Search
English Turkish Sentence Translations Page 173278
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I think I could use some time at that place. | Belki, ben de oraya biraz gitmeliyim. Burada biraz vakit geçirirmem iyi gelir diye düşündüm. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
My first order of business is fattening her up. | İlk işim şu kızı şişmanlatmak olacak. Onunla ilk işim. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I've already started with him. | Onunla başladım bile. Zaten onunla başladım. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, she's been cooking all day. | Evet, bütün gün yemek pişirdi. Evet, tüm gün yemek yaptı. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Making... Oh, what are you making? Beef Stroganoff. Your favorite. | Şey... Ne pişirdin? Biftek. Senin en sevdiğin yemek. Ne yaptın bakalım? Beef Stroganoff. Sevdiğin. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
So, you have a house full of women now, Mr. Writer. | Bay Writer, eviniz artık bayanlarla doldu. Evet, artık evinde bir çok kadın var, Bay Yazar. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Did your dad tell you my idea? No. | Baban sana fikrimi söyledi mi? Hayır. Baban sana fikrimi söylemedi mi? Yok. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
About the party. | Parti hakkında. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
We thought we could throw you a "Welcome Home, Anna" bash. | "Evine hoş geldin Anna" partisi düzenleriz diye düşünmüştüm. Senin için ''Evine Hoşgeldin, Anna'' gibi bir şey yapmayı düşünüyoruz. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, okay. Maybe. | Evet, tamam. Belki. Evet, tabii. Olabilir. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Well, everybody's been asking about you. | Herkes seni sorup duruyor da. Herkes seni sorup duruyor. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
We've got all summer. There's no rush. No. | Koca bir yaz var önümüzde. Acelemiz yok. Doğru. Bütün yaz bekledik. Aceleye gerek yok. Yok. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Okay, I'm gonna go down to the water. | Tamam, ben denize gidiyorum. Oldu, aşağıya su içmeye gideceğim. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I blew it. | Batırdım. Ben mahvettim. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Just like it never happened, huh? | Hiçbir şey olmamış gibi. Hiç olmamış gibi. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Alex. Oh, I missed you so much. | Alex. Seni çok özledim. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
So, what do you think? | Ne düşünüyorsun? Ee, ne düşünüyorsun? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
You know, he had them working weekends | Babam, sen dönene kadar bitsin diye... Haftasonları çalışsaydı bitmiş olurdu... | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
so it'd be finished by the time you got back. | ...her hafta sonu kayık evi ile ilgilendi. ...bu yüzden seni almaya gitti. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Welcome to your new ward. | Yeni koğuşuna hoş geldin. Yeni koğuşuna hoşgeldin. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Better food, crazier people. | Daha iyi yemekler, daha çılgın insanlar. Daha güzel yemekler, çıldırmış insanlar. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
When did she move in? Guess. | Rachel, ne zaman buraya taşındı? Tahmin et. Ne zaman taşındı o? Sanırım. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
First, she was helping with the accident inquiry, | Önceleri, kaza araştırmasına yardım ediyordu... Birincisi, o kaza soruşturmasına yardım ediyordu. Sonra da cenazede yardımcı oldu. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
and then she was helping with the funeral. | ...ve sonra da cenaze işlerine. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Now, she's helping him cope. Three times a night. | Şimdi de babamın kendini toparlamasına yardım ediyor. Her gece üç kez. Şimdi ise onun baş yardımcısı. Gecede üç kez. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Whatever. | Neyse. Herneyse. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Hey, thanks a lot, by the way. | Bu arada çok teşekkürler. Bu arada çok teşekkür ederim. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Deserting me. Alex! | Beni terk ettiğin için. Alex! Beni terk ettin. Alex! | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
You know, I was stuck here with those two | Sen psikolojini düzeltmeye gittiğinde... İçsel psikoloğa gittin ve ben ise bu ikisiyle yalnız kaldım. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
while you went off searching for your inner psycho. | ...ben bu ikisiyle burada tıkılıp kaldım. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Alex, you don't know what it was like in there. | Alex, oranın nasıl bir yer olduğunu bilemezsin. Alex, oranın burası gibi olmadığını biliyorsun. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
She was my mother, too. | O benim de annemdi. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
You know, you could've at least written me back. | En azından mektuplarıma cevap yazabilirdin. En azından bana bir mektup yazabilirdin. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
The playlists I made you, the letters I wrote. | Sana yaptığım şarkı listeleri ve gönderdiğim mektuplardan. Çalma listesini sana yaptım, mektupları da ben yazmıştım. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I didn't get anything, Alex. I swear. | Hiç biri elime geçmedi, Alex. Yemin ederim. Bana bir şey gelmedi, Alex. Yemin ederim. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Maybe Dr. Silberling didn't want me to see them. | Belki Dr. Silberling onları görmemi istemedi. Belki Doktor Silberling beni görmek istememiştir. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
No, it wasn't Dr. Silberling. | Hayır, Dr. Silberling değil. Hayır. Doktor Silberling değildi. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Oh, he's such an asshole! | O tam bir baş belası. Ne kadar göt herifmiş bu! | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I mean, how could you not send my letters? | Nasıl mektuplarımı göndermezsin? O mektuplar nasıl gönderilmedi? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Those were my letters, Dad. | Onlar benim mektuplarımdı, baba. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
What? Were you too afraid I'd tell her about your new little girlfriend? | Ne? Ona, yeni kız arkadaşını anlatırım diye mi korktun? Ne yani. ''Ben senin yeni kız arkadışınım'' derim diye mi korktun? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Was that it? T alk about all the dirty little secrets? | Bu yüzden mi? Sizin kirli sırlarınızı açıklarım diye mi? Neydi? Tüm kirli küçük sırlar hakkında konuşmak mı? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
And it was a mistake for you to move her in here, | Biliyor musun, Rachel'ın buraya taşınması bir hataydı. Buraya onu taşımak senin hatandı... | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
and our whole stupid town just loves talking about it. | Şimdi de bütün kasaba bunun hakkında konuşuyor. ...ve bizim bütün bu aptal kasaba bu konu hakkında konuşuyor. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
You disgust me. | Beni iğrendiriyorsun. Senden iğreniyorum. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Alex, where are you going? As if anybody cares. | Alex, nereye gidiyorsun? Sanki beni umursayan var da! Alex, nereye gidiyorsun? Kimsenin umrunda mı sanki. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Come here. You can hug me now. I'm clean. | Haydi. Şimdi bana sarılabilirisin. Temizim. Gel buraya. Bana sarılabilirsin. Temizim. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Listen, Anna, I know the rules state | Dinle, Anna, biliyorum şu an doğal olarak... Bak, Anna; Kuralların durumunu biliyorum... | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
that you're supposed to hate Dad's new girlfriend, | ...babanın yeni kız arkadaşından nefret edeceksin... ...ama biliyorum ki babanın yeni kız arkadaşından nefret ediyorsun... | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
but I'm really hoping that we can be more original than that | ...ama birbirimize daha ılımlı yaklaşıp... ...fakat ben son derece umutluyum daha güzel bir ortam olabilir... | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
and make this work. | ...bu işi yürütmeyi umuyorum. ...be bu işi yaparak. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Sure. Yeah. | Tabii. Evet. Olur. Peki. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Something's different. Oh, yeah, we painted. | Burası biraz değişmiş. Evet, biz boyadık. Bir şeyler farklı sanki. Ee... evet... badana yaptık. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I really love all the wallpaper in the house, | Evdeki bütün duvar kağıtlarını seviyorum... Ben cidden bu evdeki tüm duvar kağıtlarını sevdim... | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
but the kitchen just needed some brightening up. | ...ama mutfağın biraz değişime ihtiyacı vardı. ...ama mutfağın biraz aydınlanmasına ihtiyacımız var. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
There used to be something here. | Eskiden burada bir şey vardı. Burada kullandığımız bir şey vardı? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Did there? Yeah, a chalkboard? | Öyle mi? Evet, yazı tahtası. Orada mı? Evet. Bir yazı tahtası. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Oh, yeah, the chalkboard. | Evet, şu yazı tahtası. Evet, yazı tahtası. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
It must be up in the attic with all the other old stuff. | Diğer eski şeylerle birlikte tavan arasında olmalı. Bütün eski malzemelerin olduğu tavan arasında olması lazım. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I think I figured we didn't need one anymore. | Artık ona ihtiyacımızın olmadığını fark ettim. Artık ihtiyacımız yoktur diye düşündüm. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
So, what do you think? Do you wanna help set the table? | Ne düşünüyorsun? Masayı hazırlamama yardım eder misin? Ne dersin? Masayı kurmama yardım eder misin? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
No, I'm okay. I'm not really hungry anyway. | Ben iyiyim. Zaten pek aç değilim. Hayır, iyiyim ben. Zaten fazla aç değilim. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
So, was that you or Nursie in the throes of ecstasy? | O sesler senden mi geliyordu yoksa kendinden geçmiş hemşiremizden mi? Ekstazi sancıların mı var? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I don't know. Okay. | Bilmiyorum. Tamam. Bilmem. Tamam. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
You drunk? | Sarhoş musun? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Well, I went to a party and drinks were served. | Bir partiye gittim ve içki de vardı. Bir partiye gittim, ikram ettiler. İçtim ben de. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Where did you find that? Upstairs. | Bunu nereden buldun? Tavan arasından. Nerede buldun onu? Yukarıda. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
What the hell are you doing with it? | Bununla ne yapıyorsun? Ne yapacaksın onunla? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I don't know. It was in the attic and... Okay. Well, that's where it should stay. | Bilmiyorum. Tavan arasındaydı. Tamam, o zaman orada kalmalı. Bilmem. Tavan arasındaydı ve... Tamam. O zaman burada kalması güvenli. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I hate that bell. Why? | O zilden nefret ediyorum. Neden? Şu zilden nefret ediyorum. Neden? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
It reminds me of Mom. | Bana annemi hatırlatıyor. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
We needed it, Alex. | İhtiyacımız vardı, Alex. Bu bize lazım, Alex. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
That's how she'd call for help after she got sick. | Hastalandıktan sonra bu sayede yardım çağırabiliyordu. Hastayken bunu çalardı. Çalması da bir ihtiyacı olduğunu belirtirdi. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Anna, wake up. Rachel bought the bell. | Anna, uyan artık. Zili alan Rachel'dı. Anna, uyan artık. Zili Rachel aldı. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
What are you saying? | Ne demek istiyorsun? Ne diyorsun sen? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
She went into a goddamn pet store, bought a bell, | Bir pet markete gidip zil satın aldı... Lanet olası bir hayvan dükkanından geçerken bu zili almış... | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
came home, and tied it around Mom's wrist. | ...eve geldi ve annemin bileğine bağladı. ...eve geldiğimde bileğine bağlamıştı. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
And do you know why? | Ve neden biliyor musun? Neden olduğunu öğrendin mi şimdi? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
So that she could hear Mom coming while she was busy riding Dad. | Babamla beraber olurken, annemin geldiğini duymak için. Annemin geldiğini anlamışken babamla meşguldü. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
You're making that up. Okay. Why would I do that? | Uydurma. Niye uydurayım? Uyduruyorsun. Peki. Neden uydurayım ki? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
To get back at Dad. | Babamı geri kazanabilmek için. Babam geri aldı. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Trust me, Anna, I'm way past getting back at Dad. | Güven bana, Anna, babamı kazanma işini geçeli çok oluyor. Güven bana, Anna. Resmen babamı geri almak için yaşıyorum. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
You know, I might be drunk, but at least I know what the truth is. | Sarhoş olabilirim ama en azından neyin doğru olduğunu biliyorum. Baksana. Sarhoş olabilirim. Ama en azından gerçeği biliyorum. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Oh, here comes the burrito. | Hala uyanamadı. Börek kokuları geliyor. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Maybe try a sledgehammer next time. | Belki bir dahaki sefere balyoz kullanabilirsin. Belki bir dahaki sefere balyoz ile deneyebilirsin. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Sorry. Looks good to me. | Üzgünüm. Bence gayet iyi görünüyor. Özür dilerim. İyi görünüyor. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Great, actually. Just what our little kitchen needed. | Aslında harika. Mutfağımızın tam da ihtiyacı olan şey. Harika. Belki bir zaman mutfağında işini halledersin. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Isn't it, though? | Değil mi? Öyle mi? | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I'm out of here. Cool. | Ben gidiyorum. Süper. Ben çıkıyorum. Süper. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
You know, Anna, I remember when I first came here to look after your mom. | Biliyor musun, Anna, buraya annene bakmaya geldiğim günü hatırlıyorum da. Biliyor musun Anna, annene ilk ben bakmak için buraya geldiğim zamanı hatırlıyorum. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I showed up at the house, | Evde geziniyordum... Eve geldim... | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
and Alex was doing her bitchy teenager thing, | ...ve Alex'te o pis ergenlik işlerini yapıyor ve... ...ve Alex, genç orospular gibi babana... | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
disrespecting your father. | ...babana saygısızlık ediyordu. ...saygısızlık yapıyordu. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
But you were different. | Ama ikiniz farklısınız. Ama sen farklısın. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
Quiet, you know? Polite. A proper little lady. | Sen sessizsin. Naziksin. Küçük kibar bir bayansın. Sessizsin, değil mi? Nazik. Münasıp bir küçük hanım. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I remember thinking, | Düşündüklerimi hatırlıyorum. Şeyi hatırladım:... | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
"Still waters run deep in this one. She's the strong one." | "Sular halen akıyor derinlerden. O da güçlü, kuvvetli olan. " "Durgun suların birinde dinleniyor. O güçlü biri." | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
When I was your age, | Senin yaşındayken... Senin yaşlarındayken bazı kaba şeylerle uğraşmak zorunda kaldım. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
I had to deal with some rough things, like you, and I learned to be strong. | ...senin gibi zorluklara katlandım. Ve güçlü olmayı öğrendim. Senin gibi. Ve sonra güçlü olmayı öğrendim. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |
To be a girl nobody fucked with. | Kimsenin baş edemeyeceği biri oldum. Birinden becerilmiş bir kız olmak. | The Uninvited-1 | 2009 | ![]() |