Search
English Turkish Sentence Translations Page 178649
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| but when I saw you, I forgot all about it... | ama seni görünce, her şeyi unuttum. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Could you pay for these, then we can go together... | Sen ödeyebilir misin? Sonra beraber gideriz. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| How was this year for you? Should I know you? | Bu yıl senin için nasıl geçti? Seni tanıyor muyum? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Absolutely. I would Iike you to. What's your phone number? | Elbette. Seni istiyorum. Telefon numaran ne? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| When did you Iose your virginity? | Bekaretini ne zaman kaybettin? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Hey, how are you Ville. I'm okay | Hey, nasılsın Ville. İyiyim. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Give me a mark | Bana bir mark versene. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Thanks. Take care | Sağ ol. Kendine dikkat et. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Hey, you there! The ticket! | Hey, sen! Bilet! | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Sava. Sava bien | Nasılsın? İyiyim? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I've fallen in Iove. In what? | Fena tutuldum. Neye? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| In one girl, | Sokak köpeklerinin bile, | Valehtelija-1 | 1981 | |
| even the stray dogs go to the other side of the street, | onu gördükleri zaman, saygılarımdan sokağın diğer tarafına geçtikleri bir kıza. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| When did she Iose her virginity? | Bekaretini ne zaman kaybetmiş? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I don't know. She disappeared, when I tried to ask her | Bilmiyorum. Sormaya çalışırken ortadan kayboldu. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Is she rich? I think so, apparently she goes to work | Zengin mi? Sanırım, görünüşe göre işe gidiyordu | Valehtelija-1 | 1981 | |
| You wouldn't be a great Ioss to the world | Dünya için büyük bir kayıp olmazdın. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Thanks a Iot! | Çok sağ ol! | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Do you think that Iove is just eroticism | Aşkın sadece erotizm ve hatta daha azı olduğunu mu... | Valehtelija-1 | 1981 | |
| or even Iess? | düşünüyorsun? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I'm fed up with this discussion, and with sheepish young Iovers | Bu tartışmadan da, salak aşıklardan da bıktım. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Bridegroom, Iend me ten marks | Damat, bana on mark versene. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I fell in Iove when I was two. I ran away with my nurse | İlk kez iki yaşında aşık oldum. Dadımla kaçtım. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Before that I read her "Refugees" by Linnankoski | Öncesinde ona, Linnankoski'nin "Göçmenler"ini okudum. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Your conception hasn't reached universal dimensions | Senin kavrayışın, evrensel boyutlara ulaşmamış. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Conceptions of what? Of the nature of the woman | Neyi kavrayışım? Kadın doğasını. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Bridegroom, Iend me ten marks | Damat, bana on mark ver. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| You're a deeply inhuman being, Juuso | Sen insanlık dışı bir varlıksın Juuso. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| If a person can be inhuman, then it's congenital in my case | Eğer birisi insanlık dışı olabiliyorsa, bu doğuştandır bana göre. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Ville, wait a minute. Hey, I was just Iooking for you | Ville, bekle bir dakika. Ben de seni arıyordum. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| And I've been Iooking for you for almost 3 weeks | Ben seni neredeyse üç haftadır arıyorum. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Once I saw you on a street corner but you disappeared. I'm sorry | Bir keresinde, seni bir sokağın köşesinde gördüm ama sonra yok oldun. Üzgünüm. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| When I got there, you were gone. The street was empty | Oraya vardığımda, sen gitmiştin. Sokak boştu. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I haven't been out much Iately. My mother has been ill. Really? | Geç saate kadar dışarıda kalamıyorum. Annem hasta. Öyle mi? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I've been with her almost all the time, | Neredeyse sürekli onunlayım... | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Except during the day, when I go to work | gündüz işe gittiğim zamanlar hariç. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| In the Ministry of Justice That's great | Adalet Bakanlığı'nda Bu harika. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| In the institute they were asking about our research | Enstitüde, araştırmamızı soruyorlardı. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I hope you haven't forgotten it. Not at all, on the contrary | Umarım unutmamışsındır. Tabii ki hayır. Tam tersine. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I've often been thinking of its problematic... | Sık sık bu konu hakkında düşünüyorum. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| You see, on the basis of the results of our interviews | Biliyorsun, yaptığımız görüşmelerin sonuçlarına dayanarak... | Valehtelija-1 | 1981 | |
| it's easy to prove our basic assertion | temel savımızı kanıtlamak kolay. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| People's happiness isn't an abstract thing | İnsanların mutluluğu soyut bir şey değildir. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| It depends on certain social commitments | Bu, belli toplumsal taahhütlere bağlı. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| That's true, but it's impossible to see | Bu doğru, ama aynılık ve farklılık arasındaki... | Valehtelija-1 | 1981 | |
| the difference between identity and dissimilarity. What do you mean? | ayrımı görmek imkansız. Ne demek istiyorsun? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| It's impossible to see, if Iove | Aşk, cinsiyetler arasındaki... | Valehtelija-1 | 1981 | |
| between the sexes is enjoyment of identity in dissimilarity, | farklılığın içindeki aynılığın hazzı mıdır, yoksa aynılığın içindeki... | Valehtelija-1 | 1981 | |
| or enjoyment of dissimilarity in identity Your dialectics are absurd | farklılığın hazzı mıdır, anlamak zor. Diyalektiğin saçma. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Your problem is that you can't distinguish | Senin problemin, düşüncenin diyalektiği ile... | Valehtelija-1 | 1981 | |
| the dialectics of thought from the dialectics of facts | olguların diyalektiğini birbirinden ayırt edememen. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| You are a problem yourself | Sen kendin bir problemsin. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Heads. Tails | Tura. Yazı. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Our definition of happiness confuses | Bizim mutluluk tanımımız... | Valehtelija-1 | 1981 | |
| the progression towards positivism | pozitivizme doğru ilerlemeyi karıştırıyor. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| May I read your introduction to the premises of happiness some day | Mutluluğun öncüllerine yazdığın önsözü okuyabilir miyim bir ara? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Yes, but the article isn't finished yet | Evet ama makaleyi daha bitirmedim. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I haven't been able to get the original source I need | İhtiyacım olan asıl kaynakları almadım daha. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| AII my money's been spent on mother's medical treatment | Bütün param, annemin tedavi masraflarına gidiyor. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I'm sorry about your mother. That's okay | Annen için üzüldüm. Sorun değil. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Everybody has his mother to bear | Herkesin katlanmak zorunda olduğu bir annesi var. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I don't have much money now, but I could Iend you the price of the book | Şu anda fazla param yok ama kitaplar için sana ödünç verebilirim. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Could you? | Verebilir misin? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Here you are. Good | Al. Harika. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I'II just pop to the men's room and then we can start working | Tuvalete bir patlatayım ondan sonra çalışmaya başlarız. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| What's your name? Tuula | Adın ne? Tuula | Valehtelija-1 | 1981 | |
| That doesn't give you the right to do a thing Iike that | Bu isim sana böyle şeyler yapma hakkını vermez. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Life is too short to be ruined. If a man Ioses | Hayat mahvedilemeyecek kadar kısa. Eğer bir adam... | Valehtelija-1 | 1981 | |
| his self respect he might as well shoot himself | saygınlığını kaybederse, kendini vurmaması için bir neden yok. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I'm not a man | Ben adam değilim. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| No, you are a madonna, and madonnas are not of this world | Hayır, sen bir madonnasın ve madonnalar bu dünyaya ait değildir. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| A person is what he pretends to be, that's why you have to be careful | Bir kişi, taklidini yaptığı şey gibidir, bu yüzden dikkatli olmalısın. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| What does my work have to do with you, you don't even know me? | Seninleyken işim ne olmalı? Beni tanımıyorsun bile. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| We can get to know each other Iater... | Birbirimizi sonra tanırız. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| the most important thing is that I don't want my girlfriend to be a toy | En önemli nokta, kız arkadaşımın bir oyuncak olmasını istemem. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Was that a marriage proposal? | Bu evlenme teklifi miydi? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| We'II go out tomorrow, before that you'II resign | Yarın dışarı çıkacağız, öncesinde sen istifa edeceksin. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I can take care of both of us. Oh really | Ben ikimize de bakabilirim. Gerçekten mi? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| We'II meet tomorrow at 6 o'clock. | Yarın saat 6'da buluşacağız. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I'II go now. Don't kiss me today | Şimdi gidiyorum. Beni bugün öpme. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| See for yourself, there's nothing | Kendin bak, hiçbir şey yok. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Is Kari there? | Kari orada mı? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| No? Is he dead? | Yok mu? Öldü mü? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| In the army? | Askerde mi? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I knew he was dead | Biliyordum öldüğünü. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Is Jukka there? | Jukka orada mı? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Who are you then? | Sen kimsin peki? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Marja Leena. A beautiful name. | Marja Leena. Güzel bir isim. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| As a child I had a dog that was called Marja Leena | Çocukken, bu isimde bir köpeğim vardı. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Don't worry, it died | Merak etme, öldü. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Lend me 500 instead, | Bana bir 500'lük versene... | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I'II pay you back without your noticing | hemen öderim. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| At Ieast you've got a reason to see me | Beni görmek için bir nedenin olur. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I believe you're as pretty as your voice | Eminim, sesin kadar güzelsindir. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Oh, but I shouldn't really, as I'm already in Iove | Ah, bu imkansız ama. Çünkü ben aşığım zaten. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| Hi, do you have any money? | Selam, hiç paran var mı? | Valehtelija-1 | 1981 | |
| No, I haven't Ieft you | Hayır, seni terk etmedim. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I didn't call you because of the money, you know that | Seni para için aramadığımı biliyorsun. | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I want to find myself, | Kendimi bulmak istiyorum... | Valehtelija-1 | 1981 | |
| I've got Iost in the market of Iies | yalan çarşısında kayboldum. | Valehtelija-1 | 1981 |