Search
English Turkish Sentence Translations Page 20507
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Give it here. | Tamam, ver. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| mm, mm, mm, mm. | Birkaç arkadaş? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| I'll pretend I didn't see that. | Bunu görmemiş gibi yapacağım. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, God! | Of ya! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Will everyone in the house please just calm down?! | Herkes bir sakin olsa artık, olmaz mı ya? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Pusface? Pusface? Where is he? | Sivilcesurat? Sivilcesurat? Nerede o? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Bloody drive belt. | Ah şu kayışlar! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Argh! Pus features? | Sivilceli yaratık? Bırak artık, Jonny. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Thanks, Dad. | Sağ olasın baba. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Agh! Oh, hi, Jim. | Ah, merhaba Jim. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Hello, Jackie. Oh, you look nice. | Merhaba, Jackie. Çok güzel gözüküyorsun. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Where is that piece of shit? | Nerede o bok parçası? Kusura bakma ya Jim. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You've lost a piece of shit? | Bir parça "bok" mu kaybettiniz? Adam'ı gördün mü? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Go inside. | İçeri gir. Adam'ı gördün mü? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| I thought you were Adam. | Seni Adam zannediyordum. Boş versene! Otursana! Nereye? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Pusface? | Sivilcesurat? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| That's a piano. | O bir piyano. Öyle. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| It's very realistic. I could almost play it! | O kadar sahici duruyor ki neredeyse çalacaktım! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Can I help, Jim? | Ne vardı, Jim? Eskiden piyano çalardım. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Did you? | Öyle mi? Hayır, piyano değil. Fagot. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Yes, it didn't really agree with me. | Evet ama benimle hiç uyuşmadı. Anlıyorum. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Gave me the hiccups, but... but sort of in reverse. | Hıçkırmaya başlamıştım. Geri tepiyordu. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| OK. Uh... | Pekâlâ. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Jim? Jim? | Jim? Jim? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Jonny? | Jonny? Adam. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Have you... have you just escaped? | Evden mi kaçtın? Ne? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Well, the bindlings. | Ayakların bağlı. Yok, sen bakma ona. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| I had no idea they were treating you like... | Sana böyle davrandıklarından haberim yoktu. Yok bir sorun, Jim. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| No, it's OK, Jim. | Seni öpmesem de olurdu, değil mi? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| I could call someone to help, like... like a special man. | Yardım çağırabilirim. Mesela özel bir adam vesaire. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Jim, I need you to do me a favour. | Jim, bana bir iyilik yapmanı istiyorum. İyilik mi, benden mi istiyorsun? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Um, can I give you something? | Sana bir şey verebilir miyim? Ciğerleri çürümüş. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Yes, of course. What is it? Is it some money? Is it a gun? | Olur tabii ki. Nedir? Para mı? Yoksa silah mı? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| No. No. It's just this. Can I give you this? | Hayır, yok. Şu işte. Bunu verebilir miyim? Şerefe! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| A weasel? | Sansar mı? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Um, it's a rabbit, Jim. I had it when I was little. I need you to... | Tavşan, Jim. Çocukken benimdi. Bunu | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, I see, like a toy. | Anladım ya, oyuncak gibi bir şey. Aynen, aynen. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| I had Philip the lamb. | Benim de Philip isminde kuzum vardı. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| OK, Jim. I need you to look after this for me. Do you understand? | Tamam, Jim. Buna göz kulak olmanı istiyorum. Anladın mı? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, yes, we understand, don't we, Wilson? | Evet anladık, öyle değil mi Wilson? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Thanks, Jim. I'll come and get it later. | Sağ olasın Jim. Daha sonra gelir alırım. Bu arada, ismi ne? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, um, Buggy. | Tüylü. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Buggy? | Tüylü mü? Tüylü. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Oh, Buggy. | Ah, Tüylü... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Buggy! | Tüylü! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You're such a sod. | Gıcığın önde gidenisin! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Do you want it above the knee or below the knee? | Dizlerinden üstünü mü, yoksa altını mı kesmemi istersin? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Careful you don't sneeze again. | Aman dikkat et de bir daha hapşırma! Kes be şunu, seni vombat! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Do it, Dad! | Haydi baba! Martin! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Thanks. Idiots. | Sağ ol. Aptallar. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Great. Can we all sit down now, please? | Tamamdır. Artık hep beraber şöyle bir oturabilir miyiz? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Skill! | Ah şu ben! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Jonny! They're animals. | Jonny! Resmen hayvanlar. Şebekler işte. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Just so you know, Buggy is going to get majorly shitted up tonight. | Bil diye söylüyorum: Tüylü'nün bu akşam ciddi ciddi canına okuyacağım. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Just so you know, good luck finding him. | Bil diye söylüyorum: Onu bulmada başarılar. Bilin diye söylüyorum: Sussanıza artık! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Adam, pass me the chicken, would you? Sorry, the squirrel! | Adam, tavuğu uzatır mısın? Pardon, sincabı! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Martin! | Martin! Çok klas! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Ah, sorry, my darling. | Kusuruma bakma hayatım. Lütfen git de sil şu burnunu! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Argh! Dad! | Baba ya! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Mind the chicken. | Tavuğa hapşırma bari! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Again? Jesus! | Bir daha? Tanrım! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Will you please stop sneezing on everything? | Her şeyin üzerine hapşırmayı keser misin artık? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Excuse me. | Affedersiniz. İğrenç ama. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Now we can't eat any of the chicken. | Tavuk falan yiyemeyeceğiz artık! Salak salak konuşma! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Atchoo! Or potatoes. | Patatesler de gitti. Baba ya! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Stop being such fusspots. | Yaygara çıkarmayın artık. Bir şey yok. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| It's not fine. | Birçok şey var. Çocuklar, bir şey yok. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Mum, this food is now inedible. | Anne, yenmez artık bunlar! Aynen! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Well, not to me it isn't! | Ben yerim gayet de! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Maybe I should just keep spreading my germs | Belki de etrafa mikroplarımı daha çok saçıp... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| all over the place and scoff the lot! | ...bütün yemekleri ben yemeliyim. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Why don't you go and defecate on the crumble? | Neden gidip elma parçacıklarının üzerine dışkını yapmıyorsun o zaman? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Lovely, Adam. We'll have to get a takeaway. | Aferin yani, Adam. Biz dışarıda yiyeceğiz. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| A takeaway?! It's Friday night. | Dışarıda mı? Cuma akşamı bugün. Yaptığım yemekleri yiyeceğiz. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| So we'll just have beans for dinner, then, shall we? | Yemek için elimizde sadece fasulye kaldı, farkında mısın? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Bless you? | Siz de görün. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| OK, did you hide him in the garage? | Garaja mı sakladın? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Not saying. The shed? | Bilmem ki. Kulübeye? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| I'm not telling you where Buggy is. | Tüylü'nün yerini söylemeyeceğim. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Adam? What? | Adam? Ne var? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Agh, you bloody... | Hay ben seni... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Where is everyone? | Nerede bunlar? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Ooh, hello! | Merhabalar! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Jesus! What are you doing here? | Yok artık! Ne işin var burada? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| He's a stupid man! | Çok aptal ya bu adam! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| OK, very quickly, do you work here? | Hemen soruyorum: Burada mı çalışıyorsun? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| If so, were you just fired? | Öyleyse, az önce kovuldun mu? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| And, the big one really, were you speaking in Chinese? | En önemlisi geliyor: Çince konuşuyor muydun sen? | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| No, no, yes. | Hayır, hayır. Evet. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Really? Where did you learn Chinese? | Harbi mi? Çince'yi nerede öğrendin? Japonya'da. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| No, Wilson and I just came... came in for a bit of crispy duck when he, | Yok, Wilson çıtır bir ördek gördü ve buraya geldik... | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| he did a, a little, well a very big something, behind there. | ...sonra küçük, aslında bir o kadar büyük bir şey yaptı arka tarafta. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Jim, I think you should give me Buggy back. | Jim, artık Tüylü'yü bana vermenin vakti geldi galiba. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Buggy? | Tüylü mü? Evet, Tüylü. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| But I don't have Buggy on me. | Üzerimde hiç Tüylü yok. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| You do, Jim, come on. | Var Jim, haydi. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Adam, was it two rice or three? | Adam, iki pirinç mi üç mü? Üç. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Three, please. | Üç, lütfen. | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Jim, give it back! | Jim, versene şunu! | Friday Night Dinner-1 | 2011 | |
| Jim! Jim! | Jim, Jim! | Friday Night Dinner-1 | 2011 |