Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 145978
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I stopped when I read Freud's biography. | Freud'un biyografisini okuyunca bıraktım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
33 operations for a mouth cancer. | Bir ağız kanseri için 33 ameliyat. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
And even then he couldn't stop smoking. Bur are you all right? | Ve o haldeyken bile sigaradan vazgeçmemiş. Ama sen iyisin değil mi? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Unless you consider aging an illness. | Yaşlılığı bir hastalık olarak görmüyorsan... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
That's a beautiful picture of mom. I found it by chance. | Annemin çok güzel bir resmi. Tesadüfen buldum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I had it blown up... and there it is. | Onu büyüttürdüm ve işte burda. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I think of mom every day. And dream of her at night. | Annemi her gün düşünüyorum. Her gece rüyamda görüyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I thought the pain would subside. But that's not happening. | Acı geçer zannederdim. Fakat bu olmuyor. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
But it doesn't hurt like in the beginning, now it's here. | Fakat ilk zamanlardaki gibi acıtmıyor. Şimdi şuramda. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Like a part of me. I wouldn't want to be without her. | Sanki benim bir parçam gibi. Onsuz kalmak istemiyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I can say I miss her, painfully. | Onu ızdırapla özlediğimi söyleyebilirim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
We didn't see each other very often, due to Henrik and I. | Hernik'le benim olayım yüzünden, birbirimizi pek sık görmezdik. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Anna tried and tried. | Anna çabaladı, çabaladı. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
But Henrik and I never managed... well, you know. | Fakat Henrik ve ben bir türlü yapamadık. Neyse, zaten biliyorsun. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
You wanted to speak to me? Yes, sit down. | Benimle konuşmak mı istedin? Evet, gel otur. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Last night, Mrs. Nilsson came personally to deliver a letter. | Geçen akşam Mrs. Nilsson bir mektup getirmek için şahsen geldi. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Meaning that dad shouldn't... | Demek istediğim baban... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
That was all right. | Sorun yok... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
He's in Uppsala with his orchestra. | O orkestrasıyla Uppsala'da. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I have here a letter that came a few days ago, and it involves you. | Burda bir kaç gün önce bana gelen bir mektup var ve bu seni de ilgilendiriyor. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Have you heard of Ivan Chablov? Director in St. Petersburg. | Ivan Chablov'u hiç duydun mu? St. Petersburg orkestrasının şefi. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
He toured here recently with the philharmonic. Fantastic! | Filarmoni orkestrasıyla buraya geldi geçenlerde. Olağanüstüydü. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I've known him since my years in Leningrad. This letter is from him. | Onu Leningrad zamanlarımdan tanırım. Bu mektup ondan geliyor. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"Johan, my dear friend and brother". | "Johan, sevgili arkadaşım ve kardeşim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"Sorry for writing in my poor English and German" | "Berbat ingilizcem ve almancamla yazdığım için bağışla. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"but my excellent secretary | Fakat harika sekreterimin... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
has just had twins". | kısa zaman önce ikizleri oldu. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"It's very important that I write you, my dear friend". | Sana yazış sebebim çok önemli, arkadaşım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"For the following reason:" | Şu sebepten ötürü: | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"On a free night, I went to a young musician's concert". | Boş bir akşamımda genç müzisyenlerin konserine gittim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"I must say I was surprised and happy". | Şaşırdığımı ve mutlu olduğumu söylemeliyim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"A young female cellist was playing... | Genç bir bayan çellist çalıyordu... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"a Zoltan Kodaly solo piece." | Zoltan Kodaly'in bir solo parçasını... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"And I was surprised by that young performer's talent." | Bu genç müzisyenin yeteneği karşısında şaşkınlığa uğradım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"Her maturity, her skill and courage". Well, I'll be! | Onun olgunluğu, becerisi ve cesareti. Bu benim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"The school gave me her name..."" | Okul bana onun adını verdi. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"and told me her father was her teacher." | Ve bana onun babasının bir öğretmen olduğunu söylediler. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"I got in touch with him, but he rejected me curtly," | Onunla temasa geçtim ama beni ters bir şekilde reddetti. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"maybe arrogantly is a better word." | Küstahça, daha doğru bir sözcük belki. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"My dear Johan, I know you're ..." | Sevgili Johan, biliyorum ki sen... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
her grandfather."" | o kızın büyükbabasısın. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"And that's the reason why I'm writing you." | Ve sana yazış sebebim bu. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"The young lady's technique is risky, somewhat lacking:"" | Bu genç bayanın tekniği riskli, bir şekilde yetersiz; | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"which could result in a future catastrophe". | Gelecekte bir yıkıma dönüşebilir. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"I'm a guest professor at Helsinki's Sibelius Academy,"" | Ben Helsinki Sibelous akademisinde misafir öğretmenim, | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"One of the best in Europe." | Avrupanın en iyi okullarından biri. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"I have a good rapport with the president." | Rektörle iyi arkadaşız. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"And we could, after the mandatory exam,"" | Ve biz zorunlu sınavı geçtikten sonra, | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"offer our young cellist a quality education.. | bu genç çelliste kaliteli bir eğitim verebiliriz. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
that her talent obviously deserves." | Onun yeteneği bunu hakediyor. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Let me know your answer as soon as possible. My embrace, Ivan."" | En kısa zamanda cevabını bekliyorum. Sevgiler. Ivan." | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
So, Karin, what do you say? Maybe I should add... | Evet, Karin, ne diyorsun? Belki ben de şunu ekleyebilirim; | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
that I'll take care of all your expenses as long as you need it. | İhtiyacın olduğu müddetçe senin giderlerini ben karşılayabilirim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I've spoken to the cello seller: I've made him a good offer. | Çello satıcısıyla konuştum. Ona iyi bir teklif yaptım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
More than he was asking for. | Onun istediğinden daha iyi bir fiyat önerdim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
So if you want it, it's yours. | Eğer istiyorsan, senin olacak. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Assuming, of course, that you accept Chablov's kind offer. | Senin Ivan'ın nazik teklifini kabul edeceğini farzederek elbette. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I don't know what to say. It's overwhelming. | Ne diyeceğimi bilemiyorum. Karşı konulması çok zor. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I understand this letter puts you in an awkward situation. | Bu mektup seni uygunsuz bir duruma soktu, bunu anlayabiliyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I'll write him and tell him that you're... Flattered. | Ona yazacağım ve diyeceğim ki sen... Çok onurlandım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
But that your decision affects others. | Fakat senin kararların başkalarını da etkileyecek. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Others? Your father, specifically. | Başkaları? Babanı demek istiyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I need to rest. Goodbye, Karin. | Dinlenmeye ihtiyacım var. Güle güle Karin. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Marianne used to say that I was a terrible character judge. | Marianne benim karakter tahlilinde çok beceriksiz olduğumu söylerdi. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
That I didn't understand emotions. But even I understand this: | Duygulardan hiç anlamıyormuşum. Fakat yine de şunu anlıyabiliyorum: | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Your mother lived in this world... | Annen bu dünyada, en dayanılması zor... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
to do the most unbearable chore. | işleri yaparak yaşadı. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Darkness got even darker... | Anna öldüğünde ışıklar soldu... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
and light faded away when Anna died. | Karanlık daha karanlık oldu. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
It's hard for Henrik. To live. Despite everything. | Henrik için çok zor. Yaşamak. Herşeye rağmen. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
You're like your mother. | Sen annene benziyorsun. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
And I'm fond of you, Katja. | Ve ben sana bayılıyorum, Katja. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Goodbye, Karin. Goodbye, grandfather. | Güle güle Karin. Hoşçakal, büyükbaba. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
SEVEN ANNA'S LETTER | YEDİ ANNA'NIN MEKTUBU | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
To Henrik from Anna? I found it in a book. | Anna'dan Henrik'e mi? Kitabın arasında buldum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
May 18. Anna... | Mayısın 18'i. Anna... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
wrote it one week before dying. | ölmeden bir hafta önce yazmış. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I'd like you to read it. | Senin onu okumanı istiyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I can't understand Anna's handwriting. You'll have to read it to me. | Anna'nın yazısını okuyamıyorum. Onu bana sen okumalısın. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I'll try. Here, have some whisky. | Denerim. Şurda biraz viski var. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Mom had found out a few days before... | Annem bir kaç gün önce... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
that she didn't have much time left. | çok zamanı kalmadığını öğrenmişti. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
She wrote the letter because Henrik had a cold... | Mektup yazdı çünkü Henrik soğuk almıştı ve | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
and wasn't allowed to visit her. | ziyaretine izin verilmiyordu. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
It says: | Şöyle diyor: | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"The fact that you can't visit me is, perhaps, | Senin ziyaretine izin verilmemesi sanırım... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
a relief for both". | hepimiz için bir rahatlama oldu. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"We understand each other well. You open the door." | Birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Sen kapıyı açıyorsun. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"I make an effort. You make an effort". | Ben bir hamle yapıyorum. Sen bir hamle yapıyorsun. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"But I still see in your eyes how sick I am". | Fakat hala gözlerinden ne kadar hasta olduğumu anlıyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
This is the difficult part. | Bu zor olan kısmı. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
She writes about dad and me. Is that painful? | Babamla benim hakkımda yazmış. Acı mı veriyor? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
When you were with her at the hospital, | Sen hastanede onunlayken, | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
did you speak about what she had written? | mektupta yazdıkları hakkında konuşmadınız mı? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
No, never. What did she write? | Hayır, asla. Ne yazmış? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"Dear Henrik, I have to tell you something of which we've never spoken". | Sevgili Henrik, sana daha önce hiç konuşmadığımız bir şey söylemek zorundayım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"I've wanted to talk to you about Karin". | Seninle Karin hakkında konuşmak istedim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"But it was never necessary because I was always there". | Fakat bu gerekli değildi, çünkü ben hep ordaydım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"Then I got sick and I was there no longer". | Fakat şimdi hastayım ve artık orda olmayacağım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"Of course I was there, but you kept me apart". | Elbette ordaydım ama sen beni hep ayrı tuttun. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |