Search
English Turkish Sentence Translations Page 150910
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| ...considering they'djust buried 12 people somewhere in the area. | ...considering they'djust buried 12 people somewhere in the area. ...çevredeki araziye 12 tane ceset gömdükleri düşünüldüğüne. ...gömdüklerini düşünürsek, gitmeleri belki de iyi olmuştu. Gitmeleri akillicaydi. ...çevredeki araziye 12 tane ceset gömdükleri düşünüldüğünde. | Snatch-1 | 2000 | |
| Where is he? | Where is he? O nerede? O nerede? Nerde o? O nerede? | Snatch-1 | 2000 | |
| He ain't fucking here, that's for sure. | He ain't fucking here, that's for sure. O buralarda değil. Eminim Burada olmadığı kesin. Burda olmadigi kesin. O buralarda değil. Bu kesin. | Snatch-1 | 2000 | |
| We can't ask a man to fight for us if we can't find him, can we? | We can't ask a man to fight for us if we can't find him, can we? Bulamadığımız bir adamdan bizim için dövüşmesini isteyemeyiz değilmi? Bulamazsak bizim için dövüşmesini de isteyemeyiz. Eger adami bulamazsak bizim icin dovusmesini isteyemeyiz, oyle degil mi? Bulamadığımız bir adamdan bizim için dövüşmesini isteyemeyiz değil mi? | Snatch-1 | 2000 | |
| You won't find a pikey that doesn't want to be found. | You won't find a pikey that doesn't want to be found. Bulunmak istemeyen bir çingeneyi bulmazsınız. Bulunmak istemeyen bir göçebe bulunamaz. Bulunmak istemeyen bir cingeneyi bulamazsin. Bulunmak istemeyen bir çingeneyi bulmazsın Tommy. | Snatch-1 | 2000 | |
| He could be in a campsite in Kampu fucking chea by now. | He could be in a campsite in Kampu fucking chea by now. Şu an herhangi bir kamp yerinde olabilir. Çoktan Kamboçya'da bir kamp yerine gitmiştir. Lanet olasi Kampu chea kamp alanina bile gitmis olabilir. Şu anda Kamboçya'da bir kamp yerinde bile olabilir. | Snatch-1 | 2000 | |
| Bollocks! Come on. | Bollocks! Come on. Lanet! Haydi. Saçma! Gel, hadi. Lanet olsun. Hadi. Sokiyim! Haydi. | Snatch-1 | 2000 | |
| What you doing here? What's it got to do with you? | What you doing here? What's it got to do with you? Buarada ne yapıyorsunuz? Bunun sizinle ne ilgisi var? Burada ne yapıyorsunuz? Sana ne? Burda ne ariyorsunuz? Bu seni niye ilgilendiriyor? Ne yapıyorsunuz burada? Sana ne? | Snatch-1 | 2000 | |
| So, what you doing here? | So, what you doing here? Evet, burada ne yapıyorsunuz? Ne yapıyorsunuz? Evet, burda ne ariyorsunuz? Evet, burada ne yapıyorsunuz? | Snatch-1 | 2000 | |
| l'm taking the dog for a walk. What's the problem? | l'm taking the dog for a walk. What's the problem? Köpeği gezmeye çıkardım. Sorun ne? Köpeği yürüyüşe çıkarıyorum. Sorun ne? Kopegi yuruyuse cikarttim, sorun nedir? Köpeği yürüyüşe çıkardık. Sorun ne? | Snatch-1 | 2000 | |
| What's in the car? | What's in the car? Arabada ne var? Arabada ne var? Arabada ne var? Arabada ne var? | Snatch-1 | 2000 | |
| Seats and a steering wheel. | Seats and a steering wheel. Koltuklar ve direksiyon. Koltuklar ve direksiyon. Koltuklar ve direksiyon. Koltuklar ve direksiyon. | Snatch-1 | 2000 | |
| What do you know about gypsies? | What do you know about gypsies? Çingeneler hakkında ne biliyorsunuz? Çingeneler hakkında ne biliyorsun? Cingeneler hakkinda ne biliyorsunuz? Çingeneler hakkında ne biliyorsunuz? | Snatch-1 | 2000 | |
| l know they're not to be trusted. | l know they're not to be trusted. Güvenilir değiller. Güvenilmez olduklarını. Guvenilmez insanlar olduklarini biliyorum. Güvenilir olmadıklarını biliyorum. | Snatch-1 | 2000 | |
| All right, get your dog. On your way. | All right, get your dog. On your way. Peki, köpeğini al ve git buradan. Tamam, köpeğini al. Yoluna git. Pekala, kopeginizi alin ve gidin. Peki, köpeğinizi alın ve uzayın. | Snatch-1 | 2000 | |
| Get the dog, Tommy. | Get the dog, Tommy. Köpeği çağır, Tommy. Köpeği al, Tommy. Kopegi al, Tommy. Köpeği çağır, Tommy. | Snatch-1 | 2000 | |
| The dog. | The dog. Köpek. Köpeği. Kopek. Köpek. | Snatch-1 | 2000 | |
| All right, boy. Come on. Come on, Daisy. No, Daisy! | All right, boy. Come on. Come on, Daisy. No, Daisy! Peki, adamım, hadi. Hadi, Daisy, Hayır Daisy! Pekala, oğlum. Hadi. Hadi, Daisy. Hayır, Daisy! Tamam, oglum. Gel buraya. Gel, Daisy. Hayir, Daisy! Tamam oğlum, hadi. Haydi Daisy, Hayır Daisy! | Snatch-1 | 2000 | |
| He loves that dog. | He loves that dog. Köpeğini çok sever. O köpeğe bayılıyor. O kopegi cok sever. O köpeği çok seviyor. | Snatch-1 | 2000 | |
| Always playing silly games. | Always playing silly games. Hep böyle aptal oyunlar oynarlar. Aptalca oyunlar oynuyor. Surekli aptal oyunlar oynarlar. Hep böyle aptal oyunlar oynarlar. | Snatch-1 | 2000 | |
| Stop messing about and get it in the car. Tommy! | Stop messing about and get it in the car. Tommy! Oyun oynamayı bırak, Arabay bin Tommy! Dalga geçmeyi bırak da arabaya bindir. Tommy! Oyun oynamayi birakda arabaya bin. Tommy! Oyun oynamayı bırak ve arabaya bin Tommy! | Snatch-1 | 2000 | |
| Good boy. Good boy. Good boy, Daisy, good boy. | Good boy. Good boy. Good boy, Daisy, good boy. İyi çocuk.İyi çocuk. İyi çocuk, Daisy, İyi çocuk. Aferin oğlum. Aferin. Aferin sana, Daisy, oğlum. Iyi cocuk. Iyi cocuk. Iyi cocuk, Daisy, Iyi cocuk. İyi çocuk. İyi çocuk. İyi çocuk, Daisy, İyi çocuk. | Snatch-1 | 2000 | |
| Could you tell me... | Could you tell me... Söylermisiniz... Söyleyin bakalım... Bana soyliyebilir misiniz... Söyler misiniz... | Snatch-1 | 2000 | |
| ...why you got a dead man with an arm missing in your boot? | ...why you got a dead man with an arm missing in your boot? ...Bu kol olmayan ölü adam bagajınızda ne arıyor? ...arabanızda tek kollu ölü bir adam ne arıyor? ...neden bagajinizda bir kolu eksik olu bir adam var? ...bagajınızda neden bir kolu eksik ölü bir adam var? | Snatch-1 | 2000 | |
| Hey, George... | Hey, George... | Snatch-1 | 2000 | |
| ...is that a tea cosy on his head? | ...is that a tea cosy on his head? ...şu kafasındaki çay süzgeçimi? ...kafasında demlik örtüsü var. ...bu kafasindaki caydanlik ortusu mu? ...şu kafasındaki çay süzgeci mi? | Snatch-1 | 2000 | |
| Oh, you love a dog, don't you, Tommy? | Oh, you love a dog, don't you, Tommy? Oh, köpeği sevdim, değil mi, Tommy? Köpeğe bayılırsın, değil mi? Bu kopegi seviyorsun oyle degil mi, Tommy? Köpeği sevdin değil mi, Tommy? | Snatch-1 | 2000 | |
| Tommy persuaded me to keep the dog. | Tommy persuaded me to keep the dog. Tommy köpeği almak konusunda beni ikna etti. Tommy beni ikna etti. Tommy bu kopegi tutmamiz konusunda beni ikna etti. Tommy köpeğin kalması konusunda beni ikna etti. | Snatch-1 | 2000 | |
| I eventually agreed, as long as he took it to a vet. | I eventually agreed, as long as he took it to a vet. Onu hemen bir veterinere götürdük. Veterinere götürdüğü sürece kalmasını kabul ettim. Eger onu veterinere gotururse tutabilecegimizi soyledim. Onu veterinere götürdüğü sürece kabul ettim. | Snatch-1 | 2000 | |
| I couldn't stand that squeaking anymore. | I couldn't stand that squeaking anymore. Gıcırdamaya daha fazla dayanamıyacaktım. O sese daha fazla dayanamadım. Otme sesine daha fazla dayanamadim. Gıcırdamaya daha fazla dayanamıyacaktım. | Snatch-1 | 2000 | |
| The vet found halfan undigested shoe, a squeaky toy... | The vet found halfan undigested shoe, a squeaky toy... Veteriner yarım bir ayakkabı, gıcırdayan bir oyuncak.. Veteriner midesinde sindirilmemiş bir ayakkabı... Veteriner midesinde sindirilmemis bir ayakkabi, oten bir oyuncak... Veteriner midesinden yarısı hazmedilmiş bir ayakkabı, gıcırdayan bir oyuncak.. | Snatch-1 | 2000 | |
| ...and an 84 carat diamond lodged in its stomach. | ...and an 84 carat diamond lodged in its stomach. ...ve 84 karatlık bir elmas çıktı midesinden. ... öten bir oyuncak ve 84 karat elmas buldu. ...ve 84 karat bir elmas buldu. ...ve 84 karatlık bir elmas çıkardı. | Snatch-1 | 2000 | |
| It's quite amazing what can happen in a week. | It's quite amazing what can happen in a week. Bütün bunların bir hafta içinde olması oldukça ilginç. Bir haftada inanılmaz şeyler olabiliyor. Bir haftada ne inanilmaz seyler oldu. Bütün bunların bir hafta içinde olması oldukça ilginç. | Snatch-1 | 2000 | |
| Still didn't shut it up, though. | Still didn't shut it up, though. Yine de onu susturmadı. Hala bitmedi tabi, Yine de çenesini kapatamadık. | Snatch-1 | 2000 | |
| So, what do you do? | So, what do you do? Evet, na yaparsınız? Peki ne yaparsınız? Oyleyse ne yaparsiniz? Evet, ne yaparsınız? | Snatch-1 | 2000 | |
| You go see the man that knows about these sort of things. | You go see the man that knows about these sort of things. bu tip işleri bilen bir adama gidersiniz. Bu tür şeylerden anlayan adama gidersiniz. Gidip bu islerden anliyan birini bulursunuz. Bu tip işleri bilen bir adama gidersiniz. | Snatch-1 | 2000 | |
| So, what do you think? | So, what do you think? Evet, ne düşünüyorsun? Ne düşünüyorsun? Evet, ne dusunuyorsun? Evet, ne düşünüyorsun? | Snatch-1 | 2000 | |
| Do you know anyone who'd be interested? | Do you know anyone who'd be interested? İlgilenen birini tanıyorumusun? İlgilenecek birini tanıyor musun? Bununla ilgilenecek birini taniyor musun? İlgilenebilecek birini tanıyor musun? | Snatch-1 | 2000 | |
| l might. | l might. Olabilir. Sanırım. Olabilir. Olabilir. | Snatch-1 | 2000 | |
| Subtitles by Herman.W. Indio@home.nl | Subtitles by YETKIN Altyazılar: Yetkin Altazilar: Gelula/SDl Subtitles by Savas Oguz savas@writeme.com | Snatch-1 | 2000 | |
| I was a happy boxing promoter until a week ago, and then.: | Bir hafta öncesine kadar bir boks bahisçisi olarak mutluydum. Daha sonra: Bir hafta öncesine kadar mutlu bir menajerdim. Sonra.: Gecen haftaya kadar mutlu bir boks menejeriydim, ya sonra? Bir hafta öncesine kadar mutlu bir boks bahisçisiydim. Ve sonra: Bir hafta öncesine kadar mutlu bir boks bahisçisiydim. Ve sonra: Bir hafta öncesine kadar mutlu bir boks bahisçisiydim. Ve sonra: | Snatch-2 | 2000 | |
| It's just that. Just a story. | Sadece bir hikaye Sadece bir hikaye. Ama hepsi bu. Sadece bir öykü. Sadece guzel bir hikaye. O kadar işte. Sadece bir hikaye. O kadar işte. Sadece bir hikaye. O kadar işte. Sadece bir hikaye. Ama hepsi bu. Sadece bir öykü. | Snatch-2 | 2000 | |
| The Septuagint scholars mistranslated the Hebrew word for "young woman"... | Yaşlı bilgeler ibranice olan 'genç kadını' kelimesini yanlış çevirmişler... Yaşlı bilgeler ibranice olan 'genç kadın' kelimesini yanlışlıkla... Eski Ahit bilginleri İbranice ''genç kadın'' sözcüğünü... Yasli bilginler Hebrew kelimesini yanlislikla genc adam olarak cevirdiler Yaşlı bilgeler ibranice olan 'genç kadın' kelimesini yanlışlıkla... Yaşlı bilgeler ibranice olan 'genç kadın' kelimesini yanlışlıkla... Yaşlı bilgeler ibranice olan 'genç kadın' kelimesini yanlışlıkla... Eski Ahit bilginleri İbranice ''genç kadın'' sözcüğünü... | Snatch-2 | 2000 | |
| ... into the Greek word for "virgin. " | ...yunancadaki bakire kelimesine. ...yunancadaki 'bakire' olarak çevirmişler. ... Yunanca'ya ''bakire'' diye çevirmiş. ...ki bu yunanca da bakire anlamina geliyordu. ...yunancadaki 'bakire' olarak çevirmişler. ...yunancadaki 'bakire' olarak çevirmişler. ...yunancadaki 'bakire' olarak çevirmişler. | Snatch-2 | 2000 | |
| So, they came up with a prophecy.: | Sonuçta, bir bir kehanet ile geldiler. Böylece ortaya şu çıkmış.: Ardindan, su kehanetle cikip geldiler: Sonuçta, bir kehanet ile geldiler. Sonuçta, bir kehanet ile geldiler. Sonuçta, bir kehanet ile geldiler. | Snatch-2 | 2000 | |
| "Behold, the virgin shall conceive and bear us a son. " | ''Bakire gebe kalır ve bize bir oğul verir. '' ''Bakire döllenecek ve bize bir oğul doğuracak. '' ''Goreceksiniz, bakire hamile kalip bize erkek bir cocuk verecek.'' ''Bakire gebe kalır ve bir oğul dünyaya getirir'' ''Bakire gebe kalır ve bir oğul dünyaya getirir'' ''Bakire gebe kalır ve bir oğul dünyaya getirir'' ''Bakire döllenecek ve bize bir oğul doğuracak. '' Sonuçta, bir bir kehanet ile geldiler. | Snatch-2 | 2000 | |
| You understand? It was "virgin" that caught people's attention. | Anlıyormusun? Sadece bakire kelimesiydi insanların dikatini çeken. Anlıyormusun?İnsanların dikatini çeken sadece bakire kelimesiydi. Anlıyor musunuz? Dikkati çeken ''bakire'' olmuş. Anladin mi? Insanlarin dikkatini ceken bakireydi. Anlıyor musun? İnsanların dikkatini çeken sadece "bakire" kelimesiydi. Anlıyor musun? İnsanların dikkatini çeken sadece "bakire" kelimesiydi. Anlıyor musun? İnsanların dikkatini çeken sadece "bakire" kelimesiydi. Anlıyor musunuz? Dikkati çeken ''bakire'' olmuş. | Snatch-2 | 2000 | |
| But leave that for a couple of hundred years to stew... | Ama birkar yüzyıllık koşturmacayı bir kenara bırakırsan... Ama bir kaç yüzyıllık kargaşadan sonra... Ama aradan birkaç yüzyıl geçince... Ama, bunu bir kac yuzyil bir guvecte pisirin. Ama birkaç yüzyıl bekledikten sonra... Ama birkaç yüzyıl bekledikten sonra... Ama birkaç yüzyıl bekledikten sonra... Ama aradan birkaç yüzyıl geçince... | Snatch-2 | 2000 | |
| ... doesn't make it so. | ...böyle olduğu anlamına gelmez. ...anlamına gelmez. ...oyle oldugu anlamina gelmez. ...böyle olduğu anlamına gelmez. ...böyle olduğu anlamına gelmez. ...böyle olduğu anlamına gelmez. ...anlamına gelmez. | Snatch-2 | 2000 | |
| Get down, I say! | Yere yatın dedim! Yere yatın, dedim! Size yerde kalin dedim! Yere yatın dedim! Yere yatın dedim! Yere yatın dedim! | Snatch-2 | 2000 | |
| Is he allowed to do that? | Yapmaya izini varmı? Bunu yapmaya izni var mı? Bunu yapmaya yetkisi var mi? Bunu yapmaya izni var mı? Bunu yapmaya izni var mı? Bunu yapmaya izni var mı? | Snatch-2 | 2000 | |
| It's an unlicensed boxing match. It's not a tickling competition. | Bu lisansız bir boks maçı. Gıdıklama yarışması değil. Bu bir lisansız boks maçı. Gıdıklama yarışması değil. Bu bir lisanssız boks maçı. Gıdıklama yarışı değil. Bu ruhsatsiz bir boks maci. Gidiklama yarismasi degil. Bu bir lisansız boks maçı, Tommy. Gıdıklama yarışması değil. Bu bir lisansız boks maçı, Tommy. Gıdıklama yarışması değil. Bu bir lisansız boks maçı, Tommy. Gıdıklama yarışması değil. | Snatch-2 | 2000 | |
| Look at it. How am I supposed to run this thing from that? | Şuna bak. Burayı buradan nasıl yönetebilirim. Şuna bak. Bu işi bununla nasıl yapayım? Suna bak. Isleri burdan nasil yurutebilirim? Şuna bak. Bu işi buradan nasıl yönetebilirim. Şuna bak. Bu işi buradan nasıl yönetebilirim. Şuna bak. Bu işi buradan nasıl yönetebilirim. Şuna bak. Bu işi bununla nasıl yapayım? | Snatch-2 | 2000 | |
| I want a new one. You're going to buy it for me. | Yeni bir tane istiyorum. Sen ban bir tane alacaksın. Yenisini istiyorum. Sen alacaksın. Yeni bir karavan istiyorum. Git ve benim icin bir tane al. Yeni bir tane istiyorum, Tommy. Sen bana bir tane alacaksın. Yeni bir tane istiyorum, Tommy. Sen bana bir tane alacaksın. Yeni bir tane istiyorum, Tommy. Sen bana bir tane alacaksın. Seninkinin aksine. | Snatch-2 | 2000 | |
| And I don't want to have me pants pulled down over the price. | Ve, Kazıklanmak istemiyorum. Hem fiyatta kazıklanmak istemiyorum. Ve kaziklanmak ta istemiyorum. Ve fiyatta domalmak istemiyorum. Ve fiyatta domalmak istemiyorum. Ve fiyatta domalmak istemiyorum. Hem fiyatta kazıklanmak istemiyorum. | Snatch-2 | 2000 | |
| It's tiptop. | Bu bir tiptop. Bu türünün en iyisi. Mükemmel. Bu kulustur. Bu türünün en iyisi. Bu türünün en iyisi. Bu türünün en iyisi. | Snatch-2 | 2000 | |
| I'm just not sure about the colour. | Ama rengi hakkında emin değilim. Sadece rengi kötü gibi. Renk konusunda emin degilim. Ama rengi hakkında emin değilim. Ama rengi hakkında emin değilim. Ama rengi hakkında emin değilim. Sadece rengi kötü gibi. | Snatch-2 | 2000 | |
| It's all arranged. You just got to pick it up. | Hepsi ayarlandı. Sen sadece gidip alacaksın. Herşey ayarlandı. Gidip alacaksın. Hersey ayarlandi. Sen sadece git ve sec. Herşey ayarlandı. Sen sadece gidip alacaksın. Herşey ayarlandı. Sen sadece gidip alacaksın. Herşey ayarlandı. Sen sadece gidip alacaksın. | Snatch-2 | 2000 | |
| It's a campsite. | Bir kamp yeri. Bir kampyeri. Bu bir kamp yeri. Bu bir kamp yeri. Bu bir kamp yeri. | Snatch-2 | 2000 | |
| You've got 1 0 grand, and it would be nice to see change. | On binin var, ve yeni bir tane görmek güzel olacak. Al sana 10 bin. Üstünü görmek iyi olur. Onbin dolarin var, biraz arttirabilirsende iyi olur. 10 binin var ve yeni bir tane görmek güzel olacak. 10 binin var ve yeni bir tane görmek güzel olacak. 10 binin var ve yeni bir tane görmek güzel olacak. Al sana 1 0 bin. Üstünü görmek iyi olur. | Snatch-2 | 2000 | |
| It was two minutes five minutes ago. | Beş dakika önce iki dakika vardı. Beş dakika önce, 2 dakika, dedin. Bes dakika once iki dakikaydi. Beş dakika önce iki dakikaydı. Beş dakika önce iki dakikaydı. Beş dakika önce iki dakikaydı. | Snatch-2 | 2000 | |
| I fucking hate pikeys. | Lanet olası çingenelerden nefret ederim. Onlardan nefret ederim. Cingenelerden nefret ederim. Koduğumun çingenelerinden nefret ederim. Koduğumun çingenelerinden nefret ederim. Koduğumun çingenelerinden nefret ederim. | Snatch-2 | 2000 | |
| What's that? It's me belt. | Bu ne? Kemerim. Bu da ne böyle? Kemerim, Türk. Bu da ne böyle? Kemerim, Türk. Bu da ne böyle? Kemerim, Türk. Bu ne? Kemerim. | Snatch-2 | 2000 | |
| What's a gun doing in your trousers? It's for protection. | O silahın orada ne işi var. Korunmak için. Kemerinde silahın ne işi var? Korunmak için. Pantalonunda silahin ne isi var? Korunmak icin. Pantolonunda silah ne arıyor? Korunmak için. Pantolonunda silah ne arıyor? Korunmak için. Pantolonunda silah ne arıyor? Korunmak için. Kemerinde silahın ne işi var? Korunmak için. | Snatch-2 | 2000 | |
| "Zee" Germans? | ''Zee'' Almanlar? ''Zi'' Almanlar'dan mı? Almanlara mı? ''Zee'' Almanlar? Şu Almanlar'dan mı? Şu Almanlar'dan mı? Şu Almanlar'dan mı? Almanlara mı? | Snatch-2 | 2000 | |
| If it doesn't work, you can always hit him with it. | Eğer çalışmazsa kolayca kafasına vurabilirsin bunula. Patlamazsa, silahla kafaya vurursun. Eger ates almazsa tutup kafasina vurabilirsin. Eğer çalışmazsa her zaman kafasına vurabilirsin bununla. Eğer çalışmazsa her zaman kafasına vurabilirsin bununla. Eğer çalışmazsa her zaman kafasına vurabilirsin bununla. | Snatch-2 | 2000 | |
| Apparently, it's just impossible to kill the bastard. | Ayrıca, o lanet olasını öldürmek imkansız. Ayrıca, o piçi öldürmek imkansızdır. Herifi öldürmek imkansızmış. Ayrıca, o piçi öldürmek imkansızdır. Ayrıca, o piçi öldürmek imkansızdır. | Snatch-2 | 2000 | |
| ... the slot machines... | ...atari makinaları... Kumar makinesi işi. ...oyun makineleri... Slot makinaları. Slot makinaları. Slot makinaları. Kumar makinesi işi. | Snatch-2 | 2000 | |
| ... which keeps rain off our heads and gloves on Gorgeous' hands. | ...which keeps rain off our heads and gloves on Gorgeous' hands. ...kafamızı yağmurdan koruyan ve George mizin ellerine eldiven olan. Bize başımızı sokacak bir çatı, Müthiş'e eldiven sağlıyor. Boylece basimizi yagmurdan korumus ve de eldivenlerimizi cikarmamis oluruz. Kafamızı yağmurdan koruyan ve George'un eldivenlerini elinde tutan. Kafamızı yağmurdan koruyan ve George'un eldivenlerini elinde tutan. Kafamızı yağmurdan koruyan ve George'un eldivenlerini elinde tutan. | Snatch-2 | 2000 | |
| All right, I'll take it. | Tamam, Alıyorum Tamam, alıyorum. Tamam, aliyorum. Tamam, alıyorum. Tamam, alıyorum. Tamam, alıyorum. Tamam, alıyorum. | Snatch-2 | 2000 | |
| Sooner or later, in unlicensed boxing, you have to deal with that reason.: | Er yada geç, lisanssız boks maçında şu sebepten dolayı: Lisanssız boksta, eninde sonunda bu nedenle karşı karşıya kalınır.: Er ya da gec, ruhsatsiz boks turnuvalarinda bu nedenle basa cikmak zorunda kalirsiniz. Er yada geç, lisanssız boks maçında uğraşmanız gereken biri var. Er yada geç, lisanssız boks maçında uğraşmanız gereken biri var. Er yada geç, lisanssız boks maçında uğraşmanız gereken biri var. Lisanssız boksta, eninde sonunda bu nedenle karşı karşıya kalınır. | Snatch-2 | 2000 | |
| If that's not worth a bet, I don't know what is. | Eğer bu bir bahse değmezse, ne değer bilmiyorum. Bu bir bahse değmezse, ne değer bilmem. Eger onun uzerine bahse girmeye degmezse hic kimseye degmez. Eğer bu bir bahse değmezse, ne değer bilmiyorum. Eğer bu bir bahse değmezse, ne değer bilmiyorum. Eğer bu bir bahse değmezse, ne değer bilmiyorum. | Snatch-2 | 2000 | |
| It's what you deserve. | Sen buna layıksın. Bunu hak ediyorsunuz. Bunu hakkediyorsun. Siz bunu hakediyorsunuz. Siz bunu hakediyorsunuz. Siz bunu hakediyorsunuz. Bunu hak ediyorsunuz. | Snatch-2 | 2000 | |
| no. no, I'm not. | Hayır.Hayır, değilim. Hayır. Değilim. Hayir. Hayir, degilim. Hayır. Hayır, değilim. Hayır. Hayır, değilim. Hayır. Hayır, değilim. Hayır. Değilim. | Snatch-2 | 2000 | |
| ...a plastic bag, a roll of tape and a pack of hungry pigs. | ...bir plastik torba, bir rulo bant ve aç domuzlara bir paket. ...bir rulo bant ve bir sürü aç domuz olduğu söylenir. ...plastik bir torba, bir rula bant ve bir suru ac domuz. ...bir plastik torba, bir rulo bant ve birkaç aç domuzmuş. ...bir plastik torba, bir rulo bant ve birkaç aç domuzmuş. ...bir plastik torba, bir rulo bant ve birkaç aç domuzmuş. | Snatch-2 | 2000 | |
| You're a ruthless little cunt, Liam. I'll give you that. | Sen acımasızsın küçük amcık, Liam. Sana onu vereceğim. Sen acımasızsın küçük a.cık, Liam. Sana onu vereceğim. Sen zalim bir alçaksın, Liam. Hakkını vereyim. Sen acimasiz bir picsin, Liam. Bu kadarini hakkediyorsun. Sen acımasız küçük bir amcıksın, Liam. Buna emin olabilirsin. Sen acımasız küçük bir amcıksın, Liam. Buna emin olabilirsin. Hayır.Hayır, değilim. Sen acımasız küçük bir amcıksın, Liam. Buna emin olabilirsin. | Snatch-2 | 2000 | |
| But I got no time for grouses. | Ama yakınmaların için vaktim yok. Ama şikayet dinleyecek vaktim yok. Fakat benim yakinmalar icin zamanim yok. Ama yakınmaların için vaktim yok. Ama yakınmaların için vaktim yok. Ama yakınmaların için vaktim yok. Ama şikayet dinleyecek vaktim yok. | Snatch-2 | 2000 | |
| If you got to deal with him, just make sure you don't end up owing him. | Eğer onunla ilgilenmek istiyorsanız, sadece onun borcu omadığına emin olun. Eğer onunla ilgilenmek istiyorsanız, sadece onun borcu olmadığına emin olun. Onunla işiniz varsa, ona borçlanmamaya dikkat edin. Eger onunla is yapicaksaniz, sonunda ona borclu cikmamaya dikkat edin. Eğer onunla bir işe gircekseniz, sonunda ona borçlu kalmamaya dikkat edin. Eğer onunla bir işe gircekseniz, sonunda ona borçlu kalmamaya dikkat edin. Eğer onunla bir işe gircekseniz, sonunda ona borçlu kalmamaya dikkat edin. Onunla işiniz varsa, ona borçlanmamaya dikkat edin. | Snatch-2 | 2000 | |
| I hear he's a good fighter, so I'll use him. | Duyduğuma göre iyi dövüşşüymüş, onu kullanacağım. İyi bir boksörmüş. Onu kullanacağım. Duyduguma gore iyi bir dovuscuymus, oyleyse onu kullanabilirim. Duyduğuma göre iyi dövüşçüymüş, onu kullanacağım. Duyduğuma göre iyi dövüşçüymüş, onu kullanacağım. Duyduğuma göre iyi dövüşçüymüş, onu kullanacağım. İyi bir boksörmüş. Onu kullanacağım. | Snatch-2 | 2000 | |
| I'll be doing you a favour, boy. | San bir iyilik yapacağım, genç adam. Sana iyilik etmiş olacağım. Sana iyilik yapiyor olacagim evlat. Sana bir iyilik yapacağım, genç adam. Sana bir iyilik yapacağım, genç adam. Sana bir iyilik yapacağım, genç adam. Sana iyilik etmiş olacağım. | Snatch-2 | 2000 | |
| Here, Errol, I don't think he likes me. | Here, Errol, l don't think he likes me. Burası,Errol, Beni sevdiğini sanmıyorum. Beni sevmiyor, Errol. Buraya, Errol, Sanirim beni sevmedi. Errol, bunun beni sevdiğini sanmıyorum. Errol, bunun beni sevdiğini sanmıyorum. Errol, bunun beni sevdiğini sanmıyorum. | Snatch-2 | 2000 | |
| I do know I can't wait to get out of here. It stinks. | I do know I can't wait to get out ofhere. It stinks. Burada daha fazla duramıyacağım. Çok pis kokuyor. Ama buradan çıkmaya can atıyorum. Berbat kokuyor. Bildigim tek sey burdan bir an once cikmak istedigim. Burasi berbat kokuyor. Burada daha fazla duramayacağım. Çok pis kokuyor. Burada daha fazla duramayacağım. Çok pis kokuyor. Burada daha fazla duramayacağım. Çok pis kokuyor. | Snatch-2 | 2000 | |
| Play your cards right and I'll sort you out. | Play your cards right and l'll sort you out. Kartlarını iyi oynarsan, Seni tutarım. Kartını doğru oyna, yardım ederim. Kartlarini dogru oyna, bende sana yardim edeyim. Kartlarını iyi oynarsan, seni tutarım. Kartlarını iyi oynarsan, seni tutarım. Kartlarını iyi oynarsan, seni tutarım. | Snatch-2 | 2000 | |
| I have told you it's in the briefcase connected to his arm. | Sana kouna bağlı bir çantada taşıdığını söyledim. Sana koluna bağlı bir çantada taşıdığını söyledim. Sana koluna bağlı bir çantada olduğunu söyledim. Sana soyledim, koluna kelepceledigi cantanin icinde. Sana koluna bağlı bir çantada taşıdığını söyledim. Sana koluna bağlı bir çantada taşıdığını söyledim. Sana koluna bağlı bir çantada taşıdığını söyledim. Sana koluna bağlı bir çantada olduğunu söyledim. | Snatch-2 | 2000 | |
| I sent him to you to buy a gun. | Sana silah alması için gönderdim. Silah alması için sana gönderdim. Silah için sana yolladım. Onu senden silah almasi icin gonderdim. Silah alması için sana gönderdim. Silah alması için sana gönderdim. Silah alması için sana gönderdim. | Snatch-2 | 2000 | |
| It will come back to me. | Benden bilirler. Benim üstüme kalır. Bana geri donecektir. Benden bilirler. Benden bilirler. Benden bilirler. | Snatch-2 | 2000 | |
| I don't want it getting back to me. | İşin bana gelmesini istemiyorum. Benim üstüme kalmamalı. Bana geri donmesini istemiyorum. İşin bana gelmesini istemiyorum. İşin bana gelmesini istemiyorum. İşin bana gelmesini istemiyorum. Benim üstüme kalmamalı. | Snatch-2 | 2000 | |
| And don't have him killed. It will raise suspicion. | ve onu öldürtmen şüphe uyandırır. Sakın öldürtme. Şüphe uyandırır. Ve onu oldurme. Bu supheleri arttirir. ve onu sakın öldürtme Şüphe uyandırır. ve onu sakın öldürtme Şüphe uyandırır. ve onu sakın öldürtme Şüphe uyandırır. Sakın öldürtme. Şüphe uyandırır. | Snatch-2 | 2000 | |
| It might help. | Yardımcı olabilir. İşine yarayabilir. Yararı olabilir. Yarari dokunabilir. İşine yarayabilir. İşine yarayabilir. İşine yarayabilir. Yararı olabilir. | Snatch-2 | 2000 | |
| I got to move the two grainers here, get a better price. Couple of days. | Burada bir iki parçam var. daha fazla eder. Bir kaç gün. Burada bir iki parçam var.Daha fazla eder. Bir kaç gün. 13 mg'lıkları getirtip iyi bir fiyat almalıyım. Birkaç gün. Surdaki iki parcayi goturup daha iyi bir fiyat almaliyim. Bir kac gun surer. Burada birkaç yere bakıp daha iyi fiyat alacağım. Birkaç gün. Burada birkaç yere bakıp daha iyi fiyat alacağım. Birkaç gün. Burada birkaç yere bakıp daha iyi fiyat alacağım. Birkaç gün. 1 3 mg'lıkları getirtip iyi bir fiyat almalıyım. Birkaç gün. | Snatch-2 | 2000 | |
| I'll see you, Avi. | Görüşürüz, Avi. Gorusuruz, Avi. Görüşürüz, Avi. Görüşürüz, Avi. Görüşürüz, Avi. Görüşürüz, Avi. | Snatch-2 | 2000 | |
| ... it is good for business. Avi! | ...iş için iyidir. Avi! ...yararı vardır da. Avi! ...is icin iyi oldugu dogru. Avi! ...iş için iyidir. Avi! ...iş için iyidir. Avi! ...iş için iyidir. Avi! ...yararı vardır da. Avi! | Snatch-2 | 2000 | |
| Avi, you know I won't buy schtrops. | Avi, biliyorsun ben schtrops almak istiyorum. Sahte mal almam, biliyorsun. Avi, biliyorsun schtrops alamam. Avi, biliyorsun ben uyduruk şeyler almam. Avi, biliyorsun ben uyduruk şeyler almam. Avi, biliyorsun ben uyduruk şeyler almam. | Snatch-2 | 2000 | |
| If the stones are kosher, then I'll buy them, won't l? | Taşlar yahudilere haram olsa bile, ben onları alırım, değilmi? Taşlar haram mal değilse, alırım zaten. Eger taslar haram degilse, onlari alacagim, oyle degil mi? Taşlar yahudilere yakışıyorsa, ben alırım, değil mi? Taşlar yahudilere yakışıyorsa, ben alırım, değil mi? Taşlar yahudilere yakışıyorsa, ben alırım, değil mi? Taşlar haram mal değilse, alırım zaten. | Snatch-2 | 2000 | |
| It's a free country, isn't it? | Burası özgür bir ülke, değilmi? Burası özgür bir ülke. Burasi ozgur bir ulke, oyle degil mi? Burası özgür bir ülke, değil mi? Burası özgür bir ülke, değil mi? Burası özgür bir ülke, değil mi? | Snatch-2 | 2000 | |
| I want to see you two girls up in my office. | Siz ikinizi ofisimde görmek istiyorum. Kızlar, odama bekliyorum. Siz ikinizi ofisimde gormek istiyorum. Siz ikinizi ofisimde görmek istiyorum. Siz ikinizi ofisimde görmek istiyorum. Siz ikinizi ofisimde görmek istiyorum. | Snatch-2 | 2000 | |
| I had cousin Avi on the phone. | Telefondaki kuzenim Avi'ydi. Kuzen Avi aradı. Telefonda kuzenim Avi vardi. Az önce Kuzen Avi ile konuştum. Az önce Kuzen Avi ile konuştum. Az önce Kuzen Avi ile konuştum. | Snatch-2 | 2000 | |
| I want to see you girls up in my office. | Siz ikinizi ofisimde görmek istiyorum. Sizi odama bekliyorum. Siz ikinizi yukarda ofisimde gormek istiyorum. Siz ikinizi ofisimde görmek istiyorum. Siz ikinizi ofisimde görmek istiyorum. Siz ikinizi ofisimde görmek istiyorum. Sizi odama bekliyorum. | Snatch-2 | 2000 | |
| I always go for reliability. | Ben her zaman güvenilirliğ ön planda tutarım. Hep güvenilirliği seçerim. Her zaman once guvenilir olmasini tercih ederim. Ben her zaman güvenilirlik ararım. Ben her zaman güvenilirlik ararım. Ben her zaman güvenilirlik ararım. Hep güvenilirliği seçerim. | Snatch-2 | 2000 | |
| I'll take it. | Alacağım Alıyorum. Aliyorum. Hmmm. Alacağım. Hmmm. Alacağım. Hmmm. Alacağım. Alıyorum. | Snatch-2 | 2000 |