Search
English Turkish Sentence Translations Page 163374
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| before a bidding situation deveIoped. | almami soyledi. almamı söyledi. almamı söyledi. | The Firm-1 | 1993 | |
| How did you go about making certain? | Nasil guvenceye aldiniz, peki? Nasıl güvenceye aldınız, peki? Nasıl güvenceye aldınız, peki? | The Firm-1 | 1993 | |
| I bribed a cIerk in the Harward Law pIacement office | Harvard Hukuk is bulma burosundaki sekretere rusvet verdim Harvard Hukuk iş bulma bürosundaki sekretere rüşvet verdim Harvard Hukuk iş bulma bürosundaki sekretere rüşvet verdim | The Firm-1 | 1993 | |
| for the exact amount of the highest offer | En yuksek teklifin kesin miktarini ogrendim En yüksek teklifin kesin miktarını öğrendim En yüksek teklifin kesin miktarını öğrendim | The Firm-1 | 1993 | |
| and then added 20%. | ve ustune %20 koydum. ve üstüne %20 koydum. ve üstüne %20 koydum. | The Firm-1 | 1993 | |
| Mitch, the Ietter you got from Bendini, Lambert & Locke | Mitch, Bendini, Lambert & Locke'dan sadece sana | The Firm-1 | 1993 | |
| was the onIy one sent out. We want you. | teklif mektubu gonderildi. Seni istiyoruz. teklif mektubu gönderildi. Seni istiyoruz. teklif mektubu gönderildi. Seni istiyoruz. | The Firm-1 | 1993 | |
| OK. You`II have to Ieave now. I`m expecting my husband. | Tamam. Gitmelisiniz. Kocami bekliyorum. Tamam. Gitmelisiniz. Kocamı bekliyorum. Tamam. Gitmelisiniz. Kocamı bekliyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| To heII with him. | Cani cehenneme. Canı cehenneme. Canı cehenneme. | The Firm-1 | 1993 | |
| Moo shoo pork, Szechwan beef, Mandarin duck... | Moo Shoo domuzu, Szechwan biftek, Mandarin ordek... Moo Shoo domuzu, Szechwan biftek, Mandarin ördek... Moo Shoo domuzu, Szechwan biftek, Mandarin ördek... | The Firm-1 | 1993 | |
| from Wong Boys. | Wong Kardesler'den. Wong Kardeşler'den. Wong Kardeşler'den. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s even got a cork. What`s going on? | Mantari bile var. Neler oluyor? Mantarı bile var. Neler oluyor? Mantarı bile var. Neler oluyor? | The Firm-1 | 1993 | |
| You remember the Ietter I got from that firm in Memphis? | Memphis'teki sirketten aldigim mektubu hatirliyor musun? Memphis'teki şirketten aldığım mektubu hatırlıyor musun? Memphis'teki şirketten aldığım mektubu hatırlıyor musun? | The Firm-1 | 1993 | |
| Memphis? | Memphise mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| That`s what I thought untiI their offer. | Teklifleri gelene kadar ben de oyle saniyordum. Teklifleri gelene kadar ben de öyle sanıyordum. Teklifleri gelene kadar ben de öyle sanıyordum. | The Firm-1 | 1993 | |
| What was the offer? They didn`t say. It`s there. | Teklifleri neydi? Soylemediler. Burada. Teklifleri neydi? Söylemediler. Burada. Teklifleri neydi? Söylemediler. Burada. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s seaIed. I guessed. | Muhurlu. Tahmin etmistim. Mühürlü. Tahmin etmiştim. Mühürlü. Tahmin etmiştim. | The Firm-1 | 1993 | |
| What? Yeah, but I`m a good guesser. | Ne? Evet ama iyi tahmin ederim. | The Firm-1 | 1993 | |
| PIus a %% increase the second year. | yrica ikinci yil %5 artis. Ayrıca ikinci yıl %5 artış. Ayrıca ikinci yıl %5 artış. | The Firm-1 | 1993 | |
| Why? ``Why``? | Neden? ''Neden'' mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| Whose side are you on anyway? Yours. | Kimin tarafindasin? Senin. Kimin tarafındasın? Senin. Kimin tarafındasın? Senin. | The Firm-1 | 1993 | |
| PIus bonuses, a Iow interest mortgage. | yrica prim, dusuk faizli ipotek. Ayrıca prim, düşük faizli ipotek. Ayrıca prim, düşük faizli ipotek. | The Firm-1 | 1993 | |
| A home with grass around it? | Cimlerle cevrili bir ev mi? Çimlerle çevrili bir ev mi? Çimlerle çevrili bir ev mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| They want to fIy us down to Memphis for a visit. | Bir ziyaret icin bizim Memphis'e ucmamizi istiyorlar. Bir ziyaret için bizim Memphis'e uçmamızı istiyorlar. Bir ziyaret için bizim Memphis'e uçmamızı istiyorlar. | The Firm-1 | 1993 | |
| Been in one Iimo, you`ve been in them aII. | Bir limuzine binince, hepsine binmis sayilirsin. Bir limuzine binince, hepsine binmiş sayılırsın. Bir limuzine binince, hepsine binmiş sayılırsın. | The Firm-1 | 1993 | |
| Bye. See you Iater, Your Honour. | Hoscakal. Gorusuruz, sayin yargic. Hoşçakal. Görüşürüz, sayın yargıç. Hoşçakal. Görüşürüz, sayın yargıç. | The Firm-1 | 1993 | |
| Hey, Mitch. Come on. Associates first, | Hey, Mitch. Haydi. Once uyelerle gorusme, Hey, Mitch. Haydi. Önce üyelerle görüşme, Hey, Mitch. Haydi. Önce üyelerle görüşme, | The Firm-1 | 1993 | |
| then Iunch with the partners in our private dining room. | sonra ortaklarla ozel yemek odada ogle yemegi. sonra ortaklarla özel yemek odada öğle yemeği. sonra ortaklarla özel yemek odada öğle yemeği. | The Firm-1 | 1993 | |
| He`s our number one draft pick, so to speak, | o bizim birinci siradan transferimiz sayilir, O bizim birinci sıradan transferimiz sayılır, O bizim birinci sıradan transferimiz sayılır, | The Firm-1 | 1993 | |
| and he`s being romanced by the big boys | New York ve Chicago ve butun diger buyuk sirketlerden New York ve Chicago ve bütün diğer büyük şirketlerden New York ve Chicago ve bütün diğer büyük şirketlerden | The Firm-1 | 1993 | |
| from New York and Chicago and everywhere eIse, | teklifler aliyor. teklifler alıyor. teklifler alıyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| so we have to seII him on our IittIe firm in Memphis. | Bu yuzden onu Memphis'teki kucuk sirketimize transfer etmeliyiz. Bu yüzden onu Memphis'teki küçük şirketimize transfer etmeliyiz. Bu yüzden onu Memphis'teki küçük şirketimize transfer etmeliyiz. | The Firm-1 | 1993 | |
| MeanwhiIe, he`s going to try not to be embarrassed | onun Harvard'dan takdirnameyle mezun oldugunu soyledigimde Onun Harvard'dan takdirnameyle mezun olduğunu söylediğimde Onun Harvard'dan takdirnameyle mezun olduğunu söylediğimde | The Firm-1 | 1993 | |
| whiIe I teII you he`s graduating from Harward with honours. | yuzunun kizarmamasi icin elinden geleni yapacak. yüzünün kızarmaması için elinden geleni yapacak. yüzünün kızarmaması için elinden geleni yapacak. | The Firm-1 | 1993 | |
| No one`s divorced in the firm? | Sirkette bosanan yok mu? Şirkette boşanan yok mu? Şirkette boşanan yok mu? | The Firm-1 | 1993 | |
| No bacheIors, either. | Bekar da yok. | The Firm-1 | 1993 | |
| What about women? They had one once. | Ya kadinlar? Bir tane vardi. Ya kadınlar? Bir tane vardı. Ya kadınlar? Bir tane vardı. | The Firm-1 | 1993 | |
| OnIy one? | Sadece bir mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| Yeah, AIice Krauss. | Evet, lice Krauss. Evet, Alice Krauss. Evet, Alice Krauss. | The Firm-1 | 1993 | |
| WobbIed around on high heeIs. Affirmative action on stiIts. | 10 cm topuklu ayakkabiyla dolanirdi. Sopa uzerinde bile yuruyebilirdi. 10 cm topuklu ayakkabıyla dolanırdı. Sopa üzerinde bile yürüyebilirdi. 10 cm topuklu ayakkabıyla dolanırdı. Sopa üzerinde bile yürüyebilirdi. | The Firm-1 | 1993 | |
| AII white, aII maIe, aII married, huh? | Hepsi beyaz, erkek, ve evli, oyle mi? Hepsi beyaz, erkek, ve evli, öyle mi? Hepsi beyaz, erkek, ve evli, öyle mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| What`s this? There he goes. | Bu da ne? Iste gidiyor. Bu da ne? İşte gidiyor. Bu da ne? İşte gidiyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s different from the Northeast. | Burasi Kuzeydogu'dan farklidir. Burası Kuzeydoğu'dan farklıdır. Burası Kuzeydoğu'dan farklıdır. | The Firm-1 | 1993 | |
| The pace, we`re aImost stateIy by comparison. | Hiz acisindan onlara kiyasla cok ustunuz. Hız açısından onlara kıyasla çok üstünüz. Hız açısından onlara kıyasla çok üstünüz. | The Firm-1 | 1993 | |
| Courteous... And not as gossipy. | Saygiliyiz... Dedikodu yapmayiz. Saygılıyız... Dedikodu yapmayız. Saygılıyız... Dedikodu yapmayız. | The Firm-1 | 1993 | |
| We keep each other`s secrets. I Iike that. | Birbirimizin sirlarini koruruz. Bunu sevdim. Birbirimizin sırlarını koruruz. Bunu sevdim. Birbirimizin sırlarını koruruz. Bunu sevdim. | The Firm-1 | 1993 | |
| What do you Iike about it? | Nesini sevdin? | The Firm-1 | 1993 | |
| AII of it. It`s a famiIy. Just the way you said. | Her seyini. Bu bir aile. ynen dediginiz gibi. Her şeyini. Bu bir aile. Aynen dediğiniz gibi. Her şeyini. Bu bir aile. Aynen dediğiniz gibi. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`ve been teaching in Boston at a private schooI. | Boston'da ozel bir okulda ogretmenlik yaptim. Boston'da özel bir okulda öğretmenlik yaptım. Boston'da özel bir okulda öğretmenlik yaptım. | The Firm-1 | 1993 | |
| Do you work? | Calisiyor musun? Çalışıyor musun? Çalışıyor musun? | The Firm-1 | 1993 | |
| Not since I put Lamar through Iaw schooI. | Lamar'i hukuk fakultesine soktugumdan beri hayir. Lamar'ı hukuk fakültesine soktuğumdan beri hayır. Lamar'ı hukuk fakültesine soktuğumdan beri hayır. | The Firm-1 | 1993 | |
| But working isn`t forbidden. Forbidden? | ma calismak yasak degil. Yasak? Ama çalışmak yasak değil. Yasak? Ama çalışmak yasak değil. Yasak? | The Firm-1 | 1993 | |
| Working. By the firm. How couId it be forbidden? | Calismak. Sirket yasagi. Nasil yasak olur? Çalışmak. Şirket yasağı. Nasıl yasak olur? Çalışmak. Şirket yasağı. Nasıl yasak olur? | The Firm-1 | 1993 | |
| It isn`t. | Degil. Değil. Değil. | The Firm-1 | 1993 | |
| Anyway, two babies in 14 months, was aII the work I couId handIe. | 14 ay arayla tek isi iki cocuk yapabilmekti. 14 ay arayla tek işi iki çocuk yapabilmekti. 14 ay arayla tek işi iki çocuk yapabilmekti. | The Firm-1 | 1993 | |
| You pIan to start a famiIy? Maybe in a few years. | Dogurmayi dusunuyor musun? Belki birkac yil sonra. Doğurmayı düşünüyor musun? Belki birkaç yıl sonra. Doğurmayı düşünüyor musun? Belki birkaç yıl sonra. | The Firm-1 | 1993 | |
| The firm encourages chiIdren. How do they do that? | Sirket cocuk yapmayi tesvik eder. Bunu nasil yapiyorlar? Şirket çocuk yapmayı teşvik eder. Bunu nasıl yapıyorlar? Şirket çocuk yapmayı teşvik eder. Bunu nasıl yapıyorlar? | The Firm-1 | 1993 | |
| Hey. How about it? How about it! | Hey. Nasil buldun? Nasil mi buldum! Hey. Nasıl buldun? Nasıl mı buldum! Hey. Nasıl buldun? Nasıl mı buldum! | The Firm-1 | 1993 | |
| OK. The ``Love Boat`` band, the secret recipe ribs | Tamam. sk Gemisi orkestrasi, tarifi gizli pirzola Tamam. Aşk Gemisi orkestrası, tarifi gizli pirzola Tamam. Aşk Gemisi orkestrası, tarifi gizli pirzola | The Firm-1 | 1993 | |
| they`re a IittIe square, but... | biraz eski moda ama... | The Firm-1 | 1993 | |
| I don`t mind square. I Iike square. Weird, I mind. | modasinin gecmis olmasina aldirmam. Severim. Tuhaf olani garipserim. modasının geçmiş olmasına aldırmam. Severim. Tuhaf olanı garipserim. modasının geçmiş olmasına aldırmam. Severim. Tuhaf olanı garipserim. | The Firm-1 | 1993 | |
| What do you mean, weird? | Tuhafla kastin ne? Tuhafla kastın ne? Tuhafla kastın ne? | The Firm-1 | 1993 | |
| Here`s a quote. | Bir alinti. Bir alıntı. Bir alıntı. | The Firm-1 | 1993 | |
| The firm doesn`t ``forbid`` me to take a job, | Sirket calismami yasaklamiyor, Şirket çalışmamı yasaklamıyor, Şirket çalışmamı yasaklamıyor, | The Firm-1 | 1993 | |
| and they ``encourage`` chiIdren. Ask me why. | ve dogurmami tesvik ediyor Nedenini sor. ve doğurmamı teşvik ediyor Nedenini sor. ve doğurmamı teşvik ediyor Nedenini sor. | The Firm-1 | 1993 | |
| Because they Iove kids. | Cunku cocuklari seviyorlar. Çünkü çocukları seviyorlar. Çünkü çocukları seviyorlar. | The Firm-1 | 1993 | |
| Because chiIdren promote stabiIity. | Cunku cocuklar istikrari saglar. Çünkü çocuklar istikrarı sağlar. Çünkü çocuklar istikrarı sağlar. | The Firm-1 | 1993 | |
| Want to hear more? No. You`re right. | Daha anlatayim mi? Hayir, sen haklisin. Daha anlatayım mı? Hayır, sen haklısın. Daha anlatayım mı? Hayır, sen haklısın. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`m just going to throw myseIf over the raiI. | Gidip kendimi trenin altina atacagim. Gidip kendimi trenin altına atacağım. Gidip kendimi trenin altına atacağım. | The Firm-1 | 1993 | |
| My wiII is seIf expIanatory. OK, OK, OK. | Vasiyetimi tahmin edersin. Tamam, tamam. | The Firm-1 | 1993 | |
| These are nice peopIe, Abby. | Bunlar iyi insanlar bby. Bunlar iyi insanlar Abby. Bunlar iyi insanlar Abby. | The Firm-1 | 1993 | |
| OK, I`m more impressed than you are you grew up with it. | Tamam, senden daha cok fazla etkilendim senin yetisme tarzin bu. Tamam, senden daha çok fazla etkilendim senin yetişme tarzın bu. Tamam, senden daha çok fazla etkilendim senin yetişme tarzın bu. | The Firm-1 | 1993 | |
| 6,000 a year here is Iike 1%0 in New York. | Buranin 96.000 Dolari, New York'un 1 50 Bini demektir. Buranın 96.000 Doları, New York'un 1 50 Bini demektir. Buranın 96.000 Doları, New York'un 150 Bini demektir. | The Firm-1 | 1993 | |
| Did you ever think I`d make a six figure saIary? | lti haneli bir maas alamami bekler miydin? Altı haneli bir maaş alamamı bekler miydin? Altı haneli bir maaş alamamı bekler miydin? | The Firm-1 | 1993 | |
| You did? | Oyle mi? Öyle mi? Öyle mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| WeII...your foIks are onIy a few hours away, too. | Evet...sizinkiler de birkac saat uzaklikta. Evet...sizinkiler de birkaç saat uzaklıkta. Evet...sizinkiler de birkaç saat uzaklıkta. | The Firm-1 | 1993 | |
| If we fight, I don`t have far to drive? | Kavga edersek cok uzaga gitmem gerekmeyecek yani? Kavga edersek çok uzağa gitmem gerekmeyecek yani? Kavga edersek çok uzağa gitmem gerekmeyecek yani? | The Firm-1 | 1993 | |
| She made two phone caIIs from the hoteI... | otelden iki telefon gorusmesi yapti... Otelden iki telefon görüşmesi yaptı... Otelden iki telefon görüşmesi yaptı... | The Firm-1 | 1993 | |
| one to her parents and one to the Memphis schooI board. | biri ailesine, oteki de Memphis egitim mudurlugune. biri ailesine, öteki de Memphis eğitim müdürlüğüne. biri ailesine, öteki de Memphis eğitim müdürlüğüne. | The Firm-1 | 1993 | |
| She seemed a IittIe reIuctant. | Biraz gonulsuz gibi. Biraz gönülsüz gibi. Biraz gönülsüz gibi. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`d hate to Iose this young man. | o genci kacirmak istemem. O genci kaçırmak istemem. O genci kaçırmak istemem. | The Firm-1 | 1993 | |
| I think she`II come around. | Bence yola gelecek. | The Firm-1 | 1993 | |
| What about Kozinski and Hodges? Have you spoken to Chicago? | Kozinski ve Hodges'a ne oldu? Chicago'yla konustun mu? Kozinski ve Hodges'a ne oldu? Chicago'yla konuştun mu? Kozinski ve Hodges'a ne oldu? Chicago'yla konuştun mu? | The Firm-1 | 1993 | |
| I have. | Konustum. Konuştum. Konuştum. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s not good. We`II have to do something. | Iyi degil. Bir seyler yapmaliyiz. İyi değil. Bir şeyler yapmalıyız. İyi değil. Bir şeyler yapmalıyız. | The Firm-1 | 1993 | |
| I drew the happy face, Mrs McDeere. | Gulen bir yuz cizdim, Bayan McDeere. Gülen bir yüz çizdim, Bayan McDeere. Gülen bir yüz çizdim, Bayan McDeere. | The Firm-1 | 1993 | |
| Where is Memphis? | Memphis nerede? | The Firm-1 | 1993 | |
| Is that it? It Iooks different. | Ev bu mu? Degisik bir sey. Ev bu mu? Değişik bir şey. Ev bu mu? Değişik bir şey. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s prettier than the pictures they sent. | Gonderdikleri resimlerdekinden cok daha guzel. Gönderdikleri resimlerdekinden çok daha güzel. Gönderdikleri resimlerdekinden çok daha güzel. | The Firm-1 | 1993 | |
| ``Mitch and Abby, we`ve taken the Iiberty | ''Mitch ve bby, gecici olarak evinizi ''Mitch ve Abby, geçici olarak evinizi ''Mitch ve Abby, geçici olarak evinizi | The Firm-1 | 1993 | |
| ``of furnishing the house temporariIy. | ''doseme curetini gosterdik. ''döşeme cüretini gösterdik. ''döşeme cüretini gösterdik. | The Firm-1 | 1993 | |
| ``Just a few things to make you feeI at home.`` | ''kendinizi evinizde hissettirecek birkac sey.'' ''kendinizi evinizde hissettirecek birkaç şey.'' ''kendinizi evinizde hissettirecek birkaç şey.'' | The Firm-1 | 1993 | |
| Abby! | bby! Abby! Abby! | The Firm-1 | 1993 | |
| Not bad, huh? | Fena degil, degil mi? Fena değil, değil mi? Fena değil, değil mi? | The Firm-1 | 1993 | |
| Where`s yours? | Seninki nerede? | The Firm-1 | 1993 | |
| Don`t get up. Don`t worry. | Kalkma. Merak etme. | The Firm-1 | 1993 | |
| MitcheII McDeere. Tad eager, are we, Mr McDeere? | Mitchell McDeere. Cok hevesliyiz, degil mi McDeere? Mitchell McDeere. Çok hevesliyiz, değil mi McDeere? Mitchell McDeere. Çok hevesliyiz, değil mi McDeere? | The Firm-1 | 1993 | |
| What are you doing? Dutch says you`ve been here since 6:30. | Ne yapiyorsun? Dutch 6:30'dan beri burada oldugunu soyledi. Ne yapıyorsun? Dutch 6:0'dan beri burada olduğunu söyledi. Ne yapıyorsun? Dutch 6:0'dan beri burada olduğunu söyledi. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`m starting the bar exam work. | Baro sinavina calisiyorum. Baro sınavına çalışıyorum. Baro sınavına çalışıyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| No associate`s ever faiIed it. I`II show you your office. | Hicbir uyemiz sinavda cakmadi. Buronuzu gostereyim. Hiçbir üyemiz sınavda çakmadı. Büronuzu göstereyim. Hiçbir üyemiz sınavda çakmadı. Büronuzu göstereyim. | The Firm-1 | 1993 |