Search
English Turkish Sentence Translations Page 156395
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I will defeat you | Seni yeneceğim. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Ying. I'm home | Ying, ben geldim. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I almost beat the God of Wushu today | Bugün neredeyse Wushu Tanrısını yeniyordum. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| He's really powerful | Gerçekten çok güçlü. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| But I'll defeat him one day | Ama bir gün onu yeneceğim. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I said. That's enough! | Yeter dedim! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| What God of Wushu? | Wushu Tanrısı nedir? İyi misin? | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Do you know you're going mad? | Çıldırdığının farkında mısın? Ne? | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I said, you're going mad | Çıldırdığının farkında mısın, dedim. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I'm getting stronger | Gittikçe güçleniyorum. Eskisinden bile daha güçlüyüm. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I know you miss Little Feng | Küçük Feng'i özlediğini biliyorum. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I went to the cliff to watch you practice | Çalışmanı izlemek için kayalıklara gittim. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I didn't see the God of Wushu... | Ne Wushu tanrısını ne de Yaşlı Sage'yi görmedim. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| You were alone | Yalnız başınaydın. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| It's all in your head. Don't you realize? | Hepsi senin kafanın içinde. Farkında değil misin? | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| You went to the Cliff? | Kayalıklara mı gittin? | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I promised the Masters not to bring... | Senin oraya gitmeyeceğine dair üstada söz | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Wake up! | Kendine gel! Kendi başına çalışıyordun. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Don't you understand? | Anlamıyor musun? Mümkün değil. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Look at my wounds | Yaralarıma bak. Gerçekler. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| You did it to yourself | Bunları kendi kendine yaptın. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I know you suffer so much | Çok acı çektiğini biliyorum. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Are you not feeling well? | Kendini iyi hissetmiyor musun? | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| If you love me, you have to believe me | Beni seviyorsan, bana inanmak zorundasın. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| It's you | Beni güçlendirmek isteyen sensin. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I need you to believe in me | Senin bana inanmana ihtiyacım var. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Go home, alright? | Hadi eve gidelim. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| If Little Feng hears me sing... | Küçük Feng, şarkı söylediğimi duyuyorsa... | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| ...he will stop crying | ...ağlamayı kesecektir. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| We are husband and wife | Biz karı ve kocayız. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| We share good times... | İyi ve kötü zamanları paylaştık... | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| ...and this wine together | ...şimdi de şarabı paylaşalım. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Su, you show great improvement | Su, büyük ilerleme gösterdin. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Yes! I've become much stronger | Evet! Çok daha güçlü oldum. Kendine olan güvenin bile geri geldi. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Ying says I'm going mad | Ying çıldırdığımı söylüyor. Senin bir hayal olduğunu da. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| What do you think? | Sen ne diyorsun? Kimsin sen? | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Who are you? Who am l? It's not important | Sen kimsin? Ben kimim? Bunu önemi yok. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| What's important is you're ready for revenge | Önemli olan senin intikam için hazır olmandır. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Ying is right | Ying haklı. Sen benim kafamın içindesin. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Leave me alone! I never want to see you again! | Beni yalnız bırakın! Seni bir daha görmek istemiyorum! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| My Dear Su | Sevgili kocam Su. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Watching you live in your own fantasy scares me | Kendi hayal dünyanda yaşıyor olman beni korkutuyor. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I fear I'll lose you and our son forever | Seni ve oğlumuzu sonsuza dek kaybedecek olmaktan korkuyorum. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| It is now clear to me that I must go save Little Feng! | Artık çok net anladım ki Küçük Feng'i kurtarmaya ben gitmeliyim! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| We made a promise. Our family shall never be apart | Biz bir söz verdik. Ailemiz bir daha ayrılmayacak. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Wait for my return. Ying | Dönüşümü bekle. Ying. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| How long has he been in here? | Ne kadar zamandır burada? | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Little Feng! | Küçük Feng! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Little Feng! | Küçük Feng! Küçük Feng! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I thought I'd never see you again! | Seni bir daha göremeyeceğimi sanmıştım! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I miss you so much! | Seni çok özledim! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Why are you in chains? | Neden zincirlendin? Sus! Amcam bizi duyabilir. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Ying? | Ying? | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Finally, we can live happily as a family | Nihayet, bir aile gibi mutlu mesut yaşayabileceğiz. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| It's been so long | Uzun zaman oldu. Çektiğim acıyı biliyor musun? | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I think of you every day | Her gün seni düşündüm. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| You've had your revenge. Now let my son go | İntikamını aldın. Bırak artık oğlumu. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Is Su dead? | Su öldü mü? Çok büyük zarar verdin. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| He can never fight again | Bir daha asla dövüşemeyecek. Lütfen bizi bırak gidelim. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Now that you're here | Artık buradasın. Seni bir daha kaybetmeyeceğim. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| He's here! He's here! | Burada! Geldi! Kapıyı kapat! Çabuk! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Governor! Su is fast approaching! | Sayın Vali! Su çok hızlı bir şekilde buraya geliyor! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Ying. I am so happy | Ying. Çok mutluyum. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Gratitude! Hatred! It all ends here! | Minnettarlık! Nefret! Hepsi burada bitiyor! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Then you must deal with me first! | Öyleyse önce benimle uğraşmalısın! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Mother! | Anne! Oğlunu korkutuyorsun! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Does this make you happy? | Bu seni mutlu mu ediyor? | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I've known only sorrow since you left | Sen gittiğinden beri sadece üzülüyorum. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I can only fight for what I want | Ben sadece istediğim şey için savaşırım. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| That's more like it, Su! | Ha şöyle, Su! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Su, I should have trusted you! | Su, sana güvenmeliydim! Yanıldım! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Guards | Muhafızlar. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Tie her up | Şunu bağlayın. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Little Feng! Mother! | Küçük Feng! Anne! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Little Feng! | Küçük Feng! Anne! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Uncle! Don't kill her! | Amca! Annemi öldürme! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Little Feng! | Küçük Feng! Bırakın onu! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Mother! Little Feng! | Anne! Küçük Feng! Su! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Little Feng | Küçük Feng! Anne! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| I won't kill your mother | Anneni öldürmeyeceğim. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| But if I'm killed by your father | Ama baban beni öldürürse, annen benimle ölmek zorunda. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Because we're one family | Çünkü biz bir aileyiz. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| But I will not lose | Ama kaybetmeyeceğim. Ormana gömün! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Little Feng Mother! | Küçük Feng! Anne! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| No matter what happens. You must stay with your father | Ne olursa olsun, babanla kalmalısın. Unutma, ailemiz ayrı düşmemeli. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Mother! | Anne! Söz ver, Küçük Feng! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Governor, it's been done | Sayın Vali, işlem tamam. Nerede olduğunu bilen başkası var mı? | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Good! Get up! | Güzel! Kalk! Emredersiniz, efendim! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Kill him, Brother! Quick! | Öldür şunu, abi! Çabuk! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Where's your mother? | Annen nerede? Asla öğrenemeyeceksin. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Father, stop! We need to find Mother! | Baba, dur! Annemi bulmalıyız! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Father, don't kill him! | Baba, onu öldürme! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Father, you're killing him! | Baba, onu öldürüyorsun! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Stop! Father! | Dur! Baba! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Uncle, you can't die, please live | Amca, ölemezsin, lütfen yaşa. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Little Feng, he is our enemy! | Küçük Feng, o senin düşmanın. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| He buried Mother alive | Annemi diri diri gömdü. Nerede olduğunu sadece o biliyor! | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| If he dies... | Amcam ölürse... | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| ...we can't save Mother | ...Annemi kurtaramayız. | Su Qi-er-1 | 2010 | |
| Let's go find her! | Hadi gidip onu bulalım! | Su Qi-er-1 | 2010 |