• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156424

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
But, oh, no Ama, ah, hayır Ama hayır, Submarine-1 2010 info-icon
I was just stuck on the puzzle Sadece yapboza takılmıştım. Sadece yap bozda takılmıştım. Submarine-1 2010 info-icon
Stuck on the puzzle Yapboza takılmıştım. Yap bozda takılmıştım. Submarine-1 2010 info-icon
Most people think of themselves as individuals, Çoğu insan kendisini yeryüzünde... Bir çok insan kendini tekil düşünür Submarine-2 2010 info-icon
"What kind of young person am l?" "Nasıl bir gencim ben?" "Nasıl bir insanım ben?" Submarine-2 2010 info-icon
Having a wank, sir? Çavuşu tokatlamaktan mı, Hocam? Otuzbir mi çekmek efendim? Submarine-2 2010 info-icon
I find that the only way to get through life Düşündüğüm kadarıyla yaşamın üstesinden gelebilmek için tek yol, OLlVER: Anladığım kadarıyla, hayatla başa çıkmanın tek yolu Submarine-2 2010 info-icon
Tear streaked tributes. Yüzü yaşlı anımsamalar. OLlVER: Göz yaşı dolu anmalar. Submarine-2 2010 info-icon
The steady stoicism of my parents. Ebeveynlerimin sakin metaneti. OLlVER: Ailemin düzenli ağır başlılığı. Submarine-2 2010 info-icon
Let's get off. Yola koyulalım. OLlVER: Hadi gidelim. Submarine-2 2010 info-icon
Oh, grow up! Grow up! Yapmayın, büyüyün! Büyüyün artık! ZOE: Oh, büyüyün biraz! Büyüyün! Submarine-2 2010 info-icon
We were playing... sort of like a game. Bir tür oyun... oynuyorduk işte. Beraber oynuyorduk... yani oyun gibiydi. Submarine-2 2010 info-icon
So... I inherited it all. Kısacası... Hepsi bana miras kaldı. KOMŞU: Evet bana miras kaldı. Submarine-2 2010 info-icon
Bring a Polaroid camera and a diary. Bir Polaroid makineyle günlük getir. Polaroid kamera ve günlük getir. Submarine-2 2010 info-icon
Gaylord! Gaylord! Gaylord! Gaylord! Homo! Homo! Homo! Homo! İbne! İbne! İbne! İbne! İbne! Submarine-2 2010 info-icon
If... he admits you're a slut. Ancak... senin kaşar olduğunu söylerse. Senin kaşar olduğunu söyledikten sonra. Submarine-2 2010 info-icon
Yes. Er... Iisten... Peki. Ee... Ne diyeceğim... Evet. Hımm, dinle. Submarine-2 2010 info-icon
But once... I ripped my vest off in front of a woman Ancak bir seferinde... bir kadının önünde yeleğimi yırtmıştım... Ama bir keresinde bir kadının önünde göğsümü gererek açmıştım Submarine-2 2010 info-icon
and er... it was very effective, actually. ...ve, ee... açıkçası pek etkili olmuştu. Ve oldukça etkiliydi. Submarine-2 2010 info-icon
good night and erm... well done! İyi geceler ve eee... Aferin! İyi geceler ve, tebrikler! Submarine-2 2010 info-icon
Yeah, it's not bad. Evet, fena değil. Fena değil. Submarine-2 2010 info-icon
I mean, you know, we get on pretty well. Diyorum ki, yani, oldukça iyi anlaşıyoruz. Yani bence çok iyi anlaşıyoruz. Submarine-2 2010 info-icon
Yeah, it's fun. Evet, eğleniyoruz. Evet, evet, eğlenceli. Submarine-2 2010 info-icon
So rude, Lloyd. Çok ayıp, Lloyd. Çok kaba olur Lloyd. Submarine-2 2010 info-icon
Oh, thanks. Teşekkür ederim. Oh, teşekkür ederim. Submarine-2 2010 info-icon
Whoargh! Vuuuav! Whoargh! Submarine-2 2010 info-icon
Sorry, I had to er... go to the toilet. Kusura bakma, ee... tuvalete gitmem gerekti. Affedersin, tuvalete gitmem gerekti. Submarine-2 2010 info-icon
How was the film? Film nasıldı? Submarine-2 2010 info-icon
Sorry, what? Affedersin, ne? LLOYD: Pardon, ne dedin? Submarine-2 2010 info-icon
Get off me! Bırak beni! Hahah, bırak beni. Submarine-2 2010 info-icon
Get the fuck off me, you freak. Bıraksana be beni, ucube herif. Hahah, siktir git, bırak beni. Submarine-2 2010 info-icon
So er... got any plans? Peki, ee... bir programın var mı? Eh yani.. bir planın var mı? Submarine-2 2010 info-icon
What is light? Işık nedir? GRAHAM: Işık nedir? Submarine-2 2010 info-icon
Pothole. Yol çöküntü... Asfalt çukuru. Submarine-2 2010 info-icon
Maybe it's time for Dad to rip off his vest again. Belki de babamın yeleğini tekrar yırtma zamanı gelmiştir. Belki babamın tekrar göğsünü gererek açma vakti gelmiştir. Submarine-2 2010 info-icon
it's called... medulloblastoma. Medulloblastoma... diyorlar. adı yani... medülloblastom. Submarine-2 2010 info-icon
You're fucked. Even if her mum is terminal, it can still take ages. Boku yedin. Annesi gidici olsa bile, ölmesi yıllar sürebilir. Yarrağı yemişsin sen. Annesi ölüm döşeğinde bile olsa çok uzun sürebilir ölmesi. Submarine-2 2010 info-icon
When I discovered I could see these colours in people, İnsanların içindeki renkleri görebildiğimi keşfetmem, İnsanların içindeki renkleri görebildiğimi keşfettiğimde Submarine-2 2010 info-icon
Going to the beach with Graham. I will not be back tonight. Graham'le sahile gidiyorum. Akşam gelmem. Graham'la sahile iniyorum. Bu gece gelmeyeceğim. Submarine-2 2010 info-icon
On New Year's Eve, everyone from town goes to the beach. Yılbaşı arifesinde kasabadaki herkes sahile iner. Yeni yıl gecesi, herkes sahile iniyor. Submarine-2 2010 info-icon
Nearly went red there. Az daha kızıllaşıyordum. Az kalsın kendimi kaybediyordum. Submarine-2 2010 info-icon
Knock, knock. Tak, tak. Tık, tık. Submarine-2 2010 info-icon
Lloyd, I think it best we be honest. Lloyd, bence açık olsak en iyisi. Lloyd, dürüst olsak daha iyi olur. Submarine-2 2010 info-icon
Dear Oliver, I tried to tell you Sevgili Oliver, sana söylemeye çalıştım, Değerli Oliver, yüzüne söyleyecektim Submarine-2 2010 info-icon
You were right about my being allergic to dogs. I got tested. Evet, köpeklere alerjimin olması konusunda haklıydın. Tahlil oldum. Not: Köpeğe alerjim olduğu konusunda haklıymışın, test yaptırdım. Submarine-2 2010 info-icon
And she asks, "Do I know you?" Ve "Tanışıyor muyuz?" diye soruyor. Ve bana soruyor "Seni tanıyor muyum?" Submarine-2 2010 info-icon
All right, whose note is that? Pekâlâ, kimin mesajı o? Hey, kimin notu o? Submarine-2 2010 info-icon
My mum gave a hand job to a mystic. Annem mistiğin tekine mastürbasyon yapmış. Annem bir ninjaya mastürbasyon yaptırmış. Submarine-2 2010 info-icon
Into the dark half of the blue ...o karanlık yarısına mavinin... Gök mavinin karanlık tarafına Submarine-3 2010 info-icon
TEACHER: "What kind of young person am I?" "Nasıl bir gencim ben?" "Nasıl bir insanım ben?" Submarine-3 2010 info-icon
Who am I? Kimim ben? "Kimim ben?" Submarine-3 2010 info-icon
OLIVER: I find that the only way to get through life Düşündüğüm kadarıyla yaşamın üstesinden gelebilmek için tek yol, OLlVER: Anladığım kadarıyla, hayatla başa çıkmanın tek yolu Submarine-3 2010 info-icon
He was so funny and so smart. Çok komik ve çok zekiydi... Çok komik ve zekiydi. Submarine-3 2010 info-icon
OLIVER: Tear streaked tributes. Yüzü yaşlı anımsamalar. OLlVER: Göz yaşı dolu anmalar. Submarine-3 2010 info-icon
OLIVER: The steady stoicism of my parents. Ebeveynlerimin sakin metaneti. OLlVER: Ailemin düzenli ağır başlılığı. Submarine-3 2010 info-icon
OLIVER: Let's get off. Yola koyulalım. OLlVER: Hadi gidelim. Submarine-3 2010 info-icon
This was a vivid memory of youth that I would cherish when I was old and frail. Yaşlı ve güçsüz olduğumda sevgiyle anacağım hayat dolu bir gençlik hatırasıydı. Yaşlandığımda gülümseyerek hatırlayacağım bir gençlik anısıydı. Submarine-3 2010 info-icon
MAN: So... I inherited it all. Kısacası... Hepsi bana miras kaldı. KOMŞU: Evet bana miras kaldı. Submarine-3 2010 info-icon
who pulled his trousers down to fart and followed through, osurmak için pantolonunu indirmişti. Akabindeyse... Pantolonunu indirip gaz çıkarmak isterken Submarine-3 2010 info-icon
He said nothing, showed no discomfort Hiçbir şey demedi, rahatsızlık göstermedi. Hiç bir şey demedi, yüz ifadesi değişmedi. Submarine-3 2010 info-icon
as his shirt blossomed with blood poppies. Gömleğiyse kan çiçekleri açmıştı. Gömleği kan damlalarıyla dolsa da. Submarine-3 2010 info-icon
...flipping coins... ...yazı tura atmayı, .. ya da ilizyon çalışmayı... Submarine-3 2010 info-icon
listening exclusively to French crooners. ...yalnızca Fransızca mırıltı şarkılarını dinlemeyi denedim. Fransız müziği dinleyi. Submarine-3 2010 info-icon
I don't actually want to know. Neither do I. Öylesine demiştim. Ben de. İlgilenmiyorum. Ben de canım. Submarine-3 2010 info-icon
Her mouth tasted of milk, Polo mints and Dunhill International. Ağzında süt, Polo şekeri ve *Dunhill International tadı vardı. Ağzı süt, nane şekeri ve sigara tadındaydı. Submarine-3 2010 info-icon
It was after the Cowboys And Indians school disco. Okul diskosundaki Kovboylar ve Kızılderililer partisinden sonraydı. Kovboylar ve Kızıl Derililer konulu okul diskosundan sonraydı. Submarine-3 2010 info-icon
CHILDREN: Gaylord! Gaylord! Gaylord! Gaylord! Homo! Homo! Homo! Homo! İbne! İbne! İbne! İbne! İbne! Submarine-3 2010 info-icon
I thought it gentlemanly to escort Jordana home. ...bir beyefendiye yakışır şekilde Jordana'yı evine bırakayım diye düşündüm. Beyfendi olup onu eve bırakabileceğimi düşündüm. Submarine-3 2010 info-icon
When there, I asked if Vardığımızda artık kız arkadaşım olup olmadığını sordum. O da dedi ki: Ona şimdi kız arkadaşım olup olmadığını sordum. Submarine-3 2010 info-icon
After that, I started slipping choice phrases into our conversation. Bunun ardında konuşmamızın arasına sıkça tekrarlanan bazı cümleleri sıkıştırmaya başladım. Ondan sonra konuşmalarıma seçim kalıpları koymaya başladım. Submarine-3 2010 info-icon
Now she works for the council's Legal and Democratic Services department. Şimdi encümenin Yasal ve Demokratik Hizmetler Müdürlüğü'nde çalışıyor. Şimdi belediyede Yasal ve Demokratik Hizmetler bölümünde çalışıyor. Submarine-3 2010 info-icon
is that if it's your birthday... Ta da. ...eğer o gün doğum gününüzse... İşte. Eğer sizin doğum gününüz ise Ta da. Submarine-3 2010 info-icon
...you are held responsible for bringing your own cake to work. ...işe kendi pastanızı kendiniz getirmenizden sorumlu olmanız. Kendi pastanızı kendiniz almaktan sorumluydunuz. Submarine-3 2010 info-icon
This was the happiest I'd seen my father for years. Yıllardır babamı bu kadar mutlu görmemiştim. Yıllardır babamı hiç bu kadar mutlu görmemiştim. Submarine-3 2010 info-icon
My research indicates it all started when he was sacked from his job Araştırmam her şeyin Açık Öğretim'deki sunum... Araştırmalarıma göre her şey açık öğretim kursları verirken Submarine-3 2010 info-icon
Yes. Er... listen... Peki. Ee... Ne diyeceğim... Evet. Hımm, dinle. Submarine-3 2010 info-icon
Jordana and I enjoyed a glorious atavistic fortnight of lovemaking, Jordana'yla sevişerek, hocaları aşağılayarak, Jordanayla atavik aşkımızdan memnunduk Submarine-3 2010 info-icon
OLIVER: I mean, you know, we get on pretty well. Diyorum ki, yani, oldukça iyi anlaşıyoruz. Yani bence çok iyi anlaşıyoruz. Submarine-3 2010 info-icon
Sorry, but... No, no, I... Yeah... Kusura bakma, ama... Yok, yok, ben... Öyle... Pardon ama.. Hayır hayır, ben, şey.. Submarine-3 2010 info-icon
Any more word from Graham? Nothing to report, Jackie. Graham'den başka haber var mı? Bahsedilmesi gereken yok, Jackie. Graham'dan haber var mı? Diyecek bir şey yok Jackie. Submarine-3 2010 info-icon
We went to the cinema as normal. How did that go? Her zamanki gibi sinemaya gittik. Nasıl gitti peki? Normal sinemaya gittik. Nasıl geçti? Submarine-3 2010 info-icon
He wasn't my first love. Come on. İlk aşkım o değildi. Yapma ama. İlk aşkım değildi. Hadi oradan. Submarine-3 2010 info-icon
I was 18. Pardon? 18'imdeydim. Affedersin? 18'imdeydim? Pardon? Submarine-3 2010 info-icon
He probably makes sure all his prospective sex partners Herhalde müstakbel sevişme arkadaşlarının hepsini... Muhtemelen bütün seks partnerlerinin hazır olduğundan emin oluyor Submarine-3 2010 info-icon
You know that your dad and I are going through a bit of a tough time. Farkındasındır, babanla zor bir dönem geçiriyoruz. Babanla şu sıralar zor bir süreçten geçiyoruz. Submarine-3 2010 info-icon
I did not say it in a high pitched... like a little mouse. Öyle küçük bir fare gibi... tiz bir tonla söylemedim. Bir fare gibi söylemedim ama. Submarine-3 2010 info-icon
like Professor Hawking or anybody of that ilk, ...herhangi kafası basan bir yazara soracak olursanız, Profesör Stephen Hawking gibi, Submarine-3 2010 info-icon
...his cup of... I'll ask. ...ilgi alanı... Sorarım. ..onun hoşuna git... neyse ona sorarım. Submarine-3 2010 info-icon
He knows the number for the pothole helpline off by heart. Yol çöküntü hattının numarasını ezbere bilir... Yol yardım numaraları ezberinde. Submarine-3 2010 info-icon
...how extraordinary they are. Ne kadar sıra dışı olduklarını bilmelerini istiyorum. ...o kadar sıra dışılar işte. Submarine-3 2010 info-icon
OLIVER: Maybe it's time for Dad to rip off his vest again. Belki de babamın yeleğini tekrar yırtma zamanı gelmiştir. Belki babamın tekrar göğsünü gererek açma vakti gelmiştir. Submarine-3 2010 info-icon
and my parents' marriage started falling apart. ...başladığından beri durum çok daha tatsızdı. benim ailemin de parçalara ayrıldığını göz önüne almak lazım. Submarine-3 2010 info-icon
CHIP: You're fucked. Even if her mum is terminal, it can still take ages. Boku yedin. Annesi gidici olsa bile, ölmesi yıllar sürebilir. Yarrağı yemişsin sen. Annesi ölüm döşeğinde bile olsa çok uzun sürebilir ölmesi. Submarine-3 2010 info-icon
I could feel the tension between Jordana and I start to slip away. Jordana'yla aramızdaki gerilimin kaybolduğunu hissedebiliyordum. Aramızdaki gerilimin azaldığını hissedebiliyordum. Submarine-3 2010 info-icon
It was when I started to be comfortable with it and stopped trying to resist it, Bana can katmaya başlaması da onunla barışıp... Sonra bu yeteneğimle anlaşmayı öğrendim, çünkü normalde rahatsız edici olabiliyor. Submarine-3 2010 info-icon
it started to nourish me. ...ona karşı direnmeyi kesmemle başladı. O zaman beni güçlendirdi. Submarine-3 2010 info-icon
Then I started to make more of an understanding of it. Sonra onu biraz daha kavrayabilmeye başladım. Sonra bu yeteneği daha iyi anlamak için çabaladım. Submarine-3 2010 info-icon
The most fantastical way people experience the Graham TPurvis system İnsanların Graham T. Purvis Sistemi'ni tecrübe edebilecekleri en fantastik yol, "Graham T Purvis renk sistemini anlamanın en iyi yolu tabi Submarine-3 2010 info-icon
...have been mind blowing. I've seen lives change. ...akıl alıcıydı. Hayatların değiştiğini gördüm. Submarine-3 2010 info-icon
that both Mum and I were equally difficult to save? ...evde yangın çıksa ilk hangimizi kurtarırdın? annemi mi kurtarırdın beni mi? Submarine-3 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 156419
  • 156420
  • 156421
  • 156422
  • 156423
  • 156424
  • 156425
  • 156426
  • 156427
  • 156428
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim