Search
English Turkish Sentence Translations Page 179520
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Viridiana! | Viridiana! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Has something happened? | Bir sorun mu var? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Did you want to speak to me? | Bana söylemek istediğin bir şey mi var? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Is there anything I can do? | Sana nasıl yardım edebilirim? | Viridiana-1 | 1961 | |
| I must say, I was not expecting you. | Ziyaretini beklemiyordum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| We are playing cards... | Kağıt oynuyorduk. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I hope you are not surprised by this pastime. | Kağıt oynamayı severim. | Viridiana-1 | 1961 | |
| We must get through the long evenings. | Geceler burada çok uzun. Yapacak da pek bir şey yok. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Do sit down! | Gel, otur haydi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Don't leave, Ramona! | Ramona sen de gel. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Mademoiselle is not proud and she doesn't mind your staying here. | O basit biri. Onu rahatsız etmezsin. | Viridiana-1 | 1961 | |
| You know how to play cards, cousin? | Oynamayı biliyor musun, sevgili kuzenim? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Then sit down. | Oyur haydi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I'm sure you'll like it. | Eminim çok seveceksin. | Viridiana-1 | 1961 | |
| You too, sit down. | Sen de otur Ramona. | Viridiana-1 | 1961 | |
| All cats are gray at night. | Bu gece her şey serbest. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Do you like this music? | Müziği sevdin mi Viridiana? | Viridiana-1 | 1961 | |
| It's popular now. | Son günlerde çok popüler bir tarz. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Cut! | Kes hadi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| The first time I met you I said to myself: | Seni ilk gördüğüm zaman, kendi kendime şöyle dedim... | Viridiana-1 | 1961 | |
| My cousin Viridiana will end up playing cards with me. | Kuzenim Viridiana eninde sonunda benimle kağıt oynayacak... | Viridiana-1 | 1961 | |
| Sister Viridiana! | Rahibe Viridiana! | Viridiana-2 | 1961 | |
| Your uncle wrote. He cannot come to your profession. | Enişten mesaj göndermiş. Mezuniyetine gelemiyormuş. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Very well, Mother. | Anladım başrahibe. | Viridiana-2 | 1961 | |
| You don't seem to care. | Pek üzülmüşe benzemiyorsun? | Viridiana-2 | 1961 | |
| I saw him only once, ten years ago. | Onu sadece bir kere gördüm, o da 10 yıl önce. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Still, he invites you at his place. | Ama seni yanına da davet ediyor. | Viridiana-2 | 1961 | |
| I had rather not go out, Mother. | Gitmemeyi tercih edeceğim başrahibe. | Viridiana-2 | 1961 | |
| I think that he isn't very well. | İyi bir karar olmadığını düşünüyorum. | Viridiana-2 | 1961 | |
| He is your only parent. You should bid him farewell. | O senin tek akraban. Ona hoşçakal demelisin. | Viridiana-2 | 1961 | |
| But he never took care of me. | Ama o bunca zaman benimle hiç ilgilenmedi. | Viridiana-2 | 1961 | |
| He paid for your studies, he has just sent your dowry. | Ama o tüm eğitim masraflarını ve giderlerini karşıladı. | Viridiana-2 | 1961 | |
| It is huge. | Oldukça fazlaydı. | Viridiana-2 | 1961 | |
| I wish i'd never see the outside world again. | Keşke dış dünyayı bir daha asla görmesem. | Viridiana-2 | 1961 | |
| But if you order me to do so... | Ama bunu yapmamı emrediyorsanız... Gideceğim. | Viridiana-2 | 1961 | |
| You will be recluse soon . | Yakında tekrar münzevi hayatına geri döneceksin. | Viridiana-2 | 1961 | |
| You can leave tomorrow then. | Neyse, yarın ayrılıyorsun. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Your belongings for the trip are in your cell. | Yolculuğun için gerekli olan eşyalar odanda. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Stop it, now. | Dur biraz. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Do you like this rope? | Bu ipi seviyor musun? | Viridiana-2 | 1961 | |
| Yes, it has handles. | Evet, kulpları var. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Go now, play. | Neyse, git biraz da başka yerde oyna. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Leave it! | Zahmet etmeyin. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Hello! How do you do? | Merhaba. Nasılsın? | Viridiana-2 | 1961 | |
| Welcome, Miss! I am Ramona, the maidservant. | Hoşgeldiniz hanımefendi. Ben Ramona, evin hizmetçisiyim. | Viridiana-2 | 1961 | |
| How do you do? Fine, fine. | Nasılsınız? Teşekkürler. | Viridiana-2 | 1961 | |
| The bus was delayed, no? Did you have a nice trip? | Otobüs geç kalmadı ya? Yolculuğun nasıldı? | Viridiana-2 | 1961 | |
| First rate. | Sorunsuz geçti. | Viridiana-2 | 1961 | |
| it's so beautiful here... So calm... | Burası çok güzel... Çok sakin... | Viridiana-2 | 1961 | |
| That will remind you of the convent. | Sana manastrını hatırlatıyor, değil mi? | Viridiana-2 | 1961 | |
| I have been granted only a few days. | Sadece birkaç gün kalacağım. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Were those hard to get? | Dışarıda olmak çok mu zor? | Viridiana-2 | 1961 | |
| Not at all. The mother superior actually forced me to come. | Evet. Aslında başrahibe beni gelmem için zorladı. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Then you didn't feel like seeing me? | Yani beni görmek istemiyor muydun? | Viridiana-2 | 1961 | |
| To tell the truth, not really. | Gerçeği söylemem gerekirse... Evet, pek istemiyordum. | Viridiana-2 | 1961 | |
| I do not know how to lie. | Nasıl yalan söyleneceğini bilmem ben. | Viridiana-2 | 1961 | |
| I Have gratitude for you, but nothing more... | Size minnettarım ama fazlası yok... | Viridiana-2 | 1961 | |
| No human warmth. | Bir sıcaklık hissetmiyorsun... | Viridiana-2 | 1961 | |
| None at all. | Evet, öyle... | Viridiana-2 | 1961 | |
| You're right. Solitude has made me selfish. | Haklısın. Yalnızlık beni bencil biri yaptı. | Viridiana-2 | 1961 | |
| And now it is too late, isn't it? | Ve artık çok geç. Değil mi? | Viridiana-2 | 1961 | |
| Yes, too late. | Evet, çok geç. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Your fields are neglected, uncle. | Tarlaların çok bakımsız kalmış enişte. | Viridiana-2 | 1961 | |
| It took twenty years for the scrub to overgrown them all. | Bu sarmaşıklar, fundalıklar 20 yıldır büyüyor, pek ilgilenemedik. | Viridiana-2 | 1961 | |
| The spiders proliferate too, except on the first floor. | Her tarafı örümcekler de sardı, birinci kat hariç. | Viridiana-2 | 1961 | |
| I hardly go out. | Dışarıya pek çıktığım söylenemez. | Viridiana-2 | 1961 | |
| it is true! | Bu doğru! | Viridiana-2 | 1961 | |
| When he goes out, he makes me jump. | Dışarıya çıktığı zaman beni zıplatmıyor. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Come on, little one! | İn aşağıya, seni yaramaz! | Viridiana-2 | 1961 | |
| My maindservant's daughter. | Hizmetçi Ramona'nın kızı. | Viridiana-2 | 1961 | |
| A wild child. | Yaramaz bir çocuk. | Viridiana-2 | 1961 | |
| You look so much like yout aunt! The same gait... | Halana çok benziyorsun. Aynı yürüyüş şekli... | Viridiana-2 | 1961 | |
| You said that to me already. | Bunu daha önce de demiştin. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Unbelievable! Even your voice... | İnanılmaz! Sesin bile çok benziyor... | Viridiana-2 | 1961 | |
| She made her bed on the floor, mister. | Yatağını yerde yaptı efendim. | Viridiana-2 | 1961 | |
| She has some sort of thorns in her suitcase. | Bavulundan da bir sürü dikenli teller, çiviler çıkardı. | Viridiana-2 | 1961 | |
| A night shirt in crude lin. I bet it's scratching. | Bahse girerim ilkel mitleri uygulamaya çalışacaktır. | Viridiana-2 | 1961 | |
| So fine a skin... | Oysa ne kadar güzel bir cildi var. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Go, you can withdraw now. | Beni rahat bırak, git. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Hello, Moncho. Hello. | Merhaba Moncho. Merhaba. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Hello, Rita. Will you behave today? | Merhaba Rita. Bugün uslu duracak mısın? | Viridiana-2 | 1961 | |
| Would you bother giving some to me? | Biraz alabilir miyim? | Viridiana-2 | 1961 | |
| No, madam. | Tabi bayan. | Viridiana-2 | 1961 | |
| it is difficult? | Sağmak zor mu? | Viridiana-2 | 1961 | |
| I would't know. | Sağmayı bilmiyorum. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Pull strongly! | Kuvvetli çekin. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Hold tight! Shut up! | Sıkı tutun! Kapa çeneni ufaklık. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Grab firmly. | Sıkıca kavrayın. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Don Jaime does it very well! | Don Jaime çok güzel sağar. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Go away! No! | Defol buradan! Gitmeyeceğim işte! | Viridiana-2 | 1961 | |
| Collect these buckets that drag there! | Topla şu kovaları ayak altından! | Viridiana-2 | 1961 | |
| Don't be afraid. | Korkmayın bayan. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Shall i guide you? Come on, pull! | Yardım etmemi ister misiniz? Çekin hadi! | Viridiana-2 | 1961 | |
| I saw you in your shirt! | Seni gecelikle gördüm! | Viridiana-2 | 1961 | |
| She's a liar. | Yalancının tekisin. | Viridiana-2 | 1961 | |
| her hairpins toppled all over the floor | Çengelli iğneleri, çivileri odanın her yerine dağılmıştı. | Viridiana-2 | 1961 | |
| and she collected them. | Ve sonra onları topladı. | Viridiana-2 | 1961 | |
| On the terrace. | Terastaydım. | Viridiana-2 | 1961 | |
| it's bad to spy. | Birini gözetlemek kötü bir şeydir. | Viridiana-2 | 1961 | |
| Will you come to the hen house? I don't feel like going. | Benimle kümese gelir misin? Hayır gelmem. | Viridiana-2 | 1961 |