Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15251
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Save that act for your girl's boyfriends. | Bu sözleri kızının erkek arkadaşlarına sakla. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
What do you want from me? Everything. | Benden ne istiyorsun? Her şeyi. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Get it back and we'll be quits. | Onu geri alırsan, ödeşiriz. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
You're allowed to take your cut, of course. | Bu arada payını da alacaksın. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
What's to say I know? | Sence ben bu konuda ne biliyorum? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
That you know? | Ne mi biliyorsun? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Everything, brother. | Her şeyi kardeşim. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
You and Franck were seen at the service station | Sen ve Franck geçen gün... | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
the day before. | ...benzinlikte görüldünüz. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Was that a coincidence? | Bu bir rastlantı mıydı? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Even if I did know, | Bir şey bilsem bile... | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
why would I be willing to squeal? | ...bunu neden sana söylemek isteyeyim ki? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Because of the natural fear all men have of dying | Her insan ölmekten... | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
or at least of feeling pain. | ...ve acı çekmekten korkar. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
The fear of suffering, Mat, | Acı çekmek korkunçtur. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
a lot, for a long time, | Mat, bu uzun sürebilir. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
directly or indirectly. | Doğrudan ya da dolaylı olarak. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
You know some very pretty women. | Sen çok güzel kadınlar tanıyorsun. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I didn't think anyone could live like this. | Bir insanın böyle yaşayabileceğini düşünemezdim. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I've been given the Novak case. | Novak davasını bana verdiler. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Franck's death is a touchy issue. | Franck'in ölümü hassas bir konu. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
It would appear that Franck had some compromising documents | Öyle görünüyor ki, Franck'te... | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
on leading figures in the city. | ...kentin ileri gelenleriyle ilgili önemli belgeler varmış. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
What can I say? It's not my case. | Ne diyebilirim? Bu benim davam değil. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
A cop can afford such an expensive coat? | Bir polis böyle pahalı bir ceketi nasıl alabilir? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Who knew Franck had so many friends? | Franck'in bu kadar çok dostunun olduğunu bilmiyordum. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
He certainly didn't. | Dostu yoktu. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
All the big shots. | Bütün kodamanlar... | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Even that old whore Tarroux is here. | ...ihtiyar pislik Tarroux bile burada. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Your senator. | Senin senatörün yanında. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Not mine. He's everyone's senator. | O benim değil. O herkesin senatörü. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
When you get a cab, | Taksiye bindiğinde... | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
fill a glass of water or buy a lettuce, | ...bir bardak su içtiğinde veya bir marul aldığında... | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
he gets a cut. | ...o da payını alıyor. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
On household refuse, on every container in port, | Evlerin atıklarında, limandaki konteynırlarda... | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
on every bag of cement... He's Mr. 20%. | ...her bir çimento torbasında payı var. Ona Bay %20 diyorlar. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
The paragon of republican virtues. | O cumhuriyetin fazilet örneği. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Tarroux... | Tarroux! | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Any link to Franck? | Franck ile bağlantısı var mı? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
None at all, maybe. | Yok, ama olabilir. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Franck spent the last few months at La Garenne. | Franck son birkaç ayını La Garenne'de geçirdi. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
You know, his father's place in the woods. | Babasının ormanda bir evi vardı. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
He was seeing someone. You knew? | Hayatında biri vardı. Bunu biliyor muydun? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Excuse me, just so you know... | Özür dilerim, seni uyarmalıyım. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
You may not realize what you've gotten into. | Neye bulaştığının farkında olmayabilirsin. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I'm sure we can come to some agreement. | Seninle bir anlaşma yapabiliriz. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
What one man has done, another can always undo. | Bir adamın pisliğini bir başkası temizleyebilir. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I remember when cops were cops and crooks were crooks. | Polislerin polis, suçluların da suçlu oldukları zamanı anımsıyorum. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Times have changed, Mr. Super Cop. Your status too. | Zaman değişti Bay Süperpolis. Senin pozisyonun da öyle. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
You're nothing. | Sen bir hiçsin. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Just a vulnerable man. | Sıradan bir adamsın. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Your henchman lost his papers. Luckily, I found them. | Yardımcın belgelerini kaybetmiş. Neyse ki onları buldum. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Can you return them to him? | Ona geri verir misin? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
You guys on the sidelines have the biggest mouths. | Senin gibi oyundan çıkarılanların çeneleri çok düşük olur. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
But we see the game. | Ama biz oyunu izleriz. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I have your daughter's present, Ladje. | Kızının armağanını aldım Ladje. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
It's good you remembered. | Unutmadığına sevindim. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
What about you? | Sen ne yaptın? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I want to know who kllled Franck. | Franck'i kimin öldürdüğünü bilmek istiyorum. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I think we need to meet. | Yüz yüze konuşalım. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
You know where. At the service station. | Yeri biliyorsun. Benzin istasyonu. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Got my presents? | Armağanımı getirdin mi? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Ran into your pals? | Arkadaşların mı yaptı? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Franck's dead, Jango. | Franck öldü Jango. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Get rid of this. | Bundan kurtulmalıyım. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Accident at work? If you like. | Bu bir iş kazası mı? Öyle denebilir. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Fix it up with genuine false plates. I need it tomorrow. | Plakayı sahtesiyle değiştir. Yarına hazır olsun. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Got anything for me now? | Onun yerine bana verebileceğin bir şey var mı? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I have that. | Bu var. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
It'll do. Got the keys? | İşimi görür. Anahtarlar sende mi? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
They're in it. | Üstünde. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
This is Dr. Wagner. I called about the car blocking my garage. | Ben Dr. Wagner. Garaj girişini kapatan bir araç için arıyorum. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I have an emergency call. How do I get out? | Acil bir çağrı aldım. Buradan nasıl çıkacağım? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
They're on their way? Yes, I see them. | Geliyorlar mı? Evet, onları görüyorum. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
You're out here? | Neden dışarıdasın? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Why didn't you go in? | Neden içeri girmedin? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I was worried you'd be angry. | Bana kızmandan korktum. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Never mind. | Fark etmez. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Pick your destination. | Gideceğin yeri sen seç. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
We're off on vacation? | Tatile mi gidiyorum? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I'd have gone if you'd said so. | Beni istemediğini söyleseydin, giderdim. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I don't want you hurt. Choose at the last minute. | Seni üzmek istemedim. Seçimini son anda yap. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
If they ask, I won't know where you are. | Seni sorarlarsa, nerede olduğunu bilmediğimi söyleyeceğim. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
It's from a friend. | Bir dosttan. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I didn't know who to call. Sorry. | Kimi arayacağımı bilemedim. Üzgünüm. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
You did the right thing. | Doğru olanı yapmışsın. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
What were they after? | Ne arıyorlardı? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
but I know what they found. Your gun. | Ama ne bulduklarını biliyorum. Silahını. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
You didn't put it in the safe? I don't know. | Neden onu kasaya koymadın? Bilmiyorum. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I thought you might need it. | İhtiyacının olabileceğini düşündüm. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Shit. They left the rest. | Lanet olsun. Geride bu kalmış. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
What rest? | Neyin gerisinde? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Franck would've done the same. | Franck de aynısını yapardı. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
He wouldn't have let you lose your badge | Rozetini kaybetmeni istemezdi. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
or give into those fuckers like that. | Veya o pisliklere boyun eğmeni. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
Were you together long? | İlişkiniz uzun sürdü mü? | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
I don't know. I forget. | Bilmem, unuttum. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
It depended on him. | Zamanı o belirlerdi. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
He had his key. He slept here between assignments. | Anahtarı vardı. Görev aralarında burada yatardı. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |
He never stayed long but it was enough. | Fazla kalmazdı ama bu ona yeterdi. | Diamant 13-2 | 2009 | ![]() |