• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 172964

English Turkish Film Name Film Year Details
That's what I've chosen Bu seçtiğim şey. Bu benim seçtiğim bir şey Bu seçtiğim şey. The Trip-2 2010 info-icon
for the soundtrack for this landscape. Film müziği içindi, bu da manzara için. Bu manzaraya uygun gördüğüm tema müziği! bu film müziği için bu da manzara için The Trip-2 2010 info-icon
It's not expected. Bu tahmin edilemez. Umulmadık şey. Bu tahmin edilemez. The Trip-2 2010 info-icon
You think of that as industrial, of sort of... Normalde müziğin... Sen bunu endüstriyel, kentsel manzara ile... Normalde müziğin, The Trip-2 2010 info-icon
associate that kind of music normally ...şehir arazisiyle bütünleştiğini düşünebilirsin. bu tür müziğin birleşiminden şehir arazisiyle,bütünleştiğini The Trip-2 2010 info-icon
with an urban landscape. oluşan tarzda bir şey olarak görüyorsun. düşünebilirsin. The Trip-2 2010 info-icon
Walk in silence Sessizce yürü. Sessizliğin içinde yürü sessizce yürü The Trip-2 2010 info-icon
Don't walk away Yanımdan ayrılma. Uzaklaşma Yanımdan ayrılma The Trip-2 2010 info-icon
In silence Sessizce. Sessizliğin içinde sessizce The Trip-2 2010 info-icon
See the danger Tehlikeyi gör. Tehlikeyi gör tehlikeyi gör The Trip-2 2010 info-icon
Always danger Daima tehlike vardır. Tehlike her daim Daima tehlike vardır. The Trip-2 2010 info-icon
Endless talking Daimi konuşma. Sonu gelmeyen muhabbet Sonsuz konuşma The Trip-2 2010 info-icon
Life rebuilding Hayat yeniden başlıyor. Hayatı yeniden inşa ettiren Hayat yeniden başlıyor The Trip-2 2010 info-icon
This looks lovely. Güzel görünüyor. Güzel geliyor kulağa. Bu güzel görünüyor. The Trip-2 2010 info-icon
Beautiful, isn't it, eh? Güzel değil mi? Güzel, değil mi, ha? Güzel değil mi? The Trip-2 2010 info-icon
It's the sort of place you'd shoot a Miss Marple. Miss Marple avlanabileceğin bir yere benziyor. Burası Miss Marple.'ı yeniden çekebileceğin tarzda bir yer. Miss Marple avlayabileceğin bir yere benziyor. The Trip-2 2010 info-icon
Should be a reservation under the name "Coogan." Coogan adına bir rezervasyon olacaktı. "Coogan" adına bir rezervasyon var mı acaba? Coogan adına bir rezervasyon olacaktı. The Trip-2 2010 info-icon
Hi, Mr. Coogan. Two rooms under "Coogan." Merhaba, Bay Coogan. "Coogan" adına iki oda. Merhaba,Bay Coogan. İki oda "Coogan." The Trip-2 2010 info-icon
Sorry, we only have one double room for you. Üzgünüm, yalnızca bir tane çift kişilik odamız var. Üzgünüm sizin için yalnızca bir tane çift kişilik odamız var. Üzgünüm,yalnızca bir tane çift kişilik odamız var. The Trip-2 2010 info-icon
Uh, it may be under his name, Brydon. Ah belki de Brydon adına olabilir. Aa, belki onun adına rezerve edilmiş olabilir, Brydon. Ah belki de Brydon adına olabilir. The Trip-2 2010 info-icon
Is another room under the name "Brydon"? Brydon adına başka oda var mı? "Brydon" adına ayırtılmış başka bir oda var mı? Brydon adına başka oda var mı? The Trip-2 2010 info-icon
No. No Brydons. Sorry. Hayır Brydon yok. Üzgünüm. Hayır. Brydon yok. Üzgünüm. Hayır Brydon yok. Üzgünüm. The Trip-2 2010 info-icon
I thought there should have been two rooms booked. İki odanın rezervasyon edildiğini sanıyordum. İki odanın ayırtılacağını sanıyordum. İki odanın rezervasyon edildiğini sanıyordum. The Trip-2 2010 info-icon
Hello. Hi. Hi. Selam. Merhaba. Merhaba. Selam. Selam. Selam. Merhaba. The Trip-2 2010 info-icon
This is Mr. Brydon. Bu Bay Brydon. Bu, Bay Brydon oluyor. Bu Bay Brydon. The Trip-2 2010 info-icon
Can we book another room? Başka oda tutabilir miyiz? Başka bir oda tutabilir miyiz? Başka oda tutabilir miyiz? The Trip-2 2010 info-icon
I'm sorry, but we're fully booked tonight, sir. Üzgünüm bayım bu gece tamamen doluyuz. Üzgünüm, bu gece için tamamen doluyuz. Üzgünüm bayım bu gece tamamen doluyuz. The Trip-2 2010 info-icon
Can share. That's all right. Paylaşırız. Sorun değil. Paylaşabiliriz odayı. Sorun değil. Paylaşırız. Sorun değil. The Trip-2 2010 info-icon
No, we can't. It's a big room. Hayır, paylaşamayız. Oda çok büyük. Hayır, olmaz. Oldukça büyük bir oda. Hayır,paylaşamayız. Oda çok büyük. The Trip-2 2010 info-icon
Right, I'm gonna call Emma and get to the bottom of this. Tamam, Emma'yı arıyorum. Bu sorunu onunla çözeceğim. Peki, şimdi Emma'yı arayıp bu işi bir açıklığa kavuşturacağım. Tamam,Emma'yı arıyorum. Bunu onunla çözeceğim. The Trip-2 2010 info-icon
I just said, seriously, I don't mind sharing a bit. İnan ciddi değildim. Odayı paylaşmayı hiç düşünmüyorum. Gerçekten, söylediğim gibi paylaşmak benim için sorun olmaz. Ciddi değildim, Paylaşmayı hiç düşünmüyorum. The Trip-2 2010 info-icon
There's no signal here. What do I do? Sinyal yok. Ne yapmalıyım? Telefon çekmiyor burada. Ne yapacağım? Sinyal yok. Ne yapmalıyım? The Trip-2 2010 info-icon
Sometimes you can get it outside. Bazen dışarıda çekebiliyor. Bazen dışarıda çeker. Bazen dışarıda çekebiliyor. The Trip-2 2010 info-icon
Okay. At the back. Tamam. Arka tarafta. Peki Arkada. Tamam. Arka tarafta. The Trip-2 2010 info-icon
Okay. All right. I'll try and sort this out. Anlaşıldı. Bu sorunu çözmeye çalışacağım. Peki peki. Deneyip bu işi düzene sokacağım. Anlaşıldı. Bu sorunu çözmeye çalışacağım. The Trip-2 2010 info-icon
Oh, dear me. Ah ne yazık. Aman yarabbi! Ah ne yazık. The Trip-2 2010 info-icon
Hello. Selam. Alo Selam. The Trip-2 2010 info-icon
Hi. Hiya. Selam. Selam. Selam. Sel laam. Selam. Selam. The Trip-2 2010 info-icon
Emma, listen, I'm at the inn at Whitewell. Emma dinle, Whitewell'deki pansiyondayım. Emma, dinle beni.Whitewell'deki oteldeyim. Emma, dinle, Whitewell'deki pansiyondayım. The Trip-2 2010 info-icon
Yeah. Evet. Hı hıh. Evet. The Trip-2 2010 info-icon
There's only one room. Sadece bir oda var. Yalnızca bir oda var burada ama. Sadece bir oda var. The Trip-2 2010 info-icon
Well, you can stay with Mischa, can't you? Yani, Mischa'yla kalabilirsin. Kalamaz mısın? Ee n'olmuş, Mischa ile birlikte kalamaz mısın? Yani,Mischa'yla kalabilirsin. Kalamaz mısın? The Trip-2 2010 info-icon
I'm not with Mischa. I'm with Rob Brydon. Hayır, Mischa'yla değilim. Rob Brydon'layım. Mischa ile birlikte değilim. Rob Brydon'la geldim. Hayır,Mischa'yla değilim. Rob Brydon'layım. The Trip-2 2010 info-icon
Well, this is lovely. Pekâlâ bu çok güzel. Şey, bu gerçekten de güzel olurdu. Peki bu çok güzel. The Trip-2 2010 info-icon
I mean, I'd be happy to sleep here. Burada uyumaktan mutluluk duyarım demek istemiştim. Yani, burada uyumaktan memnun olurum. Burada uyumaktan mutluluk duyarım demek istemiştim. The Trip-2 2010 info-icon
Put a little bed down there, Şuraya küçük bir yatak koyun. Şuracığa ufak bir yatak koydum mu, Şuraya küçük bir yatak koyun. The Trip-2 2010 info-icon
and I'd sleep there very happily. Ve burada mutlu bir şekilde uyuyabilirim. mutlu mesut kıvrılıp uyurdum. Ve burada mutluca uyuyabilirim. The Trip-2 2010 info-icon
So are you friends or... Yani arkadaş mısınız veya... Peki, siz arkadaş mısınız ya da... Yani arkadaş mısınız veya... The Trip-2 2010 info-icon
No, we work together. Okay. Hayır, birlikte çalışıyoruz. Anlaşıldı. Hayır, birlikte çalışıyoruz. Anladım. Hayır,birlikte çalışıyoruz. Anlaşıldı. The Trip-2 2010 info-icon
So I'm just, you know... I'm just with him. Yani sadece onunlayım, anlıyor musun? Sadece onunla birlikteyim... Yani, yalnızca, bilirsin yalnızca beraberiz. Yani sadece onunlayım anlıyor musun. Sadece onunlayım.. The Trip-2 2010 info-icon
Are you his assistant or... Asistanı mısın? Yardımcısı mısın, yoksa... Onun asistanı mısın veya..? The Trip-2 2010 info-icon
In a way, yes. Öyle de denebilir... Bir bakıma, evet. Öyle de denebilir... The Trip-2 2010 info-icon
I thought you said you were going with Mischa. Mischa ile gideceğini söylediğini sanıyorum.. Mischa ile gideceğini söylediğini sanıyordum. Mischa ile gideceğini söylediğini sanıyorum.. The Trip-2 2010 info-icon
No, I said I was thinking of going with Rob. Hayır, Rob ile gideceğimi söylemiştim. Hayır, Rob ile gitmeyi düşündüğümü söyledim ben. Hayır,Rob ile gideceğimi söylemiştim. The Trip-2 2010 info-icon
I told you. Sana söylemiştim. Anlattım sana. Sana söylemiştim. The Trip-2 2010 info-icon
Okay, look, I'm sorry. Tamam, bak üzgünüm. Peki, bak, üzgünüm. Tamam,bak üzgünüm. The Trip-2 2010 info-icon
Now I'm left having to share a room with Rob for the night. Maalesef bu gece, Rob ile aynı odayı paylaşacağım. Şimdi de geceyi Rob ile geçirmek zorunda kalıyorum. Maalesef bu gece,Rob ile aynı odayı paylaşacağım. The Trip-2 2010 info-icon
I'm sorry. I messed up. Üzgünüm, berbat ettim. Özür dilerim, her şeyi berbat ettim. Üzgünüm,berbat ettim. The Trip-2 2010 info-icon
Make sure all the other hotels have got separate rooms, right? Diğer bütün otellerde boş yer olup olmadığından emin ol. Bari diğer otellerin ayrı odaları olacağından emin ol. Diğer bütün otellerde boş yer olup olmadığından emin ol. The Trip-2 2010 info-icon
All right. Thank you. All right, love. Bye. Tamam, sağ ol. Tamam seni seviyorum hoşça kal. Pekâla. Teşekkürler. Peki hayatım, hoşçakal. Tamam,teşekkür ederim. Tamam seni seviyorum bye. The Trip-2 2010 info-icon
Yeah, bye. Tamam... Heh, hoşçakal. Tamam.. The Trip-2 2010 info-icon
It's a bit of a warren here. Burada tam bir labirentteyim. Burası biraz fazla dağınık. Burada tam bir labirentteyim. The Trip-2 2010 info-icon
No, it's part of its charm. Hayır, bu sadece büyünün bir parçası. Hayır, işin güzel yanı da bu ki. Hayır,bu sadece büyünün bir parçası. The Trip-2 2010 info-icon
So what's your name? Adın nedir? Peki, adın ne bakalım? Adın nedir? The Trip-2 2010 info-icon
Magda. Magda. Magda. Magda. The Trip-2 2010 info-icon
And yours? Steve. Senin ki? Steve. Peki ya seninki? Steve. Senin ki? Steve. The Trip-2 2010 info-icon
Yes, none of this "Mr. Coogan" nonsense. Evet, Bay Coogan saçmalığı. Evet,"Mr. Coogan" ya da başka ıvır zıvır değil. Evet,Bay Coogan saçmalığı. The Trip-2 2010 info-icon
So here it is. Oh, very nice. İşte burası. Çok güzel. İşte burası. Oh, oldukça güzelmiş. İşte burada. Çok güzel. The Trip-2 2010 info-icon
Beautiful, yeah. Evet güzel. Güzel, hah! Evet güzel. The Trip-2 2010 info-icon
Very nice indeed. Gerçekten çok güzel. Kesinlikle güzel. Gerçekten çok güzel. The Trip-2 2010 info-icon
It's a very nice view. Gerçekten çok güzel manzarası var. Çok hoş bir manzara! Gerçekten çok güzel manzara. The Trip-2 2010 info-icon
Look at that. Very big. Şuna bak. Kocaman. Şuna bak. Ne büyük. Şuna bak. Kocaman. The Trip-2 2010 info-icon
So... Yani... Pekâlâ... Yani... The Trip-2 2010 info-icon
There we go. Come on. Up you jump. İşte başlıyoruz. Hadi zıpla. Şimdi oldu. Hadi gel, yatağa zıplasana. İşte başlıyoruz. Hadi zıpla. The Trip-2 2010 info-icon
Okay, I'll leave you to it. Onu seninle yalnız bırakıyorum. Peki seni onunla baş başa bırakıyorum. Onu seninle yalnız bırakıyorum. The Trip-2 2010 info-icon
Thank you. And here is the key. Teşekkür ederim. Ve anahtar da burada. Sağ ol. Ve anahtar da burada. Teşekkür ederim. Ve anahtar da burada. The Trip-2 2010 info-icon
Thanks, Magda. Bye. Teşekkürler Magda. Hoşça kal. Teşekkürler, Magda. Bye. Teşekkürler Magda. Bye. The Trip-2 2010 info-icon
This is a huge bed. We could easily share this bed. Bu gerçekten kocaman bir yatak. Kolayca paylaşabiliriz. Yatak kocaman! Rahatlıkla paylaşabiliriz bu yatağı. Bu gerçekten kocaman bir yatak. Kolayca paylaşabiliriz. The Trip-2 2010 info-icon
It might be huge to you. Sana büyük gelebilir. Senin için geniş olabilir. Sana büyük gelebilir. The Trip-2 2010 info-icon
It's average size to me. Benim için orta boyutta. Bana normal geldi. Benim için orta boyutta. The Trip-2 2010 info-icon
Oh, that's right. I forgot. You're considerably taller. Ah unuttum... Sen son derece uzundun. Oh, doğru ya, unutmuşum. Boyun epey uzundu senin. Ah unuttum... Son derece uzunsun.. The Trip-2 2010 info-icon
What's the problem, anyway? Her neyse, sorun nedir? İyi de sorun ne? Sorun nedir,her neyse. The Trip-2 2010 info-icon
What do you think is gonna happen? Ne olduğunu düşünüyorsun? Ne olacak sanıyorsun ki? Ne olacağını düşünüyorsun? The Trip-2 2010 info-icon
You might touch my bottom. Kıçıma dokunabilirsin. Götümü elleyebilirsin belki de. Kıçıma dokunabilirsin. The Trip-2 2010 info-icon
All right. Even an accident. Pekâlâ. Kaza bile olsa. Anlaşıldı. Kazayla da olabilir. Pekâlâ. Kaza bile olsa. The Trip-2 2010 info-icon
Were you an altar boy? Altar çocuğu muydun? Nesin sen rahip yardımcısı filan mı? Altar çocuğu muydun? The Trip-2 2010 info-icon
Yes, I was. Aslında öyleydim. Evet, öyleydim. Aslında öyleydim. The Trip-2 2010 info-icon
Seriously? Yes. Ciddi misin? Evet. Cidden mi? Evet. Ciddi misin? Evet. The Trip-2 2010 info-icon
Oh, all right. Ah tamam. Oh, pekâlâ. Ah tamam. The Trip-2 2010 info-icon
Well, I'll go on the sofa if you want, if it's... Peki, ben kanepeye gidiyorum, eğer bunu istiyorsan... Şey, madem istiyorsun ben kanepede yatarım, eğer... Peki,ben kanepeye gidiyorum, eğer bunu istiyorsan... The Trip-2 2010 info-icon
Sorry, I didn't realize we were into Oprah Winfrey territory. Üzgünüm, Oprah Winfrey bölgesinde olduğumuzu fark etmedim. Kusura bakma, Oprah Winfrey Show'da olduğumuzu fark edememişim. Üzgünüm,Oprah Winfrey bölgesinde olduğumuzu fark etmedim. The Trip-2 2010 info-icon
Are you seriously saying you were abused as a child Gerçekten çocukken istismara mı uğradın? Gerçekten de çocukken tacize uğradığını mı söylüyorsun? Gerçekten çocukken istismara mı uğradın? The Trip-2 2010 info-icon
when you were an altar boy? Altar çocuğu olduğun zaman. Hani sen kilisede papaza yardım ederken? Altar çocuğu olduğun zaman. The Trip-2 2010 info-icon
Only verbally. Yalnızca sözlü olarak. Sadece sözlü olarak. Yalnızca sözlü olarak. The Trip-2 2010 info-icon
And physically. Ve fiziksel olarak. Ve fiziksel. Ve fiziksel olarak. The Trip-2 2010 info-icon
But not sexually. Ama cinsel olarak değil. Ama cinsel değil. Ama cinsel olarak değil. The Trip-2 2010 info-icon
You know, just punched... Sadece delikli anlıyor musun... Bilirsin, yumruk yedim... Sadece delikli anlıyor musun... The Trip-2 2010 info-icon
by a priest. ...bir papaz tarafından. bir papazdan. bir papaz tarafından. The Trip-2 2010 info-icon
There's no signal here. You won't get a signal. Burada sinyal yok. Asla sinyal alamayacaksın. Burada da çekmiyor. Sinyal alamayacaksın. Burada sinyal yok. Asla sinyal alamayacaksın. The Trip-2 2010 info-icon
I'm on wireless. Kablosuz ağa bağlandım. Kablosuzdayım. Kablosuz ağdayım. The Trip-2 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 172959
  • 172960
  • 172961
  • 172962
  • 172963
  • 172964
  • 172965
  • 172966
  • 172967
  • 172968
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact