Search
English Turkish Sentence Translations Page 179438
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Then let's go back to prison. | Öyleyse binelim araca. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Oh, no. Oh, yes. | Olmaz. Olur. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Take off yourjacket. | Ceketinizi çıkarın. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Take off your coat. | Paltonuzu çıkarın. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Should I put down my stipends? Yes, all of them. | Aldığımız bursları da yazalım mı? Evet, ne varsa. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I'm a master student. Put it down. | Ben usta öğrenciyim. Onu da yazın. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Are you a master student, too? No, I'm a killer. | Siz de mi burslusunuz? Hayır, ben katilim. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Put it down. You never know what it's good for. | Yazın, bakarsınız lazım olur. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Let those losers fight it out. | Şu gördüklerime inanamıyorum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| It doesn't get my nipples hard. | Mastürbasyon mu yapacağım? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| We're here now... and we'll see this through. | Buraya geldik ve bu işi bitireceğiz. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| No, we won't, you fucking cunt! | Hayır, yapmıyoruz, seni salak kaltak! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You're scared. Yeah, sure, I'm scared. | Korkuyorsun. Tabii, tabii, korkuyorum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Oh, I'm so scared! | Korkuyormuşum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| That's normal. The guy in there's scared, too. | Gayet doğal. Şu içerideki de korkuyor. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| As he should be. He's got no talent at all. | Korkmakta da haklı. Herhalde onda yeteneğin kırıntısı bile yok. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| With you it's different. Spare me the psycho babble. | Ama sizde farklı. Bu psikolog saçmalıklarını kendinize saklayın. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| If you don't make it here today, you'll never make it. | Bunu bugün başaramazsanız hiçbir zaman başaramayacaksınız. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Stop it. Then you're a coward, Jenny. | Susun. O zaman siz bir korkaksınız, Jenny. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I said, stop it. A coward. | Susun dedim. Korkak. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I warn you. A coward. | Sizi uyarıyorum. Korkak. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Shut your fucking mouth! | Sus dedim sana! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| We have to stop at a hospital before we get back. | Durmamız gerek. Bizi hastaneye götürün. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| So l took them to a hospital, because of the girl's hands. | Beni kandırmalarına müsaade ettim ve... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I could slap myself. | İsterseniz beni tokatlayabilirsiniz. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You see? | Bakın,... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I'm a man of principles. | ...ne kadar tutarlı biriyim. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Then I made one exception... and got screwed. | Ömründe bir kere bir şeye göz yumarsın, hemen kazıklanırsın. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| And I always tell my children, | Çocuklarıma bile hep şunu söylerim: | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| ''Don't trust anyone. Don't help anyone. | "Kimseye güvenmeyin, asla iyi niyetli olmayın". | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Don't give anything to anyone.'' And then I don't even stick to my rules. | "Kimseye çikolatanızın bir kırıntısını bile vermeyin". | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I didn't think you'd be so stupid. | O kadar aptal olacağınızı tahmin etmemiştim. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Maybe you're not stupid, butjust... | Belki de aptal değilsiniz, belki de... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Oh, I don't know. | Ben de bilmiyorum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| What if the window had broken? | Ya cam kırılsaydı? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Nice view, huh? | Güzel manzara, değil mi? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Today you did something extraordinary. | Bugün başardığınız şeyi sizden hiç kimse beklemiyordu. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| And then you ruin it all. | Sonra hemen elinin tersi ile itiyorsun. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| What is it with you? | Neyiniz var? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I knew the window would't break. | Camın kırılmayacağını biliyordum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I ran into it before, when my baby was born. | Bebeğim doğarken de yine cama çarpmıştım. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Two or three stories up, | Üç kat üstte. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| where the view is even nicer. | Orada manzara daha güzel. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I was in labor for sixteen hours. | Doğum 16 saat sürdü. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| When I told the doctor that I... that I couldn't take it anymore, | Doktora, artık yapamayacağımı söylediğimde,... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| he said that I was just a con trying to stay out of prison. | ...bana, "Bırak böyle davranmayı, ne de olsa tutukluluk haline ara verildi. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| They should have done a Cesarian. | Sezaryenle doğumda tutukluluk haline ara verilir. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| But they didn't. | Ama sezaryen yapmadılar. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| They just let me tear. | Parçaladılar beni. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I blacked out. | Bayılmışım. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| When I woke up, the nurse said to me... | Daha sonra uyandığımda başımda bir hemşire vardı ve bana,... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| ''Your baby... | ..."Bebeğiniz gitti", dedi. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Your baby is gone. | "Bebeğiniz artık yok". | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| It's just gone.'' | "Artık yok" | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Circulatory collapse. | Kalp yetmezliği. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| His name was Oskar. | Oskar koymuştum adını. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Three hours later they took me back to jail. | Üç saat sonra beni tekrar kodese götürdüler. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Nice name, Oskar. | Oskar güzel bir isim. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Why do you stop? That was good. | Neden durdunuz? Harikaydı. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Are you kidding? I need a break. | Buna kargalar bile güler. Ara vermem gerek. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| No, you don't. What's wrong with a break? | Ara vermen gerekmiyor. Biraz ara versek ne olur ki? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You've had a three year break. Start again. | Üç yıldır ara veriyorsun. Şimdi çalmaya en başından başla. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I've been here for two hours. So have I. | İki saattir buradayım. Ben de. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Let's hear it. | Dinliyorum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Come on! | Evet, buyurun. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| ''Come on!'' | Evet, buyurun. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Jenny... Mrs. Kr�ger... | Jenny? Bayan Krüger. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Please, Jenny, concentrate! | Haydi Jenny, konsantre ol. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| See how talented she is? | Görüyorsunuz işte ne kadar yetenekli. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| It's nothing personal, we're just practicing. | Bu kişisel bir şey değil sadece çalıştırıyorum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| She's going to play in a contest. | Bir yarışmaya katılacak. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Tomorrow night, in color. | Yarın akşam, hem de renkli. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Remember? | Unuttunuz mu? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| And this, ladies and gentlemen, brings us to the last question, | Sevgili izleyicilerimiz, sırada en önemli sorumuz var. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| <which can still turn the game around.> | Bildiğiniz gibi bu soru yarışmanın gidişatını değiştirebilir. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| <Maybe you'll make it this time.> | Belki de bu defa olur. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Listen carefully, here it comes: the jackpot question. | Dikkat, işte sorumuz: | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| If Mozart had written an opera for Cinderella... | Mozart, Cinderella için opera besteleseydi... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| ... it would have resulted in what kind of cheese? | ...acaba ortaya ne tür bir peynir çıkardı? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| <But Mozart never...> | Ama Mozart hiç... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Why cheese...? Had Mozart written an opera | Yani öyle bir şey yapmadı. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| This answer, ladies and gentlemen, is... | Değerli izleyicilerimiz, bu cevabımız... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| <... correct!> | ...doğru! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Look who's back. | Bakın bakalım, kim gelmiş. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Inspection. Get up. | Arama var. Kalk. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You know what this means? | Bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Good luck? | Şans? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Bug infestation. | Haşarat basmış ortalığı. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| We're going to have to move you. | Ne yazık ki hücrenizi değiştirmemiz gerekecek. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| And I happen to know a nice place for you. | Sizin için güzel bir yer biliyorum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You like it here? Is it okay for you? | Sevdin mi burayı? Nasıl, iyi mi? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| It's a good place to meet people. | Ara sıra insan içine de çıkmak gerekiyor. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Listen, you can do whatever you want here. | Sana bir şey diyeyim, burada istediğini yapabilirsin. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| It's like a playground. | Oyun alanı gibidir burası, gerçekten. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| But there's one thing you should never do. | Ama asla yapmaman gereken bir şey var. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| The thing you do best. | Biliyorsun sen, şu çok iyi yapabildiğin şey var ya. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Play piano. | Piyano çalmak. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| No, sleep. | Uyumak. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You'll be more famous than him. | Ondan daha çok meşhur olacaksın. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Much bigger. | Daha büyük. | Vier Minuten-1 | 2006 |