Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 155561
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Hey, hey. Why don�t you find out. Right. | Hey, hey. Neden bulmuyorsun? Haklısın. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
We�re three levels down, come in. | Sizden üç kat aşağıdayız. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
So it might really be the lost city of Atlantis? | Yani gerçekten kayıp şehir Atlantis olabilir burası? | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
I�d say that�s a good bet. | İyi bir tahmin derdim. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
We�re underwater. | Su altındayız. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
I�d say we�re under several hundred feet of ocean. | Ben ise okyanusun birkaç yüz metre altında olduğumuzu söylerdim. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
If we can�t dial out, this could be a problem. | Eğer dışarıya çıkamazsak, bu bir sorun olabilir. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
Colonel, Dr. Weir. We�re underwater. | Albay, Doktor Weir. Suyun altındayız. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
Yes, I was just, uh, coming to tell you. | Evet, ben de tam size söylemeye geliyordum. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
Fortunately there�s some sort of force shield holding back the water | Neyseki suyu geçirmeyen bir çeşit güç kalkanı var... Şanslıyız ki, bir çeşit güç, suyu tutuyor. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
�In the hope of spreading new life in a galaxy | …Hiç yaşam olmayan galaksiye... | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
where there appeared to be none. | ...yeni yaşam yaymak umuduyla | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
Soon, the new life grew and prospered, here� | Yakın zamanda, yeni yaşam büyüyüp zenginleşti, burada... | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
It�s a hologram, the recording loops; Here, as before, we built a system of Stargates, | Bir hologram, kaydedilmiş bir döngü; Burada, önceki gibi, Yıldızgeçidi sistemlerini kurduk... | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
this is my second time through. so that fledgling civilizations | bu ikinci dinleyişim. böylece yeni oluşmuş medeniyetler | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
What have we missed? Not much. could travel between the stars, | Ne kaçırdık? Pek fazla şey değil. yıldızlar arasında yolculuk edebilecekti, | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
exchanging knowledge and friendship. | bilgi ve dostluğu paylaşacaktı. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
In time, a thousand worlds bore the fruit of life in this form. | Zamanla, bin tane gezegen bu formdaki yaşam meyvesiyle doldu. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
Then one day our people step foot on a dark world where a terrible enemy slept. | Sonra halkımız korkunç bir düşmanın uyuduğu karanlık bir dünyaya ayak bastı. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
Never before had we encountered beings with powers that rivaled our own. | Daha önce hiçbir zaman güçleri bize rakip olabilecek varlıklarla karşılaşmamıştık. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
In our overconfidence we weren�t prepared, and outnumbered. | Kendimize olan aşırı güvenimiz yüzünden hazır değildik ve sayıca üstünlerdi. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
The enemy fed upon the defenseless human worlds like a great scourge, | Düşman büyük bir felaket gibi savunmasız insan gezegenlerinden beslendi... | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
This city�s great shield was powerful enough to withstand their terrible weapons, | Bu şehrin büyük kalkanı onların korkunç silahlarına dayanabilecek kadar güçlüydü... | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
but here we were besieged for many years. | ...ama burada uzun yıllarca kuşatma altında yaşadık. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
In an effort to save the last of our kind | Irkımızdan son kalanları kurtarma çabasıyla... | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
we submerged our great city into the ocean. | ...büyük şehri okyanusa batırdık. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
The Atlantis stargate was the one and only link back to Earth from this galaxy, | Atlantis Yıldızgeçidi bu galaksiden Dünyaya olan tek bağdı... | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
and those who remained used it to return to that world that was once home. | ...ve kalanlar bir zamanlar evi olan gezegene dönmek için kullandılar. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
You�re the only one who can fly these people out of here. | Herkesi buradan götürebilecek tek kişi sensin. | Stargate: Atlantis Rising-1 | 2004 | ![]() |
Previously, on Stargate Atlantis... | Stargate Atlantis'te önceki bölümler... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
What do we know about the Wraith? | Wraithler hakkında ne biliyoruz? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
One of the few things we do know is that they are the enemy that defeated the ancients. | Bildiğimiz çok az şeyden birisi Kadimleri yenilgiye uğratan düşman oldukları. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Sometimes, a few hundred years will pass before they awaken again. | Bazen, uyanmaları birkaç asır sürer. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
We have visited many, many worlds. | Birçok gezegeni ziyaret ettik. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I know of none untouched by the Wraith. | Wraithlerin dokunmadığı bir tane bile bulamadık. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
You are doomed, as are any humans that stand in our way. | Önümüzde duran bütün insanlar gibi siz de lanetlendiniz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
The ancients were researching ascension. | Kadimler yücelişi araştırıyorlarmış. Yüceliş tam olarak ne demek? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
An advanced stage of being where they were able | Fiziksel bedenlerinden kurtulup, var olmanın daha yüksek bir boyutuna erişerek... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I count two. How about you? Yes, sir. | Ben iki tane saydım. Ya sen? Evet, Efendim.. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I recommend shooting back any time now. I'm trying. | Ben hemen karşılık vermenizi öneriyorum. Deniyorum. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Where did they come from? | Bunlar nereden geldiler? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
She's right. The darts are short range fighters. | Haklı. Dartlar kısa mesafe savaşçılarıdır. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
There's probably a hive ship around here somewhere. | Muhtemelen buralarda bir yerde bir kovan gemisi var. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Then we need to get out of here. Yes, we do. | O zaman buradan gitmeliyiz. Evet, gitmeliyiz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
The Stargate's the other way, on the other side of the planet. | Yıldızgeçidi diğer taraftan, gezegenin diğer ucunda. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Yeah, we're taking the scenic route. McKay! | Evet, manzaralı yoldan gidiyoruz. McKay! | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I've almost there! | Neredeyse bitti! | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Thank you, I know all about that one. Keep your eye on the other one. | Teşekkürler, onun hakkındaki her şeyi biliyorum. Gözünü diğerinden ayırma. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Okay, you should have weapons now. | Tamam, şimdi silahların çalışmalı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Negative. Are you sure? | Olumsuz. Emin misin? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Positive! I'm pretty sure I fixed it. | Olumlu! Tamir ettiğime gerçekten eminim. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Well, obviously you didn't! | Açıkçası etmemişsin işte! | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Two more darts on our two o'clock. | Saat iki yönünde iki tane daha dart var. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I see them. McKay! | Onları gördüm. McKay! | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
It's not like I'm holding back on you. | Seni geride tutmuyorum ki. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
The Wraith darts have been destroyed. | Wraith dartları yok edildi. Bu iyi bir şey. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
What the hell was that? | O da neydi öyle? Bir çeşit enerji silahı mı? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
What do you say we find out? | Bulalım desem nasıl olur? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Season 1: Episode 14 Sanctuary | Sezon 1: Bölüm 14 "Sığınak" | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Team24 and SG 66 for seriestele. net and Forom. com Transcript: Raceman | Çeviren: Buzmavisi | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
So just to confirm, we're all still... | Sadece onaylamak için, hepimiz hâlâ... kesinlikle ölmedik. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I feel very much alive. | Ben kendimi çok canlı hissediyorum. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Good. Same here. | İyi. Burada da aynısı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I wish I knew what that was. | Keşke ne olduğunu bilseydim. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Looked like lightning. | Yıldırıma benziyordu. Uzay yıldırımı mı? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I already said, it's some sort of an energy weapon, one that apparently destroys Wraith darts. | Çoktan söyledim, görünüşe göre Wraith dartlarını yok edebilen bir çeşit enerji silahıydı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Nice, but why them and not us? | Güzel, ama neden onları, neden bizi değil? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Well, assuming that we're still alive, and there doesn't appear to be any damage | Hâlâ hayatta olduğumuzu varsayarsak, darbenin sonucunda... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I mean, I got nothing to conclude. | Yani sonuca bağlayacak hiçbir şey. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I'm just talking for the sake of talking. | Sadece konuşmanın hatırına konuşuyorum. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Are you sure you're okay? | İyi olduğundan emin misin? Kesin ölümden ne kadar nefret ettiğimi biliyor musun? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
You're alive. | Sen yaşıyorsun. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Could something like that be naturally occurring? | Öyle bir şey doğal olarak meydana gelebilir mi? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
My money's on non naturally occurring. | Paramı doğal olmayana yatırıyorum. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Like a weapon the ancients left behind? | Kadimlerin arkalarında bıraktığı bir silah gibi mi? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
And any weapon that impressive would have to be powered by... | Bu kadar etkileyici olan her türlü silah bir Sıfır Noktası Modülü ile çalıştırılıyordur... | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
All right, we need to get down there. | Pekâlâ, aşağıya inmemiz gerekiyor. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I've got to check for damage anyway before we head back to Atlantis. | Atlantis'e dönmeden önce zaten hasarı kontrol etmeliyim. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
If there is a weapon somewhere down here, sir, these folks didn't build it. | Burada bir yerde silah varsa, efendim, bu halk yapmamış. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Not these kids. | Bu çocuklar değil. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
You picking up anything? | Bir ölçüm algılıyor musun? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I'm picking up everything, just nothing worth mentioning. | Her şeyi algılıyorum, ama bahsedilmeye değer bir şey yok. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
These folks look familiar to you, Teyla? | Bu halk sana tanıdık geldi mi, Teyla? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
The Stargate is in orbit, Major. My people could never have ventured here. | Yıldızgeçidi yörüngede Binbaşı. Halkım buraya gelmeyi asla göze alamazdı. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Right. What say we venture? | Doğru. Biz göze alsak nasıl olur? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
It's okay. We're friendly. | Sorun yok. Biz dostuz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
It is likely they have never seen anyone from outside their village. | Köylerinin dışında başka kimseyi görmemiş olmaları muhtemel. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I am Zarah, one of the abbots of Proculis. | Ben Zarah, Proculis'in başkeşişlerinden biriyim. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
I'm John. John Sheppard. | Ben John. John Sheppard. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
This is Teyla, lieutenant Ford, and dr. McKay. | Bu Teyla, Teğmen Ford ve Doktor McKay. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Well, we came by ship. | Biz gemiyle geldik. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Another world? | Başka bir gezegen mi? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
From among the stars you see in the night sky. | Geceleri gökyüzünden gördüğünüz yıldızların arasından. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
We are peaceful explorers. | Bizler barışçıl kâşifleriz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Athar? | Athar mı? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
The provider... and protector of all. | Her şeyi gözeten ve koruyan. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Surely you know. | Eminim biliyorsunuzdur. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Athar is known by many names among the stars. | Athar yıldızların arasında birçok başka isimle tanınır. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
Is, um... Athar around? | Athar buralarda mı? | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |
We'd love to talk to him. We're, uh, friends. | Onunla konuşmayı çok isteriz. Bizler dostuz. | Stargate: Atlantis Sanctuary-1 | 2004 | ![]() |