Search
English Turkish Sentence Translations Page 179518
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| They're going to hurt me. | Dişim çok ağrıyor. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Well if they hurt you, put up with it! | Merak etme, öldürmez. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Let's go! | Haydi, gidiyoruz. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Good luck, miss! | İyi yolculuklar hanımefendi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Get in! | Geç hadi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Keep quiet. | Kapa çeneni! | Viridiana-1 | 1961 | |
| These miserable brats only get in the way. | Lanet olası çocuk! | Viridiana-1 | 1961 | |
| You'd like me to kill them? With the life that's ahead of them... | Onu öldürecek değilim! Ama düşünsene gidecek olduğu yeri... | Viridiana-1 | 1961 | |
| they'd be better off being sent to Paradise. | Cennette gidecek. Daha iyi olacak. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Put her in the sun with her sister. | Onu dışarı çıkar biraz. Kardeşinin yanına götür. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Now to knock off a couple of lambs. We'll have them roasted. | Şimdi iki güzel kızarmış kuzu budu yenirdi! | Viridiana-1 | 1961 | |
| What do you think of that? | Ne dersiniz? | Viridiana-1 | 1961 | |
| I'll go along with it... if it's being respectful enough. | Yani eve girip alalım mı diyorsun? | Viridiana-1 | 1961 | |
| What will the lady say? | Peki ya hanımefendi? | Viridiana-1 | 1961 | |
| She won't even know. | Hiçbir şey anlamaz. | Viridiana-1 | 1961 | |
| If everybody agrees. | Eğer ısrar ediyorsanız... | Viridiana-1 | 1961 | |
| But to make a roast takes four hours. | 4 saatimizi alır almaz... | Viridiana-1 | 1961 | |
| Well, what's all the hurry? | Zamandan bol neyimiz var! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Didn't you say you know how to make vanilla pudding? | Peki şu senin lezzettli kremalı bisküvilerinden de yapar mısın? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Yes. | Neden olmasın? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Get the eggs and milk. | Tamam. Git biraz süt ve yumurta getir. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I'll see to the lambs. | Ben de kuzu butlarıyla ilgilenirim. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Don't kill yourself, Refugio! Can't you see we're alone? | Sonunda yalnız kaldık. | Viridiana-1 | 1961 | |
| So? What's the good of working? | Ee? Çalışmak zorunda değiliz. | Viridiana-1 | 1961 | |
| You keep quiet. | Kapayın çenenizi! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Stick to your singing! | Ne dümenler çeviriyorsunuz? | Viridiana-1 | 1961 | |
| The miss left me in charge here and nobody is going to upset things. | Hanımefendi yokken sorumluluk benim. Hiçbir karışıklık istemiyorum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Because of you... | Sana söylüyorum! | Viridiana-1 | 1961 | |
| What made you think that I was up to something? | Yaşlı bunak neden benden şüpheleniyor? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Don Zequiel! Refugio! Come here! | Zequiel, Refugio buraya gelin! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Damn women! How did you get in there? | Lanet olası kadın! Oraya nasıl girdin? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Through a back window. | Pencereden. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Come here, there're wonderful things inside. | Gel gidip bir göz atalım. Hanımefendinin odasında hazine vardır. | Viridiana-1 | 1961 | |
| If it's only to have a look... | Tamam, şöyle bir bakacağız ama... | Viridiana-1 | 1961 | |
| But don't touch anything. | hiçbir şeye dokunmak yok! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Little dove from the south, you're hurt. | Yaralısın demek. | Viridiana-1 | 1961 | |
| What are you called? | Adın ne? | Viridiana-1 | 1961 | |
| My little dove. | Adın ne güvercin? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Hey, you there! | Defol buradan! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Get out! Or I'll bust your head in! | Defol! Gitmezsen boynunu kırarım! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Get lost! | Bok çuvalları! | Viridiana-1 | 1961 | |
| You bastards! I hope you get what I've got! | Umarım hepiniz hastalığımı kaparsınız! | Viridiana-1 | 1961 | |
| That woman, the one who looks like our Miss Viridiana, | Bu kadın, bizim hanımefendi Viridiana'ya çok benziyor. | Viridiana-1 | 1961 | |
| she's the wife of the man who hanged himself. | Bu kadın şu tablodaki adamın karısı. Hani şu kendini asan adamın. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Think of hanging yourself, | Kendini asmış demek. Böyle düşünceler niye olur bilirim... | Viridiana-1 | 1961 | |
| with all that money! | Hali vakti yerinde olmaktan... | Viridiana-1 | 1961 | |
| He must have had asthma. All those loaded old men have asthma. | Nefes darlığı yüzünden. Bütün zengin yaşlı pezevenklerde vardır. | Viridiana-1 | 1961 | |
| What stuff! | Ne lüks ama! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Jesus, Mary, and Joseph. | Yüce tanrım! Meryem, İsa, Joseph! | Viridiana-1 | 1961 | |
| How's that for a tablecloth! | Ne muhteşem bir masaörtüsü! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Come on, let's put it out. | Haydi açıp bakalım! | Viridiana-1 | 1961 | |
| That must have cost a fortune. At least a thousand. | Çok pahalı olmalı! En azından bin peseta, değil mi? | Viridiana-1 | 1961 | |
| A thousand! More like ten thousand! Can't you see it's French lace? | Bin pesetadan fazladır, salak. Bu bir Fransız danteli. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Fold it up, you're going to spoil it. | Bırakın artık, zarar vereceksiniz. | Viridiana-1 | 1961 | |
| We're not doing any harm. | Yanlış bir şey yapmıyoruz. | Viridiana-1 | 1961 | |
| It's not as bad as smoking his tobacco. | Tütün içmek. Zararlı olan şey bu bayım. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Don Zequiel's right. | Zequiel haklı. | Viridiana-1 | 1961 | |
| If those people come back and we don't hear them... | Ya uşaklar şimdi geri döner de bizi yakalarsalar? | Viridiana-1 | 1961 | |
| They won't get back before tomorrow. I heard them tell the driver. | Yarına ancak dönerler. Şoför öyle söylüyordu. | Viridiana-1 | 1961 | |
| If you haven't eaten on lace like that, you haven't lived. | O zaman... Bu kadar güzel bir masaörtüsü üstünde yemek yemeden ölmeyeceğim! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Watch it, Don Zequiel! | Don Zequiel, tanrının cezası! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Don't worry. | Küfretme! Küfretmek kötü şans getirir. | Viridiana-1 | 1961 | |
| We'll all clean it up. | Merak etme. Hepsini yıkarız. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Pass me that bottle. | Şişeyi uzat. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Go on, Don Amalio! | Söylesene Don Amalio... | Viridiana-1 | 1961 | |
| It's a real hen house here! You can't hear yourself speak. | Çok fazla gürültü var burada! Kimse kimseyi duymuyor! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Shut up, let's hear Don Amalio! | Bırak da Amalio konuşsun! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Tell us, Don Amalio... | Anlat bize Amalio... | Viridiana-1 | 1961 | |
| We gathered together to beg under the porches. | İki kişi kapı önlerinde dileniyorduk. | Viridiana-1 | 1961 | |
| But only in the churches of the rich! | İnsanlar kiliseye gidiyordu. | Viridiana-1 | 1961 | |
| The girls passing by... | Ve bazı kadınlar... | Viridiana-1 | 1961 | |
| smelled so sweet that you felt them on you. | önümüzden geçip gidiyordu, parfümlerinin kokularını alıyorduk. | Viridiana-1 | 1961 | |
| You can smell them but you can't lay your hands on them! | Bu çok kötü; koklayabilirsin ama dokunamazsın... | Viridiana-1 | 1961 | |
| Why did you split up? | Madem öyle, birbirimizi yemeyi bırakalım. | Viridiana-1 | 1961 | |
| You, shut your face! I won't have questions from any one! | Kapa çeneni! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Go on with the story! | Devam et. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Okay, it broke up when this deaf fellow | Sonra O, kiliseden çıkan enayileri bıçağıyla soymaya başladı. | Viridiana-1 | 1961 | |
| started on the collection boxes with a knife. | Ama bana hiçbir şey alamadığını söylüyordu. | Viridiana-1 | 1961 | |
| How did you know? | Yalan söylediğini nereden anladın? | Viridiana-1 | 1961 | |
| The noise of the money in his pocket gave him away. | Cebindeki paraların sesinden! | Viridiana-1 | 1961 | |
| We hardly got a sou that day. | O gün ben hiçbir şey alamadım. | Viridiana-1 | 1961 | |
| You know what I did? | Peki ne yaptım sonra, biliyor musunuz? | Viridiana-1 | 1961 | |
| I told the police about him! | Onu ihbar ettim! | Viridiana-1 | 1961 | |
| You sang because he didn't cut you in, | Paylaşmayı reddettiği için mi? | Viridiana-1 | 1961 | |
| you rat! | Pis gammaz! | Viridiana-1 | 1961 | |
| The judges thanked me very much. | Yargıç bana teşekkür etti. | Viridiana-1 | 1961 | |
| One of them said I was... | Bir tane daha ver! Dedi ki... Sen... | Viridiana-1 | 1961 | |
| What? | Ne demişti? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Shitty bastard, that's what I'd call you! | Bok çuvalının tekisin! İşte sana bu yüzden öyle diyorum! | Viridiana-1 | 1961 | |
| He said "honest citizen", if you want to know. | "Vatandaş" evet. Sen artık bir "vatandaşsın" demişti. | Viridiana-1 | 1961 | |
| To your health! | Şerefe! | Viridiana-1 | 1961 | |
| And to lovely company! | Kardeşliğimize ve bu güzel partiye! | Viridiana-1 | 1961 | |
| You filthy little brat. | Lanet olası çocuk! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Shut up or watch out! | Kapa çeneni artık! | Viridiana-1 | 1961 | |
| What's up with you? | Ne istiyorsun, zorun ne? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Why are you screaming? | Ne bok yemeye zırlamayı kesmiyorsun? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Don't you touch my little girl. | Kızımı rahat bırak. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Keep the brat quiet so we can hear what's going on. | Sinirlerimi bozuyor artık! | Viridiana-1 | 1961 | |
| I'll bust your face. | Çekil başımdan yoksa tokatlarım seni! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Keep your hands off me, you filthy whore! | Bana dokunamazsın seni iğrenç fahişe! | Viridiana-1 | 1961 |