• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 156413

English Turkish Film Name Film Year Details
As usual, Dad drops me 800 yards from school. Her zamanki gibi babam beni okula *800 yarda kala bıraktı. Her zaman ki gibi babam beni okuldan 700 metre ötede bırakıyor. Submarine-1 2010 info-icon
That way, I can slip in unnoticed, like a torpedo. Böylece göze batmadan, bir torpido gibi kalabalığa karışabiliyorum. Böylece farkedilmeden varabilirim, bir torpido gibi. Submarine-1 2010 info-icon
Watch your step, motherfucker! Ha ha Önüne bak, orospu evladı! Ha ha. Adımına bak kerhaneci. Submarine-1 2010 info-icon
You've got to wake up. How many times have I told you? Kendine gelmen lazım. Daha kaç kere söyleteceksin? Uyanman lazım, daha kaç kere diyeceğim? Submarine-1 2010 info-icon
Ellis? Yes, sir. Ellis? Burada, hocam. Ellis? Burada. Submarine-1 2010 info-icon
Griffiths? Here, sir. Griffiths? Geldi, hocam. Griffiths? Burada. Submarine-1 2010 info-icon
Harris? Yes, sir. Harris? Burada, hocam. Harris? Burada. Submarine-1 2010 info-icon
Davies? Yes, sir. Davies? Burada, hocam. Davies? Burada. Submarine-1 2010 info-icon
Morris? Sir. Morris? Hocam. Morris? Burada. Submarine-1 2010 info-icon
Preece? Preece? Submarine-1 2010 info-icon
Preece? Anyone seen Zoe? Preece? Zoe'den haberi olan var mı? Preece? Zoe'yi gören oldu mu? Submarine-1 2010 info-icon
Tate? Yeah, present. Tate? Burada, mevcut. Tate? Evet, burada. Submarine-1 2010 info-icon
Pritchard? Yes. Pritchard? Burada. Submarine-1 2010 info-icon
Smuts? Smuts? Submarine-1 2010 info-icon
Zoe Preece hasn't been in school for a while, Zoe Preece bir süredir okula gelmediği için... Zoe Preece bir süredir okula gelmiyor. Submarine-1 2010 info-icon
so I've written a pamphlet on how to break out of the victim cycle. ...kurban döngüsünün nasıl kırılacağını anlatan bir kitapçık yazdım. Ben de ona nasıl zorbalıktan kurtulacağını anlatan bir mektup yazdım. Submarine-1 2010 info-icon
I've also given her two examples to inspire her. Ayrıca ona ilham vermesi için iki de örnek verdim. Ona ayrıca ilham olsun diye iki örnek verdim. Submarine-1 2010 info-icon
Firstly, Rhydian Bird, İlki, Rhydian Bird, İlk olarak, Rhydian Bird. Submarine-1 2010 info-icon
who pulled his trousers down to fart. and followed through, osurmak için pantolonunu indirmişti. Akabindeyse... Pantolonunu indirip gaz çıkarmak isterken Submarine-1 2010 info-icon
calling an unhealthy turd onto the tarmac. ...zifte sağlıksız bir dışkı bıraktı. asfalta sağlıksız bir dışkı bırakmak zorunda kalmıştı. Submarine-1 2010 info-icon
But instead of looking embarrassed, he screamed with laughter and pointed. Ancak utanmış görünmek yerine bağıra bağıra gülüp işaret etti. Ama utanmak yerine, neşeyle bağırdı ve parmak doğrulttu. Submarine-1 2010 info-icon
Nobody could tease him about it cos he was so proud. O kadar gururluydu ki kimse onu dalgaya alamadı. Kimse onla dalga geçemedi çünkü gururlu davranmıştı. Submarine-1 2010 info-icon
How do you even know all men read poems? Bütün erkeklerin şiir okuduğunu nereden çıkarttın? Tüm erkeklerin şiir okuduğunu nereden biliyorsun? Submarine-1 2010 info-icon
All men do, unless you're gay. Are you gay? Bütün erkekler okur, eşcinselsen başka tabii. Eşcinsel misin? Gay'ler hariç herkes okur. Gay misin yoksa? Submarine-1 2010 info-icon
Secondly, Chips. He wasn't even considered hot İkinciyse, Chips. Karizmatik olarak bile görülmüyordu, İkinci olarak Chips. Çekici olarak bile görülmüyordu. Submarine-1 2010 info-icon
until the Watkins twins stabbed him in the back with compasses. ...ta ki Watkins ikizleri onu pergellerinin arkasıyla bıçaklayana kadar. Ta ki Watkins ikizleri onu pusula iğneleriyle arkadan bıçaklayana kadar. Submarine-1 2010 info-icon
He said nothing, showed no discomfort. Hiçbir şey demedi, rahatsızlık göstermedi. Hiç bir şey demedi, yüz ifadesi değişmedi. Submarine-1 2010 info-icon
as his shirt. blossomed with blood poppies. Gömleğiyse kan çiçekleri açmıştı. Gömleği kan damlalarıyla dolsa da. Submarine-1 2010 info-icon
His stoicism reminded me of the brave men who died in the First World War. Metaneti bana Birinci Dünya Savaşı'nda ölen cesur adamları hatırlatmıştı. Duygusuzluğu 1. Dünya Savaşında ölen cesur adamları hatırlattı. Submarine-1 2010 info-icon
Chips is an outstanding bully. Chips göze çarpan bir kabadayı. Chips mükemmel bir zorba. Submarine-1 2010 info-icon
He once made our Religious Education teacher cry using only Blu Tack. Bir seferinde Din Kültürü hocamızı sırf *Blu Tack kullanarak ağlatmıştı. Bir keresinde Din öğretmenini sadece mavi yapışkan kullanarak ağlattı. Submarine-1 2010 info-icon
Right, now, now, now. Doğru durun, geliyor, geliyor. Geliyor susun. Submarine-1 2010 info-icon
I don't quite know what I am yet. Daha tarzımın ne olduğunu tam olarak çözemedim. Ben ise ne olduğumu bilmiyorum. Submarine-1 2010 info-icon
I've tried smoking a pipe... Şimdiye dek pipo içmeyi, Pipo içmeyi denedim. Submarine-1 2010 info-icon
.. flipping coins... ...yazı tura atmayı, .. ya da ilizyon çalışmayı... Submarine-1 2010 info-icon
Iistening exclusively to French crooners. ...yalnızca Fransızca mırıltı şarkılarını dinlemeyi denedim. Fransız müziği dinleyi. Submarine-1 2010 info-icon
Other times I go to the beach and stare at the sea. Kalan vaktimdeyse sahile gidip denize bakıyorum. Başka zamanlarda sadece sahile gidip denize bakıyorum. Submarine-1 2010 info-icon
Someone made a documentary about a prominent thinker Kelimelerle ifade edilmeyecek kayıplarla mücadele etmiş olan... Birisi meşur bir düşünür hakkında belgesel yapmıştı. Submarine-1 2010 info-icon
who struggled with unspeakable loss. ...önde gelen bir düşünür hakkında bir belgesel vardı. Bu düşünürün acı bir kaybı varmış. Submarine-1 2010 info-icon
I've even had a brief hat phase. But nothing stuck. Fötr şapka dönemim bile oldu. Ama hiçbiri oturmadı. Şapka takmayı bile denedim. Ama doğru şapkayı bulamadım. Submarine-1 2010 info-icon
Gene. What? Gene. Ne var? Gene. Ne? Submarine-1 2010 info-icon
The most secure route to Zoe is big Gene, Zoe'ye giden en güvenli yol... Zoe'ye giden yol Gene'den geçiyor. Submarine-1 2010 info-icon
who, over the last few months, has become her only friend and confidante. geçtiğimiz birkaç aydır onun tek arkadaşı ve sırdaşı olan Koca Gene. Bir kaç aydır konuştuğu tek kişi çünkü. Submarine-1 2010 info-icon
Gene told me that Zoe had moved schools. Gene bana Zoe'nin okul değiştirdiğini söylemişti. Gene Zoe'nin başka okula geçtiğini söyledi. Submarine-1 2010 info-icon
She was very unhappy because she was bullied and one boy even pushed her into a pond. Ezildiği ve çocuğun tekinin onu tutup da bir gölcüğe ittiği için çok mutsuzdu. Zorbalıktan sıkılmış, hatta bir çocuk onu bir gölete bile ittirmiş. Submarine-1 2010 info-icon
Oh... I had no idea. Aa... Hiç haberim yoktu. Oh... Bilmiyordum. Submarine-1 2010 info-icon
I persuaded her to give Zoe the pamphlet by saying it was a love letter. Kitapçığı aşk mektubu olduğunu söyleyerek Zoe'ye vermesi için ikna ettim. Zarfımı bir aşk mektu diye Zoe'ye vermesini söyledim. Submarine-1 2010 info-icon
It's a big love letter. Büyük bir aşk mektubuymuş. Büyük bir aşk mektubu. Submarine-1 2010 info-icon
I've got a big heart. Kalbim büyük. Büyük bir kalbim var. Submarine-1 2010 info-icon
Sometimes I wish there was a film crew following my every move. Bazen keşke her hareketimi takip eden bir çekim ekibi olmasını diliyorum. Bazen her hareketimi izleyen bir film ekibi olsun istiyorum. Submarine-1 2010 info-icon
I imagine the camera craning up as I walk away. Ben yürüyüp giderken kameranın kalkışını hayal ediyorum. Ben yürüdükçe kamera beni takip etse... Submarine-1 2010 info-icon
But, unless things improve, Ancak durum gelişme kaydetmediği sürece, Ama bir gelişme olmazsa Submarine-1 2010 info-icon
the biopic of my life will only have the budget for a zoom out. ...hayatımın biyofilminin bütçesi bir uzaklaşmayı aşamayacak. hayat biyografim sadece Zoom Out yapabilecek bütçeye sahip olacak. Submarine-1 2010 info-icon
I feel bad, cutting into his head. Kafasını kesmek pek hoşuma gitmedi. Kafasını kestiğim için kötü hissediyorum. Submarine-1 2010 info-icon
Why? It's just a fucking frog. N'olacak? Altı üstü kurbağa işte. Neden? Boktan bir kurbağa sadece. Submarine-1 2010 info-icon
It's still a thing, though. It had life. Olsun yine de. Canlıydı sonuçta. Yine de bir şey. Canlıydı. Submarine-1 2010 info-icon
Where do you think they get the frogs? Kurbağaları nereden topluyorlar sence? Sence nereden buluyorlar bu kurbağaları? Submarine-1 2010 info-icon
I don't know. Probably a lake or a river nearby. Bilmem. Herhalde yakınlardaki bir göl ya da nehirdendir. Bilmiyorum. Bir gölden falan herhalde. Submarine-1 2010 info-icon
They probably have a guy that does it. I could find out. Herhalde bunla uğraşan bir adamları vardır. Kimmiş öğrenebilirim. Babamın... Onları toplayan bir adam vardır. Araştırabilirim. Submarine-1 2010 info-icon
I don't actually want to know. Neither do l. Öylesine demiştim. Ben de. İlgilenmiyorum. Ben de canım. Submarine-1 2010 info-icon
I'm just saying. You asked... I wonder where Fat is. Laf olsun diye dedim. Sordun... Şişko nerede kim bilir? Sorduğun için söylüyordum. Şişko nerede acaba? Submarine-1 2010 info-icon
Zoe? Mm. Zoe mi? Hıı. Zoe? Evet. Submarine-1 2010 info-icon
She hasn't been in school for a while. I hadn't noticed. Bayağıdır okula gelmiyor. Gelmiyor mu? Hiç fark etmemişim. Bir süredir okula gelmiyor. Öyle mi, hiç fark etmedim. Submarine-1 2010 info-icon
I thought you would have. She leaves a big gap. Fark edersin diyordum. Bıraktığı boşluk büyük. Farketmen lazım, bayağı büyük bir boşluk. Submarine-1 2010 info-icon
She's not on my radar. Algıma takılmıyor. Alıcılarımda değil. Submarine-1 2010 info-icon
Is it cos we pushed her into the pond? I didn't push her. Onu gölcüğe ittik diye mi? Ben onu itmedim. Acaba onu gölete ittiğin için mi? Ben itmedim. Submarine-1 2010 info-icon
Think she's weeping herself to death? I didn't push her. Zırlaya zırlaya intihar mı etmiştir sence? Ben onu itmedim. Ölene kadar ağlamış mıdır acaba? Ben itmedim. Submarine-1 2010 info-icon
Maybe you should write to her. Belki de ona yazsan iyi olurdu. Belki de ona bir şeyler yazmalısın. Submarine-1 2010 info-icon
Maybe you should write her a pamphlet or something. Belki de ona kitapçık falan yazsan iyi olurdu. Mektup falan yazabilirsin. Submarine-1 2010 info-icon
What do you think? Ne dersin? Ne düşünüyorsun? Submarine-1 2010 info-icon
What is this? Bu nereden çıktı? Nedir bu? Submarine-1 2010 info-icon
Meet me under the railway bridge after school and we'll take it from there. Okuldan sonra benimle tren yolu köprüsü altında buluş, orada devam ederiz. Okuldan sonra tren yolu köprüsünün altında buluşalım. Submarine-1 2010 info-icon
JORDANA: Bring a Polaroid camera and a diary. Bir Polaroid makineyle günlük getir. Polaroid kamera ve günlük getir. Submarine-1 2010 info-icon
OK? Tamam mı? Olur mu? Submarine-1 2010 info-icon
Got the camera and the diary? Do you have the pamphlet? Makineyle günlüğü getirdin mi? Kitapçık yanında mı? Kamera ve günlük getirdin mi? Mektup sende mi? Submarine-1 2010 info-icon
Give me the camera. Makineyi bana ver. Kamerayı ver. Submarine-1 2010 info-icon
Now kneel down. Şimdi diz çök. Submarine-1 2010 info-icon
Please, Jordana... What is this? Yapma, Jordana... Ne yapıyorsun? Lütfen Jordana, ne bu? Submarine-1 2010 info-icon
Kneel down. Diz çök dedim. Diz çök. Submarine-1 2010 info-icon
Close your eyes. Gözlerini kapat. Gözünü kapat. Submarine-1 2010 info-icon
We kissed until our lips felt swollen. Sanki dudaklarımız soyulana dek öpüşmüştük. Dudaklarımızı yutana kadar öpüştük. Submarine-1 2010 info-icon
Her mouth tasted of milk, Polo mints and Dunhill lnternational. Ağzında süt, Polo şekeri ve *Dunhill International tadı vardı. Ağzı süt, nane şekeri ve sigara tadındaydı. Submarine-1 2010 info-icon
OK. Now take out the diary and write today's date. Tamam. Şimdi günlüğünü çıkar ve bugünün tarihini at. Tamam şimdi günlüğü çıkar ve tarih at. Submarine-1 2010 info-icon
Write a few paragraphs on how excited you are to have kissed me. Beni öpmüş olduğun için ne kadar heyecanlı olduğunu anlatan birkaç paragraf yaz. Beni öpmekten ne kadar zevk aldığını anlatan bir kaç paragraf yaz. Submarine-1 2010 info-icon
Mention what a dick Mark Pritchard is and slag off Abby Sluts. Mark Pritchard'ın ne kadar şerefsiz olduğundan bahset ve Abby *Sluts'ı yer. Mark Pritchard'ın nasıl bir sik olduğunu yaz ve Abby Smüks'e söv. Submarine-1 2010 info-icon
It's Smuts. Let's call her Sluts. Smuts olacaktı. Biz Sluts diyelim. Soyadı Smuts. Sen Smüks yaz. Submarine-1 2010 info-icon
I sit next to her in Geography, so we're mates. Coğrafya'da yanına oturuyorum, arkadaşız yani. Coğrafyada yan yana oturuyoruz, yani arkadaşım. Submarine-1 2010 info-icon
I don't need your life story. Hayat hikayeni anlat diyen olmadı. Hayat hikayenle ilgilenmiyorum. Submarine-1 2010 info-icon
Wow. You look mentally retarded. Vay be. Harbiden zihinsel özürlü gibi çıkmısşın. Wow. Zihinsel engelli gibi duruyorsun. Submarine-1 2010 info-icon
Have you ever kissed anyone before? Daha önce kimseyle öpüşmedin mi? Daha önce birini öptün mü? Submarine-1 2010 info-icon
I had in fact only kissed one person before Zoe Preece. Aslında daha önce tek bir kişiyle öpüşmüştüm Zoe Preece'yle. Aslında daha önce bir kişiyi öpmüştüm Zoe Preece. Submarine-1 2010 info-icon
It was after the Cowboys And lndians school disco. Okul diskosundaki Kovboylar ve Kızılderililer partisinden sonraydı. Kovboylar ve Kızıl Derililer konulu okul diskosundan sonraydı. Submarine-1 2010 info-icon
I told her if we were going to do it, we had to hide behind the refectory. Öpüşeceksek yemekhanenin arkasında saklanmamız gerektiğini söylemiştim. Ona bir şey yapacaksak, yemekhaneye saklanmamızı söyledim. Submarine-1 2010 info-icon
Her tongue was blue from blackcurrant squash. Dili kuşüzümlü meyve suyu yüzünden maviydi. Dili meyve suyu yüzünden maviydi. Submarine-1 2010 info-icon
It smouldered in the cold. Soğuk havada içten içe yanıyordu. Kış soğuğunda sıcacıktı. Submarine-1 2010 info-icon
OK, I've done it. Tamamdır, yazdım. Tamam bitti. Submarine-1 2010 info-icon
Can I have the pamphlet now? No. Şimdi kitapçığı alabilir miyim? Hayır. Mektubu alabilir miyim şimdi? Hayır. Submarine-1 2010 info-icon
What will you do with the photos? Leave them lying around school. Fotoğrafları ne yapacaksın? Okulun etrafına serpiştireceğim. Fotoğraflarla ne yapacaksın. Okulda yayılmalarını sağlayacağım. Submarine-1 2010 info-icon
For people to accidentally find. Millet kazayla bulsun diye. İnsanlar kazara bulacaklar. Submarine-1 2010 info-icon
Oh. Aa. Oh. Submarine-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 156408
  • 156409
  • 156410
  • 156411
  • 156412
  • 156413
  • 156414
  • 156415
  • 156416
  • 156417
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact