Search
English Turkish Sentence Translations Page 165892
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
What about your father and the Cross of Constantine? | Peki ya babanın Constantine hacı hikayesi? | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
That was a very personal story from my childhood. | O benim çocukluğuma ait özel bir hikaye. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Is it cynical to doubt and to question? | Şüphe ve sorgu sence kötümser olmak mıdır? | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Well, I don't hear doubt. I hear dismissal. | Şey, duyduklarım şüphe değildi. Duyduğum şey reddetmeydi. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
why does it matter so much to so many? | ...neden birçok insan için bu kadar önemli? | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Mom, I think I need your help. | Anne, sanırım yardımına ihtiyacım var. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I'm supposed to be writing about my favourite tree | En sevdiğim ağaçla ilgili bir şeyler yazmalıyım... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
OK. Well, what tree do you have any memories of | Tamam. Önce hangisinin senin aklında yer aldığını düşün. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
That actually got me thinking of a weeping willow. | Aslında benim en çok düşündüğüm ağaç, Ağlayan söğüt. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
babylonica. | ...Babylonica. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Salix babylonica, weeping willow. | Salix Babylonica, Ağlayan söğüt. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
That's its "toxonomic" classification. | "Cinsiyetine göre sınıflandırmadaki" adı bu. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
OK, look. Salis is "willow"... | Tamam bak. Salis "Söğüt" demek. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
...in Latin. Fon in Latin means "well." | Latince. Fon kelimesi de Latince "kuyu" demek. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
with the well and the willow outside the church: Fonsalis! | ...kilisenin dışında bir kuyu ve söğüt ağacı vardı: Fonsalis! | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
that the Templars actually translated | ...Templar'lar köyün adını... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
because the area was under Ottoman rule. | Çünkü o bölge Osmanlı toprağıydı. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
mentioned it in one of his journals. | ...günlüklerinden birinde bundan bahsediyordu. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
This is Al Idrisi's beautiful map. | Bu, Al Idrisi'nin çizdiği harita. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
All right. Come on, Al Idrisi. | Pekâlâ. Bakalım, Al Idrisi ne demiş. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Sogut cesme koyu, that means "well and willow" in Turkish! | Söğüt Çeşme köyü, "kuyu ve söğüt" ün Türkçe'deki karşılığı! | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Sogut cesme koyu! | Söğüt Çeşme Köyü! | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I've actually been in that area, very nearby! | Aslında o bölgenin çok yakınına gitmiştim! | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
It could all be a wild goose chase. | Tabii bunların hepsi aptalca bir şey olabilir. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I bet you'd sure like to chase that goose, though. | Bahse girerim ki sen şansını denemek isteyeceksindir. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Well, I hung up my boots. | Ben çizmelerimi askıya astım. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
No, you didn't. They're on the shelf. | Hayır, asmadın. Rafın üstündeler. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Mom, what about all those lectures you give me | Anne, ya bana hayallerimi takip etmekle ilgili... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Look, I have the greatest dream | Bak, benim kurduğum en büyük hayal... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
What about the treasure of the Templars? | Peki ya Templar hazinesi? | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
You're saying you want me to go after the treasure? | Yani hazinenin peşinden gitmemi mi istiyorsun? | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I can't do to you what my father did to me. | Babamın bana yaptığı şeyi sana yapamam. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Mom, you're my role model. Don't let me down. | Ben, seni örnek alıyorum anne. Beni hayal kırıklığına uğratma. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
But I've never gone anywhere without you before. | Ama daha önce sen olmadan hiçbir yere gitmedim. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I mean, what will I do? I can't just leave you alone here. | Yani, ne yapacağım? Seni burada tek başına bırakıp gidemem. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I'll take care of Uncle Clive, as long as we eat takeout. | Clive amcaya da ben bakarım, dışarıda yediğimiz sürece problem yok. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Just make sure to be back for my competition. | Yarışmaya kadar döndüğünden emin ol yeter. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Thank you for coming so diligently. | Hemen geldiğiniz için çok teşekkür ederim. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
we're taking this matter very seriously. | ...bu konuyu çok ciddiye alıyoruz. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
However, days are going by, | Ama ne olursa olsun, günler geçiyor... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
to the resolution of this case. | ...her şeyi yaptığımızı bilmenizi isterim. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
it is not the commitment of your department I might question. | ...sorguladığım şey insanların iyi niyetleri değil. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I was wondering, have you had any luck finding Fonsalis? | Merak ediyorum, Fonsalis'le ilgili bir bilgiye ulaşabildiniz mi? | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Our scholars in Rome aren't faring any better. | Roma'daki bilgeler de daha iyi durumda değiller. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
If your experts and ours haven't been able to find it, | Bize ve size ait uzmanlar bir şey bulamadığına göre... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
What? You're not surprised? | Ne? Şaşırmadınız mı? | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
You know the most enduring myth about the Templars | Templar'lar ile ilgili bilinen en güçlü efsane... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
is that they hid jewels and gold of incalculable wealth. | ...mücevherler ve altınlardan oluşan büyük bir hazineydi. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
And is that something a young, ambitious archaeologist | Sizce genç ve hırslı bir arkeolog, böyle bir şeyi... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Is she still there? | Hâlâ orada mı? | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Her daughter left with the boyfriend, | Kızı, erkek arkadaşıyla birlikte çıktı... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Don't let her leave. I'll be there soon. | Gitmesine izin vermeyin. Birazdan orada olacağım. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Come on. Come on. Come on. | Hadi, hadi, hadi. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Tess! | Tess! Tess! | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
So, is the flight on time? | Uçak, saatinde kalkacak mı? | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Yes, here's your flight information | Evet, işte İstanbul'dan Bodruma'a olan... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I didn't have anything to say. | Söyleyecek bir şeyim yoktu. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
You didn't have anything to say to me? | Bana söyleyecek bir şeyin yok muydu? | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
that everything you say to me is a lie. | ...yalan olduğunu düşünmeye başlıyorum. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
It's to keep you out of trouble. | O seni beladan uzak tutmak içindi. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I don't need a babysitter, so thanks, but no thanks. | Bebek bakıcısına ihtiyacım yok, yani teşekkürler ama hayır. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
No! No, not until you tell me the truth! | Hayır, bana doğruyu söyleyene kadar bırakmayacağım! | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
You think you can just do whatever you want? | Yani ne istersen yapabileceğini mi sanıyorsun? | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Yeah! I always have and I always will. Deal with it. | Evet! Her zaman yaptım ve yapacağım. Alışsan iyi olur. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I'm not gonna let you go after Bill Vance. | Bill Vance'ın peşinden gitmene izin vermiyorum. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I don't care about him! I'm going on my own dig. | O adam umurumda değil. Ben kendi kazımı yapmaya gidiyorum. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
If she wants to go after Bill, let her go. | Bill'in peşinden gitmek istiyorsa, bırak gitsin. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
They actually thought I was running away | Gerçekten bir erkekle birlikte olmak için... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
You ought to know me better by now. | Şimdiye kadar beni daha iyi tanımalıydın. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I should not advance an opinion that may be mere speculation, | ...yanlış yönlendirmeye yol açabilecek bir spekülasyona girmem... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I also don't talk to people who handcuff me. | Ayrıca beni kelepçeleyenlerle konuşmuyorum. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I might be really off base, | Bu konuda uzman olmayabilirim... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
but I think you have to charge me with something | ...ama beni burada daha uzun süre tutmak istiyorsan... | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Good luck! I hope you find your man, I really do. | İyi şanslar. Umarım adamını bulursun. Gerçekten. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Extraordinary! It's as if it never happened. | Olağanüstü! Sanki hiçbir şey olmamış gibi. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Excuse me, won't you? | Affedersiniz. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
Delightful destination. | Çok iyi bir istikamet. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
You're in my seat. FBI. | Benim koltuğuma oturuyorsun. FBI. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
I hope they've got a good movie. | Umarım iyi bir filmdir. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
If I start to snore, just give me a little nudge. | Horlamaya başlarsam beni birazcık dürt. | The Last Templar-1 | 2009 | ![]() |
"The dual substance of Christ the yearning, so human, | "lsa'nin dogasindaki ikilik, Tanri'ya ulaºmak için "İsa'nın doğasındaki ikilik, Tanrı'ya ulaşmak için İsanın doğasındaki ikilik, Tanrıya ulaşmak için.. ''İsa'nın doğasındaki ikilik, Tanrı'ya ulaşmak için ''İsa'nın doğasındaki ikilik, Tanrı'ya ulaşmak için | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
so superhuman, of man to attain God... | hem insani hem de insanüstü bu arzu... ..hem insani hem de insanüstü bu arzu.. hem insani hem de insanüstü bu arzu... hem insani hem de insanüstü bu arzu... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
has always been a deep inscrutable mystery to me. | hiçbir zaman anlayamadigim bir sirdir benim için. hiçbir zaman anlayamadığım bir sırdır benim için. ..hiçbir zaman anlayamadığım bir sırdır benim için. hiçbir zaman anlayamadığım bir sırdır benim için. hiçbir zaman anlayamadığım bir sırdır benim için. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
My principle anguish and source of all my joys and sorrows | Gençligimden beri en büyük acim, Gençliğimden beri en büyük acım, Gençliğimden beri en büyük acım, Gençliğimden beri en büyük acım, Gençliğimden beri en büyük acım, | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
from my youth onward has been the incessant, | bütün neºemin ve dertlerimin kaynagi, yüregimle gövdem arasindaki bütün neşemin ve dertlerimin kaynağı, yüreğimle gövdem arasındaki ..bütün neşemin ve dertlerimin kaynağı, yüreğimle gövdem arasındaki.. bütün neşemin ve dertlerimin kaynağı, yüreğimle gövdem arasındaki bütün neşemin ve dertlerimin kaynağı, yüreğimle gövdem arasındaki | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
merciless battle between the spirit and the flesh... | sonu gelmeyen o acimasiz çatiºma olmuºtur... sonu gelmeyen o acımasız çatışma olmuştur... ..sonu gelmeyen o acımasız çatışma olmuştur.. sonu gelmeyen o acımasız çatışma olmuştur... sonu gelmeyen o acımasız çatışma olmuştur... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
and my soul is the arena where these two armies | ve ruhum da, bu iki ordunun karºilaºip dövüºtügü ve ruhum da, bu iki ordunun karşılaşıp dövüştüğü ..ve ruhum da, bu iki ordunun karşılaşıp dövüştüğü.. ve ruhum da, bu iki ordunun karşılaşıp dövüştüğü ve ruhum da, bu iki ordunun karşılaşıp dövüştüğü | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
have clashed and met." | bir arenadir." bir arenadır." ..bir arenadır. bir arenadır.'' bir arenadır.'' | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
NIKOS KAZANTZAKIS | NIKOS KAZANCAKIS NİKOS KAZANCAKİS NİKOS KAZANCAKİS NİKOS KAZANCAKİS NİKOS KAZANCAKİS | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
From the book "The Last Temptation Of Christ" | "Günaha Son Çagri" kitabindan "Günaha Son Çağrı" kitabından "Günaha Son Çağrı" kitabından ''Günaha Son Çağrı'' kitabından ''Günaha Son Çağrı'' kitabından | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
This film is not based upon the Gospels but upon this fictional exploration | Bu film lnciller'e degil, içimizdeki sonsuz tinsel çatiºmayi dile getiren Bu film İnciller'e değil, içimizdeki sonsuz tinsel çatışmayı dile getiren Bu film İncillere değil, içimizdeki sonsuz tinsel çatışmayı dile getiren.. Bu film İnciller'e değil, içimizdeki sonsuz tinsel çatışmayı dile getiren Bu film İnciller'e değil, içimizdeki sonsuz tinsel çatışmayı dile getiren | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
of the eternal spiritual conflict. | bu kurgusal yapita dayanmaktadir. bu kurgusal yapıta dayanmaktadır. ..bu kurgusal yapıta dayanmaktadır. bu kurgusal yapıta dayanmaktadır. bu kurgusal yapıta dayanmaktadır. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
The feeling begins. | Ilk önce o his. İlk önce o his. İlk önce o his. İlk önce o his. İlk önce o his. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Very tender, very loving. | ªefkatli, sevgi dolu... Şefkatli, sevgi dolu... Şefkatli, sevgi dolu... Şefkatli, sevgi dolu... Şefkatli, sevgi dolu... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Then the pain starts. | Sonra da aci. Sonra da acı. Sonra da acı. Sonra da acı. Sonra da acı. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Claws slip underneath the skin and tear their way up... | Pençeler derimin altina giriyor ve etlerimi parçaliyor. Pençeler derimin altına giriyor ve etlerimi parçalıyor. Pençeler derimin altına giriyor ve etlerimi parçalıyor. Pençeler derimin altına giriyor ve etlerimi parçalıyor. Pençeler derimin altına giriyor ve etlerimi parçalıyor. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...just before they reach my eyes, they dig in. | Baºima kadar bütün içimi oyuyorlar. Başıma kadar bütün içimi oyuyorlar. Başıma kadar bütün içimi oyuyorlar. Başıma kadar bütün içimi oyuyorlar. Başıma kadar bütün içimi oyuyorlar. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
And I remember. | Hatirliyorum. Hatırlıyorum. Hatırlıyorum. Hatırlıyorum. Hatırlıyorum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
First I fasted for three months. | Ilk baºta üç ay oruç tuttum. İlk başta üç ay oruç tuttum. İlk başta üç ay oruç tuttum. İlk başta üç ay oruç tuttum. İlk başta üç ay oruç tuttum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I even whipped myself before I went to sleep. | Yatmadan önce kendimi kirbaçliyordum. Yatmadan önce kendimi kırbaçlıyordum. Yatmadan önce kendimi kırbaçlıyordum. Yatmadan önce kendimi kırbaçlıyordum. Yatmadan önce kendimi kırbaçlıyordum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |