Search
English Turkish Sentence Translations Page 14512
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Well, it started out as some bottles and rocks being thrown. | İnsanlar önce şişe ve taş atmaya başladı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Police had to break it up. | Sonra polis onları engelledi. Ertesi akşam her şey eski haline döndü. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And Wallace was walking home | Ve Wallace evine doğru yürürken soğukkanlı bir şekilde öldürüldü. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Sure, black kid at the wrong place. | Elbette, siyah çocuk yanlış yerdeydi. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
There was no trial. | Ama mahkeme yapılmadı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Well, the boy's daddy cut that tree down | Çocuğun babası o ağacı kesti ve bu haçı yaptı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
You see, he could deal with what happened | Gördüğünüz gibi, her şeyi kabullendi. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
But it's time we get beyond it. | Şimdi daha ötesinden söz ediyoruz. "Daha ötesinde" derken ne demek istediniz? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Well, to my congregation, | Aslında cemaatime göre... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I'm sorry to bother you on a Saturday, Mary Pell. | Cumartesi günü seni rahatsız ettiğim için üzgünüm Mary Pell. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
This is Matt Harper. He's a reporter from Nashville. | Bu Matt Harper. Nashville'den bir muhabir. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Mary Pell raised me. | Beni Mary Pell büyüttü. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
He never missed school or church. | Okulunu ve kiliseyi hiç aksatmazdı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I wanted to see him, but they wouldn't let me. | Onu görmek istedim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I've already been hurt the worst there is. | Canım zaten çok kötü yandı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
What do you write about? | ...ne hakkında yazıyorsun? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Does it pay well? | İyi kazanıyor musun? Pek fazla değil. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Comfort the afflicted and afflict the comfortable. | Dertlileri teselli etmek beni mutlu ediyor. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
The New York Times, The Washington Post, | New York Times, Washington Post, CBS ve Nashville Times. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
A liberal bias does infect the media. | Liberal ön yargı medyaya da bulaşmış. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I mean, you said so yourself. | Bunu kendin de söyledin. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And that would be people like us. | Yani bizim gibi insanları. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Well, I see you have induced Mr. Harper | Pekâlâ, ama sizin etkilendiğinizi görüyorum Bay Harper. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
To join you in this wild goose chase. | Anlamsız bir amaç peşinde koşuyorsunuz. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I wouldn't call it that. | Ben öyle düşünmüyorum. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
that don't need to be stirred up. | ...gereksiz yere kışkırtıyorsunuz. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Please don't use that word. It's an embarrassment. | Lütfen o kelimeyi kullanma. Utanç verici bir kelime. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
No, no, you are the embarrassment, | Hayır. Hayır. Utanç verici olan sensin. Buna devam etmeni yasaklıyorum. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I will not have my daughter | Kızımın, ölü bir zenci çocuk için tüm şehri kızdırmasını istemiyorum. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Now, other than you and Mary Pell, no one cares. | Bu çocuk, sen ve Mary Pell'in dışında... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
This is Delana. Leave a message. | Delana'nın telefonu. Mesajınızı bırakın. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Hey, sorry I keep missing you. | Merhaba, görüşemediğimiz için üzgünüm. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I'm down in Alabama, chasing a story. | Alabama'dayım ve bir hikâyenin peşindeyim. Büyük bir şey olabilir. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Anyway, see you tomorrow night. Love you. | Her neyse, yarın akşam görüşürüz. Seni seviyorum. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And righteousness. | Ve doğruluk. Amin. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Just in case you hadn't noticed. | Belki de fark etmediniz. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
They're here for sister Mary Pell. | Buraya kız kardeşiniz Mary Pell için geldiler. Amin. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
They're here for Wallace Sampson. | Ve Wallace Sampson için buradalar. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Yes. | Evet. Kardeşimiz Mary Pell... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And I'm saying today, lord, hear our prayer. | Bugün şunu söyleyebilirim ki tanrı dualarımızı duyuyor. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Lord, hear our prayer. | Tanrı, dualarımızı duyuyor. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
How long? How long? | Ne kadar zamandır? Ne kadar zamandır? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Wouldn't this be a good time for justice? | Bu, adalet için iyi bir zaman olmaz mı? Evet, efendim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Wouldn't this be a good time for righteousness? | Bu, doğruluk için iyi bir zaman olmaz mı? Evet, efendim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
She's wondered about her son. Who stole his life? | Oğlunu merak ediyor. Onun canını kim çaldı? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
She's wondered about the waters of righteousness. | ...doğruluk nehrinin akmasını bekliyor. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Wouldn't this be a good time for justice? | Bu, adalet için iyi bir zaman olmaz mı? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Wouldn't this be a good time for righteousness? | Bu, doğruluk için iyi bir zaman olmaz mı? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Oh, wouldn't this be a good time? | Bu iyi bir zaman olmaz mı sizce? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
That was Friday. This is Sunday. | O cuma günüydü, şimdi ise pazar günündeyiz. Neredeydin? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Didn't you get my messages? I had to work. | Mesajlarımı almadın mı? Çalışıyordum. Gerçekten mi? Gazetenin bundan haberi yok. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I did it on my own. | Tek başıma yürütüyordum. Delana, cuma günü gerçekten bir kazaydı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Accident, my foot! | Kaza mı? Hadi canım sende! | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Then you blow off the meeting with our minister? | Papazla olan randevumuzu da kaçırdın. Çok çalışıyordum. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And now you forget the planner. | Artık hazırlıkları unut. Ben üzülüyorum ama sen ne yapıyorsun? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
You go out of town when you don't even have to. | Zorunlu olmadığın halde şehir dışına çıkıyorsun. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Your priorities are abundantly clear. | Senin önceliklerin gayet net. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
The wedding's off. | Artık bu evlilik bitti. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Fine. Fine. | Tamam. Tamam. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Just hold your horses, partner. | Biraz sakin ol ortak. Burada dolaşan bir editörüm var. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Which means I'm facing more crap | Zaten başım büyük belada. Bir de senin hikâyene bulaşmayı hiç istemem. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Well, you've seen the headlights | Yeni kütüphane yardımcısının göğüslerini gördün herhalde, değil mi? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I said, would it cost me my pension if I nuzzled them? | Eğer onun göğüslerine burnumu sürtersem emekliliğime mal olur mu diye? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Well, apparently, there's some questions you just don't ask. | Aslında bilmediğin başka şeyler de var. Bunun gibi mi? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
You redneck. | Seni cahil. Protestocuları düşünürsen... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Think Baxter has the guts to fire the son | Sence Baxter'da efsanevi Lucas Harper'ın oğlunu... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Oh, boy. Better you than me, prepster. | Evlat. Benim yerime seni seçmesi daha iyi çaylak. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Bulls Eye. | Tam isabet. Tamam. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Excuse me, may I ask you a question? | Affedersin, sana bir şey sorabilir miyim? | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Anything you say will be used against you. Promise. | Söyleyeceğin her şey aleyhine delil olarak kullanılacaktır. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
No, no, no, not forgotten. Never even investigated. | Hayır. Hayır. Unutulmuş değil, soruşturması bile yapılmamış. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Trey Hall's search for justice | Trey Hall, zengin babasının tüm engellemelerine rağmen adaleti arıyor. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
That's the least we get. | En azından bir deneyelim. En iyi ihtimalle de cinayeti çözeriz. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Well, it's a good story, all right. | Aslında, bu iyi bir hikaye. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Amos isn't even in our circulation area. | Amos dağıtım alanımızda bile değil. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Amos isn't in anybody's circulation area. | Amos hiç kimsenin dağıtım alanında değil. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
About stories in Amos not getting done. | Amos ile ilgili hikâyelerin tamamlanmasına aldırmıyorum. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I'm worried about stories in Nashville not getting done. | Ama beni Nashville hakkındaki hikâyeler endişelendiriyor. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And Baxter the Axter's | Ve herkesi kovmaya bayılan Baxter işe yaramaz çok kişi olduğunu söyledi. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Your name's come up. | İsmin öne çıktı. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
You know the protests aren't my fault. | Protestolar benim hatam değildi. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
That's not the only bullet he's got. | Elindeki tek silah o değil. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
He's done a count of every reporter's stories, | Tüm muhabirlerin haberlerini inceliyor... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Well, to get a blockbuster, you need a good story. | Etkili bir haber için iyi bir hikâye bulmam gerekiyor. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Matt, you never handled a big investigation. | Daha önce hiç büyük bir soruşturma yürütmedin. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
I can get it. | Başarabilirim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
You've got a few days. | Sadece birkaç günün var. Teşekkürler. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
If we use one of our top reporters, Baxter will notice. | Eğer en iyi muhabirlerimizden birini kullanırsak Baxter bunu fark eder. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
But Bullock? | Ama neden Bullock? Bullock'un her şeye burnunu sokmasını... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
And your black hole problem, | ...ve senin kara delik problemini düşünürsek... | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
"Bad news. " | Kötü haber. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
"You've seen me shuffling down the sidewalk. " | Kaldırıma ayak bastığımda beni görmeliydin. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
"I know I ain't no Marlon Brando. " | Marlon Brando olmadığımı biliyorum. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
"Hey, what can I say, this ain't no trash talk. " | Ne söyleyebilirim ki bu boş laf değil ki. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
"I've got you any way, any way I choose. " | Seçtiğim her şeyde seni yenerim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
"I'll show you what I can do. " | Ne yapabileceğimi sana göstereceğim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
"Soon you'll see the picture. " | Yakında her şeyi göreceksin. Kötü haber. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
"Before I say or do. " | Ben söylemeden veya yapmadan önce. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
"Yeah, I'll tell the truth on you. " | Evet, sana gerçekleri söyledim. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |
Besides, my LeMans has an engine. It might come in handy. | Üstelik arabamda motor var. Daha kullanışlı. Saçmalama Bullock. | Deadline-1 | 2012 | ![]() |