Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14570
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
to kill other people who anger them. | ...hakkı olduğunu düşünen bir insan var. ...hakkı olduğunu düşünen bir insan var. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
And you still let them out in the general populace. | Ve siz buna rağmen onu toplumun içine salıyorsunuz. Ve siz buna rağmen onu toplumun içine salıyorsunuz. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
I find that appalling. | Bunu dehşet verici buluyorum. Bunu dehşet verici buluyorum. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
She was again let go on $75,000 in sureties, | Shirley 75.000 dolar kefaletle tekrar serbest kalmıştı. Shirley 75.000 dolar kefaletle tekrar serbest kalmıştı. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
not one penny of which had to be paid. | Üstelik ödemek zorunda olduğu paranın bir penisini bile ödemeden. Üstelik ödemek zorunda olduğu paranın bir penisini bile ödemeden. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
let a probable pre meditated first degree murderer | ...belki de birinci dereceden taammüden cinayet işleyen bir katilin... ...belki de birinci dereceden taammüden cinayet işleyen bir katilin... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
walk the streets again. | ...tekrar sokaklarda dolaşmasına izin verdi. ...tekrar sokaklarda dolaşmasına izin verdi. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
And they gave you back to her. | Ve seni yeniden ona geri verdiler. Ve seni yeniden ona geri verdiler. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
And after that, things got really weird. | Ve bundan sonra, her şey gerçekten garip bir hâl almaya başladı. Ve bundan sonra, her şey gerçekten garip bir hâl almaya başladı. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
David: I don't think it's a good idea for us to meet unsupervised. | David: Gözetmen olmadan görüşmemizin iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. David: Gözetmen olmadan görüşmemizin iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Shirley: Okay. | Shirley: Tamam. Shirley: Tamam. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
We went and wrote another consent order. | Gidip bir muvafakat belgesi daha imzaladık. Gidip bir muvafakat belgesi daha imzaladık. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
And we agreed to a schedule of visits | Ve haftada 3 ya da 4 saat... Ve haftada 3 ya da 4 saat... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
with 3 or 4 hours three times a week | ...ve her iki haftada bir gece olmak üzere... ...ve her iki haftada bir gece olmak üzere... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
and an overnight every two weeks. | ...bir görüşme programı konusunda anlaştık. ...bir görüşme programı konusunda anlaştık. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
We got them to let us have more contact with Shirley | Shirley'yle daha fazla temas kurmamıza izin vermelerini istedik. Shirley'yle daha fazla temas kurmamıza izin vermelerini istedik. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
in order to... Pass him back and forth. | Sebebi... Bebeği karşılıklı olarak getirip götürmek için. Sebebi... Bebeği karşılıklı olarak getirip götürmek için. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Otherwise, we never could have done it. | Aksi takdirde bunu asla başaramazdık. Aksi takdirde bunu asla başaramazdık. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Shirley: Hello? | Shirley: Alo? Shirley: Alo? | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
David: Hello, Shirley. David. How's Zachary? | David: Merhaba, Shirley. Ben David. Zachary nasıl? David: Merhaba, Shirley. Ben David. Zachary nasıl? | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Shirley: He's good. | Shirley: Gayet iyi. Shirley: Gayet iyi. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
David: I'd like to confirm tomorrow's 9 a.m. visit. | David: Yarın sabah saat 9'daki görüşmemizi teyit etmek istemiştim. David: Yarın sabah saat 9'daki görüşmemizi teyit etmek istemiştim. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Because we've always had to arrange for a third party. | Çünkü sürekli üçüncü şahıslar için de ayarlamalar yapmamız gerekiyordu. Çünkü sürekli üçüncü şahıslar için de ayarlamalar yapmamız gerekiyordu. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
And then that third party would be not available. | O üçüncü şahıslar her zaman uygun olmayabiliyordu. O üçüncü şahıslar her zaman uygun olmayabiliyordu. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
And we saw that we'd never get visits with the baby | Ve asla bebeği ziyaret edemediğimizi görüyorduk. Ve asla bebeği ziyaret edemediğimizi görüyorduk. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
because she could always find a reason | Çünkü orada hiç kimsenin olmadığına dair... Çünkü orada hiç kimsenin olmadığına dair... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
that there was nobody there, you know? | ...her zaman bir bahane bulabiliyordu. ...her zaman bir bahane bulabiliyordu. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
David: We'll be there at 9 to pick him up, okay? | David: Saat 9'da onu almak için orada oluruz, uygun mu? David: Saat 9'da onu almak için orada oluruz, uygun mu? | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Shirley: Could we switch it to Tuesday? | Shirley: Şunu salı gününe erteleyebilir miyiz? Shirley: Şunu salı gününe erteleyebilir miyiz? | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
So this evolved into us actually spending a great deal of time | Bu yüzden olaylar daha karmaşık hâle geliyor ve... Bu yüzden olaylar daha karmaşık hâle geliyor ve... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
with Shirley Turner. | ...Shirley Turner'la çok fazla vakit kaybediyorduk. ...Shirley Turner'la çok fazla vakit kaybediyorduk. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
It's not like I need you guys, | Öyle değil. Size ihtiyacım var. Öyle değil. Size ihtiyacım var. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
like it'll be a big deal if I don't have you to babysit. | Bebeğe bakmak için siz olmasaydınız bu büyük bir sorun olurdu. Bebeğe bakmak için siz olmasaydınız bu büyük bir sorun olurdu. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
In order to be around Zachary. | Sırf Zachary'nin etrafında olabilmek için katlanıyorduk. Sırf Zachary'nin etrafında olabilmek için katlanıyorduk. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
I don't wanna just cut Kate out of the babysitting game. | Kate'in bebek bakıcılığı oyununu bırakmasını istemiyorum. Kate'in bebek bakıcılığı oyununu bırakmasını istemiyorum. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
She's a good babysitter, I think... David: She certainly is. | O iyi bir bebek bakıcısı, öyle düşünüyorum. David: Kesinlikle öyle. O iyi bir bebek bakıcısı, öyle düşünüyorum. David: Kesinlikle öyle. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
What kind of things did you do? Go to the mall. | Ne gibi şeyler yapıyordunuz? Alışveriş merkezine gidiyorduk. Ne gibi şeyler yapıyordunuz? Alışveriş merkezine gidiyorduk. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Go to the movies. Swimming lessons we took him to. | Sinemaya gidiyorduk. Onu yüzme derslerine götürüyorduk. Sinemaya gidiyorduk. Onu yüzme derslerine götürüyorduk. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Shirley: Sunday we do the Easter egg hunt and go to church... | Shirley: Pazar günü Paskalya Yumurtası yapıp kiliseye gideceğiz. Shirley: Pazar günü Paskalya Yumurtası yapıp kiliseye gideceğiz. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
She came here, bold as brass, | Son derece küstah bir şekilde buraya geldi. Son derece küstah bir şekilde buraya geldi. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
coming to be "in our face" kind of thing. | Sanki "Bu da size kapak olsun!" der gibiydi. Sanki "Bu da size kapak olsun!" der gibiydi. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
It's lucky we're all the same religion. | Hepimizin aynı dinden olması ne kadar büyük bir şans. Hepimizin aynı dinden olması ne kadar büyük bir şans. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
That's just the way it turned out, really. | İşte aslında, böyle olmasının sebebi bu. İşte aslında, böyle olmasının sebebi bu. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
I had enormous fears for them. | Onlar için çok büyük korkularım vardı. Onlar için çok büyük korkularım vardı. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
I had a fear that Shirley would go for them. | Shirley'nin onlara saldıracağından korkuyordum. Shirley'nin onlara saldıracağından korkuyordum. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
I want your word that | Tıpkı bir bebek bakıcısının yaptığı gibi... Tıpkı bir bebek bakıcısının yaptığı gibi... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
I'm going to know where he's at, like any babysitter. | ...onun nerede olduğunu bana sürekli söyleyeceğine dair söz vermeni istiyorum. ...onun nerede olduğunu bana sürekli söyleyeceğine dair söz vermeni istiyorum. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
And they didn't seem to be worried for themselves. | Ama onlar kendileri için kaygılanıyormuş gibi görünmüyorlardı. Ama onlar kendileri için kaygılanıyormuş gibi görünmüyorlardı. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
In fact, they said they weren't. | Gerçekten de kaygılanmıyorladrı. Gerçekten de kaygılanmıyorladrı. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
If you're going to take him somewhere say, "Shirley, is it okay?" | Onu bir yere götüreceğiniz zaman, "Shirley, uygun olur mu?" diye sorun. Onu bir yere götüreceğiniz zaman, "Shirley, uygun olur mu?" diye sorun. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
That, at this point, that they didn't care. | Aslında, bu noktada, çok da umursamıyorlardı. Aslında, bu noktada, çok da umursamıyorlardı. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
'Cause I know you'd be worried if we disappeared for a couple of days, right? | Çünkü biliyorum ki; biz birkaç gün ortadan kaybolsak siz de kaygılanırdınız, değil mi? Çünkü biliyorum ki; biz birkaç gün ortadan kaybolsak siz de kaygılanırdınız, değil mi? | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Can you describe what that process was like for you? | Bu sürecin sizin için nasıl bir şey olduğunu anlatabilir misiniz? Bu sürecin sizin için nasıl bir şey olduğunu anlatabilir misiniz? | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Shirley: I know he's there, right? Kate: He's definitely in the other room. | Shirley: Biliyorum, orada, değil mi? Kate: Tabii ki, diğer odada. Shirley: Biliyorum, orada, değil mi? Kate: Tabii ki, diğer odada. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Disgusting! Oh, disgusting. | İğrenç! İğrenç. İğrenç! İğrenç. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
There have been a lot of uncomfortable feelings on both our parts. | Aramızda bir sürü tatsızlıklar, rahatsızlıklar oluyor. Aramızda bir sürü tatsızlıklar, rahatsızlıklar oluyor. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
I really would like you & Kate to reconsider getting some help with that. | Sen ve Kate'in bu konuda yardım almayı bir düşünmenizi gerçekten isterim. Sen ve Kate'in bu konuda yardım almayı bir düşünmenizi gerçekten isterim. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
But going up to the door, I mean, was... | Ama onun kapısına kadar gitmek, yani, nasıl diyeyim... Ama onun kapısına kadar gitmek, yani, nasıl diyeyim... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
I was really upset when you took him today, | Bugün onu götürdüğünüz zaman gerçekten çok üzüldüm. Bugün onu götürdüğünüz zaman gerçekten çok üzüldüm. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
because I feel like I did the day he saw to meet you in family court. | Çünkü kendimi aile mahkemesinde onu gördüğünüz günkü gibi hissettim. Çünkü kendimi aile mahkemesinde onu gördüğünüz günkü gibi hissettim. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Having to be with her... | Onunla birlikte olmak... Onunla birlikte olmak... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
I don't know if he's okay with you. | Sizinle birlikteyken iyi olup olmadığını bilmiyorum. Sizinle birlikteyken iyi olup olmadığını bilmiyorum. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
You're not gonna hurt him, but I don't know what you're saying to him. | Ona zarar vermezsiniz, ama ona neler söylediğinizi bilmiyorum. Ona zarar vermezsiniz, ama ona neler söylediğinizi bilmiyorum. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
...was just nauseating. | ...sadece mide bulandırıcıydı. ...sadece mide bulandırıcıydı. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
David: Now, look. We will do what is best for Zachary, | David: Dinle şimdi. Zachary için elimizden geleni yapacağız. David: Dinle şimdi. Zachary için elimizden geleni yapacağız. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
we will not hurt Zachary. PERIOD. | Zachary'ye zarar vermeyeceğiz. İşte bu kadar. Zachary'ye zarar vermeyeceğiz. İşte bu kadar. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
You understand? | Anlıyor musun? Anlıyor musun? | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Shirley: I know you don't intend to... | Shirley: Sizin bu niyette olmadığınızı biliyorum... Shirley: Sizin bu niyette olmadığınızı biliyorum... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
...but if we don't get help, we don't know if we're doing what's best. | ...ama eğer yardım almazsak elimizden geleni yapıp yapmadığımızı bilemeyiz. ...ama eğer yardım almazsak elimizden geleni yapıp yapmadığımızı bilemeyiz. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
We religiously did not talk about the case. | Sürekli olarak dava hakkında konuşmuyorduk. Sürekli olarak dava hakkında konuşmuyorduk. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
David: You don't like this answer, but I'm going to give it to you again. | David: Bu cevabı sevmediğini biliyorum, ama bunu sana tekrar söyleyeceğim. David: Bu cevabı sevmediğini biliyorum, ama bunu sana tekrar söyleyeceğim. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
The reason we go through the lawyers is | Avukatlar vasıtasıyla hareket etmemizin sebebi... Avukatlar vasıtasıyla hareket etmemizin sebebi... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
so we don't have these meltdowns and emotional scenes. | ...bu gibi sinir bozucu durumların ve duygusal sahnelerin olmaması için. ...bu gibi sinir bozucu durumların ve duygusal sahnelerin olmaması için. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Understood? | Anlıyor musun? Anlıyor musun? | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Shirley: I can't consent to more time right now, feeling this way. | Shirley: Şu anda kendimi böyle hissederken size daha fazla zaman vermeye razı olamam. Shirley: Şu anda kendimi böyle hissederken size daha fazla zaman vermeye razı olamam. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
She'd try to suck us into conversation. | Bizi konuşmanın içine o çekmeye çalışıyordu. Bizi konuşmanın içine o çekmeye çalışıyordu. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Like, she'd talk about, | Mesela şöyle soruyordu: Mesela şöyle soruyordu: | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
"Was Andrew's hair light when he was a baby?" | "Bebekken Andrew'nun saçları açık renk miydi?" "Bebekken Andrew'nun saçları açık renk miydi?" | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
And we'd just shut up. | Ve biz sadece susuyorduk. Ve biz sadece susuyorduk. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Shirley: I feel like a 12 year old | Shirley: Onun ihtiyaçlarını... Shirley: Onun ihtiyaçlarını... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
asking you guys for stuff for him all the time. | ...sizden istediğim için kendimi 12 yaşında bir çocuk gibi hissediyorum. ...sizden istediğim için kendimi 12 yaşında bir çocuk gibi hissediyorum. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
David: We have it and we're willing to buy anything he needs. | David: Paramız var ve ihtiyacı neyse almaya dünden hazırız. David: Paramız var ve ihtiyacı neyse almaya dünden hazırız. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
If he needs a coat right now, let's buy a coat and get on with it. | Eğer şu anda paltoya ihtiyacı olursa gidip ona palto alır ve giydiririz. Eğer şu anda paltoya ihtiyacı olursa gidip ona palto alır ve giydiririz. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
I thought it was like being at war. | Bunun savaşta olmak gibi bir şey olduğunu düşünüyordum. Bunun savaşta olmak gibi bir şey olduğunu düşünüyordum. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Shirley: I wanna work & pay for everything for him. | Shirley: Çalışıp onun için yaptığınız her şeyi ödemek istiyorum. Shirley: Çalışıp onun için yaptığınız her şeyi ödemek istiyorum. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Nobody wants to do it, but you got to do it. | Hiç kimse bunu yapmak istemez, ama yapmak zorundasınız. Hiç kimse bunu yapmak istemez, ama yapmak zorundasınız. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
He needs milk & pampers in another day or so, and I don't have the money. | Sonraki günler için süte ve bebek bezine ihtiyacı var ve benim hiç param yok. Sonraki günler için süte ve bebek bezine ihtiyacı var ve benim hiç param yok. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
So facing this bitch... | Yani bu orospuyla yüz yüze gelmek... Yani bu orospuyla yüz yüze gelmek... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
David: I can tell you this much, Shirley. | David: Bunu sana defalarca söyleyebilirim, Shirley. David: Bunu sana defalarca söyleyebilirim, Shirley. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
You will NOT let that child run out of food & diapers. | O çocuğun yiyeceğinin ve bezinin bitmesine izin veremezsin. O çocuğun yiyeceğinin ve bezinin bitmesine izin veremezsin. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
...that's the price we had to pay | ...Zachary'yle iyi ilişkiler kurduğumuzdan... ...Zachary'yle iyi ilişkiler kurduğumuzdan... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
to make sure we had a good connection with Zachary. | ...emin olmak için ödemek zorunda olduğumuz bir bedeldi. ...emin olmak için ödemek zorunda olduğumuz bir bedeldi. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
We will bring them to the door today. | Malzemeleri bugün kapına kadar getiririz. Malzemeleri bugün kapına kadar getiririz. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
He knew us. We knew him. | Zachary bizi biliyordu. Biz onu tanıyorduk. Zachary bizi biliyordu. Biz onu tanıyorduk. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
David: Listen... Listen! | David: Dinle... Dinle! David: Dinle... Dinle! | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
So that when she finally went to prison... | Bu şekilde, sonunda Shirley hapse giderken... Bu şekilde, sonunda Shirley hapse giderken... | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Listen... Shirley... LISTEN! | Dinle... Shirley... DİNLE! Dinle... Shirley... DİNLE! | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
...he'd have a smooth transition into our life. | ...Zachary bizim hayatımıza yumuşak bir geçiş yapabilirdi. ...Zachary bizim hayatımıza yumuşak bir geçiş yapabilirdi. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
We are going to go buy food & diapers and bring them to the door this morning. | Yiyecekleri ve bezleri satın alıp onları bu sabah kapına kadar getireceğiz. Yiyecekleri ve bezleri satın alıp onları bu sabah kapına kadar getireceğiz. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |
Zachary has to be fed and diapered. So we will bring the stuff. | Zachary'nin beslenmesi ve bezlenmesi gerekiyor. O yüzden malzemeleri getireceğiz. Zachary'nin beslenmesi ve bezlenmesi gerekiyor. O yüzden malzemeleri getireceğiz. | Dear Zachary A Letter to a Son About His Father-3 | 2008 | ![]() |