Search
English Turkish Sentence Translations Page 165896
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
And the peacemakers and the merciful... | Bariºseverler, merhametli olanlar... Barışseverler, merhametli olanlar... Barışseverler, merhametli olanlar... Barışseverler, merhametli olanlar... Barışseverler, merhametli olanlar... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...and the sick, and the poor, and the outcasts... | hastalar, fakirler, diºlanmiº olanlar... hastalar, fakirler, dışlanmış olanlar... hastalar, fakirler, dışlanmış olanlar... hastalar, fakirler, dışlanmış olanlar... hastalar, fakirler, dışlanmış olanlar... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...you'll all be blessed because heaven is yours! | hiçbiriniz ödülsüz kalmayacaksiniz, çünkü cennet sizlerin! hiçbiriniz ödülsüz kalmayacaksınız, çünkü cennet sizlerin! hiçbiriniz ödülsüz kalmayacaksınız, çünkü cennet sizlerin! hiçbiriniz ödülsüz kalmayacaksınız, çünkü cennet sizlerin! hiçbiriniz ödülsüz kalmayacaksınız, çünkü cennet sizlerin! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
And believe me... | Ve inanin... Ve inanın... Ve inanın... Ve inanın... Ve inanın... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...believe me, those who are laughing now... | Inanin, ºimdi gülenler... İnanın, şimdi gülenler... İnanın, şimdi gülenler... İnanın, şimdi gülenler... İnanın, şimdi gülenler... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...will be crying later. | daha sonra aglayacak. daha sonra ağlayacak. daha sonra ağlayacak. daha sonra ağlayacak. daha sonra ağlayacak. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Those whose stomachs are filled now will be hungry later. | ªimdi karinlari tok olanlar daha sonra aç kalacak. Şimdi karınları tok olanlar daha sonra aç kalacak. Şimdi karınları tok olanlar daha sonra aç kalacak. Şimdi karınları tok olanlar daha sonra aç kalacak. Şimdi karınları tok olanlar daha sonra aç kalacak. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
And the rich will be poor forever! | Zengin olanlar da sonsuza kadar fakir olacak. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Kill them! | Romalilara ölüm! Romalılara ölüm! Romalılara ölüm! Romalılara ölüm! Romalılara ölüm! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I didn't say death! | Ben öldürün demedim! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I said love! | Herkesi sevin dedim! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I said love! | Sevin dedim! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Enough. Come. | Bu kadar yeter. Yürüyün. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
No, Father, I'm staying. | Hayir baba, ben kaliyorum. Hayır baba, ben kalıyorum. Hayır baba, ben kalıyorum. Hayır baba, ben kalıyorum. Hayır baba, ben kalıyorum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
We have to work. I need you! | Iºimiz var. Sen bana lazimsin. İşimiz var. Sen bana lazımsın. İşimiz var. Sen bana lazımsın. İşimiz var. Sen bana lazımsın. İşimiz var. Sen bana lazımsın. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Come. I'm sorry, Father, I'm staying, too. | Gel. Affet beni baba, ben de kaliyorum. Gel. Affet beni baba, ben de kalıyorum. Gel. Affet beni baba, ben de kalıyorum. Gel. Affet beni baba, ben de kalıyorum. Gel. Affet beni baba, ben de kalıyorum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Not the two of you. Come on! | Ikiniz birden kalamazsiniz. Yürü! İkiniz birden kalamazsınız. Yürü! İkiniz birden kalamazsınız. Yürü! İkiniz birden kalamazsınız. Yürü! İkiniz birden kalamazsınız. Yürü! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Let me come with you, I can help. | Seninle geleyim. Sana yardim edebilirim. Seninle geleyim. Sana yardım edebilirim. Seninle geleyim. Sana yardım edebilirim. Seninle geleyim. Sana yardım edebilirim. Seninle geleyim. Sana yardım edebilirim. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You'll know when. | Zamani gelince anlarsin. Zamanı gelince anlarsın. Zamanı gelince anlarsın. Zamanı gelince anlarsın. Zamanı gelince anlarsın. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Tell people about me. | Insanlara benden bahset. İnsanlara benden bahset. İnsanlara benden bahset. İnsanlara benden bahset. İnsanlara benden bahset. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
James. | Yakup. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Andrew. | Andreya. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Move over, John. | Biraz kay Yuhanna. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Move over, James. | Biraz kay Yakup. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I was just comfortable. | Ben rahattim. Ben rahattım. Ben rahattım. Ben rahattım. Ben rahattım. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Peter wants to lay down. Peter, there's no more room. | Petrus da yatacak. O kadar yer yok. Petrus da yatacak. O kadar yer yok. Petrus da yatacak. O kadar yer yok. Petrus da yatacak. O kadar yer yok. Petrus da yatacak. O kadar yer yok. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I'm cold. I want to be by the fire. | ܺüdüm. Ateºe yakin olmak istiyorum. Üşüdüm. Ateşe yakın olmak istiyorum. Üşüdüm. Ateşe yakın olmak istiyorum. Üşüdüm. Ateşe yakın olmak istiyorum. Üşüdüm. Ateşe yakın olmak istiyorum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Go over by Philip. We're all cold. | Filipus'un yanina git. Hepimiz üºüyoruz. Filipus'un yanına git. Hepimiz üşüyoruz. Filipusun yanına git. Hepimiz üşüyoruz. Filipus'un yanına git. Hepimiz üşüyoruz. Filipus'un yanına git. Hepimiz üşüyoruz. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Shut up. | Sussana. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Rabbi, can I talk to you? | Konuºabilir miyiz efendim? Konuşabilir miyiz efendim? Konuşabilir miyiz efendim? Konuşabilir miyiz efendim? Konuşabilir miyiz efendim? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I'm not like these other men. | Ben onlar gibi degilim. Ben onlar gibi değilim. Ben onlar gibi değilim. Ben onlar gibi değilim. Ben onlar gibi değilim. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I mean, they're good enough, they're good men. But they're weak. | Yani, onlar çok iyiler. Ama zayiflar. Yani, onlar çok iyiler. Ama zayıflar. Yani, onlar çok iyiler. Ama zayıflar. Yani, onlar çok iyiler. Ama zayıflar. Yani, onlar çok iyiler. Ama zayıflar. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
One's worse than the other. Where'd you find them? | Birbirlerinden beterler. Nereden buldun onlari? Birbirlerinden beterler. Nereden buldun onları? Birbirlerinden beterler. Nereden buldun onları? Birbirlerinden beterler. Nereden buldun onları? Birbirlerinden beterler. Nereden buldun onları? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Look at me. If I love somebody, I would die for them. | Bir de bana bak. Birini seversem onun için ölürüm. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
If I hate somebody, I'd kill them. | Birinden nefret edersem onu öldürürüm. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I could even kill somebody I loved if they did the wrong thing. | Yanliº bir ºey yapmiºsa sevdigim birini bile öldürebilirim. Yanlış bir şey yapmışsa sevdiğim birini bile öldürebilirim. Yanlış bir şey yapmışsa sevdiğim birini bile öldürebilirim. Yanlış bir şey yapmışsa sevdiğim birini bile öldürebilirim. Yanlış bir şey yapmışsa sevdiğim birini bile öldürebilirim. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Did you hear me? Do you understand what I said? | Duydun mu? Söylediklerimi anliyor musun? Duydun mu? Söylediklerimi anlıyor musun? Duydun mu? Söylediklerimi anlıyor musun? Duydun mu? Söylediklerimi anlıyor musun? Duydun mu? Söylediklerimi anlıyor musun? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Yes, I understand. | Evet, anladim. Evet, anladım. Evet, anladım. Evet, anladım. Evet, anladım. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
The other day you said, if a man hit you, you'd turn the other cheek. | Geçen gün, size tokat atana öbür yanaginizi çevirin dedin ya... Geçen gün, size tokat atana öbür yanağınızı çevirin dedin ya... Geçen gün, size tokat atana öbür yanağınızı çevirin dedin ya... Geçen gün, size tokat atana öbür yanağınızı çevirin dedin ya... Geçen gün, size tokat atana öbür yanağınızı çevirin dedin ya... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I didn't like that. | o pek hoºuma gitmedi. o pek hoşuma gitmedi. o pek hoşuma gitmedi. o pek hoşuma gitmedi. o pek hoşuma gitmedi. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Only an angel could do that, or a dog. I'm sorry but I'm neither. | Yalniz bir melek bunu yapabilir, ya da bir köpek. Ne melegim, ne de köpek. Yalnız bir melek bunu yapabilir, ya da bir köpek. Ne meleğim, ne de köpek. Yalnız bir melek bunu yapabilir, ya da bir köpek. Ne meleğim, ne de köpek. Yalnız bir melek bunu yapabilir, ya da bir köpek. Ne meleğim, ne de köpek. Yalnız bir melek bunu yapabilir, ya da bir köpek. Ne meleğim, ne de köpek. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I'm a free man. I don't turn my cheek to anyone. | Ben özgür bir insanim. Yanagimi kimseye uzatmam. Ben özgür bir insanım. Yanağımı kimseye uzatmam. Ben özgür bir insanım. Yanağımı kimseye uzatmam. Ben özgür bir insanım. Yanağımı kimseye uzatmam. Ben özgür bir insanım. Yanağımı kimseye uzatmam. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
We both want the same thing. | Ikimiz de ayni ºeyi istiyoruz. İkimiz de aynı şeyi istiyoruz. İkimiz de aynı şeyi istiyoruz. İkimiz de aynı şeyi istiyoruz. İkimiz de aynı şeyi istiyoruz. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Do you want freedom for lsrael? No. | Sen de lsrail'in özgür olmasini mi istiyorsun? Hayir. Sen de İsrail'in özgür olmasını mı istiyorsun? Hayır. Sen de İsrail'in özgür olmasını mı istiyorsun? Hayır. Sen de İsrail'in özgür olmasını mı istiyorsun? Hayır. Sen de İsrail'in özgür olmasını mı istiyorsun? Hayır. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I want freedom for the soul. | Ben ruhlarin özgür kalmasini istiyorum. Ben ruhların özgür kalmasını istiyorum. Ben ruhların özgür kalmasını istiyorum. Ben ruhların özgür kalmasını istiyorum. Ben ruhların özgür kalmasını istiyorum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
No. That's what I can't accept. | Olmaz. Ben bunu kabul edemem. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
That's not the same thing! | Bu ayni ºey degil. Bu aynı şey değil. Bu aynı şey değil. Bu aynı şey değil. Bu aynı şey değil. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
First you free the body, then the spirit! | Ilk önce gövdeyi özgür kil, sonra ruhu. İlk önce gövdeyi özgür kıl, sonra ruhu. İlk önce gövdeyi özgür kıl, sonra ruhu. İlk önce gövdeyi özgür kıl, sonra ruhu. İlk önce gövdeyi özgür kıl, sonra ruhu. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
The Romans come first. | Ilk iº Romalilar. İlk iş Romalılar. İlk iş Romalılar. İlk iş Romalılar. İlk iş Romalılar. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You don't build a house from the roof down but from the foundation up. | Bir eve damdan degil, temelden baºlarsin. Bir eve damdan değil, temelden başlarsın. Bir eve damdan değil, temelden başlarsın. Bir eve damdan değil, temelden başlarsın. Bir eve damdan değil, temelden başlarsın. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
The foundation is the soul. The foundation is the body. | Her ºeyin temeli ruhtur. Hayir, gövdedir. Her şeyin temeli ruhtur. Hayır, gövdedir. Her şeyin temeli ruhtur. Hayır, gövdedir. Her şeyin temeli ruhtur. Hayır, gövdedir. Her şeyin temeli ruhtur. Hayır, gövdedir. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
That's where you must begin. | Iºe oradan baºlamalisin. İşe oradan başlamalısın. İşe oradan başlamalısın. İşe oradan başlamalısın. İşe oradan başlamalısın. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
If you don't change the spirit first, change what's inside... | Ilk önce yüreklerde olani degiºtirmezsen... İlk önce yüreklerde olanı değiştirmezsen... İlk önce yüreklerde olanı değiştirmezsen... İlk önce yüreklerde olanı değiştirmezsen... İlk önce yüreklerde olanı değiştirmezsen... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...then you'll only replace the Romans with someone else, and nothing changes. | sadece Romalilarin yerine baºkalarini koyarsin ve her ºey ayni kalir. sadece Romalıların yerine başkalarını koyarsın ve her şey aynı kalır. sadece Romalıların yerine başkalarını koyarsın ve her şey aynı kalır. sadece Romalıların yerine başkalarını koyarsın ve her şey aynı kalır. sadece Romalıların yerine başkalarını koyarsın ve her şey aynı kalır. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Even if you're victorious, you'll still be filled with the poison. | Galip çiksan bile zehir içinde kalir. Galip çıksan bile zehir içinde kalır. Galip çıksan bile zehir içinde kalır. Galip çıksan bile zehir içinde kalır. Galip çıksan bile zehir içinde kalır. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You've got to break the chain of evil. | Kötülügün zincirlerini kirmalisin. Kötülüğün zincirlerini kırmalısın. Kötülüğün zincirlerini kırmalısın. Kötülüğün zincirlerini kırmalısın. Kötülüğün zincirlerini kırmalısın. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
How do you change then? | Nasil degiºtireceksin peki? Nasıl değiştireceksin peki? Nasıl değiştireceksin peki? Nasıl değiştireceksin peki? Nasıl değiştireceksin peki? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
With love. | Sevgiyle. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Who's there? It's me, Andrew. | Kim var orada? Benim, Andreya. Kim var orada? Benim, Andreya. Kim var orada? Benim, Andreya. Kim var orada? Benim, Andreya. Kim var orada? Benim, Andreya. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Is everything.... | Bir sorun... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
It's all right. Go back to sleep. Judas and I are talking. | Bir ºey yok. Sen uyumana bak. Yahuda'yla konuºuyorduk. Bir şey yok. Sen uyumana bak. Yahuda'yla konuşuyorduk. Bir şey yok. Sen uyumana bak. Yahudayla konuşuyorduk. Bir şey yok. Sen uyumana bak. Yahuda'yla konuşuyorduk. Bir şey yok. Sen uyumana bak. Yahuda'yla konuşuyorduk. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
There's an example. | AI iºte. Al işte. Al işte. Al işte. Al işte. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You know, the Zealots ordered me to kill you. | Seni öldürmemi bagnaz Zelotlar emretti. Seni öldürmemi bağnaz Zelotlar emretti. Seni öldürmemi bağnaz Zelotlar emretti. Seni öldürmemi bağnaz Zelotlar emretti. Seni öldürmemi bağnaz Zelotlar emretti. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Why did you change your mind? | Niye vazgeçtin? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I decided to wait. | Beklemeye karar verdim. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I thought maybe you were the One. | Belki beklenen sensindir diye. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
To unite us. I didn't want to destroy that. | Bizi birleºtirecek kiºi. Buna engel olmak istemedim. Bizi birleştirecek kişi. Buna engel olmak istemedim. Bizi birleştirecek kişi. Buna engel olmak istemedim. Bizi birleştirecek kişi. Buna engel olmak istemedim. Bizi birleştirecek kişi. Buna engel olmak istemedim. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
How do we know? How could I be the Messiah? | Nasil bilebiliriz? Ben Mesih olabilir miyim? Nasıl bilebiliriz? Ben Mesih olabilir miyim? Nasıl bilebiliriz? Ben Mesih olabilir miyim? Nasıl bilebiliriz? Ben Mesih olabilir miyim? Nasıl bilebiliriz? Ben Mesih olabilir miyim? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
When those people were torturing Magdalene, I wanted to kill them. | O insanlarin Mecdelli Meryem'e yaptiklarini görünce onlari öldürmek istedim. O insanların Mecdelli Meryem'e yaptıklarını görünce onları öldürmek istedim. O insanların Mecdelli Meryeme yaptıklarını görünce onları öldürmek istedim. O insanların Mecdelli Meryem'e yaptıklarını görünce onları öldürmek istedim. O insanların Mecdelli Meryem'e yaptıklarını görünce onları öldürmek istedim. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
And then I opened my mouth... | Sonra agzimi açtim... Sonra ağzımı açtım... Sonra ağzımı açtım... Sonra ağzımı açtım... Sonra ağzımı açtım... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...and out comes the word "Iove." Why? I don't understand. | ve agzimdan "sevgi" lafi çikti. Niye? Hiçbir ºey anlamiyorum. ve ağzımdan "sevgi" lafı çıktı. Niye? Hiçbir şey anlamıyorum. ve ağzımdan sevgi lafı çıktı. Niye? Hiçbir şey anlamıyorum. ve ağzımdan ''sevgi'' lafı çıktı. Niye? Hiçbir şey anlamıyorum. ve ağzımdan ''sevgi'' lafı çıktı. Niye? Hiçbir şey anlamıyorum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I can't look to the others for answers, all they do is follow you. | Onlar da bir ºey bilmiyor. Tek yaptiklari seni izlemek. Onlar da bir şey bilmiyor. Tek yaptıkları seni izlemek. Onlar da bir şey bilmiyor. Tek yaptıkları seni izlemek. Onlar da bir şey bilmiyor. Tek yaptıkları seni izlemek. Onlar da bir şey bilmiyor. Tek yaptıkları seni izlemek. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
We'll go to Judea and see John the Baptist. | Yahudiye'ye gidip Vaftizci Yahya'yi görecegiz. Yahudiye'ye gidip Vaftizci Yahya'yı göreceğiz. Yahudiyeye gidip Vaftizci Yahyayı göreceğiz. Yahudiye'ye gidip Vaftizci Yahya'yı göreceğiz. Yahudiye'ye gidip Vaftizci Yahya'yı göreceğiz. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Every day he tells hundreds of people the Messiah is coming. He'll know. | Her gün yüzlerce insana Mesih'in geliºini müjdeliyor. O bilir. Her gün yüzlerce insana Mesih'in gelişini müjdeliyor. O bilir. Her gün yüzlerce insana Mesihin gelişini müjdeliyor. O bilir. Her gün yüzlerce insana Mesih'in gelişini müjdeliyor. O bilir. Her gün yüzlerce insana Mesih'in gelişini müjdeliyor. O bilir. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
He'll know. | O bilir. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Stay with me. | Yanimda kal. Yanımda kal. Yanımda kal. Yanımda kal. Yanımda kal. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Behold! | Dinleyin! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I will raise up evil against you out of your own house... | Kendi evinizde, size karºi kötülük tohumlari yetiºtirecegim! Kendi evinizde, size karşı kötülük tohumları yetiştireceğim! Kendi evinizde, size karşı kötülük tohumları yetiştireceğim! Kendi evinizde, size karşı kötülük tohumları yetiştireceğim! Kendi evinizde, size karşı kötülük tohumları yetiştireceğim! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...and I will take your wives, before your eyes... | Gözlerinizin önünde karinizi alip... Gözlerinizin önünde karınızı alıp... Gözlerinizin önünde karınızı alıp... Gözlerinizin önünde karınızı alıp... Gözlerinizin önünde karınızı alıp... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...and give them to your neighbor, and he shall lie with your wives... | komºunuza verecegim; o da, bu güneºin altinda... komşunuza vereceğim, o da, bu güneşin altında... komşunuza vereceğim; o da, bu güneşin altında... komşunuza vereceğim; o da, bu güneşin altında... komşunuza vereceğim; o da, bu güneşin altında... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...in the sight of this sun. | onunla yatacak. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You may listen and listen again... | Istediginiz kadar dinleyin... İstediğiniz kadar dinleyin... İstediğiniz kadar dinleyin... İstediğiniz kadar dinleyin... İstediğiniz kadar dinleyin... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...but you will never understand. You may look, but you will never know. | yine de anlayamayacaksiniz. Istediginiz kadar bakin, bilemeyeceksiniz. yine de anlayamayacaksınız. İstediğiniz kadar bakın, bilemeyeceksiniz. yine de anlayamayacaksınız. İstediğiniz kadar bakın, bilemeyeceksiniz. yine de anlayamayacaksınız. İstediğiniz kadar bakın, bilemeyeceksiniz. yine de anlayamayacaksınız. İstediğiniz kadar bakın, bilemeyeceksiniz. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
These people's wits are dulled. | Bu insanlarin akli yok. Bu insanların aklı yok. Bu insanların aklı yok. Bu insanların aklı yok. Bu insanların aklı yok. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Their ears are deafened and their eyes blinded... | Onlarin kulaklari sagir, gözleri kör edilmiº. Onların kulakları sağır, gözleri kör edilmiş. Onların kulakları sağır, gözleri kör edilmiş. Onların kulakları sağır, gözleri kör edilmiş. Onların kulakları sağır, gözleri kör edilmiş. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...so they cannot see with their eyes, nor hear with their ears... | Kulaklariyla iºitip, gözleriyle göremesinler diye. Kulaklarıyla işitip, gözleriyle göremesinler diye. Kulaklarıyla işitip, gözleriyle göremesinler diye. Kulaklarıyla işitip, gözleriyle göremesinler diye. Kulaklarıyla işitip, gözleriyle göremesinler diye. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...so that they may turn and be healed. | Bu yüzden onlari iyileºtirecek olani göremezler. Bu yüzden onları iyileştirecek olanı göremezler. Bu yüzden onları iyileştirecek olanı göremezler. Bu yüzden onları iyileştirecek olanı göremezler. Bu yüzden onları iyileştirecek olanı göremezler. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
The Lord of Hosts says: "On this day..." | Yiginlarin Tanrisi ºöyle diyor: "O gün..." Yığınların Tanrısı şöyle diyor: "O gün..." Yığınların Tanrısı şöyle diyor: O gün... Yığınların Tanrısı şöyle diyor: ''O gün...'' Yığınların Tanrısı şöyle diyor: ''O gün...'' | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
He sounds like the Messiah. | Sanki Mesih o. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
No. | Hayir. Hayır. Hayır. Hayır. Hayır. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
"...l will crush the horns of the new moon and I will spill darkness over the world. | "...yeni ayin sonunu ilan edecegim ve yeryüzüne karanligi yayacagim. "...yeni ayın sonunu ilan edeceğim ve yeryüzüne karanlığı yayacağım. ...yeni ayın sonunu ilan edeceğim ve yeryüzüne karanlığı yayacağım. ''...yeni ayın sonunu ilan edeceğim ve yeryüzüne karanlığı yayacağım. ''...yeni ayın sonunu ilan edeceğim ve yeryüzüne karanlığı yayacağım. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
"I will reverse your laughter, turn it into tears...." | "Kahkahalari gözyaºina çevirecegim." "Kahkahaları gözyaşına çevireceğim." Kahkahaları gözyaşına çevireceğim. ''Kahkahaları gözyaşına çevireceğim.'' ''Kahkahaları gözyaşına çevireceğim.'' | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Go in front. Let him see you. | Öne çik da seni görsün. Öne çık da seni görsün. Öne çık da seni görsün. Öne çık da seni görsün. Öne çık da seni görsün. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
"Listen, it is the thunder of many peoples...." | "Dinleyin! Bu, insanlarin ugultusu." "Dinleyin! Bu, insanların uğultusu." Dinleyin! Bu, insanların uğultusu. ''Dinleyin! Bu, insanların uğultusu.'' ''Dinleyin! Bu, insanların uğultusu.'' | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Even from behind, I knew I had seen him before. | Yüzünü göremesem bile onunla daha önce karºilaºtigimi biliyordum. Yüzünü göremesem bile onunla daha önce karşılaştığımı biliyordum. Yüzünü göremesem bile onunla daha önce karşılaştığımı biliyordum. Yüzünü göremesem bile onunla daha önce karşılaştığımı biliyordum. Yüzünü göremesem bile onunla daha önce karşılaştığımı biliyordum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Was it a dream? | Rüyamda mi? Rüyamda mı? Rüyamda mı? Rüyamda mı? Rüyamda mı? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
But in the dream, he was dressed in white. | Ama rüyamda beyazlar giyinmiºti. Ama rüyamda beyazlar giyinmişti. Ama rüyamda beyazlar giyinmişti. Ama rüyamda beyazlar giyinmişti. Ama rüyamda beyazlar giyinmişti. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
"You will have the smell of decay... | "Güzelligin kokusu yerine, çürümenin... "Güzelliğin kokusu yerine, çürümenin... Güzelliğin kokusu yerine, çürümenin... ''Güzelliğin kokusu yerine, çürümenin... ''Güzelliğin kokusu yerine, çürümenin... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
"...and branding, instead of beauty. Your men shall fall by the sword... | "cerahatin kokusunu alacaksiniz. Erkekler kiliçtan geçecek. "cerahatin kokusunu alacaksınız. Erkekler kılıçtan geçecek. cerahatin kokusunu alacaksınız. Erkekler kılıçtan geçecek. ''cerahatin kokusunu alacaksınız. Erkekler kılıçtan geçecek. ''cerahatin kokusunu alacaksınız. Erkekler kılıçtan geçecek. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
"...and your women shall sit on the ground, stripped bare." | "Kadinlarsa yerde oturacak, çirilçiplak." "Kadınlarsa yerde oturacak, çırılçıplak." Kadınlarsa yerde oturacak, çırılçıplak. ''Kadınlarsa yerde oturacak, çırılçıplak.'' ''Kadınlarsa yerde oturacak, çırılçıplak.'' | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |