Search
English Turkish Sentence Translations Page 156411
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
...but only because of you. | ...ve bu senin sayende oldu. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Happy 40th, partner. Oh, yeah. | 40. yaşın kutlu olsun, ortak. Sağ ol. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Happy 40th, George. Right. | 40. yaşın kutlu olsun, George. Evet. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Yes, this is just a little something... | Evet, bu da katı yiyecekler... | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
...just till you can eat solid food. | ...yiyebildiğin sürece işine yarayacak ufak bir şey. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Looks like homemade wrapping paper. | Evde paketlenmiş gibi görünüyor. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
That looks like that tree in your back yard. | Arka bahçendeki ağaç mı yoksa? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
...then it would be a hint. Right. | ...olsaydı ipucu olurdu. Haklısın. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Thank you, Frank. | Teşekkürler Frank. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Let's open another. | Hadi başka bir tane açalım. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Oh, that one? Yeah, seriously. | Bunu mu açıyoruz? Evet, cidden. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Every album, every shoebox, every road trip | Tüm albümler, ayakkabı kutuları, yolculuklar... | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Wow, you guys, this... | Çocuklar, bu... | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
...priceless. | ...paha biçilemez. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Happy birthday, Daddy. Happy birthday, Dad. | Doğum günün kutlu olsun, babacığım. Doğum günün kutlu olsun, baba. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
I got it in a bazaar in Dharamsala. | Dharamsala'daki pazardan aldım. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Dharamsala, India? Yeah. | Dharamsala, Hindistan mı? Evet. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
It's beautiful. Gorgeous. | Çok güzel. Mükemmel. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
It's a magic lantern. | Büyülü bir fener. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
You put a glass slide in. | İçine cam bir resim koyuyorsun. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
...then you light it up. | ...ve sonra da yakıyorsun. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
I have never seen anything like that. That's awesome. | Hiç böyle bir şey görmemiştim. İnanılmaz. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Chloe, will you go to the hall closet and get out the surprise? | Chloe, yukarıdaki holdeki portmantodan sürprizimizi getirir misin? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Let me get this straight, Billy. | Şunu anlamama yardım et Billy. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
You show up announced, crash my birthday party, piss me off... | Habersizce birden çıktın geldin, partimi bastın, beni kızdırdın... | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
...and then you give me something so...? | ...ve sonra bana böyle bir şey verdin? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
How long are you staying for? I'm not. | Ne kadar kalacaksın? Kalmayacağım. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
I volunteered to do some relief work. Really? | İç rahatlatıcı bir işe gönüllü oldum. Gerçekten mi? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
That's where Dr. Falk's going. Who is Dr. Falk? | Dr. Falk oraya gidiyor da. Dr. Falk kim? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
That's a high risk area. A red zone. | Orası çok riskli bir yer. Kırmızı alan. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
How do you know? Well, I've read about it. | Nerden biliyorsun? Bir yerde okumuştum. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
I've I did volunteer work. | Ve ben de bir gönüllü işe gitmiştim. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Yeah, since when? | Tabii, ne zamandan beri? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
So how long? About a year. | Ne kadarlığına peki? Yaklaşık bir yıl. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Though I'll probably get captured by Hutu rebels. | Tabii, belki de Hutu isyancıları tarafından tutuklanabilirim. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
You might get lucky, never see me again. | Şansın yaver gidebilir, beni bir daha görmeyebilirsin. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
What? What are you ? Surprise, surprise. | Ne? Ne yapıyorsun? Sürpriz, sürpriz. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
applies his unique and passionate style and sweeping brushstrokes... | ...eşsiz ve tutkulu stilini ve büyük fırça darbelerini uygulamış... | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
...with yellow sky and sun. | ...ve sarı bir gökyüzü ve güneş yaratmış. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
And this exceptional lithograph is framed in four inch antique gold tone. | Ve bu mükemmel taş baskısı 10 cm'lik antik altın sarısı bir çerçeveye konmuş. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Isn't that just beautiful? | Sizce de çok güzel değil mi? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
It measures approximately 16 and seven eighths inches... | Yaklaşık olarak 40 artı 20 25 cm'e 30 artı 20 25 cm... | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
...by 12 and seven eighths inches. | ...boyunda. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
What happened to the patient? | Şuradaki hastaya ne oldu? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
My roommate with the bandages. What happened to him? | Şu bandajlı oda arkadaşım. Ona ne oldu? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
What? Last night, there was a man in that bed. | Ne? Dün gece, o yatakta bir adam vardı. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Well, put down the tray. Listen to me, please. | Tepsiyi kenara bırak. Beni dinle, lütfen. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
What is his name? I don't know. | Adı ne? Bilmiyorum. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
This isn't my floor. | Ben bu kattan değilim. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
You were moved here to the seventh, remember? | Siz sonrada buraya, 7. kata getirildiniz, hatırlıyor musunuz? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
And look what happened to you. | Ve bakın, neler oldu. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
I don't understand how something like that could happen. | Böyle bir şey nasıl oldu anlayamıyorum. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
A black man with a red bow tie. The man who's been changing my IV. | Kırmızı papyonlu zenci adam. Benim serumumu değiştiren adam. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
he came into this room and he killed the man in the next bed. | Odaya girdi ve yanımdaki yatakta yatan adamı öldürdü. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
What happens over there? | Ne oluyor orada? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
It's like a construction zone. It's been closed. | İnşaat alanı gibi. Kapalı. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Closed for how long? | Ne zamandır kapalı? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
I want you to take me there. What? | Beni oraya götürmeni istiyorum. Ne? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
You can take I will not I can't. | Beni oraya götürebilirsin. Sorun... Olmaz. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
I don't know your name. | Adınızı bilmiyorum. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Mandingo. | Mandingo. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Go ahead. Open it, Zoe. | Hadi, aç kapıyı Zoe. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Wait. Back | Bekle, arkada... | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
Back there, that one. | Arkadaki, şu kapı. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
I'm gonna lose my job. | İşimi kaybedeceğim. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
George, be careful. What are you doing? | George, dikkat et. Ne yapıyorsun? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
There's nothing here. These are old files. | Burada hiçbir şey yok. Bunlar eski dosyalar. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
You almost pulled out your IV. | Neredeyse serumun çıkacaktı. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
What ? What's in there? | Onun içinde...? Onun içinde ne var? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
What? What's in what? | Ne? Neyin içinde ne var? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
All of a sudden it's | Birden benim... | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
I'm dizzy, just get me out. | Başım dönüyor, çıkar beni buradan. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
I won't tell anyone about you, okay? | Senden kimseye bahsetmem, tamam mı? | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
I won't tell anybody, I promise. I just wanna go home. | Kimseye söylemem, söz veriyorum. Sadece eve gitmek istiyorum. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
George, sit down. You're gonna hurt yourself. | George, kalkma. Kendine zarar vereceksin. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
...and makes your dick feel small. | ...s.kinin küçücük olduğunu hissettirenim. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
I am mud hut building, spear chucking darkest Africa. | Duvarda kullanılan çamurdan yapılmış mızrak fırlatan karanlık Afrika'yım. | Sublime-1 | 2007 | ![]() |
BOY: Most people think of themselves as individuals, | Çoğu insan kendisini yeryüzünde... Bir çok insan kendini tekil düşünür | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
that there's no one on the planet like them. | ...benzeri olmayan bireyler olarak görür. Sanki dünya da eşsizlermiş gibi. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
This thought motivates them to get out of bed, | Bu düşünce, onları her şey yolundaymış gibi yataklarından kalkmaları, Bu düşünce onları yataktan kaldırır, | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
eat food, and walk around like nothing's wrong. | yemek yemeleri ve boş boş gezinmeleri için motive eder. yemek yedirtir ve hayatlarına devam etmelerini sağlar. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
My name is Oliver Tate. | Adım Oliver Tate. Benim adım Oliver Tate. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
ALEX TURNER: Stuck On The Puzzle (lntro) | Alex Turner Stuck On The Puzzle Alex Turner: Stuck On The Puzzle (lntro) | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
I'm not the kind of fool who's gonna sit and sing to you | Oturup da sana yıldızları anlatan şarkılar... Oturup sana yıldızlar hakkında şarkı söyleyecek | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
About stars, girl | ...söyleyecek biri değilim be kızım. bir tip değilim. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
But last night I looked up | Ama dün gece baktığımda... Ama dün akşam kalkıp baktığımda | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
lnto the dark half of the blue | ...o karanlık yarısına mavinin... Gök mavinin karanlık tarafına | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
And they'd gone backwards | ...gittiler öteye doğru. Yıldızlar geriye sardı kendilerini. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
TEACHER: "What kind of young person am l? " | "Nasıl bir gencim ben?" "Nasıl bir insanım ben?" | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
That's the challenge. We talk about challenges. | İşte mücadelemiz bu. Hep mücadelelerden bahsederiz. Ödeviniz bu, zor bir ödev tabi. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Well, that's the challenge I'm giving you this term. | İşte size bu dönem verdiğim mücadele de bu. Size bu dönem vereceğim ödev bu. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
A gauntlet, so to speak. | Bir meydan okuma, deyim yerindeyse. İşkence olarak da görebilirsiniz. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
But this gauntlet is also an opportunity. | Ancak bu meydan okuma aynı zamanda bir fırsat. Ama bu "işkence" sizin için bir fırsat da olabilir. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
An opportunity for self discovery. | Kendinizi keşif için bir fırsat. Kendinizi geliştirmeniz için bir fırsat. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
What do I mean by "self discovery"? Mark Pritchard? | "Kendinizi keşif"le neyi kastediyorum? Mark Pritchard? Kendini geliştirmek ne demek sizce? Mark Pritchard? | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Having a wank, sir? (Suppressed laughter) | Çavuşu tokatlamaktan mı, Hocam? Otuzbir mi çekmek efendim? | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Discovery of the self. | Kendinizi keşfetmenizden. Kendini geliştirmek... | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
Who am l? | Kimim ben? "Kimim ben?" | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
OLlVER: I find that the only way to get through life | Düşündüğüm kadarıyla yaşamın üstesinden gelebilmek için tek yol, OLlVER: Anladığım kadarıyla, hayatla başa çıkmanın tek yolu | Submarine-1 | 2010 | ![]() |
is to picture myself in an entirely disconnected reality. | ...kendimi tamamıyla bağlantısız bir gerçeklikte resmetmek. kendini tamamen başka bir gerçeklikte hayal etmek. | Submarine-1 | 2010 | ![]() |