Search
English Turkish Sentence Translations Page 156657
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I saw you like this and thought you needed to get around. | Seni bu halde görünce, biraz eğlenmeye ihtiyacın var sandım. | Summer-5 | 1986 | |
| I thought you had no one now, so I figured you had to get around. | Hayatında kimse yok ve öyle dolaşıyorsun sanıyordum. | Summer-5 | 1986 | |
| I'm willing to be rough to help my friends. | Arkadaşlarıma yardım etmek için saldırgan olmayı severim. | Summer-5 | 1986 | |
| I've been a lot rougher than this. | Bundan daha sert olduğum zamanlar oldu. | Summer-5 | 1986 | |
| I even slapped a friend to get her laughing, | Bir keresinde, gülmesini sağlamak için... | Summer-5 | 1986 | |
| to make her stop! | ...bir arkadaşımı tokatlamıştım. | Summer-5 | 1986 | |
| So are you. That's the spice of life. | Sen de öyle. Bunlar hayatın tuzu biberi. | Summer-5 | 1986 | |
| But you scream things at me and... | Ama bazı şeyleri yüzüme haykırıyorsun... | Summer-5 | 1986 | |
| I don't know how to deal with you. | ...seninle nasıl geçineceğimi bilmiyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| You mustn't stagnate. | Bir bitki gibi yaşayamazsın. | Summer-5 | 1986 | |
| Listen, Delphine, you know it's all over with Jean Pierre. | Dinle, Delphine, Jean Pierre'le ilişkiniz bitti, biliyorsun. | Summer-5 | 1986 | |
| Either you meet someone new or you live with a memory. | Ya yeni birini bulursun ya da bir hatırayla yaşarsın. | Summer-5 | 1986 | |
| Want a new guy? I hope to find one. | Yeni birini istiyor musun? Bulmayı umuyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| You waiting for Prince Charming, or will you go looking? | Yakışıklı prensini mi bekliyorsun yoksa aranacak mısın? | Summer-5 | 1986 | |
| We can consuIt your stars. | Yıldızlarına başvurabiliriz. | Summer-5 | 1986 | |
| I can make the spirits talk tonight, I can make tables turn. | Ruhlarla konuşup, şartları tersine çevirebilirim. | Summer-5 | 1986 | |
| I never asked the spirits to find me a man. But I can try. | Ruhlardan bir erkek bulmasını hiç istemedim ama deneyebilirim. | Summer-5 | 1986 | |
| You must have beliefs. | İnançlı olmalısın. | Summer-5 | 1986 | |
| lf you don't... | Eğer inanmazsan... | Summer-5 | 1986 | |
| Sure I believe...in the things that crop up in life, | Elbette... aniden ortaya çıkan şeylere... | Summer-5 | 1986 | |
| things that happen all by themselves, | ...tesadüfen olan olaylara... | Summer-5 | 1986 | |
| things about love. | Şansa, kartlara, yıldızlara falan... ...aşka dair şeylere inanırım. | Summer-5 | 1986 | |
| Haven't you any superstitions? | Hiç batıl inancın yok mu? | Summer-5 | 1986 | |
| Don't you believe in luck, in the cards, | Şansa, kartlara, yıldızlara falan... | Summer-5 | 1986 | |
| in the stars, nothing? | ...inanmaz mısın? | Summer-5 | 1986 | |
| I believe in personal superstitions. | Batıl inançlarım var. | Summer-5 | 1986 | |
| I can believe in things. In playing cards | Bazı şeylere inanırım. Caddede karşına çıkan... | Summer-5 | 1986 | |
| you find in the street. I find them. | ...iskambil kâğıtlarına. Onlardan buluyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| Often? | Sık mı? | Summer-5 | 1986 | |
| Sometimes, when I least expect it. | Bazen, hiç ummadığım bir anda. | Summer-5 | 1986 | |
| I'm walking along and I find a card. | Yürürken yolda bir kart buluyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| It always means something. | Mutlaka bir anlamı vardır. | Summer-5 | 1986 | |
| Last time, going to my sister's, I found a queen of spades. | Geçen gün kız kardeşime giderken bir maça kızı buldum. | Summer-5 | 1986 | |
| A bad omen. | Kötüye işaret. | Summer-5 | 1986 | |
| Can you read omens? | Geleceği okuyabilir misin? | Summer-5 | 1986 | |
| So on my way to my sister's, | İşte, kardeşime giderken... | Summer-5 | 1986 | |
| I spotted a... What's more, the card was green. | ...birden fark ettim... Üstelik, kart yeşildi. | Summer-5 | 1986 | |
| What's weird is that I'd met a medium, a friend of mine, | İşin garip tarafı, bir medyum arkadaşım bana... | Summer-5 | 1986 | |
| who told me green would be my colour for the year. | ...bu yılki uğurlu rengimin yeşil olduğunu söylemişti. | Summer-5 | 1986 | |
| It's really weird, but since then... maybe I'm just noticing it, | Gerçekten garip, şimdi fark ettim de, o günden beri... | Summer-5 | 1986 | |
| I keep running into green things. | Yeşil bir elektrik direğinin altında, yeşil bir kart. ...hep yeşil şeylere rastlıyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| On my way to my sister's, what did I see? | O gün kardeşime giderken ne gördüm? | Summer-5 | 1986 | |
| A green card by a green lamppost. | Yeşil bir elektrik direğinin altında, yeşil bir kart. | Summer-5 | 1986 | |
| And I was wearing green. | Umudun rengi. Ve ben de yeşil giyiyordum. | Summer-5 | 1986 | |
| Maybe you'll meet a little green man! | Belki de küçük, yeşil bir adamla tanışacaksın. | Summer-5 | 1986 | |
| The colour of hope. | Umudun rengi. | Summer-5 | 1986 | |
| It's a good year. | İyi bir yıl. | Summer-5 | 1986 | |
| Let me see the horoscope. | Şu yıldız fallarına bir bakayım. | Summer-5 | 1986 | |
| You're Capricorn. | Sen oğlak burcusun. | Summer-5 | 1986 | |
| ''Unaware that you're just waiting for Prince Charming, | "Yakışıklı prensinizi beklediğinizin farkında değilsiniz." | Summer-5 | 1986 | |
| ''you're alone and that seems to depress you. | "Yalnızsınız ve bu da sizin moralinizi bozuyor." | Summer-5 | 1986 | |
| ''A vicious circle! | "Kısır bir döngü." | Summer-5 | 1986 | |
| ''But you're too stubborn to change.'' | "Ama değişmemek konusunda çok inatçısınız." | Summer-5 | 1986 | |
| I'm not stubborn. Life is stubborn toward me. | Ben inatçı değilim. Hayat bana karşı çok inatçı. | Summer-5 | 1986 | |
| In fact he was saying you're retarded! | Aslında sana geri zekâlı diyordu. | Summer-5 | 1986 | |
| And it still kept going? | Hâlâ devam ediyor mu? | Summer-5 | 1986 | |
| Where's Delphine? | Delphine nerede? | Summer-5 | 1986 | |
| Outside, sulking. I don't get her. | Dışarıda, surat ediyor. Onu anlamıyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| She's always alone. What's going on? | Her zaman yalnız. Neler oluyor? | Summer-5 | 1986 | |
| It's because Delphine is sad. | Çünkü Delphine üzgün. | Summer-5 | 1986 | |
| Sad by nature, or what? | Doğal hali mi, başka bir şey mi? | Summer-5 | 1986 | |
| Because she broke up with Jean Pierre. | Nişanlısı. Çok oldu mu? Çünkü Jean Pierre'den ayrıldı. | Summer-5 | 1986 | |
| Who's Jean Pierre? | Jean Pierre kim? | Summer-5 | 1986 | |
| Her fianc�. For long? | Nişanlısı. Çok oldu mu? | Summer-5 | 1986 | |
| I'll sit with her. | Onun yanına gidiyorum. | Summer-5 | 1986 | |
| She won't talk. Me, I like talking about other people's troubles. | Hiç konuşmuyor. Ben insanların sorunlarından bahsetmeyi severim. | Summer-5 | 1986 | |
| Sure, but she's been alone for 2 years. | Tabi ama o iki yıldır yalnız. | Summer-5 | 1986 | |
| So she's a little down. | Biraz bunalımda. | Summer-5 | 1986 | |
| Because of guys? | Çocuklar yüzünden mi? | Summer-5 | 1986 | |
| Not! Let me be! | Hayır, bırak beni. | Summer-5 | 1986 | |
| Because of vacation? | Tatil yüzünden mi? | Summer-5 | 1986 | |
| To helI with that! | Tatilin canı cehenneme! | Summer-5 | 1986 | |
| Then why are you crying? For nothing. | Öyleyse neden ağlıyorsun? Sebepsiz. | Summer-5 | 1986 | |
| You mustn't cry like that. | Ağlama böyle. | Summer-5 | 1986 | |
| It's not over what we told her. | Çok fazla bir şey demedik ki. | Summer-5 | 1986 | |
| We weren't cruel. | Biz acımasız değiliz. | Summer-5 | 1986 | |
| Come see my folks: big house, a garden. | Gel bizimkilerle tanış: büyük bir ev, bahçesi var. | Summer-5 | 1986 | |
| My sister's there, my brothers, the kids. | Kız kardeşim orada, erkek kardeşlerim, çocukları. | Summer-5 | 1986 | |
| You'd have the sea and the sun. Do come! | Denize girer, güneşlenirsin. Hadi gel! | Summer-5 | 1986 | |
| Yes, but...Babie wants me to go to Ireland with Mom. | Evet ama... Babie, annemle birlikte, onlarla İrlanda'ya gitmemi istiyor. | Summer-5 | 1986 | |
| That's no vacation! | Bu tatil sayılmaz! | Summer-5 | 1986 | |
| I need a real vacation. | Gerçek bir tatile ihtiyacım var. | Summer-5 | 1986 | |
| I'm fond of my family, but I can't... | Ailemi çok severim ama yapamam... | Summer-5 | 1986 | |
| Then come to Cherbourg. | Öyleyse Cherburg'a gel. | Summer-5 | 1986 | |
| We'll have fun, meet people. | Eğleniriz, insanlarla tanışırsın. | Summer-5 | 1986 | |
| WEDNESDAY, JULY 18 | 18 TEMMUZ ÇARŞAMBA | Summer-5 | 1986 | |
| Cute dog swimming there. | Sevimli bir köpek yüzüyor. | Summer-5 | 1986 | |
| That's Mount Roule over there. | Şuradaki, Roule Dağı. | Summer-5 | 1986 | |
| Over there's a place called La Hougue. | Şurada da La Houge denen bir yer var. | Summer-5 | 1986 | |
| That's an offshore oil rig. | Kıyıdan uzakta da sondaj kulesi. | Summer-5 | 1986 | |
| And that's the marina, of course. | Ve tabi ki marina. | Summer-5 | 1986 | |
| La Hague is over there. | La Hauge bu tarafta. | Summer-5 | 1986 | |
| The other shore is completely wild. | Diğer sahil tamamen bakir. | Summer-5 | 1986 | |
| Do you see him? | Şunu gördün mü? | Summer-5 | 1986 | |
| Do you see that guy? | Şu adamı gördün mü? | Summer-5 | 1986 | |
| Hey, look at him! | Hey, şuna bak! | Summer-5 | 1986 | |
| Don't stare like that! | Öyle bakmasana! | Summer-5 | 1986 | |
| He's dark. | Esmer. | Summer-5 | 1986 | |
| Nice build. He's eyeing you. | Vücudu da iyi. Sana bakıyor. | Summer-5 | 1986 | |
| Quit ogling him! | Adamı kesmeyi bırak! | Summer-5 | 1986 |