Search
English Turkish Sentence Translations Page 169045
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| He loved it. lt was thrilling for me. Willa? | Çok sevmis. Bence ürkütücüyü. Willa? Çok sevmiş. Bence ürkütücüyü. Willa? Çok sevmiş. Bence ürkütücüyü. Willa? | The Player-1 | 1992 | |
| Did you see where the tampons went? l can't find them. | Tamponlarin nerde oldugunu biliyor musun? Bulamiyorum. Tamponların nerde olduğunu biliyor musun? Bulamıyorum. Tamponların nerde olduğunu biliyor musun? Bulamıyorum. | The Player-1 | 1992 | |
| l didn't take them. Did he take them? | Ben almadim. O mu aldi? Ben almadım. O mu aldı? Ben almadım. O mu aldı? | The Player-1 | 1992 | |
| l don't know. Who did? | Bilmem. Kim aldi? Bilmem. Kim aldı? Bilmem. Kim aldı? | The Player-1 | 1992 | |
| You see this? Damn! | Gördün mü? Lanet olsun! | The Player-1 | 1992 | |
| Do you have a break in the case? What makes you say that? | Olayda bir gelisme var mi? Neden sordunuz? Olayda bir gelişme var mı? Neden sordunuz? Olayda bir gelişme var mı? Neden sordunuz? | The Player-1 | 1992 | |
| Well, why else would you bring me here? | Sey, baska neden beni buraya getirirdiniz ki? Şey, başka neden beni buraya getirirdiniz ki? Şey, başka neden beni buraya getirirdiniz ki? | The Player-1 | 1992 | |
| Why else, indeed. Paul? | Baska neden, gerçekten. Paul? Başka neden, gerçekten. Paul? Başka neden, gerçekten. Paul? | The Player-1 | 1992 | |
| Paul, why have we brought Mr. Mill in here today? | Paul, bugün Bay Mill'i neden buraya getirdik? | The Player-1 | 1992 | |
| To look at some pictures. | Resimlere bakmasi için. Resimlere bakması için. Resimlere bakması için. | The Player-1 | 1992 | |
| Could you, if you remember, what were you wearing that night? | Rica etsem, hatirliyor musunuz, o gece ne giymistiniz? Rica etsem, hatırlıyor musunuz, o gece ne giymiştiniz? Rica etsem, hatırlıyor musunuz, o gece ne giymiştiniz? | The Player-1 | 1992 | |
| l was wearing a double breasted suit, l believe. | Takim elbise giyiyordum, sanirim. Takim elbise giyiyordum, sanırım. Takim elbise giyiyordum, sanırım. | The Player-1 | 1992 | |
| Just lt's all right. | Sadece Tamam. | The Player-1 | 1992 | |
| What's the matter? You're so jumpy. Sit down. | Sorun nedir? Çok hareketlisiniz. Oturun. | The Player-1 | 1992 | |
| l'll get it. No, that's what she's here for. | Getireyim. Hayir, onun orda durmasi lazim. Getireyim. Hayır, onun orda durması lazım. Getireyim. Hayır, onun orda durması lazım. | The Player-1 | 1992 | |
| Have a seat. Sorry. | Oturun. Pardon. | The Player-1 | 1992 | |
| Will you take a look at this? | Bir bakar misiniz? Bir bakar mısınız? Bir bakar mısınız? | The Player-1 | 1992 | |
| Where were they? She found them. You're right. | Neredelerdi? Bunlari bulmus. Haklisiniz. Neredelerdi? Bunları bulmuş. Haklısınız. Neredelerdi? Bunları bulmuş. Haklısınız. | The Player-1 | 1992 | |
| Wait a minute. No, these aren't mine. | Bir dakika. Hayir, bunlar benim degil. Bir dakika. Hayır, bunlar benim değil. Bir dakika. Hayır, bunlar benim değil. | The Player-1 | 1992 | |
| These are slender regular. These are yours. | Bunlar küçük beden. Bunlar sizin. | The Player-1 | 1992 | |
| l guess you have jumbo. l use jumbo. These aren't mine. | Bana olmaz. Ben büyük beden giyerim. Bunlar benim degil. Bana olmaz. Ben büyük beden giyerim. Bunlar benim değil. Bana olmaz. Ben büyük beden giyerim. Bunlar benim değil. | The Player-1 | 1992 | |
| God, just trying to help you out. | Tanrim, sadece size yardimci olmaya çalisiyorum. Tanrım, sadece size yardımcı olmaya çalışıyorum. Tanrım, sadece size yardımcı olmaya çalışıyorum. | The Player-1 | 1992 | |
| Did you see this guy the night of the murder? | Cinayet gecesi bu adami gördünüz mü? Cinayet gecesi bu adamı gördünüz mü? Cinayet gecesi bu adamı gördünüz mü? | The Player-1 | 1992 | |
| No, l, l You're putting me in a terrible position here. | Hayir, Ben, ben Beni zor durumda birakiyorsunuz. Hayır, Ben, ben Beni zor durumda bırakıyorsunuz. Hayır, Ben, ben Beni zor durumda bırakıyorsunuz. | The Player-1 | 1992 | |
| l would hate to get the wrong person arrested. | Yanlis kisiyi tutuklattirmak istemem. Yanlış kişiyi tutuklattırmak istemem. Yanlış kişiyi tutuklattırmak istemem. | The Player-1 | 1992 | |
| Please! This is Pasadena. We do not arrest the wrong person. That's L.A. | Lütfen! Burasi Pasadena. Biz yalis kisiyi tutuklamayiz. Bu Los Angeles'da olur. Lütfen! Burası Pasadena. Biz yanlış kişiyi tutuklamayız. Bu Los Angeles'da olur. Lütfen! Burası Pasadena. Biz yanlış kişiyi tutuklamayız. Bu Los Angeles'da olur. | The Player-1 | 1992 | |
| ln L.A. they kick your ass and then they arrest you. We don't do that here. | Los Angeles'ta önce kiçinizi tekmelerler, sonra tutuklarlar. Biz öyle yapmayiz Los Angeles'ta önce kikinizi tekmelerler, sonra tutuklarlar. Biz öyle yapmayız Los Angeles'ta önce kikinizi tekmelerler, sonra tutuklarlar. Biz öyle yapmayız | The Player-1 | 1992 | |
| Remember last year? What was that guy's name they put on tape? | Geçen yil hatirlar misiniz? Kasetteki adamin adi neydi? Geçen yıl hatırlar mısınız? Kasetteki adamın adı neydi? Geçen yıl hatırlar mısınız? Kasetteki adamın adı neydi? | The Player-1 | 1992 | |
| What was that? King. | Neydi? Kral. | The Player-1 | 1992 | |
| He was the wrong guy. | O yanlis kisiydi. O yanlış kişiydi. O yanlış kişiydi. | The Player-1 | 1992 | |
| Do you have a witness? l can't answer that. | Taniginiz var mi? Buna cevap veremem. Tanığınız var mı? Buna cevap veremem. Tanığınız var mı? Buna cevap veremem. | The Player-1 | 1992 | |
| Either you have a witness or these are suspects in similar murders. | Ya taniginiz vardir ya da bunlar benzer cinayet süphelileridir. Ya tanığınız vardır ya da bunlar benzer cinayet şüphelileridir. Ya tanığınız vardır ya da bunlar benzer cinayet şüphelileridir. | The Player-1 | 1992 | |
| Have you been going to detective school? | Dedektif okuluna gittiniz mi? | The Player-1 | 1992 | |
| No, actually we're doing a movie called Lonely Room. | Hayir, ama Lonely Room adinda bir film yapiyoruz. Hayır, ama Lonely Room adında bir film yapıyoruz. Hayır, ama Lonely Room adında bir film yapıyoruz. | The Player-1 | 1992 | |
| Scott Glenn plays a detective like yourself. | Scott Glenn sizin gibi bir dedktifi oynuyor. Scott Glenn sizin gibi bir dedektifi oynuyor. Scott Glenn sizin gibi bir dedektifi oynuyor. | The Player-1 | 1992 | |
| ls he a black woman? Don't give me turkey. | Zenci bir kadin mi? Ciddi olamazsiniz. Zenci bir kadın mi? Ciddi olamazsınız. Zenci bir kadın mi? Ciddi olamazsınız. | The Player-1 | 1992 | |
| Actually l was drawing the comparison not based on race or gender. | Benzerligi irk ve cinsiyete göre kurmamistim. Benzerliği ırk ve cinsiyete göre kurmamıştım. Benzerliği ırk ve cinsiyete göre kurmamıştım. | The Player-1 | 1992 | |
| Speaking of which, did you go out with June | Aklima gelmisken, June ile çikiyor musunuz Aklıma gelmişken, June ile çıkıyor musunuz... Aklıma gelmişken, June ile çıkıyor musunuz... | The Player-1 | 1992 | |
| What is that woman's name? Gudmundsdottir. | Neydi o kadinin adi? Gudmundsdottir. Neydi o kadının adı? Gudmundsdottir. Neydi o kadının adı? Gudmundsdottir. | The Player-1 | 1992 | |
| Who Spell it for me. | Kim Harflerini söyler misin. Kim... Harflerini söyler misin. Kim... Harflerini söyler misin. | The Player-1 | 1992 | |
| G U D M U N D S D O T T l R. That really helps. | G U D M U N D S D O T T l R. Bu gerçekten isime yaradi. G U D M U N D S D O T T l R. Bu gerçekten işime yaradı. G U D M U N D S D O T T l R. Bu gerçekten işime yaradı. | The Player-1 | 1992 | |
| Did you go out with June Gudmundsdottir. | June ile çikiyor musunuz Gudmundsdottir. June ile çıkıyor musunuz... Gudmundsdottir. June ile çıkıyor musunuz... Gudmundsdottir. | The Player-1 | 1992 | |
| Yeah, her, last night? Yes, l did. | Evet, o, geçen gece? Evet, çiktim. Evet, o, geçen gece? Evet, çıktım. Evet, o, geçen gece? Evet, çıktım. | The Player-1 | 1992 | |
| Have you known each other long? | Uzun zaman oldu mu tanisali? Uzun zaman oldu mu tanışalı? Uzun zaman oldu mu tanışalı? | The Player-1 | 1992 | |
| No. l spoke to her for the first time the night Kahane was killed. | Hayir. Kahane'nin öldürüldügü gece ilk defa konustuk. Hayır. Kahane'nin öldürüldüğü gece ilk defa konuştuk. Hayır. Kahane'nin öldürüldüğü gece ilk defa konuştuk. | The Player-1 | 1992 | |
| Wow. So you didn't know her before. No, l didn't. | Oooo. Yani onu önceden tanimiyordun. Hayir, tanimiyordum. Oooo. Yani onu önceden tanımıyordun. Hayır, tanımıyordum. Oooo. Yani onu önceden tanımıyordun. Hayır, tanımıyordum. | The Player-1 | 1992 | |
| We met over the phone. We got to talking and one thing led to another. | Telefonda tanistik. Konusmaya basladik ve konu konuyu açti. Telefonda tanıştık. Konuşmaya başladık ve konu konuyu açtı. Telefonda tanıştık. Konuşmaya başladık ve konu konuyu açtı. | The Player-1 | 1992 | |
| Did you fuck her? | Onu becerdin mi? | The Player-1 | 1992 | |
| What kind of question is that? l think it's pretty direct. | Ne biçim soru bu? Bence gayet dolaysiz. Ne biçim soru bu? Bence gayet dolaysız. Ne biçim soru bu? Bence gayet dolaysız. | The Player-1 | 1992 | |
| l wouldn't answer that without a lawyer in the room... | Avukatim olmadan bu soruya cevap vermem... Avukatım olmadan bu soruya cevap vermem... Avukatım olmadan bu soruya cevap vermem... | The Player-1 | 1992 | |
| and then l probably wouldn't even answer that question. | olsa da belki cevap vermem. | The Player-1 | 1992 | |
| Why don't you ask your friend? He's followed me. He'll probably know. | Neden arkadasina sormuyorsun? Beni takip etti. Muhtemelen biliyordur. Neden arkadaşına sormuyorsun? Beni takip etti. Muhtemelen biliyordur. Neden arkadaşına sormuyorsun? Beni takip etti. Muhtemelen biliyordur. | The Player-1 | 1992 | |
| Did Mr. Mill fuck June 'Hutmahuter'? l didn't see him. | Bay Mill June 'Hutmahuter'i becerdi mi? Görmedim. | The Player-1 | 1992 | |
| See? You got away with it. What are you implying? | Yaa? Yanina kaldi iste. Ne ima ediyorsunuz? Yaa? Yanına kaldı iste. Ne ima ediyorsunuz? Yaa? Yanına kaldı iste. Ne ima ediyorsunuz? | The Player-1 | 1992 | |
| l'm not implying anything. l asked you a direct question. Did you fuck her? | Birsey ima etmiyorum. Size dolaysiz bir soru sordum. Onu becerdiniz mi? Bir şey ima etmiyorum. Size dolaysız bir soru sordum. Onu becerdiniz mi? Bir şey ima etmiyorum. Size dolaysız bir soru sordum. Onu becerdiniz mi? | The Player-1 | 1992 | |
| l said l wouldn't answer without a lawyer. | Avukatim olmadan cevaplamam dedim. Avukatım olmadan cevaplamam dedim. Avukatım olmadan cevaplamam dedim. | The Player-1 | 1992 | |
| Why are you getting angry? Because you're being rude. | Neden sinirleniyorsunuz? Çünkü kabalasiyorsunuz. Neden sinirleniyorsunuz? Çünkü kabalaşıyorsunuz. Neden sinirleniyorsunuz? Çünkü kabalaşıyorsunuz. | The Player-1 | 1992 | |
| Excuse me. But l think it's soon for her to be gallivanting with you. | Afedersin. Seninle gezip tozmak onun için biraz erken degil mi. Afedersin. Seninle gezip tozmak onun için biraz erken değil mi? Afedersin. Seninle gezip tozmak onun için biraz erken değil mi? | The Player-1 | 1992 | |
| l'm there for her as a friend. | Ben arkadasi olarak yanindayim. Ben arkadaşı olarak yanındayım. Ben arkadaşı olarak yanındayım. | The Player-1 | 1992 | |
| Why don't you call her? l'm sure she'd be happy to pick over this horror... | Neden onu aramiyorsunuz? Bu dehsetin üstesinden gelip size nasil arkadas... Neden onu aramıyorsunuz? Bu dehşetin üstesinden gelip size nasıl arkadaş... Neden onu aramıyorsunuz? Bu dehşetin üstesinden gelip size nasıl arkadaş... | The Player-1 | 1992 | |
| and tell you how we became friends. | oldugumuzu anlatmaktan mutluluk duyardi. olduğumuzu anlatmaktan mutluluk duyardı. olduğumuzu anlatmaktan mutluluk duyardı. | The Player-1 | 1992 | |
| What is this, fucking lran? Since when does the State... | Bu ne ya, Iran mi? Ne zamandan beri devlet bize ne kadar... Bu ne ya, İran mı? Ne zamandan beri devlet bize ne kadar... Bu ne ya, İran mı? Ne zamandan beri devlet bize ne kadar... | The Player-1 | 1992 | |
| tell us how long and with whom we can share our grief? | süre ve kimle acilarimizi paylasacagimizi söylüyor? süre ve kimle acılarımızı paylaşacağımızı söylüyor? süre ve kimle acılarımızı paylaşacağımızı söylüyor? | The Player-1 | 1992 | |
| Or do you hold June Gudmundsdottir... | Yoksa June Gudmundsdottir'i... | The Player-1 | 1992 | |
| to a special code reserved for women? | kadinlara özel bir yere mi tiktiniz? kadınlara özel bir yere mi tıktınız? kadınlara özel bir yere mi tıktınız? | The Player-1 | 1992 | |
| What the fuck are you laughing at? lt's just | Neye gülüyorsun sen? Sadece Neye gülüyorsun sen? Sadece... Neye gülüyorsun sen? Sadece... | The Player-1 | 1992 | |
| l'd like to talk to my lawyer. | avukatimla konusmak istiyorum. avukatımla konuşmak istiyorum. avukatımla konuşmak istiyorum. | The Player-1 | 1992 | |
| lt's time to get a good lawyer. | Iyi bir avukat bulma zamani geldi. İyi bir avukat bulma zamanı geldi. İyi bir avukat bulma zamanı geldi. | The Player-1 | 1992 | |
| l had a drink with the guy, Walter. That's all. | Adamla bir içki içtim, Walter. Hepsi bu. | The Player-1 | 1992 | |
| lf you went to Pasadena with intent to kill, you could go to the gas chamber. | Eger Pasadena'ya öldürme niyetiyle gitseydin, gaz odasini boylamistin. Eğer Pasadena'ya öldürme niyetiyle gitseydin, gaz odasını boylamıştın. Eğer Pasadena'ya öldürme niyetiyle gitseydin, gaz odasını boylamıştın. | The Player-1 | 1992 | |
| l went to Pasadena with the intent to hire. | Pasadena'ya is vermek niyetiyle gittim. | The Player-1 | 1992 | |
| So you say. | Öyle diyorsun. | The Player-1 | 1992 | |
| The Schecter brothers are here. | Schecter kardesler burada. Schecter kardeşler burada. Schecter kardeşler burada. | The Player-1 | 1992 | |
| Griffin, don't make us wait. | Griffin, Bizi bekletme. | The Player-1 | 1992 | |
| Who is this man? The travel agent called. | Bu adam da kim? Seyahat acentasi aradi. Bu adam da kim? Seyahat acentesi aradı. Bu adam da kim? Seyahat acentesi aradı. | The Player-1 | 1992 | |
| You're confirmed. Travel agent? | Onayi almissin. Seyahat acentasi mi? Onayı almışsın. Seyahat acentesi mi? Onayı almışsın. Seyahat acentesi mi? | The Player-1 | 1992 | |
| l'm going to Puerto Vallarta. | Puerto Vallarta'ya gidiyorum. | The Player-1 | 1992 | |
| You're leaving the country. For the weekend. | Ülkeden ayriliyor musun. Haftasonu için. Ülkeden ayrılıyor musun? Haftasonu için. Ülkeden ayrılıyor musun? Haftasonu için. | The Player-1 | 1992 | |
| lt's a risk. Why? | Bu bir risk. Neden? | The Player-1 | 1992 | |
| Because Larry Levy could have my office in three days. | Çünkü Larry Levy ofisimi üç gün içinde alabilir. | The Player-1 | 1992 | |
| That's what Walter thinks. You know something l don't know? | Walter böyle düsünüyor. Benim bilmedigim birsey mi biliyorsun? Walter böyle düşünüyor. Benim bilmediğim bir şey mi biliyorsun? Walter böyle düşünüyor. Benim bilmediğim bir şey mi biliyorsun? | The Player-1 | 1992 | |
| You're pretty smooth. l sleep at night. | Cildin düzgünmüs. Geceleri uyurum. Cildin düzgünmüş. Geceleri uyurum. Cildin düzgünmüş. Geceleri uyurum. | The Player-1 | 1992 | |
| You really should run a studio. Tell a friend. | Sen bir de stüdyoda çalissan. Bana söyleme. Sen bir de stüdyoda çalışsan. Bana söyleme. Sen bir de stüdyoda çalışsan. Bana söyleme. | The Player-1 | 1992 | |
| Walter, it's been real. | Walter, gerçekten. | The Player-1 | 1992 | |
| We're tired of shuffling things around. We want to go exclusive to one studio. | Etrafi karistirmaktan biktik. Biz baska bir stüdyoya gitmek istiyoruz. Etrafı karıştırmaktan bıktık. Biz başka bir stüdyoya gitmek istiyoruz. Etrafı karıştırmaktan bıktık. Biz başka bir stüdyoya gitmek istiyoruz. | The Player-1 | 1992 | |
| How much have our last pictures made? $105 million. | Bizim son filmimiz ne yapti? 105 milyon dolar. Bizim son filmimiz ne yaptı? 105 milyon dolar. Bizim son filmimiz ne yaptı? 105 milyon dolar. | The Player-1 | 1992 | |
| Some do better but we're under budget. He's not listening. Go to Columbia. | Bazilari daha iyisini yapiyor ama bizim bütçemiz yok. Dinlemiyor. Columbia'ya git. Bazıları daha iyisini yapıyor ama bizim bütçemiz yok. Dinlemiyor. Columbia'ya git. Bazıları daha iyisini yapıyor ama bizim bütçemiz yok. Dinlemiyor. Columbia'ya git. | The Player-1 | 1992 | |
| We already went to Columbia. Oh, yeah. What did they say? | Columbia'ya çoktan gittik. O, evet. Ne dediler? | The Player-1 | 1992 | |
| Hey, l got the Tom Wolfe book. | Hey, Tom Wolfe'un kitabini kaptim. Hey, Tom Wolfe'un kitabini kaptım. Hey, Tom Wolfe'un kitabini kaptım. | The Player-1 | 1992 | |
| Bonnie, make him give us a deal. We want a home. | Bonnie, bize bir anlasma sagla. Gol istiyoruz. Bonnie, bize bir anlaşma sağla. Gol istiyoruz. Bonnie, bize bir anlaşma sağla. Gol istiyoruz. | The Player-1 | 1992 | |
| We're tired of shopping everything around. | Etrafta dolasmaktan sikildik. Etrafta dolaşmaktan sıkıldık. Etrafta dolaşmaktan sıkıldık. | The Player-1 | 1992 | |
| l thought that's how you guys liked to do business. | Sizlerin bundan hoslandiginizi saniyordum. Sizlerin bundan hoşlandığınızı sanıyordum. Sizlerin bundan hoşlandığınızı sanıyordum. | The Player-1 | 1992 | |
| We changed our minds. | Fikrimizi degistirdik. Fikrimizi değiştirdik. Fikrimizi değiştirdik. | The Player-1 | 1992 | |
| l'll talk to you later. | Sizle daha sonra konusacagim. Sizle daha sonra konuşacağım. Sizle daha sonra konuşacağım. | The Player-1 | 1992 | |
| Levison says you're going out of town tomorrow. | Levison yarin sehir disina gidecegini söyledi. Levison yarın şehir dışına gideceğini söyledi. Levison yarın şehir dışına gideceğini söyledi. | The Player-1 | 1992 | |
| For the weekend. | Haftasonu için. | The Player-1 | 1992 | |
| Are you going with someone named June something? | June bilmem ne adli biriyle mi gidiyorsun? June bilmem ne adlı biriyle mi gidiyorsun? June bilmem ne adlı biriyle mi gidiyorsun? | The Player-1 | 1992 | |
| You took her to a party with several hundred of my best friends. | Onu birçok yakin arkadasimin oldugu bir partiye götürmüssün. Onu birçok yakin arkadaşımın olduğu bir partiye götürmüşsün. Onu birçok yakin arkadaşımın olduğu bir partiye götürmüşsün. | The Player-1 | 1992 | |
| She's recently widowed. | Yeni dul kaldi. Yeni dul kaldı. Yeni dul kaldı. | The Player-1 | 1992 | |
| You weren't in town so l took her. | Sen burda degildin, ben de onu götürdüm. Sen burda değildin, ben de onu götürdüm. Sen burda değildin, ben de onu götürdüm. | The Player-1 | 1992 |