Search
English Turkish Sentence Translations Page 179441
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Get a good price for it. | İyi bir fiyata satarsınız. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You've got a lot ofjunk. Your dress is over there. | Bir sürü eşyanız var. Elbiseniz şurada. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Your shoes are polished. Who'll get all this when you're dead? | Ayakkabılarınız da temizlendi. Öldüğünüzde bunları kime bırakacaksınız? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Hurry up. You still need to change. | Acele edin, daha üstünüzü değiştireceksiniz. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I'm going to have some water. | İçecek bir şeyler alıyorum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Hello, this is Mrs. Kr�ger... | Adım Krüger,... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I'm calling about Jenny von Loeben. | ...Löben'in kaydı için arıyordum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Yes, we're coming after all. | Evet, biliyorum ama yine de katılıyoruz. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I'm glad, too. | Ben de sevindim. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Are you in charge of the contest? | Bunu sizinle mi halledeceğiz? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Please fetch him. | O halde onu da getirin. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I thought you didn't drink alcohol. | İçki içmediğinizi sanıyordum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Jenny, put some clothes on! I thought you didn't drink, general. | Jenny, lütfen üzerine bir şeyler giy. İçki içmediğinizi sanıyordum, Bay Asker. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| He was here? Not now... | Buraya geldi, değil mi? Başka zaman konuşalım bunu. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| No, we'll talk about it now. Jenny, we need to hurry... | Hayır, şimdi konuşalım. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Hang up and tell me what my fucking father was doing here, | O ahizeyi yerine koyup pis babamın burada ne yaptığını söyleyeceksiniz. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| or I'll have a fit right now. | Yoksa burayı dağıtırım! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| It's true, he was here. Fucking shit! | Doğru, buraya geldi. Siktir ya! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Stop it, please! Oh, shit! | Jenny, yapmayın! Lanet olsun! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| He bought you. He planned the whole thing! | Sizi satın aldı. Her şeyi o planladı! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| No, he didn't. | Hayır, hiç de değil. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| He checks out the prison, | Hapiste nelerin döndüğünü gayet iyi biliyor. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| follows the pathetic teacher into her pathetic apartment | Boktan bir öğretmenin parasının boktan bir daireye bile yetmediğini görünce de... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| and opens his fat wallet. | ...kesenin ağzını açtı. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You've got it wrong. You lied to me. | Yanlış anlıyorsun. Bana yalan söylediniz. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| No. Yes, the whole time. | Hayır. Evet, hem de en başından beri. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| And the dress? | Ya bu elbise? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Did he pick it? Did he buy the goddamn dress? | O mu seçti? O mu aldı bunu? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| And the hand ointments? | Merhem ve el kremi? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Did he choose the music, too? | Parçaları da mı o seçiyordu? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Did my father pick Schumann? | Schumann'ı o mu istiyordu? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| He probably got me out of jail. Since you weren't able to, granny. | Belki de hapisten o çıkardı. Senin becerebileceğin bir şey değil. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Believe me, I never took any money. | İnan bana Jenny, hiçbir zaman para almadım. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I don't care about money. | Benim için bir şey ifade etmiyor. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I only love music. | Benim tek sevdiğim şey müzik. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Nobody only loves music. | Hiç kimse sadece müzik sevmez. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You get off on having a hot student. | Ateşli bir öğrencin var diye şehvete geliyorsun. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You're vain and eaten up by ambition. You don't care about me. | Hırs ve tutkuların seni yemiş bitirmiş. Kimseye değer vermezsin sen. Beni umursadığın yok. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| But Jenny... | Ama Jenny... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I told you from the start | Hep söylüyordum sana,... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| that I don't care about you. | ...sana önem verdiğimi. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Away. | Gidiyorum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| We could still make it. | Hâlâ başarabiliriz. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Open the door. | Aç! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Look at this. What's it about? | Buna bak, lütfen. Ne yazıyor? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Who I am. I know you're a stupid whore. | Kim olduğum. Kim olduğunu biliyorum, pis bir orospusun. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| No, I'm a stupid lesbian. See? | Hayır, ben salak bir lezbiyenim. Gördün mü? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| That's your way of talking, isn't it? | Sen bu şekilde ifade ederdin, öyle değil mi? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I once loved a woman. | Bir kadını sevmiştim. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I still love her. | Onu hâlâ seviyorum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Eat it. Come on. Jenny... | Ye. Hadi ye. Jenny... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You don't believe me? Eat it! | İnanmıyor musun? Ye dedim! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Eat it, goddamn it! | Yut şunu! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Jenny, don't... If you follow me, I'll hit you! | Jenny, yapamazsın... Peşime düşeyim deme, yersin tokadı! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Jenny, wait! | Jenny, dur! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You little rat! | Küçük fare seni! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I warned you. | Demiştim. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Did anyone see us? | Gören oldu mu peki? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Different. It says 'communist' here. | Farklı. Burada komünist yazıyor. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| That's what I mean. | Demek istediğim de o. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| No one saw us. | Bizi gören falan olmadı. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Hannah knew what hatred is. | Hannah nefretin ne olduğunu bilirdi. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| And she knew what love is. | Ve aşkın ne olduğunu da biliyordu. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Most people are happy to be kissed good night. | Çoğu insana "İyi geceler" demen yeter. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| She took the photo three days before her arrest. | O resmi tutuklanmadan üç gün evvel çektirmişti. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| A comrade of hers was tortured and gave away her name. | Bir yoldaşına işkence etmişler, o da onun adını vermiş. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Hannah was going to be decapitated. | Hannah dar ağacında infaz edilecekti. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| ... on the day of her execution a bomb destroyed the scaffold. | ...o gün atılan bombalar infaz yerini yerle bir etmişti. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| So they thought of something else. | O yüzden başka bir yola başvurdular. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Am I supposed to cry now? | Ağlayayım mı? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Do you think it's easy? | Benim için çok mu kolaydı? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| You think today was an easy day for me? | Şöyle mi yaptığımı sanıyorsun? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Why do you think I've stayed here for 60 years? | 60 yıldır neden buralarda olduğumu sanıyorsun? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Because of a dead body? Great! | Ölü biri için mi? Harika ya! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| A lesbian who likes corpses. You're a perverted freak, madam. | Ceset sever bir lezbiyen. Siz hastasınız, Hanımefendi. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| How dare you! | Sen kendini ne sanıyorsun? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| How dare you talk like that? | Ne cüretle böyle konuşuyorsun? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I've worked very hard for this day. | Aylardır seni bugüne hazırlıyorum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I've overlooked your respectless manners and your fits. | Saygısızlığına, terbiyesizliğine ve krizlerine aldırmadım, hepsini yuttum! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I got you out of prison. | Hapishaneden çıkardım seni. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I told you about the only person... | Ben sana tek değer verdiğim insandan bahsediyorum,... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| ... I care about, and you walk all over me! | ...sen ise bunu hiçe sayarak ayaklarının altına alıyorsun! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I didn't mean to... You don't know about the ease of annihilation! | Öyle demek istemedim... Yok olmanın hafifliğini bilemezsin! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| How dare you flush your talent down the toilet? | Yeteneğini çöpe atıyorsun! Bunu nasıl yaparsın? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Listen... Shut up! | Dinleyin... Sus! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| They just murdered this woman. | O kadını öylece katlettiler. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Even though, unlike you, she hadn't done anything! | Senin aksine onun hiçbir suçu yoktu! | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Maybe she had a talent, too. | Belki onun da bir yeteneği vardı. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Perhaps she would have done anything... to live out that talent. | Belki bu yeteneğini tamamlamak için her şeyini verirdi. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| What else is there in life? | Yoksa ne anlamı var ki? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| What's our purpose, Jenny von Loeben? | Anlamı nedir, Jenny von Löben? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| To break someone's skull? | Mesele birinin kafasını mı kırmak? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Or to waste away in a prison cell for decades? | Ya da bir hücrede çürümek mi? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Or to reduce the world to rubble? | Yoksa dünyayı yerle bir etmek mi? | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| We all have a job to do, damn it! | Hepimizin lanet olası bir görevi var. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| I don't know what my job here was. | Benim burada ne işim vardı bilmiyorum. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| Maybe just to persevere. | Belki de sadece dayanmak. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| But yourjob... | Ama senin görevin... | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| ... is as clear as a bright day. | ...gün ışığı kadar parlak. | Vier Minuten-1 | 2006 | |
| It is yourjob... | Senin görevin,... | Vier Minuten-1 | 2006 |