Search
English Turkish Sentence Translations Page 155761
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
but you tracked down the target before that could happen. | ...ama sen hedefi bunlar olmadan önce buldun. ...ama sen bu olmadan hedefi bulmayı başardın. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Well, with serial cases, you're supposed to look for any victims who got away. | Seri katil davalarında, kaçmayı başaran kurbanları aramak gerekir. Seri katil davalarında, kaçan kurbanları aramak gerekir. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Which is how you found the motel and the man who reported radiation sickness. | Bu sayede moteli ve radyasyon zehirlenmesini bildiren adamı buldun. Moteli ve radyasyon hastalığını bildiren adamı bu şekilde buldun. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
He was most likely exposed because he was in the room next door to the wraith. | Yan odasında bir Wraith olmasından dolayı maruz kalmış olması büyük bir olasılık. Muhtemelen Wraith'in yan odasında kaldığı için radyasyona maruz kaldı. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
See, we didn't think to look for bystanders | Yakınlık nedeniyle kazara... Yakınlıkları nedeniyle kazara... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
that could have been accidentally exposed due to proximity. | ...maruz kalmış üçüncü şahısları aramak aklımıza gelmedi. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
To the alien? | Uzaylıya mı? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
However, | Yine de... Ancak,... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
we do believe that the radioactive material in this case is being transferred from the target | ...bu olayda radyoaktif maddenin kurbanlara... ...bu davadaki radyoaktif maddenin hedeften kurbanlara... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
to the victims. | ...suçludan geçtiğini düşünüyoruz. ...geçtiğine inanıyoruz. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
But the source is being shielded from our scanning capabilities. What is it? | Ama kaynak taramalarımıza yakalanmıyor? Nedir o? Ama asıl kaynak taramalarımıza yakalanmıyor. Nedir o? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Look, we know that the wraith don't need to feed as often as the target does. | Wraith'in hedefimiz kadar sık beslenmeye ihtiyacı olmadığını biliyoruz. Bak, Wraith'lerin hedef kadar çok sık beslenmeye ihtiyaç duymadıklarını biliyoruz. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
I mean, they feed for pleasure, but not in this case, not if imeans leaving a trail behind. | Yani, zevk için de besleniyorlar, ama bu olayda değil, hele de bu arkada bir iz bırakmak anlamına geliyorsa. Yani, zevk için besleniyorlar, ama bu durumda değil, yani arkalarında iz bırakacaklarsa beslenmiyorlar. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Some other reason? | Başka bir sebebi mi var? Başka bir neden var mı? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
If they're sick or injured, they can regenerate, but it requires energy. | Hasta ya da yaralılarsa, iyileşebiliyorlar, ama bu enerji ile oluyor. Hastalandıklarında veya yaralandıklarında, kendilerini iyileştirebiliyorlar, ama enerji gerekiyor. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
We believe that the target is unavoidably exposing himself to high doses of radiation | Hedefin kendini elinde olmadan yüksek dozda radyasyona maruz bıraktığına... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
and is having to feed to counteract the effects. | ...ve etkilerini önlemek için beslenmeye ihtiyaç duyduğunu düşünüyoruz. ...ve etkilerini önlemek için beslenmeye ihtiyaç duyduğuna inanıyoruz. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
What's the source? | Kaynağı ne? Asıl kaynak ne? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
He's building a device. | Bir cihaz yapıyor. Bir cihaz üretiyor. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
We're not sure of its intended function, | Cihazın işlevinin ne olduğundan emin değiliz... Cihazın işlevinin ne olduğundan emin değiliz,... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
but we know that he was able to salvage certain parts from his crashed dart | ...ama biz dartı ele geçirmeden ondan bazı parçaları kurtarmayı... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
before we could get to it. | ...başardığını biliyoruz. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Well, what about the rest? | Peki ya gerisi? Peki ya geri kalanı? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
The wraith are smart. | Wraith'ler akıllı. Wraith'ler akıllıdır. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
It wouldn't take them long to learn the ins and outs of the way things work around here. | Buralarda işlerin nasıl döndüğünü anlamaları fazla uzun sürmez. Burada işlerin nasıl ilerlediğini öğrenmeleri çok uzun sürmeyecektir. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
We have reason to believe that he's already acquired some of the necessary materials | Gerekli malzemelerin bazılarını çoktan elde ettiğini... Gerekli malzemelerin bazılarını çoktan elde ettiğini, ama daha fazlasına... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
but he needs more. | ...ama daha fazlasına ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. ...ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
He also needs untraceable currency, or we would have found him by now. | Aynı zamanda takip edilemez paraya ihtiyacı var yoksa onu şimdiye bulurduk. Aynı zamanda izlenmeyen paraya ihtiyacı var, yoksa onu şimdiye kadar bulurduk. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
So he makes money by playing poker? | Yani poker oynayarak mı para kazanıyor? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
There's got to be a better way than that. | Ondan daha iyi bir yol olmalı. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Well, I guess he could rob a bank, | Sanırım banka soyabilir... Sanırım banka soyabilir,... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
but that's risky and it draws a lot of attention. | ...ama bu riskli ve çok fazla dikkat çeker. ...ama o çok riskli ve çok fazla dikkat çeker. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
No, the wraith love games, | Hayır, Wraith oyun oynamayı sever... Hayır, Wraith'ler oyunlara bayılırlar... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
and with their mental abilities, they are very good at them. | ...ve akıl yetenekleriyle, bunda oldukça başarılılar. ...ve zihinsel yetenekleri sayesinde onlarda çok iyiler. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
The following is a worst case scenario | Şimdi bahsedeceğim cihazın patlaması halindeki... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
should the device be detonated. | ...en kötü durum senaryosudur. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
There's a very strong likelihood it's not a bomb. | Bu büyük bir ihtimal. Cihaz bir bomba değil. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
We need to be prepared for every possibility. | Her olasılığa karşı hazırlıklı olmalıyız. Bütün ihtimaller için hazırlıklı olmalıyız. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
What would be the point of overcooking half the united states? | Birleşik Devletlerinin yarısını kızartmanın amacı ne olabilir? ABD'nin yarısını havaya uçurmanın amacı ne olabilir? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Revenge? | İntikam mı? İntikam? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Not his first choice. | İlk tercihi o olmaz. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
He wants to send up a flare | Dünya'nın yerini diğer Wraith'lere... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
signaling the location of earth to the rest of the wraith. | ...haber verecek bir sinyal yollamak istiyor. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Rodney, he would not need that kind of power to activate a wraith communicator. | Rodney, Wraith vericisini çalıştırmak için o kadar fazla güce ihtiyacı yok. Rodney, bir Wraith sinyal cihazını harekete geçirmek için o kadar güce ihtiyaç duymaz. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
He does if he wants to send a message to pegasus and be rescued in his lifetime. | Pegasus'a mesaj yollamak ve ölmeden önce kurtarılmak istiyorsa, var. Mesajı Pegasus'a gönderip ölmeden önce kurtarılmak istiyorsa ihtiyaç duyar. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Well, that would require a massive boost. | Onu yapması için inanılmaz bir enerji artışına ihtiyacı var. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Yes! It would require more energy than he has now. | Evet! Şu anda sahip olduğundan daha fazla enerjiye ihtiyacı olacak. Evet! Şu an elinde olandan daha fazla enerjiye ihtiyaç duyacaktır. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Not even a zpm I know! | ZPM bile yetmez. Biliyorum! | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
That kind of burst is uncontrollable. I never said it wasn't dangerous. | O kadar büyük bir enerji artışı kontrol edilemez. Tehlikeli olmadığını söylemedim. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
It could open up any number of anomalies. | Bir sürü anomaliye yol açabilir. Bir sürü anomaliye neden olabilir. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Like the inter dimensional rift? | Boyutlar arası bir yarık gibi mi? Boyutlar arası yarık gibi mi? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Would you stop bringing that up? | Durmadan ondan bahsetmeyi kesecek misin? Durmadan ondan bahsetmeyi bırakır mısın? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Why do you have to constantly remind me? Especially in front of other people. | Neden sürekli bana hatırlatman gerekiyor? Özellikle de başkaları önünde. Sürekli bana hatırlatmak zorunda mısın? Özellikle diğer insanların yanında. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
You are such a child. And yet I am still smarter than you. | Tam bir çocuk gibisin. Yine de senden daha zekiyim. Çocuk gibisin. Ve yine de senden daha akıllıyım. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Don't worry. Everything's under control. | Endişelenme. Her şey kontrol altında. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Thank you for your co operation, detective. | İşbirliğiniz için teşekkürler, Dedektif. İşbirliğiniz için teşekkür ederim, Dedektif. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
If you think of anything else, call me at this number. | Aklınıza başka bir şey gelirse, beni bu numaradan arayın. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
If he's not finished yet, why did he stop hiding bodies? | Eğer daha işi bitmediyse, neden cesetleri saklamayı bıraktı? Daha işini tamamlamadıysa, neden cesetleri saklamayı bıraktı? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Over confidence that he can't be caught? | Yakalanamayacağı konusunda kendine çok güvenmesi olabilir mi? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
He left money behind. | Arkasında para bıraktı. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
A few thousand. | Bir kaç bin dolar. Birkaç bin. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Not enough to worry about, I guess. | Endişelenecek miktarda değil, sanırım. Endişelenecek kadar çok değil, sanırım. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
That's it? You're just going to let me go? | Hepsi bu mu? Beni bırakacak mısınız? O kadar mı? Gitmeme izin mi veriyorsun? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
That field medic. | O saha doktoru. Emirlere karşı gelip... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
The one you defied orders to go back and try and rescue? | Emirlere karşı gelip kurtarmak için geri döndüğün? ...geriye dönüp kurtarmaya çalıştığın o sağlıkçıyı... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
You knew her personally. | Onu şahsen tanıyordun, değil mi? ...şahsen tanıyordun. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
You were... | İlişkiniz vardı. İlişkiniz... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
involved. | ...vardı. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Yeah, you know everything. | Evet, her şeyi biliyorsun. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
It was a hard choice. | Zor bir karardı. Zor bir seçimdi. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Certainly you didn't intend things to go as badly as they did. | Elbette işlerin o kadar kötüye gitmesini istemedin. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Things just... | İşler her zaman... Olaylar... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
don't always go the way we plan. | ...plana göre gitmez. ...her zaman planlandığı gibi gerçekleşmez. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
We know where to find you. | Seni nerede bulacağımızı biliyoruz. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Remember when I told you I once met another version of you? | Bir seferinde senin başka bir versiyonunla karşılaştığını söylemiştim, hatırladın mı? Senin başka bir versiyonunla karşılaştığımı söylemiştim ya? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
I know you'll probably think this sounds ridiculous, but | Bunu saçmalık olarak düşünebilirsin, ama... Bu sana saçma gelebilir,... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
a little while ago, we accidentally opened a rift in space/time... | ...bir süre önce uzay zamanda kazara bir yırtığa sebep olduk... ...ama bir süre önce yanlışlıkla uzay/zaman'da... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
went through to an alternate version of reality. | ...ve başka bir gerçekliğe gittik. ...bir yarık açtık ve başka bir gerçekliğe gittik. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Very similar to ours in many ways. | Bizimkine oldukça benzeyen bir taneye. Bizimkine birçok yönden benziyordu. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
I met a team, much like the one I work with, only you were the leader. | Bir ekiple tanıştım, benim çalıştığıma benzer, sadece onların başında sen vardın. Şu anda birlikte çalıştığım ekibe benzer bir ekiple karşılaştım, ama liderleri sendin. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
You were a hero... | Dünyayı bir kaç defa kurtarmış... Dünyayı birçok kez... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
saved the world several times over. | ...bir kahramandın. ...kurtarmış bir kahramandın. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Doesn't sound much like me. | Kulağa pek benmişim gibi gelmiyor. Benim yapabileceğim bir şey gibi görünmüyor. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
I don't think there's much difference between you and the other John Sheppard I met. | Senin ve karşılaştığım diğer John Sheppard arasında pek bir fark yok. Seninle, tanıştığım diğer John Sheppard arasında fazla bir fark olduğunu sanmıyorum. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
It's amazing how one incident can entirely alter the course of your life. | Bir olayın hayatının yönünü değiştirebilmesi inanılmaz. Tek bir olayın hayatının akışını tamamen değiştirebilmesi hayret verici. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
I'd like to believe you have the same strength of character. | Senin de aynı sağlam kişiliğe sahip olduğuna inanmak isterim. ...onunla aynı karakter yapısına sahip olduğunu düşünüyorum. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
That's why I told you the truth. | Bu yüzden sana gerçekleri anlattım. Bu yüzden sana gerçeği anlattım. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
What do you want me to say? | Ne söyleme mi istiyorsun? Ne dememi istiyorsun? | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
They feed on human energy. | İnsan enerjisiyle besleniyorlar. İnsanın enerjisiyle besleniyorlar. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Literally sap the life out of people using the sucker on their hand. | Tam olarak ellerindeki emici ile insanların yaşamını çekiyorlar. Ellerindeki emiciyi kullanarak insanlardan hayat enerjisini çekiyorlar. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Dry as a desert outside. | Dışarısı çöl kadar kuru. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
No place to go. | Gidecek yer yok. Gidecek hiçbir yer yok. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
He wants to send up a flare | Diğer Wraith'lere Dünya'nın yerini gösterecek... Dünya'nın yerini diğer Wraith'lere... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
signaling the location of earth to the rest of the wraith. | ...bir işaret yollamak istiyor. ...haber verecek bir sinyal yollamak istiyor. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
That would require a massive boost. Yes! | Onun için inanılmaz bir enerji artışına ihtiyacı var. Evet! İnanılmaz bir enerji artışına ihtiyacı var. Evet! | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
He needs more power he has! | Elindekinden daha çok güce ihtiyacı var! Şu an elinde olandan daha fazla enerjiye ihtiyaç duyacaktır. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
I'll show you your destiny... | Sana kaderini göstereceğim... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
John Sheppard. | ...John Sheppard. John Sheppard. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
Recalibrating the scanners to look for similar isotopes at maximum sensitivity | Tarayıcıların benzer izotopları araması için en yüksek duyarlılığa göre ayarlanması... Tarayıcılar benzer izotopları araması için en yüksek duyarlılığa göre ayarlanınca... | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |
just shows us huge patches of radioactive desert. | ...sadece çöldeki büyük radyoaktif alanları saptamalarına neden oluyor. ...sadece çöldeki büyük radyoaktif alanları saptıyor. | Stargate: Atlantis Vegas-1 | 2008 | ![]() |