• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 169813

English Turkish Film Name Film Year Details
You know, nothing... Nothing major, just... Hiçbir şey! Ciddi hiçbir şey! Biliyor musun? hiç bir şey önemli değil... The Romantics-1 2010 info-icon
Just a quick email. You know, "Hey, Laura. Sadece bir e mail. "Selam Laura. Sadece basit bit e posta. "Selam, Laura. The Romantics-1 2010 info-icon
I know I saw you last night Seni dün ve... Seni dün gece... The Romantics-1 2010 info-icon
and countless others over the last ten years, ...geçirdiğimiz 10 yıl süresince sayısız kere gördüm, ... ve son on yıldır sayısız kez gördüm, The Romantics-1 2010 info-icon
and not excluding the four years we dated in college ...ki çıktığımız dört yıllık süreç de dahil buna, ...beraber olduğumuz 4 yılı da sayıyorum, The Romantics-1 2010 info-icon
and the year that we got back together ...ve ayrılıp tekrar bir araya geldiğimiz yıl da, ...ayrılıp tekrar birlikte olduğumuz o yılı da... The Romantics-1 2010 info-icon
...but you know that Lila and I are together now. Ama biliyorsun ki Lila ile ben artık birlikteyiz. Ama artık Lila ile birlikteyim biliyorsun. The Romantics-1 2010 info-icon
And though I've struggled endlessly with this predicament, Bu ikilemde yeteri kadar mücadele verdiğim kanısındayım, Bu zor durumda yeterince uğraştığımı düşünüyorum, The Romantics-1 2010 info-icon
I think we both know the inevitable here, so don't be surprised ...ve bence her ikimizde kaçınılmazı biliyor, bu yüzden seni arar ve... İkimizde olacak şeyi biliyoruz, bu yüzden gelip senden... The Romantics-1 2010 info-icon
when she calls and asks you to be her maid of honor." ...baş nedimem olur musun diye sorarsa şaşırma.". ...nedimesi olmanı isterse çok şaşırma". The Romantics-1 2010 info-icon
Or, you know what? Ya da ne biliyor musun? The Romantics-1 2010 info-icon
This is another approach: Less direct, but same effect. Bu da farklı bir yaklaşım, biraz dolaylı ama aynı etkide. Başka bir bakış açısıyla, biraz daha dolaylı, ama aynı etkide. The Romantics-1 2010 info-icon
"Hey, Laura. Great seeing you last night. "Selam Laura. Dün gece seni görmek çok güzeldi. "Selam, Laura. Dün gece seni görmek güzeldi. The Romantics-1 2010 info-icon
Great movie, great meal, great sex, but the problem is... Harika film, harika yemek, harika seks ama problem şu ki... Harika bir film, harika bir yemek, harika bir seks ama problem şu ki... The Romantics-1 2010 info-icon
...greatness makes me sick. ...harikalar beni delirtiyor. ...harikalar beni hasta ediyor. The Romantics-1 2010 info-icon
I'll see you at the wedding." Düğünde görüşmek üzere." Düğünde görüşürüz." The Romantics-1 2010 info-icon
You know, on the other hand, I mean... Diğer bir taraftan, yani... Diğer bir yandan, The Romantics-1 2010 info-icon
Look, ten years of a loving friendship and... ...10 yıllık mükemmel arkadaşlık ve... ...on yıllık güzel bir arkadaşlık... The Romantics-1 2010 info-icon
...sporadic, incredible sex... ...düzensiz, inanılmaz seksler, ...ara sıra yapılan inanılmaz seksler... The Romantics-1 2010 info-icon
...scattered with nights... ...darma dağın halde geceler, ...darma duman geceler... The Romantics-1 2010 info-icon
...so fun, they explain the evolutionary purpose of talking. ...eğlence, tüm bunlar konuşmanın evrimsel amacı. ...birçok eğlence, tüm bunlar konuşmanın evrimsel amacını açıklıyor. The Romantics-1 2010 info-icon
You know, not to mention the time that we've clocked together. Geçirdiğimiz onca zamanın lafını bile etmiyorum. Birlikte geçirdiğimiz onca zamandan bahsetmiyorum bile. The Romantics-1 2010 info-icon
Listening to music. You know, driving with... Dinlediğimiz müzikler. Rotası olmayan... Dinlediğimiz müzikler. Hedefi belli olmadan... The Romantics-1 2010 info-icon
...no destination. ...seyahatler. ...çıktığımız gezintiler. The Romantics-1 2010 info-icon
I guess this, this... Tahminimce, bu... Sanırım, bu... The Romantics-1 2010 info-icon
...beautiful mess is best ended without notification. ...harika rezalet ancak haber vermeden bu kadar nezih sonlandırılabilirdi. ...güzelim uyum ancak bu kadar güzel sonlandırılırdı. The Romantics-1 2010 info-icon
Probably better. Muhtemelen daha iyi. Muhtemelen böyle daha iyi. The Romantics-1 2010 info-icon
Don't be. It was a gift. Dileme. Bu sana armağandı. Dileme. Bu bir armağandı. The Romantics-1 2010 info-icon
An act of cowardice so complete, Korkaklık, insanı düşünebilme yetisinden aciz kılar. Korkak gibi davranmak, The Romantics-1 2010 info-icon
disqualifies a person from consideration. ...insanı kararsız kılar. The Romantics-1 2010 info-icon
I tried to do what I thought was right, OK? Doğru olduğuna inandığım şeyi yaptım tamam mı? Doğru olduğuna inandığım şeyi yaptım, tamam mı? The Romantics-1 2010 info-icon
It's not like I came at this lightly. Bu noktaya çok kolay gelmedim herhâlde. Bu noktaya gelmek kolay olmadı. The Romantics-1 2010 info-icon
Oh, no. Laura. Hayır. Laura. The Romantics-1 2010 info-icon
You're the one that broke up with me. Benden ayrılan sensin. Benden ayrılan sendin. The Romantics-1 2010 info-icon
Fuck you. Nasıl biliyorsan! Siktir. The Romantics-1 2010 info-icon
Laura, we were seniors in college. Don't even start. Laura, üniversitenin son senesindeydik. Başlayayım deme sakın. Laura, okulun son senesiydi. Başlama sakın. The Romantics-1 2010 info-icon
What did you want to do? Ne yapmak isterdin? The Romantics-1 2010 info-icon
Get married at 21? 21 yaşında evlenmeyi mi? 21 yaşında evlenmek mi? The Romantics-1 2010 info-icon
What is this, 1950? No, it isn't. Kaç yılındayız, 1950'lerde mi? Hayır değil. Kaç yılındayız, 1950 mi? Hayır, değil. The Romantics-1 2010 info-icon
We were too far apart. Birbirimizden çok uzaktaydık. Birbirimizden çok uzaklardaydık. The Romantics-1 2010 info-icon
I was busy trying to finish my dissertation, Bitirme tezimi tamamlamak için... Tezimi bitirmek için o kadar meşguldüm ki, The Romantics-1 2010 info-icon
practically living in Widener Library. ...kelimenin tam anlamıyla Widener Kütüphanesi'nde yaşıyordum. neredeyse Widener Kütüphanesi'nde yaşıyordum. The Romantics-1 2010 info-icon
You were doing God knows what in New York City, Allah bilir sen New York'ta neler yapıyordun. Kim bilir New York'ta sen neler yapıyordun, The Romantics-1 2010 info-icon
probably fending off all your hipster boyfriends. Muhtemelen hippi erkek arkadaşlarından uzaklaşmaya çalışıyordun. muhtemelen hippi erkekleri başından defediyordun. The Romantics-1 2010 info-icon
Oh, yeah. You know, if you're gonna patronize me, Ne demezsin. Madem bana üste çıkmaya çalışacaksın, Ne demezsin. Madem üste çıkmaya çalışacaksın, Öyle mi? Üste çıkmak istiyorsan... The Romantics-1 2010 info-icon
try to think of something a little more original. ...biraz daha orijinal bir şeyler bulmaya çalış. ...daha orijinal bir şeyler bulmayı dene. The Romantics-1 2010 info-icon
We gave it a college try. Yeah, we did. Üniversitede bir şans verdik bize. Evet verdik. Birbirimize bir şans verdik. Evet, verdik. The Romantics-1 2010 info-icon
It was an accident of timing. Zamanlama yanlıştı. Zamanlamamız yanlıştı. The Romantics-1 2010 info-icon
What? Let me guess. Your proposal was an accident, too? Ne? Dur tahmin edeyim. Teklifin de mi yanlıştı? The Romantics-1 2010 info-icon
You got the wrong woman? Yanlış kadını mı seçtin? Yanlış kadına mı gittin? The Romantics-1 2010 info-icon
Give me a freaking break. You know what? Rahat bırak beni! Ne biliyor musun? Beni rahat bırak. Ne var biliyor musun? The Romantics-1 2010 info-icon
Just stop talking. Sus artık. Kes. The Romantics-1 2010 info-icon
Yeah, you know, I think that would be a really good idea. Evet, bence de çok mantıklı bir fikir. Evet. Bence de, gerçekten iyi bir fikir. The Romantics-1 2010 info-icon
Come here. Listen to me. Buraya gel. Beni dinle. Gel buraya. Beni dinle. The Romantics-1 2010 info-icon
I was a lifeguard in high school, you remember that? Lisede cankurtarandım, hatırlıyor musun? Hatırladın mı, lisedeyken cankurtarandım? The Romantics-1 2010 info-icon
Yeah, I remember. It was my favorite summer job. Evet, hatırlıyorum. Favori yaz mesleğimdi. Evet. Hatırladım. En sevdiğim yaz işiydi. The Romantics-1 2010 info-icon
You and every other guy in America. Sen ve Amerika'daki her gencin. Amerika'daki tüm gençlerin öyle. The Romantics-1 2010 info-icon
I would sit in that chair itching, O sandalyede kaşına kaşına otururdum. O sandalyede kaşına kaşına işimin bitmesini, O sandalyede hevesli hevesli... The Romantics-1 2010 info-icon
itching to get out, dying to get into the water. Oradan kalkıp suya girmek istercesine. ...oradan kalkıp suya girmeyi beklerdim. ...otururdum, suya girmek için can atardım. The Romantics-1 2010 info-icon
And after eight hours, my shift would end, 8 saatin sonunda, vardiyam biterdi, Sekiz saat sonra, vardiyam bittiğinde, The Romantics-1 2010 info-icon
and I would make a break for it, ...ve biraz ara verirdim. ...biraz ara verirdim, The Romantics-1 2010 info-icon
but as soon as I got into the water, the strangest thing happened. Ama olabildiğince çabuk suya girdiğimde, çok garip bir şey oldu. sonra suya girer girmez, çok garip bir şey olmuştu. The Romantics-1 2010 info-icon
I would start to panic. Panik yapmaya başladım. Paniklemeye başladım. The Romantics-1 2010 info-icon
Ambivalence is a disease, you know. Duygusal dilemma bir hastalık, biliyorsun. Duygu karmaşası bir hastalıktır, biliyorsun. The Romantics-1 2010 info-icon
An actual mental illness. That's not funny. Ciddi bir ruhsal problem. Komik değil. Ruhsal bir problem. Hiç komik değil. The Romantics-1 2010 info-icon
Let me guess. When you were a kid, you would order chocolate ice cream, Dur tahmin edeyim. Çocukken çikolatalı dondurma siparişi verir, Dur tahmin edeyim. Çocukken çikolatalı dondurma siparişi verirdin, The Romantics-1 2010 info-icon
then immediately wished you'd gotten vanilla? ...sonra da vanilyalı olmasını mı isterdin? ...sonra da "keşke vanilyalı isteseydim" mi derdin?! ...sonra bir anda keşke vanilyalı söyleseydim mi derdin? The Romantics-1 2010 info-icon
That's not what I'm talking about. No, I get it. Anlatmak istediğim bu değil. Hayır. Anladım. Demek istediğim bu değil. Hayır. Ben anladım. The Romantics-1 2010 info-icon
You're torn between two women. What I'm trying to say is... İki kadın arasında muammada kaldın. Demek istediğim şu ki... İki kadın arasında mahvoldun. Demek istediğim şu ki... İki kadın arasında kararsız kaldın. Demek istediğim şey... The Romantics-1 2010 info-icon
I'm afraid of the ocean. Okyanustan korkuyorum. Okyanustan korkarım. The Romantics-1 2010 info-icon
I'll remember that the next time I... Bir dahaki sefere, Bir dahaki sefere senin mesainde... Hatırlayayım da bir dahaki sefere... The Romantics-1 2010 info-icon
...I swim on your clock. ...aklında ben olduğumda hatırlarım. ...yüzersem bunları aklıma getiririm. ...sana doğru yüzeyim. The Romantics-1 2010 info-icon
You think you have some kind of a special gift Kalbimden geçenleri bilmeni sağlayacak özel bir yeteneğin falan mı var Laura? Hayır. Kalbimden geçenleri görebildiğin bir yeteneğinin... The Romantics-1 2010 info-icon
for knowing what's in my heart, Laura? No! ...olduğunu mu düşünüyorsun, Laura? Hayır! The Romantics-1 2010 info-icon
No, I think we both do for each other. Hayır, bence ikimiz çok uyumluyduk. Hayır, bence biz birbirimiz içindik. The Romantics-1 2010 info-icon
Has it ever occurred to you that I might need a woman like Lila? Lila gibi bir kadına ihtiyacım olabileceği hiç aklına geldi mi? Hiç Lila gibi bir kadına ihtiyacım olduğunu düşünmedin değil mi? The Romantics-1 2010 info-icon
And what kind of woman is that? I don't know. Somebody happy. Nasıl bir kadınmış o? Bilmiyorum. Mutlu birisi. The Romantics-1 2010 info-icon
Meaning numb? Somebody practical. Duygusuz mu? Becerikli biri. Duygusuz yani? Becerikli birisi. The Romantics-1 2010 info-icon
Meaning busy. Somebody confident. Meşgul biri mi? Kendine güvenen. Meşgul biri yani. Kendine güvenen birisi. The Romantics-1 2010 info-icon
Meaning rich. Meaning frigid! Somebody stable. Zengin biri, cinsel manada soğuk! Olgun biri. Zengin biri. İsteksiz biri! Dengeli birisi. The Romantics-1 2010 info-icon
Somebody who doesn't tear other people down Kendi için başkalarına... Kendi iyiliği için başkalarını... The Romantics-1 2010 info-icon
just to build herself back up. In other words, your polar opposite. ...ne olacağına önem vermeyen biri. Bir başka deyişler, senin zıttın. ...üzmeyen birisi. Diğer bir deyişle, senin tam tersin. The Romantics-1 2010 info-icon
Yeah. Yeah, maybe. Well, haven't you heard? Tabii, tabii. Duymadın herhâlde? Evet, belki. Hiç duymadın mı? The Romantics-1 2010 info-icon
Opposites attract and then they bore each other to death. Zıt kutuplar birbirini çeker ve ölene kadar birbirlerini usandırırlar. Zıt kutuplar birbirini çeker ve hayatları boyunca birbirlerini sıkarlar. The Romantics-1 2010 info-icon
You know, boring is better than maddening. Biliyor musun, usandırmak sinirlendirmekten iyidir. Sıkılmak çıldırmaktan iyidir. The Romantics-1 2010 info-icon
I'd rather die of excitement. Eğlenceden ölmeyi tercih ederim. Mutluluktan ölmeyi tercih ederim. The Romantics-1 2010 info-icon
Hey. What? Bak. Ne? Hey. Ne var? The Romantics-1 2010 info-icon
Hey, hey! Hey! Bak buraya. The Romantics-1 2010 info-icon
Do you remember that paper, junior year? 3'üncü sınıfta yazdığım yazıyı hatırlıyor musun? Üçüncü sınıftaki ödevi hatırlıyor musun? The Romantics-1 2010 info-icon
Yeah. Of course. Evet. Tabii ki. Evet. Elbette. The Romantics-1 2010 info-icon
The Hopeless Romantics: Misconceptions of a Movement. Ümitsiz Romantikler: Hareketlerin Yanlış Algılanması. "Umutsuz Romantikler: Hareketlerin Yanlış Yorumlanması." The Romantics-1 2010 info-icon
Yeah. Only you could start a 50 page paper the night before... Evet. Sadece sen 50 sayfalık bir yazıya önceki gece başlayabilirdin. Evet, 50 sayfalık ödeve bir tek sen bir önceki geceden başlamıştın... The Romantics-1 2010 info-icon
And still get an A minus. Because I wrote it. Ve gene de BA alırdın. Çünkü ben yazdım. Yine de A aldım. Çünkü onu ben yazdım. The Romantics-1 2010 info-icon
You maybe wrote half of it. Belki yarısını yazmışsındır. The Romantics-1 2010 info-icon
Ode to a Nightingale: A love song to inspiration. Bülbüle Gazel: İlham Verici Bir Aşk Şarkısı. "Bülbül Kasidesi: Esin İçin Aşk Şarkısı" The Romantics-1 2010 info-icon
The Romantics weren't writing about love, Romantikler aşk üzerine yazmaz, Romantikler aşk hakkında yazmazlardı, The Romantics-1 2010 info-icon
they were writing about religion. ...din üzerine yazar. ...din hakkında yazarlardı. The Romantics-1 2010 info-icon
Then I'm not sure I know the difference. O zaman aradaki farklı bildiğime emin değilim. Farkı bildiğime pek emin değilim. The Romantics-1 2010 info-icon
"Forlorn. "Sahipsiz kimse. "Sahipsiz. The Romantics-1 2010 info-icon
The very word is like a bell tolling me back from thee to my sole self." "Sahipsiz kimse. Kelime, senden kendi özüme dönüşüm için çalan bir çan gibi." Senden kendi özüme dönmemi sağlayan bir çan." The Romantics-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 169808
  • 169809
  • 169810
  • 169811
  • 169812
  • 169813
  • 169814
  • 169815
  • 169816
  • 169817
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact