Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14873
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Here is the key. We have to go now, but we'll be back tomorrow. | Anahtar burada. Şimdi gitmemiz gerekiyor ama yarın döneceğiz. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
So we can discuss the food and wine. Wine and meat. | Öyleyse şimdi yemeğin ve şarabın tadını çıkarabiliriz. Şarap ve et. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
All the wedding preparations. | Tüm bu düğün hazırlıkları... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Ciao. | Hoşça kalın. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Come Yes, yes... | Gel, evet, evet. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
It's wildly romantic. | Çok duygusal. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
There is not a single piece of furniture, Astrid. | Tek bir parça bile mobilya yok Astrid. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
We could sit on the floor. No. | Yerde oturabiliriz. Olmaz. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
There is nothing here. Would you look around. | Burada hiçbir şey yok. Etrafa bakabilir misin? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Where were the lights? | Işıklar neredeydi? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
There's also no power. Furniture. | Ayrıca elektrik de yok. Mobilya. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
There is a sofa and an armchair and everything else. | Orada bir kanepe, koltuk her bir şey var. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I knew father did not use the house... | Babamın evi kullanmadığını biliyordum... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
but I figured he at least took care of it. This is a joke. | ...ama en azından eve bakmıştır diye düşünmüştüm. Bu bir şaka olmalı. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
It's called rustic, and it's perfect. | Buraya köy deniyor ve harika. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Astrid, hold on... Astrid! | Astrid, bekle... Astrid! | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
This is a stupid idea. We have to find a hotel. | Bu aptalca bir fikir. Bir otel bulmalıyız. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
What are you talking about, honey? Patrick, it's the world's best idea. | Neden bahsediyorsun hayatım? Patrick, bu en iyi fikir. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
We'll get there. | Oraya gideceğiz. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
At a seminar. Weren't you told? | Seminerde. Sana söylemediler mi? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
At a seminar again? No one told me about it. | Yine mi lanet seminerdeler? Kimse bana onunla ilgili bir şey demedi. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
God, how I hate this country. Call the office in Romania for me. | Allahım, buradan ne kadar nefret ediyorum. Benim için Romanya'daki ofisi ara. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
How is he? Good morning. | O ne yapıyor? Günaydın. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Happy birthday to you, happy birthday to you, | Mutlu yıllar sana, mutlu yıllar sana... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
happy birthday dear Phillip happy birthday to you. | ...mutlu yıllar sevgili Phillip. İyi ki doğdun! | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Dear Phillip. Today it is Phillip's. | Sevgili Phillip. Bugün Phillip'in. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Can I just get a word? Thank you. I just want to say congratulations, Phillip. | Bir şey diyebilir miyim? Teşekkür ederim. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
And we would like to tell you how happy we are that you are our boss. | Ve bizim patronumuz olduğun için ne kadar mutlu olduğumuzu söylemek istiyoruz. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
But we are also concerned because we believe that you work too much. | Ayrıca çok fazla çalıştığın için de endişeliyiz. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
So we decided to give you a kind of leisure gift. | Bu yüzden biz de sana dinlenme hediyesi vermeye karar verdik. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Here you go. You get to skydive. | Al bakalım. Hava dalışı yapmalısın! | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
We believe you should get out. That you take the plunge into... | Gezip tozman gerektiğine inanıyoruz. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I am speechless. | Diyecek söz bulamıyorum. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I would also like to take this opportunity to thank your sister Benedikte. | Ayrıca bu fırsatı kardeşin Benedikte'ye teşekkür olarak almak isterim. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
For without you we would not have known it was Phillip's birthday. | Sen olmadan Phillip'in doğum günü olduğunu bilemezdik. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Should we give Patricia a hand? You shouldn't. | Patricia'yı alkışlayalabilir miyiz? Hayır. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I would like to give you something more personal. | Ayrıca sana daha kişisel bir şey vermek isterim. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
High Heels? It's tango shoes. | Topuklu ayakkabı mı? Tango ayakkabısı. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I dance every Thursday. | Her perşembe dans ederim. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Thanks, Bitten. But I think you should find a younger partner. | Teşekkürler Bitten. Ama bana kalırsa daha genç bir eş bulmalısın. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Bitten, you lovely, beautiful, sweet girl. This is not gonna happen. | Bitten, sen çok hoş, güzel, tatlı bir kızsın. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I have chosen to be alone, and so it will be. | Yalnız olmayı tercih ettim ve böyle devam edecek. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
We could have had fun. It was a great idea. | Birlikte eğlenebilirdik. Çok iyi fikir. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
But I have danced all the tango, I'm ever going to. | Ama yapacağım kadar tango yaptım. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Now, Romania get them on the like. | Şimdi Romanya bunu seviyor. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Otherwise I stand here with the 80,000 spoiled cucumbers. | Aksi takdirde burada 80.000 bozulmuş salatalıkla dikiliyor olurum. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
But the thought was sweet. | Ama düşüncesi güzeldi. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Your son called from Italy. | Bu arada oğlun İtalya'dan aradı. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Everything is going smooth, and he wishes you a happy birthday. | Her şey yolunda gidiyor ve sana mutlu yıllar diliyor. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Romania. Cucumbers. | Romanya. Salatalıklar. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Leif? Are you home, sweety? I have a surprise for you. | Leif? Evde misin tatlım? Sana bir sürprizim var. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Leif? | Leif? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Weren't you out for chemo? No, I'm done with the chemo. | Kemo için dışarı çıkmamış mıydın? Hayır, kemoyla işim bitti. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I have just had a few additional blood tests taken. | İlaveten birkaç kan tahlili daha vardı. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
We have a lunch break. | Öyle yemeği arasındayız. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Well, it's over now. | Pekâlâ, şu anda bitti. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Who is she? | O kim? 1 | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
It's just Tilde from accounting. | Muhasebeden Tilde. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
We were lying around and... 1 | Ben hastanedeyken... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
With Tilde from accounting while I'm in the hospital? Were you? | ...Tilde'yle burada yan gelip yatıyor muydunuz? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Just get a taxi, Tilde. | Taksi çağır Tilde. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Remember to get the receipt. | Fişi almayı unutma. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I see now that it was a mistake. How could you? | Bunun hata olduğunu anlıyorum. Ne diyorsun? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
It was now. Since I'm healthy we can enjoy everything. | Artık geçti. Şimdi sağlıklıyım birlikte eğlenebiliriz. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I don't get it. How long have you been seeing her? | Anlayamıyorum. Ne zamandır onunla görüşüyorsun? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
She has been with us for 2 1/2 years. She doesn't look that old. | İki buçuk yıldır bizimle. O kadar göstermiyor. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
She is older than you think. She has gone to CBS. | Düşündüğünden daha yaşlı. CBS'e gitmiş. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
She doesn't even look older than Astrid. | Astrid'den yaşlı göstermiyor bile. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Age has nothing to do with anything today. | Akıl yaşta değil baştadır. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
She can not be completely normal, when she chooses someone like you. | Senin gibi birini seçtiğine göre tamamıyla normal olamaz. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I understand you're upset. But there is no need for unpleasantries. | Üzgün olmanı anlayabiliyorum. Ama üzgün olmanı gerektirecek bir şey yok. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Oh, you don't think so? No. | Öyle mi dersin? Hayır. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
You are on my mother's leather sofa, while I am fighting for my life in the hospital. | Ben hastanede hayat mücadelesi verirken sen annemin deri koltuğundasın. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
You just said that you were healthy. | Az önce sağlıklı olduğunu söyledin. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I don't know that Leif. They have to check it all the time. Check, check. | Bilmiyorum Leif. Sürekli kontrol etmeleri lazım. Kontrol, kontrol. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Also, it's not your mother's sofa. It is from | Ve o annenin koltuğu değil. Onu Malaga'dan... | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
my Uncle Esben who had it with him in Malaga. | ...getiren Esben amcandan. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Do you even care? What? | Umursuyor musun ki? Ne? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
No. I think we should take it easy. You're overreacting. | Hayır. Bence sakin sakin konuşmalıyız. Aşırı tepki veriyorsun. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
It has actually been difficult for me seeing you be so sick. | Aslına bakarsan seni böyle hasta görmek benim için daha da güç oldu. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
It's been hard to see you have it, like you did. | Önceden olduğu gibi hasta olduğunu görmek çok güç. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
See you in Italy. | İtalya'da görüşürüz. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
23 years and then he leaves her that way! | 23 yıl ve onu öylece bırakıyor. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
What a bastard? Yes. | Ne namussuz ama! Evet. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
We should get a few bikers to teach him a lesson. | Ona ders vermesi için birkaç bisikletçi bulmamız lazım. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
And now his daughter is getting married. What an idiot. | Ve şimdi kızı evleniyor. Ne salak ama. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
They have only known each other for three months but Patrick is so nice. | Birbirlerini üç aydır tanıyorlar, ama Patrick çok hoş. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
I think he is studying to become a politician. | Sanırım siyaset okuyor. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
He is getting a Masters degree. | Master yapıyor. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Of course the wedding is in Italy, where the family has a lemon orchard. | Elbette düğün ailenin limon bahçesinin olduğu İtalya'da olacak. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Let me get that hairspray. | Saç spreyini alayım. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Did Leif ever do that terrace he promised you? | Leif sana söz verdiği terası yaptı mı? | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
What a lazy piece of crap. | Bu ne tembellik. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
And so stingy. | Ve çok cimri. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
At least, she got rid of him. He has actually been there for me. | En azından ondan kurtuldu. Aslında oraya benim için gelmişti. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
He did not leave me. I'm not taking it too seriously. | Beni terk etmedi. Bunu pek ciddiye almıyorum. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
Shut up, Mom. Tilde is saying they're getting married. | Kes sesini anne. Tilde evlendiklerini söylüyor. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
People always think they know it all. Dad is just confused. | İnsanlar hep her şeyi bildiklerini sanıyorlar. Babam itiraf etti. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
No, he's an ass. don't talk about your father like that. | Hayır, o aşağılığın teki. Baban hakkında böyle konuşma. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |
You have always defended him, and he has always treated you like shit. | Hep onu savunuyorsun ve hep sana bir hiçmişsin gibi davranıyor. | Den Skaldede Frisr-1 | 2012 | ![]() |