Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179881
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Since when? Two and a half years. | Ne zamandır sürüyor bu? 2,5 yıldır. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| And you call me now, at this hour? Asshole! | Ve sen bana şimdi mi söylüyorsun? Pis herif! | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Don't call me an asshole. | Bana pis herif deme. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| This dream is coming from somewhere. | Bu rüyanın bir sebebi var. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| I haven't told you everything. Like what? | Sana her şeyi anlatmadım. Ne gibi? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| You know, in Lebanon... | Biliyorsun, Lübnan'da... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| What about Lebanon? | Ne oldu Lübnan'da? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| At the start of the war, we went into Lebanese villages | Savaş başladığı zaman, Lübnan'ın köylerine girmiştik... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| to search for wanted Palestinians. | ...aranan Filistinlileri bulmak için. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Yeah, and? | Peki, sonra? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| When someone enters a village, the dogs smell and bark to alert. | Birisi köye girdiği zaman köpekler koku alıp, haber vermek için havlarlar. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Everyone wakes up, and the fugitives take off. | Herkes uyanır ve firariler kaçarlar. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Someone had to liquidate them. Otherwise our men would have died. | Birisinin onları susturması gerekiyordu. Yoksa adamlarımız ölebilirdi. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| But why you? | Peki niye sen yaptın? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| They knew I couldn't shoot a person. They told me: | Bir insanı vuramayacağımı biliyorlardı. Bu yüzden bana... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| "Go ahead and shoot the dogs!" | "Git ve köpekleri öldür" dediler. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| 26 dogs, I remember every single one. | 26 taneydi. Hepsini tek tek hatırlıyorum. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Every face, every wound, the look in their eyes... 26 dogs. | Her yüzü, her yarayı, gözlerindeki bakışları... 26 tane köpek. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| How long before they started appearing in your dreams? | Rüyalarına girmeye başlaması ne kadar zaman sonra oldu? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Have you tried anything? Like what? | Hiçbir şey denedin mi? Ne gibi? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Therapy, a psychiatrist, Shiatsu, anything... | Terapi, psikiyatrist, Şiatsu masajı, herhangi bir şey... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| No, nothing. I called you. | Yok, sadece seni aradım. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| I'm just a filmmaker! | Ben sadece yönetmenim! | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Can't films be therapeutic? | Filmlerin yararı olmaz mı? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| You've dealt with all the issues in your films, right? | Tüm sorunlarınla, filmlerinde uğraşmıyor musun? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| But nothing like this. | Hiç böylesi olmamıştı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| No flashbacks from Lebanon? | Lübnan'a ait görüntüler gözünün önüne gelmiyor mu? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Beirut, Sabra and Shatila? What about that? | Ya Beyrut, Sabra ve Şatilla? Ne olmuş? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| You were only 100 yards away from the massacre! | Katliamdan sadece 100 metre uzaktaydın! | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| More like 200 or 300 yards. | Aslında 200 ya da 300 metre. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| The truth is that's not stored in my system. | İşin gerçeği hiç zihnimde yer etmedi. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| No flashbacks or dreams? You never think about it? | Hiç rüyanda filan görmüyor musun? Hiç mi düşünmüyorsun? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| You'll be okay, huh? | Düzeleceksin. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| You think so? Sure. | Öyle mi dersin? Tabii ki. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| You 're sure? Yes. I'll think of something. | Emin misin? Evet, bir şeyler düşüneceğim. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| The meeting with Boaz took place in winter, 2006. | Boaz'la 2006 yılının kışında buluşmuştuk. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| That night, for the first time in 20 years, | O gece, 20 yıldan sonra ilk kez... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| I had a flashback of the war in Lebanon. | gözümün önüne Lübnan'daki savaşın görüntüleri geldi. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Not just Lebanon, West Beirut. Not just Beirut, | Sadece Lübnan da değil, Batı Beyrut da. Sadece Batı Beyrut da değil... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| but the massacre at the Sabra and Shatila refugee camps. | ...Sabra ve Şatilla mülteci kamplarındaki katliamlar da. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| What's wrong? It's 6:30 in the morning! | Ne oldu? Saat daha sabahın 6'sı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| We all have friends who are lawyers, doctors, therapists... | Hepimizin avukat, doktor, terapist gibi arkadaşları var... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Sometimes that friendship costs them. | Bazen bu arkadaşlığın bir bedeli oluyor. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| But you wouldn't wake your lawyer friend at 6:30! | Ama avukat arkadaşını sabahın 6.30'unda uyandırmamalısın! | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| My lawyer is 10 times cheaper than you! | Benim avukatım senden 10 kat daha ucuz! | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Why Boaz's dream with the dogs? | Neden Boaz rüyasında köpekleri görüyor? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Why that to jog my memory? It has nothing to do with me. | Neden bu benim hafızamı uyandırdı? Benimle bir ilgisi yok ki. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Memory is fascinating. Take this psychological experiment... | Hafıza büyüleyicidir. Örneğin şu psikiyatrik deneyi ele alalım... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| A group of people were shown 10 various childhood images. | Bir grup insana, çocukluklarına ait 10 farklı resim gösterilmiş. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Nine were really from their childhood and one was fake: | 9 tanesi gerçekten çocukluklarına ait bir tanesi ise gerçek değilmiş... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Their portrait was pasted into a fairground they never visited. | Bu hiç gitmedikleri bir panayır resmine yapıştırılmış fotoğraflarıymış. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Eighty percent recognized themselves... | Yüzde sekizi kendisini tanımış... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| They recognized the fake photo as real! | Sahte fotoğrafı gerçek diye anımsamışlar. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Twenty percent couldn't remember. | Yüzde yirmisi hatırlayamamış. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| The researchers asked them again. | Araştırmacılar tekrar sormuşlar. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| The second time, the others said that they remembered the image. | İkinci seferde, diğerleri hatırladıklarını söylemişler. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| "Such a wonderful day at the park with my parents." | "Parkta ailemle beraber geçirdiğim çok güzel bir gündü." demişler. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| They remembered a completely fabricated experience. | Tamamen sahte bir deneyimi anımsamışlar. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Memory is dynamic. It's alive. | Hafıza dinamiktir. Canlıdır. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| If some details are missing, | Eğer bazı detaylar kaybolduysa... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| memory fills the holes with things that never happened. | ...hafıza bu boşlukları hiç olmamış şeylerle doldurur. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| So my vision of the massacre is like the fake photo? | Peki gördüğüm bu katliam görüntüleri aynı bu sahte fotoğraf olayı gibi miydi? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| It never happened? I invented it? It's not real? | Hiç olmadı mı? Ben mi uydurdum? Sadece hayal miydi? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| I don't know. Who was there with you? | Bilmiyorum. Orada yanında kimler vardı? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Carmi was there. You know him from school. | Carmi vardı. Okuldan tanırsın. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| And someone else I don't recognize. | Bir de hatırlamadığım birileri vardı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| So go ask Carmi what he remembers. He's in Holland. | Öyleyse Carmi'ye hatırladıklarını sor. Hollanda'da. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| He's lived there for 20 years. | 20 yıldır orada yaşıyor. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Go to Holland and ask him if it bothers you. | Öyleyse Hollanda'ya gidip onun da canını sıkan bir şeyler olup olmadığını sor. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Isn't that dangerous? | Bu tehlikeli olmaz mı? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Maybe I'll discover things I don't want to know about myself? | Ya kendimle ilgili bilmek istemediğim bir şeyleri keşfedersem? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| You'll discover important things that you want to know. | Bilmek istediğin önemli şeyleri keşfedeceksindir. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| We don't go places where we really don't want to. | Gerçekten gitmek istemediğimiz yerlere gitmeyiz. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| A human mechanism prevents us from entering dark places. | İnsanın mekanizması, kendisini karanlık yerlere sokmayı engeller. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Memory takes us where we need to go. | Hafıza bizi gitmemiz gereken yere götürür. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| See all that? | Şuraları görüyor musun? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| It's all mine. | Hepsi bana ait. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| From those trees to the river. | Şu ağaçlardan nehre kadar. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| It all belongs to you. Yes, and the house. | Hepsi sana mı ait? Evet, ev de. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| It's about 10 acres. | Yaklaşık 10 dönüm. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| All that just from selling falafel? Just from falafel. | Hepsini falafel satarak mı kazandın? Falafel satarak. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Wow! Come and see. | Vay canına! Gel de bak. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| How much falafel did you sell? Three years was enough. | Kaç tane falafel sattın? Üç yıl yeterli oldu. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| In the early '90s I had a small stand in Utrecht. | '90'ların başında sadece Ultrecht'te küçük bir tezgâhım vardı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Health food was in fashion. The Middle East too... | Sağlıklı beslenme modaydı. Orta Doğu da... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Falafel is both healthy and Middle Eastern. | Falafel ise hem sağlıklı hem de Orta Doğu'dandı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Everyone thought you'd become a nuclear physicist. | Herkes nükleer fizikçi olacağını düşünüyordu. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Who did? | Kim düşünüyordu? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| I don't know, your family, my family, our school friends. | Bilmem, ailen, benim ailem, okuldan arkadaşlar. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| They thought that by the age of 40 you'd be nominated for a Nobel prize. | 40 yaşına geldiğin zaman Nobel'e aday gösterileceğini düşünüyorlardı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| By 20 that future was over. | 20 yaşımda, geleceğim bitmişti. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Cold? I'm freezing! Let's go inside. | Dondum, dondum! İçeri girelim. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| We have to talk all that way? | Tüm yolu yürümek zorunda mıyız? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| It's funny you've showed up now. | Böyle bir zamanda çıkagelmen tuhaf oldu. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Why. When you called... | Niçin? Aradığın zaman... | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| I had just gone out with my son Thomas. He's seven. | Oğlum Thomas'la yeni dışarı çıkmıştık. Yedi yaşında. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| He was playing with a toy gun and started asking questions. | Oyuncak silahıyla oynuyordu ve sorular sormaya başladı. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| "What did you do in the army? Ever shoot anyone?" | "Askerde neler yaptın? Hiç kimseyi vurdun mu?" diye. | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Did you? I don't know. | Vurdun mu? Bilmiyorum? | Waltz with Bashir-1 | 2008 | |
| Let's go inside and warm up. | Hadi içeri girip ısınalım. | Waltz with Bashir-1 | 2008 |