Search
English Turkish Sentence Translations Page 14495
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Your father loves you Jay. | Baban seni seviyor, Jay. Baban seni seviyor Jay. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
He gave it to see. | Oda seni görmek ister. Pek gösteremiyor ama seviyor. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Listen, if you feel more comfortable, tomorrow morning will be gone. | Dinle, eğer kendini daha rahat hissettirecekse yarın sabah gitmiş olacak. Eğer için rahat edecekse, baban yarın sabah avda olacak. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
We can talk about it at that time. | Biz o zaman konuşabiliriz. O zaman rahat konuşabiliriz. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I just need a key to the House If you don't mind. | Benim sadece evdeki bir anahtara ihtiyacım var, sakıncası olmazsa. Sorun değilse eğer, evden alacağım bir anahtar vardı. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Oh sure, come here to pick it up. | Elbette, onu almaya gelebilirsin. Tabii ki, istediğin zaman gelip alabilirsin. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Do you need money? | Paraya ihtiyacın var mı? Paraya ihtiyacın var mı? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Do not hang up. Mom I gotta go. | Sakın kapatma. Anne kapatmalıyım. Başın dertte mi? Anne, kapatmam lazım. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Read the sign. | Uyarıyı oku. Yazıyı okusana. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
DO NOT DISTURB | Rahatsız Etmeyin! Rahatsız Etmeyin | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Oh Shit. Jay. | Oh lanet. Jay. Vay be. Jay. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
The Mill Mohawk. Jay. | Mohawk Mill. Jay. Mohikan Mills. Jay. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Only Jay. | Yalnızca Jay. Sadece Jay. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I was shocked. | Şok oldum. Zaman ne çabuk geçiyor. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Do not be surprised me. | Asıl şaşkına dönen benim. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Let's go kid. | İçeri girebilirsin çocuk. İçeri geçsene evlat. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I watch some tapes of new fighters. | Yeni boksörlerin bazı kayıtlarını izliyordum. Ben de yeni dövüşçülerin kasetlerini izliyordum. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Six great at that time. | Altı muhteşem yıl ha. Gerçekten çok başarılıydın. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I take a hit even harder. | Çok sıkı bir darbe aldım. Bizden kimse senin kadar ileri gidemedi. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
You're not even there, Ronnie. | Sen orada bile değildin, Ronnie. Sen orada bile değildin, Ronnie. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
How did you get my medal?. | Sen nasıl benim madalyamı aldın? Madalyam neden sende duruyor? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I think ... I'm going to keep it, you know. | Düşündüm ki ... Onu senin için saklamalıyım. Sen çıkana kadar bende kalsın dedim. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Keep in a safe manner. Right. | Güvende tutmak için. Haklısın. Güvende olsun diye. Tabii. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
You're suitable to wear this guy. | Bunu takmak için doğru adamsın. Çok yakıştı evlat. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
When you get out?. | Ne zaman çıktın? Ne zaman çıktın? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
A few hours ago? Wow come here directly. | Bir kaç saat önce? Vay, demek direk buraya geldin. Birkaç saat önce. Hemen buraya geldin demek. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I got it. | Devam et. Vay be. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Who gave the warning at the boxing commission, Ronnie? | Boks komisyonuna beni kim ispiyonladı, Ronnie? Boks komitesine bizi kim ispiyonladı, Ronnie? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Oh, finally. Why only me to blame?. 1 | Oh, sonunda. Nasıl oldu da sadece ben suçlandım? Keşke bilseydim. Nasıl oldu da cezasını çeken bir tek ben oldum? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Why do not you blame? | Neden sen suçlanmadın? Sen niye hiç suçlanmadın bile? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
You have a lot of questions. I have a lot of time to think about it. | Senin bir çok sorun var. Bunları düşünmek için çok fazla zamanım oldu. Soracak çok sorun var. Düşünecek çok zamanım oldu. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I want you to pay your debt. | Bu işten payımı istiyorum. Bana borcun olan parayı istiyorum. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
How do you know when your boyfriend money? | Sen bu işte para döndüğünü nasıl düşünürsün, evlat? 1 | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
The cock fight, Ronnie!. | Sikerim senin dövüşünü, Ronnie!. Senin için dövüştüm, Ronnie! | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Okay, I get it. | Tamam, anladım. Tamam, anladım. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Remember boy. | Hatırla evlat. Hatırlasana evlat. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
You're like a son to me. | Benim için bir oğul gibiydin. Seninle baba oğul gibiydik. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I do not have much at the moment, but. | Bende pek fazla bir şey yok, ama, Şu an fazla param yok. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I have a couple. | sana bir şeyler verebilirim. Az bir şey var. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Some is better than nothing, right? | Hiç olmamasından iyidir, değil mi? Hiç yoktan iyidir, değil mi? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Not much, but that's all I have right now. | Çok değil, ama şimdilik hepsi bu. Pek bir şey değil ama şimdilik sadece bu var. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
You're an idiot, you think you can come here and ask?. | Seni aptal, buraya gelip soracaksın ve her şeyi alacaksın, öyle mi? Geri zekalı, buraya gelip bana atarlanabileceğini mi sandın? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Wake up stupid, do not dare to touch. | Geri zekalı aptal, bana dokunmaya bile kalkışma. Otur aşağı! Dokunmaya kalkma bana! | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
It should not be a loser, we should be able to make a lot of money together. | Eziklik etmeseydin, biz birlikte çok fazla para kazanabilirdik. Eğer adam olsaydın, seninle birlikte çok para kazanabilirdik. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
From what I see, you owe me. | Gördüğüm ne biliyor musun, asıl borçlu olan sensin. Aslında var ya, asıl sen bana borçlusun. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Ronnie. | Ronnie. Ronnie. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Oh Jesus | Ah Tanrım. Aman Tanrım. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
911 at your disposal. | 911 acil durumunuz nedir. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Hallo! | Alo! Alo! | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Is anyone there? | Orada kimse var mı? Orada mısınız? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Stay on the phone, you hear me? | Telefonda kalın, beni duyuyor musunuz? Telefonu kapatmayın lütfen, duydunuz mu? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
We will send the address of the car. | Adresinize bir araç göndereceğiz. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Hey, man. time no see. | Hey, adamım. Uzun zaman oldu, görmeyeli. Vay adamım, nasılsın? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Sorry for the delay. | Gecikme için özür dilerim. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
James, Hey! | James, Hey! Jay! | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
What is the problem? | Sorun ne? Derdin ne be? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Wacht, man! | Dikkat et, adamım! Dikkat etsene! | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I told Jed to stop tomorrow morning. | Sana söylediğim gibi Jed, Yarın sabah kalmalısın. Jay'e yarın sabah uğramasını söyledim. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Do not do it, Jed! | Böyle yapmamalısın, Jed! Yapma ama böyle, Chet. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
It's not fair! | Bu hiç adil değil! Haksızlık ediyorsun. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
He turned his back on his family. | O ailesine sırtını döndü. O, ailesine sırtını çevirdi. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I wonder who he is? | Bu kim ola ki, meraklandım? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Hello, Hena! Hi! | Merhaba, Hena! Merhaba! Hoş geldin, Hanna. Merhaba. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Hi! Jared! | Merhaba! Jared! Merhaba Şerif Mills. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Not me, surely someone else. Oh. | Benim için değil, kesinlikle başka biri için. Oh. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Nice to meet you! | Sizi çok iyi gördüm! Sizi görmek çok güzel. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
It seems so long ago. | Sonsuza kadar böyle kalacaksınız gibi görünüyor. Ne kadar uzun zaman oldu. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Look at you! | Durda sana bir bakayım! Şuna bak! | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
It is preaty young woman. | Çok güzel bir genç kadın olmuşsun. Ne kadar hoş bir hanım olmuşsun. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
You're a bit 'like your mother. | Anene benzemişsin. Annenin kopyası gibisin. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I remember when mom and dad brought me here Thanksgiving when I was a kid. | Hatırlıyorum da, annem ve babam, ben çocukken şükran Gününde, beni buraya getirirlerdi. Ben küçükken, annemle babamın Şükran Günü için beni buraya getirdiğini hatırlıyorum. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Jake loved to climb the big pig have. | Jake'in üstüne çıkmayı çok sevdiği bir domuz vardı. Jay'le beraber sizin yaptığınız şu yerde oynayıp dururduk. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Jake is there? Oh, uh | Jake nerelerde? Oh, uh Jay sürekli Ee... | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
What brought you come here now? | Seni buralara ne getirdi? Hangi rüzgar attı seni buraya? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Oh, um ... | Oh, um ... | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
We acctualy a bad situation. | Aslında kötü bir olay. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
We give you guys heads up. | Biz herkesi uyarıyoruz. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
What do you mean by bad? | Kötü olay dediğin ne ki? Kötü derken? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Last night at tribal casinos, there is someone who robbed. | Geçen akşam, Yerli Kumarhanesi soyuldu, kim oldukları bilinmeyen kişilerce. Dün gece geç saatlerde şehirdeki kumarhanelerden biri soyulmuş. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Two armed suspects masks. | Maskeli iki şüpheli vardı. Silahlı ve maskeli iki şüpheli var. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
There are wounded? | Kimseyi yaraladılar mı? Kimseye zarar vermişler mi? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
At six in the morning, the local police came the place of occurrence. | Sabah altı sıralarında, yerel polis bir kaza çağrısı yaptı. Bu sabah saat altı sularında, güney bölgesinden... | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
In the south of us. | Güneyimizde. ...bir kaza ihbarı gelmiş. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
When help arrived, they found the police had been killed. | Yardım vardığında, onlar onu ölü olarak buldular. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Oh, my? God! | Oh, aman tanrım! Aman Tanrım! | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
There are other suspects died in the incident. | Bir şüpheli kazada ölmüştü. Diğer şüpheli de kazada ölmüş. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Police searched the park here. | Polis bu ormanlık bölgeyi tarıyor. Burada, ormanda en az bir şüpheli var yani. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
We have set up checkpoints. | Biz Blue Blokson civarına... Yollara barikatlar kuruyoruz. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Sending a research group, there is a possibility managed to escape. | bir arama grubu gönderdik, oradan kaçmaları ihtimaline karşı Arama ekipleri oluşturuyoruz ama bizden kaçabilmesi mümkün. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
So, say the whole family I'm here. | tüm aileleri uyarıyoruz. Bu yüzden buradayım. Bu yüzden ailelerin dışarıdaki tehlikeden haberdar edilmesi gerek. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
E 'was a strip very large. | Eee, orası oldukça uzak. Mesafe çok fazla, Hanna. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
He will never get to this point walk. | Onlar asla bu bölgeye yürüyerek gelemezler. Bu kadar kuzeye yürüyerek gidemez. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
And the temperature continues to drop. | Halen sıcaklık düşmeye devam ediyor. Hava sıcaklığı da gittikçe düşüyor. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
In blizzard conditions. | Kar fırtınası havası var. Kar fırtınası geliyormuş. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I say let him die of cold. | Ben, bırakalım onlar soğuktan ölsünler derim. Bence bırakalım soğuktan ölsün. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Cop finds him. | Polisler onları bulur. Polisler cesedini bulurlar. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
What do you see Edisson? | Dah fazlasını da görmek ister misin, Edisson? | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
I'm sorry! | Sıkı olabilir. Kusura bakma. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Is it okay to look. | Bakabilirsin, sorun değil. Sorun değil. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |
Hush ... Devil will hear you. | Sus ... Şeytan seni duyacak. Sessiz ol, yerin kulağı vardır. | Deadfall-1 | 2012 | ![]() |