English
TurkishSearch
English Turkish Sentence Translations Page 21553
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| When you're investigating a child assault case, it's procedure to have a child expert. | Çocuk tacizi davalarını araştırırken, çocuk uzmanının olması zorunludur. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 |  |
| The expert can determine the child's characteristics and develop a trusting relationship. | Uzman çocuğun karakterini belirleyebilir ve sağlıklı bir ilişki kurabilir. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Hello. | Öyleyse, hadi krampon alıp tekrar oynayalım. Merhaba. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| He was a well known teacher, | İyi tanınan bir öğretmen, | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| so Ji Min's mom took her every Wednesday for lessons. | bu yüzden Ji Min'in annesi onu her Çarşamba dersden alıyor. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| But that day... | Ama o gün... | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| This is Ji Min's mom. | Ben Ji Min'in annesiyim. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I'm really sorry about this. | Gerçekten çok üzgünüm. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| She received a call about plumbing problems at her store | Dükkanındaki tesisat sorunu için bir telefon almış | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| and was late in picking up Ji Min after going to the store during the lesson. | ve ders sırasında mağazaya gidince, Ji Min'i almaya geç kalmış. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Ji Min. | Ji Min. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Mom's going to be a little late. | Annen biraz geç kalacak. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| You like puzzles. | Puzzle seviyorsun. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Then this will go here. | O zaman bu oraya ait. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Not there, but here. | Oraya değil, buraya. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Ji Min, you're really good at this. | Ji Min, bunda gerçekten iyisin. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Ji Min, let's go do something else fun. Okay? | Ji Min, hadi gidip eğlenceli başka birşey yapalım. Olur mu? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Ji Min, you'll have fun. | Ji Min, çok eğleneceksin. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| How could she just sleep here? | Burda nasıl uyuyakalmış? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| You're here. | Geldiniz demek. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Director, I'm so sorry. | Müdür Bey, çok üzgünüm. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Don't worry. She played well by herself. | Endişelenmeyin. Kendi başına oyun oynadı. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| She was sleeping so soundly that I brought her home in a cab. | Onu eve taksiyle getirdiğimde mışıl mışıl uyuyordu. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I had no idea. | Hiç aklıma gelmedi. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Next week, she said she didn't want to go to the lesson because she was sick. | Ertesi hafta, hasta olduğu için derse gitmek istemediğini söyledi. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I asked her where it hurt. | Neresinin ağrıdığını sordum. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| And she said she had a headache. | Ve başının ağrıdığını söyledi. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I didn't think much of it. | Üzerinde çok durmadım. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| But when I was giving her a bath the next day, | Ama ertesi gün ona banyo yaptırırken, | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| she tried to hold back as long as possible and then started crying. | mümkün olduğunca uzun tutmaya çalıştı ve sonra ağlamaya başladı. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| You didn't bathe her for a week? | Ona bir hafta boyunca banyo yaptırmadınız mı? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| She kept resisting bathing during the week. | Hafta boyunca banyo yapmayı erteledi. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Even if... do you usually not bathe her if she doesn't want to? | Öyle olsa bile... Her zaman kızınız istemediğinde, ona banyo yaptırmaz mısnız? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Yes. When I'm tired from work, there are days when I don't. | Evet. İşten yorgun gelince, yapmadığım günler oluyordu. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Oh. I see. | Oh. Anlıyorum. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Prosecutor in charge. | Sorumlu Savcı. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| It says Ma Hye Ri. Right? | Ma Hye Ri yazıyor. Değil mi? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| It's there! | Burda! | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| My ear hurts! | Kulaklarım patladı! | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Please give me the key to the closet. | Kimi dava ediyor? Lütfen bana dolabın anahtarını ver. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Are you a prosecutor now that you have a case? | Şimdi elinde dava olan bir savcı mısın? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| There needs to be a hearing for you to be a real prosecutor. | Gerçek bir savcı olduğunu kulaklarımla duymam gerek. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I received the case because my prosecutor mentor vouched for me. | Danışman savcım bana kefil olduğu için dava aldım. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| It has to go into litigation or he'll get demoted. | Yasal işlem yapılması gerek ya da görevden alınacak. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| He'll get demoted. | Görevden alınacak. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Demotion? | Alınma mı? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| How about the car keys? | Araba anahtarları? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Having the car key and the credit cards are prohibited until there is a hearing on that case. | İlk celse olana kadar araba ve kredi kartlarını alman yasak. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Omo, omo. | Omo, omo. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| How do you know things like that? | Böyle şeyleri nerden biliyorsun? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Do you think anyone can be a prosecutor's dad? | Herkesin savcı babası olabilleceğini mi sanıyorsun? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Oh my precious. | Oh kıymetlim benim. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| You pretty thing. Were you okay? | Ah evet. Anlıyorum. Seni tatlı şey. İyi miydin? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Oh my pinky. It must have been hard on you. | Oh pembişim benim. Sizin için zor olmuş olmalı. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| How can I give up on you? | Sizden nasıl vazgeçebilirim? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| How can I live without you? | Siz olmadan nasıl yaşayabilirim? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I need to take care of you. | Size korumalıyım. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| And take care of Yoon sunbae. | Ve Yoon sunbae'yi. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Not just a prosecutor. Even if I have to be a prosecutor's grandmother, I'll do it. | Sadece bir savcı olarak değil. Bir savcının büyükannesi olmam gerekse bile, bunu yapacağım. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| That's right. I'll do it. | Bu doğru. Bunu yapacağım. Gerçekten...gerçekten işe yaradığına çok sevindim. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I came about Yoo Ji Min. | Yoo Ji Min için geldim. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Prosecutor, Kim Yoon Shik is here. | Savcı Hanım, Kim Yoon Shik burda. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Hello, I'm Kim Yoon Shik. | Tamam. Merhaba, ben Kim Yoon Shik. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I graduated Ulysses Conservatory and was teaching in North Carolina. | Eğitimimi Ulysses Konservatuarı'nda tamamladım ve Kuzey Carolina'da öğretmenlik yaptım. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| But my wife really missed her homeland, so I returned because of her. | Ama karım memleketini özledi, bu yüzden geri döndük. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I'm already aware of your situation, so please just answer my question. | Durumunuzdan zaten haberdarım, bu yüzden sadece sorularıma cevap verin. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| You've never touched Ji Min? | Evet. Ji Min'e hiç dokunmadınız mı? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I've patted her behind for doing well. | Oh, evet. İyi çalması için ona arkadan yardım ediyordum. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Multiple times. | Pek çok kez. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Why did you take her into your office? | Neden onu ofisinize aldınız? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| The office is sound proof. Right? | Ofis ses geçirmez, değil mi? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| She said she was bored while waiting for her mom. | Annesini beklerken sıkıldığını söyledi. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| It was to work on a puzzle. | Puzzlela oynuyordu. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| When the 5 o'clock student came 20 minutes early, why did you tell them to wait? | Saat 5'deki öğrencileriniz 20 dakika erken gelince, neden onlara beklemelerini söylediniz? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Because they were early. | Çünkü çok erken gelmişlerdi. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| It wasn't just to keep Ji Min quiet. So that she wouldn't tell anyone? | Ji Min'i sessiz tutmak için değildi yani. Bu yüzden kimseye söyleyemezdi. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Prosecutor, | Savcı Hanım, | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| don't do this without any proof. | kanıtınız olmadan bunu yapmayın. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Ji Min pointed you out during the police investigation. | Ji Min polis soruşturması boyunca sizi gösterdi. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Let me see her in person. | Onu kendi başıma görmeme izin verin. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I'd like to see if she could do that while looking straight at me. | Bana doğru bakarken, yalan söyleyip söylemeyeceğini görmek istiyorum. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Are you saying that a seven year old lied? | Yedi yaşındaki bir çocuğun yalan söylediğini mi söylüyorsunuz? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Ji Min's mom is someone who needs money. | Ji Min'in annesinin paraya ihtiyacı var. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Are you saying that she's making her daughter lie for money? | Para için kızını yalan söylemeye zorladığını mı söylüyorsunuz? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I was being an stand up person. | Ben hali vakti yerinde biriyim. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I even gave her a 30% discount. | Hatta ona %30 indirim yaptım. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| She really wanted me to teach her but couldn't afford the lesson fees. | Onun benden ders almasını gerçekten istiyordu, ama ders ücretlerini karşılayamadı. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| She said she was raising Ji Min by herself after her divorce. | Boşandıktan sonra Ji Min'i tek başına büyüttüğünü söyledi. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| I'm not that type of person. | Ben öyle biri değilim. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| He's all up in arms saying that he never did such a thing. | Savaş baltalarını çıkarıp öyle birşey yapmadığını söylüyor. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| He says that he'll file a complaint against Ji Min's mom. | Ji Min'in annesi hakkında şikayette bulunacağını söylüyor. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| We can't do anything else if he denies the claim so vehemently. | Böyle şiddetli bir şekilde iddiaları redderse, başka hiçbir şey yapamayız. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| We'll need have the child give her testimony. | Çocuğun tanıklığına ihtiyacımız olacak. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| Don't forget to get a child expert. | Çocuk uzmanı ayarlamayı unutma. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| But this suspect... | Ama bu zanlının... | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| not just sex crimes, but he doesn't have anything on his record. | sadece seks suçları da değil, hiç suç kaydı yok. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| And his wife is pretty. | Ve karısı güzel. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| He goes to church and volunteers every week. | Her hafta kiliseye gidiyor ve gönüllü çalışmalara katılıyor. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| He doesn't seem like someone who'd do that to a child. | Bir çocuğa bunu yapacak bir insana benzemiyor. Ne? | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
| That's possibly not true. | Muhtemelen doğru değildir. | Geomsa peurinseseu-1 | 2010 | |
