• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 173277

English Turkish Film Name Film Year Details
Have you lawyer put you back on the witness stand. When you get there Avukatın, seni tanık sandalyesine çıkardığında... The Unholy Three-1 1925 info-icon
keep repeating the Lord's prayer. Move your lips But don't utter a sound. ...tanrıya dua etmeye devam et. Hiç ses çıkarmadan dudaklarını oynat sadece. The Unholy Three-1 1925 info-icon
Have faith in miracles. Mrs. O'Grady. Mucizelere inan, Bayan O'Grady. The Unholy Three-1 1925 info-icon
It's Mrs. O'Grady's handwriting... and she's not here! Bu, Bayan O'Grady'nin el yazısı ama kendisi burada değil. The Unholy Three-1 1925 info-icon
Your Honor, may the defendant take the stand again to give new evidence? Sayın Yargıç, yeni bir delille ilgili olarak, sanığın tekrar dinlenmesini talep ediyoruz. The Unholy Three-1 1925 info-icon
In a case so serious as his, with a man's life at stake, Böylesine önemli bir davada, insan hayatı mevzu bahis ise... The Unholy Three-1 1925 info-icon
the court cannot reasonably deny your request. ...mahkeme makul bir neden olmaksızın, talebinizi geri çeviremez. The Unholy Three-1 1925 info-icon
Speak louder! Yüksek sesle! The Unholy Three-1 1925 info-icon
Your Honor, and gentlemen of the jury... Sayın Yargıç ve jüri üyeleri... The Unholy Three-1 1925 info-icon
There was an old woman who was a man... and two others... the Unholy Three... Aslında erkek olan yaşlı bir kadın vardı... ve diğer ikisi...Şeytani Üçlü.. The Unholy Three-1 1925 info-icon
First, it was an old woman and her grand daughter. Now, the old woman is a man! İlk önce, yaşlı bir kadın ve torunu vardı. Sonra, yaşlı kadın erkek çıktı! The Unholy Three-1 1925 info-icon
What next? Sıra da ne var? The Unholy Three-1 1925 info-icon
That wasn't me talking! I didn't say a word! Konuşan ben değildim! Tek kelime bile etmedim! The Unholy Three-1 1925 info-icon
...and it must be remembered that defense has failed to produce a ...Ayrıca sanığın, iddiasını ispatlayacak... The Unholy Three-1 1925 info-icon
single witness to confirm the prisoner's story! ...tek bir delil dahi sunamadığı unutulmamalıdır! The Unholy Three-1 1925 info-icon
You mean... you want me to go with you? Seninle kalmamı istiyorsun, öyle mi? The Unholy Three-1 1925 info-icon
There's a fortune for just us two to split. What do you say? Ganimeti sadece ikimiz paylaşırız. Ne dersin? The Unholy Three-1 1925 info-icon
Do you think he's guilty? Will he get the chair? Sence, suçlu bulunup elektrikli sandalyeye gönderilir mi? The Unholy Three-1 1925 info-icon
I'm Echo, the ventriloquist... Grandma O'Grady of the 'Unholy Three'! Ben Vantrilok Echo... 'Şeytani Üçlü'den büyük anne O'Grady! The Unholy Three-1 1925 info-icon
Your Honor, I want to make a full confession! Sayın Yargıç, her şeyi itiraf etmek istiyorum! The Unholy Three-1 1925 info-icon
The Law can be kind... And Echo's confession won freedom for both himself and Hector. Hukuk da bağışlayıcı olabilir...Echo'nun herşeyi itiraf etmesi, hem kendine hem de Hector'a özgürlük getirdi. The Unholy Three-1 1925 info-icon
Dear Hector: I'll never see you again... I can't explain... but always Sevgili Hector: Seni bir daha göremeyeceğim...Nedenini sorma... Fakat seni sevdiğimi ... The Unholy Three-1 1925 info-icon
summber I love you, Hector... I love you. Good Bya. Rosie. ....sakın unutma, Hector...Seni seviyorum. Hoşçakal, Rosie. The Unholy Three-1 1925 info-icon
Echo, you remember what I promised if you saved Hector? Hector'u kurtarman şartıyla, sana verdiğim sözü hatırladın mı, Echo? The Unholy Three-1 1925 info-icon
Well... I'm here. İşte... Geldim. The Unholy Three-1 1925 info-icon
Aw, what's the use of us kiddin, Rosie. We don't love each other. You run along to Hector. Aa, hepsi aramızda bir şakaydı, Rosie. Biz birbirimiz sevmiyoruz ki. Sen, Hector'a dönmelisin. The Unholy Three-1 1925 info-icon
Do you really mean that, Echo? Emin misin, Echo? The Unholy Three-1 1925 info-icon
Good by, old Pal! Hoşçakal, eski dostum! The Unholy Three-1 1925 info-icon
That's all there is to life, friends... a little laughter... a little tear... İşte, hayat böyledir, dostlar.... Biraz kahkaha....Biraz gözyaşı.... The Unholy Three-1 1925 info-icon
I love you, Seni seviyorum... Seni seviyorum ve... The Uninvited-1 2009 info-icon
and I have a condom. ...ayrıca prezervatifim de var. ...prezarvatifim de var. The Uninvited-1 2009 info-icon
Matt, I shouldn't be here. Come on, Anna. Matt, burada olmamam gerekir. Haydi ama, Anna. Matt, burada olmamalıyım. Hadi ama, Anna. The Uninvited-1 2009 info-icon
No. No. Come on, it'll be fun. Hayır. Hayır. Haydi, eğlenceli olacak. Olmaz. Hayır. Hadi, güzel olacak. The Uninvited-1 2009 info-icon
I really shouldn't be here. Gerçekten burada olmamam gerekir. Gerçekten burada olmamalıyım. The Uninvited-1 2009 info-icon
Anna. Come on. Anna. Haydi. Anna. Hadi ama. The Uninvited-1 2009 info-icon
I'm at a party, Bir partideyim... Partideydim... The Uninvited-1 2009 info-icon
but all I want to do is get home. ...ama tek istediğim şey, eve gitmek. ...ama eve gitmek istedim birden. The Uninvited-1 2009 info-icon
Hey, where you going? Anna? Nereye gidiyorsun? Anna? Nereye gidiyorsun, Anna? The Uninvited-1 2009 info-icon
Don't go home. Eve gitme. Sakın eve gitme. The Uninvited-1 2009 info-icon
And then I hear my mother's bell. Ve daha sonra annemin zilini çaldığını duyuyorum. Ve sonra annemin zilini duydum. The Uninvited-1 2009 info-icon
I go to find her. Onun yanına gidiyorum. Onu bulmaya gittim. The Uninvited-1 2009 info-icon
When she got sick, we moved her into the boathouse. Annem hastalandığında, onu kayık evine taşımıştık. Hasta olduğunda, onu kayıkhaneye taşıdık. The Uninvited-1 2009 info-icon
It's where she wanted to be. Kendisi orada olmak istemişti. Olmak istediği yer. The Uninvited-1 2009 info-icon
She's alone. Orada yalnızdı. Yalnız. The Uninvited-1 2009 info-icon
She's not supposed to be alone. Ancak yalnız olmaması gerekirdi. Yalnız olmaması gerekiyordu. The Uninvited-1 2009 info-icon
I run up to the house to find my dad. Babamı bulmak için eve doğru koşuyorum. Babamı çağırmak için eve kadar koştum. The Uninvited-1 2009 info-icon
There's something wrong. Bir sorun var. Bir şeyler yanlış gidiyordu. The Uninvited-1 2009 info-icon
It doesn't feel safe. İnsanı güvende hissettirmiyor. Ev güvensiz. The Uninvited-1 2009 info-icon
There's something evil in the house. O evde şeytani bir şeyler var. Evde kötü bir şey var. The Uninvited-1 2009 info-icon
One way or another, these dreams seem to be Öyle ya da böyle, bu rüyalar ormandan sıyrılıp... Bu rüyalar bir şekilde ormandan gidip... The Uninvited-1 2009 info-icon
about trying to get out of the woods and back home. ...eve dönmeye çalışıyor gibi görünüyor. ...eve dönmeye çalıştığını gösteriyor. The Uninvited-1 2009 info-icon
And when I get there, it's like Mom's trying to tell me something. Ve kayık evine gittiğimde, annem bana bir şey söylemeye çalışıyor gibiydi. Annemin bana anlattağı şeyler gibi. Oraya gidince böyle oldu. The Uninvited-1 2009 info-icon
But I can't understand what it is, what she's trying to say. Ama onun ne söylemek istediğini anlayamıyordum. Ama neden bahsettiğini anlamadım, söylemeye çalıştığı şey buydu. The Uninvited-1 2009 info-icon
Well, we've talked about the little redheaded girl, Sonra şu küçük kızıl saçlı kız hakkında konuşmuştuk... Güzel. Küçük kızıl saçlı kız hakkında konuştuk... The Uninvited-1 2009 info-icon
but now there's a new detail, the watering can. ...ama rüyana yeni bir detay daha ekledin; sulama kabını. ...ama şimdi yeni bir ayrıntı var. Sulama yapmak. The Uninvited-1 2009 info-icon
Why do you think you were holding it? Sence neden onu tutuyordun? Neden onu tuttuğunu düşündün mü hiç? The Uninvited-1 2009 info-icon
I really don't remember. Gerçekten hatırlamıyorum. Cidden hatırlamıyorum. The Uninvited-1 2009 info-icon
Maybe you were trying to put out the fire. Belki yangını söndürmeye çalışıyordun. Belki de yangını söndürmeye çalışıyorlardı. The Uninvited-1 2009 info-icon
When my mom first got sick, she said that she'd always be there. Annem hastalandığında, her zaman yanımızda olacağını söylemişti. Sonra ilk hasta olduğunda, her zaman burada olmayı söylerdi. The Uninvited-1 2009 info-icon
Could be a stray cat, or just the sound of the wind, Bir kedi ya da rüzgarın sesi olsun... Bir sokak kedisi olabilir, ya da rüzgarın sesi... The Uninvited-1 2009 info-icon
but it would always be her. She'd always protect us, you know. ...annem her zaman yanımızdaydı. Bizi her zaman korurdu. ...fakat her zaman onunla olacaklardır. Her zaman bizi korumaya çalışırdı. The Uninvited-1 2009 info-icon
But the night of the fire, I couldn't protect her. Ama yangının çıktığı gece, ben onu koruyamadım. Yangın gecesi, onu koruyamadım. The Uninvited-1 2009 info-icon
If I'm so smart, why can't I remember what happened that night? O kadar zekiysem, neden o gece neler olduğunu hatırlayamıyorum? Eğer ben çok zekiysem, neden o gece olanları hatırlayamıyorum ki? The Uninvited-1 2009 info-icon
Okay. Here's what I think. Tamam. Benim fikrim şu: Tamam. Ben de böyle düşünüyorum;... The Uninvited-1 2009 info-icon
We survive by remembering, but sometimes we survive by forgetting. Bazen hatırlayarak yaşarız, ama bazen de unutarak. Hayatta hatırlayarak, ama bazen de unutarak yaşarız. The Uninvited-1 2009 info-icon
You lost your mother in a tragic fire. Anneni talihsiz bir yangında kaybettin. Anneni trajik bir yangın sonucunda kaybettin. The Uninvited-1 2009 info-icon
Your life was changed forever by, what, a broken fuel valve? Hayatın, sonsuza dek değişti. Ama neden... Hayatın sonsuza dek değişti, ama bir ventil kadar. The Uninvited-1 2009 info-icon
Maybe it's not such a bad thing to forget. Belki unutmak, o kadar kötü bir şey değildir. Belki de unutmak o kadar da kötü bir şey değildir. The Uninvited-1 2009 info-icon
But what about the dream? It's a dream. Peki ya rüyam? O sadece bir rüya. Ama rüyamın anlamı? Bu bir rüya. The Uninvited-1 2009 info-icon
You'll figure it out, or you won't. That's how it all works. İleride bir anlam verirsin ya da vermezsin. Bu işler böyledir. Bir yolunu bulursun, ya da bulamazsın. The Uninvited-1 2009 info-icon
It's a process, Anna. Bu bir süreçtir, Anna. Bu bir süreç, Anna. The Uninvited-1 2009 info-icon
What's it been? Ten months? And you're almost finished. Ne kadar zaman oldu? On ay mı? Rüyanı neredeyse çözmek üzeresin. Ne kadar oldu? On ay mı? Ve neredeyse bitiremedin. The Uninvited-1 2009 info-icon
But you're not gonna get there in a place like this. Ama bu süreci, böyle bir yerde tamamlayamazsın. Ama böyle bir yerde olmayacaksın. The Uninvited-1 2009 info-icon
Do you think I'm ready to leave? What else do you want from me? Sizce buradan gitmeye hazır mıyım? Benden başka ne istiyorsun? Hazır olduğumu mu düşünüyorsun? Başka ne istersin ki. The Uninvited-1 2009 info-icon
Go home. Kiss a boy, get into trouble. Eve git. Çocuğun tekiyle öpüş, başını belaya sok. Eve git. Bir çocuk öp, belaya gir. The Uninvited-1 2009 info-icon
Pretty little Anna. Going home, sweet home. Sevimli küçük Anna. Güzel evine gidiyor. Küçük tatlı Anna. Evim evim güzel evim. The Uninvited-1 2009 info-icon
I'll be lonely. Yalnız kalacağım. Ben yalnız kalacağım. The Uninvited-1 2009 info-icon
I really gotta go. Gitmem gerek. Gerçekten gitmem gerekiyor. The Uninvited-1 2009 info-icon
There was so much blood, wasn't there, Anna? Çok kan akıttın, değil mi, Anna? Orada çok fazla kan vardı, değil mi Anna? The Uninvited-1 2009 info-icon
Do you really think they fixed you? Gerçekten seni iyileştirdiklerini mi sanıyorsun? Gerçekten sabit olduğunu mu düşünüyorsun? The Uninvited-1 2009 info-icon
Come on, honey. Let the girl pack her things. Haydi canım. Bırak kız toparlansın. Hadi tatlım. Kızın eşyalarını topla bakalım. The Uninvited-1 2009 info-icon
What have we told you about wandering in here all the time? Sana burada gezinmen konusunda ne söylemiştik? Burada her zaman dolaşmak hakkında ne konuşmuştuk. The Uninvited-1 2009 info-icon
They couldn't fix me. Beni iyileştiremediler. Beni düzeltemezlerdi. The Uninvited-1 2009 info-icon
Who will I tell my stories to? Şimdi hikayelerimi kime anlatacağım? Peki hikayelerimi kime anlatacağım? The Uninvited-1 2009 info-icon
I've got a surprise for you. Sana bir sürprizim var. Senin için bir sürpriz hazırladım. The Uninvited-1 2009 info-icon
Look in the glove compartment. Tell me it's a cheeseburger. Torpido gözüne bak. Peynirli sandviç mi var yoksa? Torpido gözüne bak. Cheeseburger olduğunu söyle. The Uninvited-1 2009 info-icon
You finished it. Yeah. Look inside. Bitirmişsin. Evet. İçine bak. Bunu bitirdin herhalde. Evet. İçine bak. The Uninvited-1 2009 info-icon
Thank you, Dad. You're very welcome. Teşekkürler, baba. Rica ederim. Teşekkürler, baba. Rica ederim kızım. The Uninvited-1 2009 info-icon
Is it any good? İşine yaradı mı peki? Güzel mi ki? The Uninvited-1 2009 info-icon
Well, I don't know, but I'm sure you'll tell me. Bilemiyorum, ama okuduktan sonra bana söylersin. Şey... bilmiyorum... ama eminim güzeldir. The Uninvited-1 2009 info-icon
I know something that's good. Neyin işine yarayacağını biliyorum. Burada bir şey daha vardı sanırım. The Uninvited-1 2009 info-icon
Oh, awesome. Thank you. Harika. Teşekkür ederim. Muhteşem. Teşekkürler. The Uninvited-1 2009 info-icon
Yeah, Rachel made them. Rachel yaptı. The Uninvited-1 2009 info-icon
She was gonna come today, but I told her I wanted you all to myself. Bugün o da gelecekti, ama ona, seni kendime saklayacağımı söyledim. Bugün gelecekti, fakat seni almaya gideceğimi söyledim. The Uninvited-1 2009 info-icon
She's been great, Anna. Really, she has been. O harikaydı, Anna. Gerçekten öyleydi. Muhteşem biri, Anna. Gerçekten muhteşem. The Uninvited-1 2009 info-icon
I don't know what I would've... Onsuz ne yapardım... Ben yapar mıydım bilmiyor ... The Uninvited-1 2009 info-icon
Dad. You got me to yourself. ...done without her. Baba. Seninleyim işte. ... bilmiyorum. Baba. Sen beni aldın. The Uninvited-1 2009 info-icon
Anna. You're back. Anna. Geri dönmüşsün. Anna. Geri döndün. The Uninvited-1 2009 info-icon
You're early. I'd hug you, but l... Welcome home. Erken geldin. Sana sarılırdım ama... Evine hoş geldin. Erken geldin. Sana sarılmak isterim, ama... Evine hoşgeldin. The Uninvited-1 2009 info-icon
You look great. You look so skinny. Harika görünüyorsun. Çok zayıfsın. Harika görünüyorsun. Zayıfsın da. The Uninvited-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 173272
  • 173273
  • 173274
  • 173275
  • 173276
  • 173277
  • 173278
  • 173279
  • 173280
  • 173281
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact