Search
English Turkish Sentence Translations Page 176860
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Is there anyone here who believes in God or Jesus? | Aranızda Allah'a veya İsa'ya inanan var mı? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| No, none of us. | Hayır, hiçbirimiz inanmıyoruz. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Go out, close the gate and hang the sign in the middle so that it's visible. | Dışarı çık, geçişi kapat ve bunu tam ortasına as ki görülebilsin. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Is it a landmine you have here? Yes, but its not armed. | Bu arabada tuttuğun şey kara mayını mı? Evet ama kurulu değil. Şuradaki mayın mı? Evet ama aktif değil. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I'm sitting on a landmine? Are you crazy? | Kara mayınının üzerinde mi oturuyorum? Kafayı mı yedin sen? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Is there anyone who doesn't want to be up in the woods? | Aranızda ormanda olmak istemeyen var mı? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Someone who has changed his mind? Someone who is afraid of trolls? | Fikrini değiştiren biri? Troll'lerden korkan biri? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| There is a creek there. Take your clothes off and wash thoroughly. | Şurada dere var. Kıyafetlerinizi çıkarıp baştan aşağı yıkanın. Şurada bir dere var. Kıyafetlerinizi çıkarıp, iyice yıkanın. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Especially the armpits and crotch. No! | Özellikle koltukaltı ve apış arasını. Hayır! Özellikle de koltuk altlarınızı ve kasıklarınızı. Hayır! | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Why? To get rid of body odor. | Neden? Vücut kokusundan kurtulmak için. Neden? Vücut kokunuzdan arınmak için. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Then rub your entire body with this. Clothes too. | Sonra tüm vücudunuza bunu sürün. Kıyafetlerinize de. Daha sonra bununla tüm vücudunuzu ve kıyafetlerinizi ovalayın. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| What is it? Troll odor. | Bu nedir? Troll kokusu. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Apply it to the whole body. Are you kidding? It smells terrible. | Tüm vücudunuza sürün. Dalga mı geçiyorsun? İğrenç kokuyor. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| You have to smell like a troll, because they know our scent and stinks to them. | Bizim kokumuzu biliyorlar ve hiç hoşlanmıyorlar. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| No way! I don't want to, Thomas. | İmkânı yok! Ben istemiyorum Thomas. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I said no! | Hayır dedim! Hayır dedim. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| You had to do exactly as i say. | Dediklerimi harfiyen yapmak zorundasınız. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Unless you do, I'll go up alone and you will stay here. | Aksi takdirde ben tek giderim, siz de burada kalırsınız. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Are you ready? Have you rubbed it onto you? | Hazır mısınız? Üzerinize sürdünüz mü? Hazır mısınız? Her tarafınıza sürdünüz mü? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| You look really cute! | Çok şirin gözüküyorsun. Çok hoş görünüyorsun. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Flashlights for you. | El fenerleri size. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| What is this? A huge flash, really. | Bu ne? Koca bir flaş. Bu nedir? Bir tür silah. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Hans? How do you use the weapon? | Hans, aleti nasıl kullanıyorsun? Hans? Bu silahı nasıl kullanacağız? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| It produces a powerful ultraviolet light ... | Kuvvetli morötesi ışık üretiyor... Çok fazla miktarda ultraviyole ışın saçar. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| UVB rays. Just like the sun or a solarium. | UVB ışınları. Tıpkı güneş ya da solaryum gibi. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Don't you know anything Thomas? They turn into stone in the sunlight. | Hiçbir şey bilmiyor musun Thomas? Güneş ışığında taşa dönüşüyorlar. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Yes. Or they explode. Haven't you read anything? | Evet. Ya da patlıyorlar. Hiçbir şey okumadın mı? Doğru. Ya da patlarlar. Sen hiçbir şey okumaz mısın? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I've heard stories as a child, but ... Did you know it, Kalle? | Çocukken hikâyeler duymuştum ama... Sen biliyor muydun, Kalle? Küçükken birkaç peri masalı dinledim ama... Sen biliyor muydun, Kalle? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| What if a troll will race against you to eat. Then what? | Ya bir Troll seni yemek için peşine düşerse. Sonra ne olacak? Peki ya troller bir yemek eşi isterlerse ne olacak? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| A race to eat? | Yemek için peşime mi düşecek? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Folk tales don't quite correspond to reality. | Halk hikâyeleri gerçeği tam olarak yansıtmıyor. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I think that they correspond quite well. | Bence gayet iyi yansıtıyorlar. Bence yeterince masalsı. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Troll Piss. Oh, God! | Troll sidiği. Tanrım! | Trollhunter-2 | 2010 | |
| It stinks up to here! | Burası berbat kokuyor. Kekremsi bir kokusu var. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I'm chasing a "Raglefant". There is piss everywhere up here. | Bir "Raglefant"ı takip ediyorum. Her taraf sidik içinde. Bir raglefant'ı takip ediyorum. Her yere idrarını bırakmış. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| It seems that it had been driven out of its territory. It marked the area. | Görünüşe göre kendi bölgesinden sürülmüş. Alanı işaretlemiş. Bölgesinin dışından takip edilmişe benziyor. Sınırlarını işaretlemiş. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| It does not seem entirely healthy. I'd like to find out what's wrong. | Tam olarak sağlıklı gözükmüyor. Sorunun ne olduğunu bulmak istiyorum. Pek iyi görünmüyor. Sorunun ne olduğunu bulmak istiyorum. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| A blood sample from the troll? | Troll'den kan örneği mi? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I have no equipment. | Ekipmanım yok. Bunun için hiçbir aletim yok ki. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| You too. Goodbye. | Sen de. Hoşça kal. Sen de. Güle güle. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I need help to find out what's wrong. | Sorunun ne olduğunu anlamak için yardıma ihtiyacım var. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| But a blood test ... | Ama kan testi... | Trollhunter-2 | 2010 | |
| It will be difficult. | Zor olacak. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Who you talking to? | Kimle konuşuyordun? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| A veterinarian! | Veterinermiş! | Trollhunter-2 | 2010 | |
| If you wait here, I'll try to track the troll and chase it. | Eğer burada beklerseniz ben de Troll'ün izini sürüp peşine düşeceğim. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Did you expect this? | Bunu bekliyor muydun? Olur. Düşündüğünüz şey bu muydu? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| It certainly takes some time. | Biraz zaman alacağı kesin. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I feel a bit sorry for him, if he really believes in trolls. | Gerçekten trollere inanıyorsa onun için biraz üzülürüm. Kocaman adamın trollere inanması büyük bir ayıp. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Maybe he is filming us. | Belki de o bizi kameraya alıyordur. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| That's certainly what he does. He sits and laughs at us somewhere. | Bence tam olarak bunu yapıyor. Bir yerde oturmuş gülüyordur. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Cranberries? | Kızılcık mı? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| In the woods? Yes, completely without food and drink. | Ormanda mı? Evet, yabani olarak, kendiliğinden yetişir. Ormanda mı? Evet, yiyecek ve içecek olmadan. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Cool! What is it? | Harika! O ne? Harika! Ne oldu? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| This is so you can film at night. | Gece görmeyi sağlıyor. Gece görüşü gibi bir şey buldum. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| He is the only one who ... | Bir hafta içerisinde... | Trollhunter-2 | 2010 | |
| ... In one week got bitten by a bear. | ...ayı tarafından ısırılan tek kişi o. ...daha bir hafta olmadan bir ayı tarafından ısırıldı. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| It's a better story. You look quite good. | Bu daha iyi bir hikâye. Oldukça iyi görünüyorsun. Bu daha iyi bir hikâye. Çok güzel görünüyorsun. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| So I think I'll chose it. Being bitten by a bear? | Sanırım bunu seçeceğim. Ayı tarafından ısırılmayı mı? Sanırım onu seçerdim. Ayı tarafından ısırılmayı mı? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Can you hear it? | Duydunuz mu? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| There are some weird sounds here. | Tuhaf sesler geliyor. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Seriously. Something's going on. | Cidden. Bir şeyler oluyor. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| What now? | Şimdi ne oluyor? Neler oluyor? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| This is just a damn joke. | Bu sadece lanet bir şaka. Aptalca bir şaka olmalı. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| It's a damn "Tusseladd"! Move! | Bu Allah'ın belası "Tusseladd"! Koşun! | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Where did it go? Have you seen it? | Nereye gitti? Gördün mü? Nereye gitti? Nereye gittiğini gördün mü? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I told you! I knew it! | Size söylemiştim! Biliyordum! | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Say something. It petrified! | Bir şeyler söyle. Taşa dönüştü. Bir şey söyle. Bu harika! | Trollhunter-2 | 2010 | |
| We ran through the woods ... | Ormana doğru kaçtık. Tüm orman boyunca koştuk... | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Why the hell did you say that none of you were a Christian? | Ne diye Hıristiyan olmadığınızı söylediniz? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Did you see how the troll sniffed? One of you believes in God. | Trollün havayı nasıl kokladığını gördünüz mü? İçinizden biri Allah'a inanıyor. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I do not believe in God. I was in the "Ten Sing". | Ben Allah'a inanmıyorum. Önceden "Ten Sing" üyesiydim.* Ben Tanrı'ya inanmıyorum. YMCA'ya katılmıştım. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| But it was my parents, who said i should do it. | Ama ailem söylediği için onlara katılmıştım. Ama annemle babam katılmamı istemişti. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Stop this nonsense! It's some kind of genetically modified deviltry. | Şu saçmalığı kesin! Bu genetikte değişim sonucu ortaya çıkmış bir tür. Şu saçmalığı kesin. Bu sadece genetiği değişmiş aşağılık bir yaratık. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| It's a troll. No, it's not! | O bir Troll. Hayır, değil! O bir trol. Hayır, değil. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I have a question. Why doesn't anyone know about this? | Benim bir sorum var. Neden kimsenin bundan haberi yok? Peki, niçin hiç kimse onların varlığından haberdar değil? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Because someone doesn't want anyone to know. | Çünkü bazı kişiler kimsenin öğrenmesini istemiyor. Çünkü birileri bunun sır olarak kalmasını istiyor. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Goverment? | Devlet mi? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Is this a goverment secret? | Bu devlet sırrı mı? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Do you work for the goverment? | Devlet için mi çalışıyorsun? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Why would you show this to us? It's a shitty job. | Bunu bize neden gösterdin? Bu boktan bir iş. Peki, şimdi niye bize gösteriyorsunuz? Bu işten nefret ediyorum. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I have no safety. I don't get extra for the nights. | Can güvenliğim yok. Gece çalışmaları için fazladan para da almıyorum. Çalışma Örgütü yalan yanlış şeyler söyledi. Geceleri çalışmayacaktım. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| No overtime and a shitty salary. | Fazla mesai ücreti yok ve boktan bir maaşı var. Mesai ücreti yok, parası çok az. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Maybe it's time for changes in troll management. | Belki de bu işin yönetiminde değişikliğin zamanı gelmiştir. Trol işinde bir değişikliğe gitmenin zamanı geldi. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| If you manage to get this on TV ... I think that we can. | Eğer bunu televizyonda gösterebilirseniz... Bence yapabiliriz. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| If you want to see more of these animals, it's fine with me. | Eğer bu yaratıklardan daha çok görmek istiyorsanız bana uyar. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| I would stay away if i were you. | Yerinde olsam uzak dururdum. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| A lot of stone to use if anyone has a hole to fill. | Doldurulacak çukuru olan birisi için bir sürü taş çıktı. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| The guy we were filming ... | Kameraya aldığımız adam... | Trollhunter-2 | 2010 | |
| What are you doing, Hans? Do you have a film crew here? | Ne yapıyorsun Hans? Film ekibin mi var? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| They wanted to see a troll, and i showed it to them. | Troll görmek istediler ben de gösterdim. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| We have interviewed him before. Aren't you from the Wildlife board? | Onunla daha önce röportaj yaptık. Vahşi Yaşam Kurumu'ndan değil misiniz? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Lots of dead cows in the valley. | Vadi ölü inek kaynıyor. Vadi ölü ineklerle dolu. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| We can't talk about it here while they film. Turn off the camera now! | Kameraya çekilirken bunu konuşamayız. Kapat kamerayı, hemen! Onlar çekim yaparken konuşamayız. Kapat şu kamerayı. Hemen! | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Turn it off. We have permission to film here. | Kapat! Çekim için iznimiz var. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Are you starting to lose control? I have complete control. | Kontrolünü kaybetmeye mi başlıyorsun? Ben kendime tamamen hâkimim. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| As soon as the scapegoat is in place, I'll take care of the rest. | Günah keçisi gelir gelmez geri kalanının icabına bakacağım. Bir günah keçisi bulabilirsek, gerisini hallederim. | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Hello Finn. How are you? | Merhaba Finn. Nasılsın? Selam Finn. Nasılsın? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Doing good? Excellent? | Nasıl gidiyor? İyi misin? | Trollhunter-2 | 2010 | |
| Are you filming? | Çekiyor musun? | Trollhunter-2 | 2010 |