| How sick is this? Are you kidding me? It's great. | Nasılmış? Dalga mı geçiyorsun? İnanılmaz. Ne müthiş bir şey, değil mi? Dalga mı geçiyorsun? Bu harika bir olay. Ne müthiş bir şey, değil mi? Dalga mı geçiyorsun? Bu harika bir olay. | Taken-20 | 2008 | |
| What's the difference? I told my dad they'd be here. | Ne farkeder ki? Babama burada olacaklarını söyledim. Ne fark eder ki? Babama burada olacaklarını söylemiştim. Ne fark eder ki? Babama burada olacaklarını söylemiştim. | Taken-20 | 2008 | |
| I'm gonna sleep with him. Who? | Onunla yatacağım. Kiminle? Onunla işi pişireceğim. Kiminle? Onunla işi pişireceğim. Kiminle? | Taken-20 | 2008 | |
| Peter. You just met him. | Peter. Daha yeni tanıştın. Peter'la. Onunla daha yeni tanıştın. Peter'la. Onunla daha yeni tanıştın. | Taken-20 | 2008 | |
| Maybe he has a friend, huh? No. | Hem belki bir arkadaşı da vardır. Hayır. Arkadaşı varsa sana ayarlarız. Olmaz. Arkadaşı varsa sana ayarlarız. Olmaz. | Taken-20 | 2008 | |
| No. Oh, come on. | Hayır. Haydi ama. Olmaz. Hadi ama. Olmaz. Hadi ama. | Taken-20 | 2008 | |
| Amanda, where's the bathroom? What? | Amanda, tuvalet nerede? Ne? Amanda, banyo ne tarafta? Ne dedin? Amanda, banyo ne tarafta? Ne dedin? | Taken-20 | 2008 | |
| Hello? It's me. Has Kim called you? | Alo? Benim. Kim aradı mı? Alo? Benim. Kim seni aradı mı? Alo? Benim. Kim seni aradı mı? | Taken-20 | 2008 | |
| Bryan, she's 17. She's in Paris. Give her some space. | Bryan, kızın 17 yaşında. Paris'te. Biraz rahat bırak. Bryan, o 17 yaşında bir genç kız ve şu an Paris'te. Bryan, o 17 yaşında bir genç kız ve şu an Paris'te. | Taken-20 | 2008 | |
| What did I say? You were supposed to call me. | Ne demiştim ben sana? İnince arayacaktın. Ne demiştim ben sana? İnince beni arayacaktın hani? Ne demiştim ben sana? İnince beni arayacaktın hani? | Taken-20 | 2008 | |
| No. It was such a rush at the airport. All right. | Hayır, havaalanında biraz koşturduk. Pekâlâ. Hayır. Havaalanındaki curcunadan fırsat bulamadım. Hayır. Havaalanındaki curcunadan fırsat bulamadım. | Taken-20 | 2008 | |
| ... I would've just called there. | ...orayı arardım. "...ben orayı arardım." "...ben orayı arardım." | Taken-20 | 2008 | |
| I don't have it. Kimmy, come on. | Bilmiyorum. Kimmy, haydi ama. "Bilmiyorum." Kimmy, yapma lütfen. "Bilmiyorum." Kimmy, yapma lütfen. | Taken-20 | 2008 | |
| To Spain? | İspanya'ya mı? İspanya mı? İspanya mı? | Taken-20 | 2008 | |
| Kim, is there anything else you want to tell me? | Kim, bana söylemek istediğin başka bir şey var mı? | Taken-20 | 2008 | |
| There's someone here. The cousins are back? | Evde birileri var. Kuzenler geri mi gelmiş? İçeride birileri var. Kuzenler geri mi döndü? İçeride birileri var. Kuzenler geri mi döndü? | Taken-20 | 2008 | |
| Oh, my God. They got Amanda. What? | Aman Tanrım! Amanda'yı yakaladılar. Ne? Aman Tanrım. Amanda'yı yakaladılar. Ne dedin? Aman Tanrım. Amanda'yı yakaladılar. Ne dedin? | Taken-20 | 2008 | |
| Dad. Kim. | Baba. Kim. Baba. "Kim." Baba. "Kim." | Taken-20 | 2008 | |
| Kim. Dad. They took her. | Kim. Baba. Onu götürdüler. " Kim." Baba. Onu götürüyorlar. " Kim." Baba. Onu götürüyorlar. | Taken-20 | 2008 | |
| They took her. All right, listen to me. | Onu götürdüler. Pekâlâ, beni dinle. " Onu götürüyorlar." Pekâlâ, beni iyi dinle. " Onu götürüyorlar." Pekâlâ, beni iyi dinle. | Taken-20 | 2008 | |
| Did you meet anyone on the plane? No. | Uçakta kimseyle tanıştınız mı? Hayır. Uçakta herhangi biriyle tanıştınız mı? Hayır. Uçakta herhangi biriyle tanıştınız mı? Hayır. | Taken-20 | 2008 | |
| In the airport? No. Yes, Peter. | Havaalanında? Hayır. Evet, Peter. Ya havaalanında? Hayır. Evet, Peter'la. Ya havaalanında? Hayır. Evet, Peter'la. | Taken-20 | 2008 | |
| Peter? Peter who? I don't know. | Peter mı? Soyadı ne? Bilmiyorum. Peter mı? Soyadı ne? " Bilmiyorum." Peter mı? Soyadı ne? " Bilmiyorum." | Taken-20 | 2008 | |
| An American? No. | Amerikalı mı? Hayır. Amerikalı mıydı? " Hayır." Amerikalı mıydı? " Hayır." | Taken-20 | 2008 | |
| Did he know where you were staying? | Evi nerede biliyor musun? Kaldığınız yeri biliyor muydu? Kaldığınız yeri biliyor muydu? | Taken-20 | 2008 | |
| Please, I'm scared. I know you are. | Lütfen, çok kurkuyorum. Korktuğunu biliyorum. " Lütfen, çok korkuyorum." Korktuğunu biliyorum. " Lütfen, çok korkuyorum." Korktuğunu biliyorum. | Taken-20 | 2008 | |
| How many people are there? | Kaç kişi var? Kaç kişiler? Kaç kişiler? | Taken-20 | 2008 | |
| Three, four. I don't know. Where are you? | Üç, dört. Bilmiyorum. Neredesin şimdi? Üç, dört. Bilmiyorum. Şu an neredesin? Üç, dört. Bilmiyorum. Şu an neredesin? | Taken-20 | 2008 | |
| I'm in the bathroom. Go to the next bedroom. | Banyodayım. En yakın yatak odasına geç. Banyodayım. Yan taraftaki yatak odasına geç. Banyodayım. Yan taraftaki yatak odasına geç. | Taken-20 | 2008 | |
| I'm here. Now, the next part is very important. | Yatağın altındayım. Şimdi, bir sonraki adım çok önemli. Hazırım. Şimdiki kısım çok önemli. Hazırım. Şimdiki kısım çok önemli. | Taken-20 | 2008 | |
| Anything you see. You understand? | Ne görürsen. Anladın mı? Görebildiğin her şeyi. Anlıyor musun? Görebildiğin her şeyi. Anlıyor musun? | Taken-20 | 2008 | |
| They're leaving. I think they're... | Gidiyorlar. Sanırım beni Gidiyorlar. Gidiyorlar... Gidiyorlar. Gidiyorlar... | Taken-20 | 2008 |